30 Mart 2011 Çarşamba

TOPLU SOYGUN

Hepimiz biliriz ki bu bankaların ellerine bir düşmeye görün  !

Sizi kapıda gördükleri andan itibaren ellerini ovuşturmaya başlarlar .

'' Hoş geldiniz değerli mudimiz , bankamıza hoş geldiniz  , size sahip olmak bizim için büyük onur ''  tantanaları arasında karşılanır ve gerekli departmanlara  yönlendirilirsiniz .

Ondan sonra gelsin masraflar , pul paraları , harçlar  ve bin çeşit evrak doldurmalar falan filan

Yani bunlaradan yanlışlıkla kredi talebinde bulunmuşsanız  yanmışsınız,  ananızdan emdiğiniz süt burnunuzdan gelir .  Analarının sütü olmadığı için biberondan mama emenler için daha acılı ve gazlı  bir süreç gözükmektedir.

Mesela , ünüversitede okuyan çocuğunuza 100 TL lik ufak bir meblağı göndermek istiyorsunuz  ve bir banka Şubesine gitmeye karar verdiniz .

Ha ha ha  , işte hayatınızın traji komedyası başlamak üzere .  Kapıyı açar açmaz birden  başınızda zebellah gibi bir güvenlikçi+ mutemet + halkla ilişkiler uzmanı  karışımında bir adam biter .

-'' hoşgeldiniz beyefendi '' diyerek sizi ufak bir fiş makinesine yönlendirir  ve ''  ben sizin için fişinizi alayım '' diyerek  işe koyulur . Tabii siz merak edersiniz ne fişi diye :

-'' tamam da kardeşim bu ne fişi böyle ?''

- '' efendim size daha iyi hizmet verebilmek amacıyla düzenlediğimiz bir kampanya katılım bedeli ''

-''  ne kampanyası ya , bunun adı resmen ayakbastı parası ''

-'' estağfurullah efendim . Biz onu hizmet bedeli olarak yorumluyoruz ''

-'' tamam  tamam kaç para bu şey ?''

-'' sadece 1 TL efendim ''

  Vatandaş bu parayı ödedikten sonra ilerler ve bundan sonraki kontrol bölgesine gelir ve oradada  tatlımı tatlı güleryüzlü bir hanımefendi vatandaşı beklemektedir .

-'' hoşgeldiniz beyefendi , müessesemize onur verdiniz . İşleminiz ne olacaktı acaba ?''

-'' oğluma para göndercem  ,üniversiteye .''

-'' hemen bir sıra numarası alalım size . .. Buyrun efendim , ! TL rica edelim ''

-'' o niye ya ?''

-Efendim şubemiz içerisinde müşterilerimizin işlem sırasını belirlemek amacıyla yaptığımız bir çalışma . Biliyorsunuz aksi takdirde , herkes önce hizmet alabilmek amacıyla kargaşa yaratabiliyor ve sıkıntı doğuyor . ''

-'' hasbinallah hasbinallah , kaç para bu meret para ?

-'' 1 TL efendim . ''

Vatandaş  sinir içerisinde bunu da ödeyerek içeri girer , otutrur sırasını bekler ve sırası gelince elindeki numarayı gösteren banko ya doğru hamle yapar .

-'' oğluma para göndermek istiyorum hanımefendi ''

-'' nerede okuyor evladımız ?''

-'' Kocaeli  sahil üniversitesinde bilmem ne fakültesinde para yemekle meşgul ''

-'' haha çok şakacısınız , ne kadar bir para göndereceksiniz ?''

-'' 100 TL . yeterde artar o adama . ben dedim  ona oralara gitme diye . ama dinleyen kim ..''

-'' efendim havale ücreti olaral 27 TL yi içindenmi keseyim ayrımı ödeyeceksiniz  ?''

-'' ne 27 lirası ya , neyin içini keseceksiniz ?''

-'' efendim biliyorsunuz online işlemlerde şehir dışı şubelerimize yapacağımız havale ücretleri internet bankacılığının masrafları doğrultusunda ..... ''

-'' ne diyorsunuz siz ya . 100 lire için 27 liramı ödenirmiş , çok bu çok , soygun soygun .''

-'' aman efendim lütfen . isterseniz daha az olsun ''

-'' ne daha az olsun ''

-'' çocuğa göndereceğiniz meblağ ''

-'' lan size ne benim çocuğuma kaç para göndereceğimden . Daha az gönderirsem daha az mı komisyon ödeyeceğim ?''

-'' yoo. aynı bedel efendim 27 lira
-'' ulan Hüsamettin sana da , senin  okuluna da , seni oraya gönderene de , böyle bankaya da başlarım ben be .   Göndermiyorum para mara . Gider elden veririm daha ucuza gelir ''
-'' efendim isterseniz bankamızın çalıştığı seyahat şirketinden size bir bilet ayırtabilirim ''
-'' *?'^%&()(?^+^%  ''
Eveeet   işte böyle değerli okuyucular . Bu bankalara işiniz düşerse  Papazı buldunuz .
Adam gibi girer Soğan gibi çıkarsınız .
Devlet Baba dediğiniz koruyucu da daha fazla vergi almak için buna göz yumar ..
Toplu Soygun yani...

24 Mart 2011 Perşembe

KİMİ TAŞ ATAR , KİMİ TOKAT ...



Biliyorsunuz  son zamanlarda   , yapacak işleri olmadığından dolayı   kendilerini çeşitli oyunlarla meşgul etmeye başladılar .
Gerek Meclis bahçesinde  gerekse katıldıkları  etkinliklerde can sıkıntısından kendi aralarında çeşitli oyunlar oynamaktaydılar .
Bazıları çiçek sulama oyunu oynarken , bazıları  Meclis te misafircilik  , boks müsabakaları gibi çeşitli  etkinlikler düzenlemekteydiler .
Hatta son zamanlarda ısınan havalarla beraber  arkadaşlar toplu boks ve güreş müsabakaları bile düzenlediler .
Fakat son zamanlarda birbirlerinden o kadar sıkılmış ve değişiklik arıyor olacaklar ki meclis dışından insanları da oynadıkları oyunlara dahil etmeye başladılar .
Bir milletvekilimiz gitdiği güney doğu anadolu daki bir etkinlikte  bir Polis Memuru ile el çırpmaca oynamak isterken yanlışlıkla  tokat atmış  ve bu hemen , sürekli manipülasyon yapan medyanın diline ve eline düşmüştür.  Yanlışıkla eli polis memurunun  suratına tokat şeklinde inen  Sabahat  Hanım  ile polis memurumuz arasında şöyle bir konuşma geçmiştir ;
-'' ne güzel oynuyorduk bana ne diye vurdunuz Sabahat hanım ?''
-'' sen de bana  soğuk su sıkıp maytap fırlattın , bak senin yüzünden donuyorum ''
-'' söyleseydin sıcak su fişkirttırırdım .''
-'' amanda aman ya atdığın maytap neydi peki , bak eteğimi yaktı ''
-'' bir kere o maytap değil kızkaçırandı , daha ne olduğunu bile bilmiyorsun ''
-'' konuşmuyorum seninle    işte meclis başkanına şikayet edeceğim seni , görürsün sen ''
-'' edersen et , bıktık sizden zaten , sürekli olay çıkartıyorsunuz ''
Bu  olaya gülelim mi ağlayalım mı derken yeni bir kavga haberi daha geldi .
Gene güneydoğu anadolu da  bir milletvekilimiz  çelik çomak oynarken  arkadaşının çomakı uygun bir yerine batırması üzerine  , kendisini yerden bir taş alarak kovalamış .Gene işgüzar basınımız bunu abartarak , ikisinin taşlı sopalı kavgaya karıştığını yazmıştır .
Kendisiyle konuştuğumuz milletvekilimiz ise şöyle konuşmuştur ;
-'' ben  gezmeye gitdiğimiz misafirlikte dışarıda duyduğum sesler üzerine  evden dışarıya çıktım . Orada bazı insanların Biji Biji diye bagırdıgini  ve bize cografya da öğretilmeyen bir türkiye haritası  taşıdıklarını gördüm ve merak ettiğim için kendilerine dogru gitdim . Beni  türk zannettikleri için kızdılar  ve ;
-'' bu bizim bayramımız git buradan dediler ''   . bende geri geri giderken taşa takıldi ve '' allah kahretsin bu taşı buraya koyani '' dedim ve taşı yerden alıp  fırlatacahtım ama vazgeçtim   ama taş elimde kaldığı için gazteciler yanlış anladi.
Diyeceklerim budir.
İşte durum böyle değerli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları .  Açılım dediler  açtılar , bu daha ne kadar açılır saçılır , yada nasıl kapanır hiç belli değil.
Yani benim dediğim gibi oyun oynamıyor bazı arkadaşlar . Ama bazı arkadaşlarda bunları hala oyun zannetmeye devam  ediyor . Haydi hayırlısı .

22 Mart 2011 Salı

SİGORTA FACİASI

Dostlar bilirsiniz  sigorta hayatımızın değişmez bir parçası  , illahiki bir şeyimizi kazaya belaya karşı sigortalamız gerekiyor .
Yani , '' ben allaha sığınıyorum  o beni kötülüklerden , kem gözlerden korur ''  , demek çok anlamsız oluyor .
Kimse kimseyi korumaz , korumuyor , korumayacak !  depremde onbinlerce ev , apartman yıkılıyor , insanlar ölüyor .
Buna mini bebeler de dahil . Hadi deyinki bina altında kalan büyükler  günahkardı ; ya mini mini bebeler ?  Bazı aklı evvelerin söylediği gibi onlarda ana rahminde bir bok yemişlerdir .
Buldum ; annelerinin  karınlarına depik atmışlardır . bu günahtır arkadaşlar .
Neyse biz konumuza dönelim . Sigorta kendimiz için , evimiz için , otomfilimiz  , işyerimiz  için , tarlamız için çok gereklidir .
Bizi felaketlerden koruyacak sigortaları bize sağlayan sigorta şirketlerinin de bunları sırf bizi çok sevdikleri için yapıyorlar zannetmeyin . Onlarda her şirket gibi kar için faaliyetdeler .
Ama !!   takdir edersinizki bunlar normal ticari şirketlerden biraz daha insaflı geçirmeleri lazım değilmi ?!!
Neeerdeee , tam tersi arkadaşların ellerine bir düştünüzmü papazı buldunuz . Deyinki eviniz soyuldu , eşyalar gitti ve sigortacı eve geldi  zabıt tutacak . O kadar çok soru sorarki  , evi soyduğu için değil size bu exper denilen herife mahkum etdiği için hırsıza lanet edersiniz .
Hadi ondan kurtuldunuz . Zabıt varakası ile herifçi çıktı gitti . Daha sonraki safhalarda çalınan eşyaların faturalrından , fişlerinden , hatta ve hatta  garanti kağıtlarından bile mesul tutulursunuz .
10 sene önce almış olduğunuz bir  walkman in faturası yok diye hem fırça yersiniz  hemde ödeme alamazsınız .
Bu arada sigorta poliçesini  okumaya kalkarsanız ayvayı yediniz . Kuran-ı kerim gibi  bir yığın anlaşılması güç madde , kural  , anla anlayabilirsen . Ama işte o poliçe sizin ölüm fermanınızdır .İçinde sizi idama mahkum edecek , ustaca hazırlanmış  detaylar vardır .
MUHAKKAK  o poliçeyi okumaya çalışın . Biliyorum okumayı pek sevmiyorsunuz ama ..
Mesela 2008 yılında Sağlık Poliçesi yaptırdınız . sizden 850 TL prim tahsil etdiler . Bir sevinç bir sevinç sizde ! nasıl olsa sağlığınızı garantiye aldınız diye .
Nahhh  aldınız . 1 sene sonra prim oldumu 1550 TL .  Aaaaaaa ne oldu ya ? yanlış herhalde !!
Yoooo yanlış filan değil . Telefona sarılıp Müşteri kazıklı iilişkiler  elemanı nı ararsınız ve serzenişte bulunup  sorarsınız.
-'' Hanife Hanım yanlış değilmi rakkam ? ''
-'' değil Enis Bey , rakkam doğru . Biraz zam yapmak zorunda kaldık . ''
-'' ohaaa  birazmı ?   %80 zam yapmışsınız  , siz hesapmı bilmiyorsunuz Hanife Hanım ''
O size gayet kibar olduğunu  zannettiği yumuşak bir ses tonuyla , başka şirketlerin 3000 TL  zam yaptıklarını , kendilerinin insaflı olduklarını anlatacaktır .
Şimdi sen yıllarca prim ödeyeceksin  , bir gün gelecek  sana '' kusura bakmayın  yaşınızdan dolayı  artık sizi sigortalamamız mümkün değil  ''  diyecekler .
Ya da ;  '' bakın efendim sizin yaş riskinizden dolayı priminizi  3000 Tl yaptık '' derler .
Ne yapacaksınız ??  koca bir hiç . Çünki poliçede sizi kurtarcak tek bir allahın maddesi yok .
Anlayacağınız , sigortacı denilen bu adamlar sağlığınızla , mal güvenliğinizle filan hiç ilgili  değiller , bunu böyle biliniz .
60 yaşına geldi diye bazı vatandaşların poliçeleri yenilenmiyor ve kapı önüne bırakılıyor . Başka sigorta şirketine gitdiğiniz zaman herşeye yeni baştan başlamanız lazım . Tabii yepyeni bir Kazıkla .
Siz siz olun . Sağlık sigorta poliçelerinize  önümüzdeki sene ki prim artışını yazıdırın . Veya şöyle söyleyeyim ;
 Boşuna uğraşmayın !!!
Geçen sene kedim Hüsamettin'e  yaptırmış olduğum Sağlık Sigortası , ayağı kırılan kedime hasar primi ödemeyi reddetti . Sebeb kimlik kartında anne ve baba adının olmaması . Bundan sonra kedi alırken PİÇ olmamasına dikkat edin , yoksa  sigorta kurallarına uymamış olursunuz .
Şimdi düşünüp duruyorum KUŞU mu !!! nasıl sigorta ettirivecem diye . Babası benim  de
annesi ???
İşte 2011 yılında ,Türkiye Yarı ılımlı İslam Cumhuriyetin de  İnsan Haklarının duru

20 Mart 2011 Pazar

Güvendigim Daglar Kayak Merkezi olmuş kayan kayana.

 Bu alemde  bildiğiniz gibi insanlar arasında bir güven sorunu yaşanmaktadır .
 
Uzun yıllardır devam eden bu güven sorunu , önce  bunalım aşamasına gelmiş daha sonra güven krizine dönüşmüş durumdadır.

Bizdeki bu güvensizlik daha bebekken başlar  .

En güvendiğiniz kişi olması gereken anneniz ikide bir sizi yakalayıp o koca memelerine bastirir ve nefessiz bıraktığı yetmiyormuş gibi bir de tatsız tutsuz bir şey akıtır ağzınıza .

Halbuki , şeyden dışarı çıkınca en büyük arzunuz sıcak bir lokaldir ve oda annenin  kucağıdır.

Ama o  güvendiğiniz kişilik sizi kan revan içerisinde görünce  kucağına almak istemez . Bir de üstüne üstlük suratını buruşturur  ve doktora sorar ;
-          ‘’ bu benimmi doktor ? ‘’
-          ‘’ yok efendim , biz onu burada bulduk , nereden geldiğini bilmiyoruz ‘’

Şöyle bir rahat rahat uyuyayım dersiniz , ne idüğü belirsiz bir çok kafa başınızın üzerinde garip garip sesler çıkartıp , sizden yanak almaya çalışırlar .  Haa tabii ışıkları açık bırakmaları da cabası .
  -‘’  hop millet gözlerime ışık geliyor , uyuyamıyorum , kapatın şu ışığı ‘’

Gördünüzmü güvendiğiniz dağlara kar yağdı .

Daha sonra okul çağı gelir ve sizi ellerinizden tutar , bir sürü yabancı çocuğun arasına sokarlar  ve sizi bırakıp giderler . size sordularmı ‘’ burada yalniz kalmak istermisin evladım ‘’ diye .

Ne oldu güvendiğiniz dağlara , heyelan oldu heyelan .

Derken daha 2 . gün  öğretmen olacak alçak , deftere çizgiyi  düz bir hat olarak çizemediniz  diye kulağınıza asılmazmı  !! 1 hafta sonra artık size  iyice alışmıştır ve enseye patlatmaya başlar .

Arkadaş  ne oluyor ya , kime güveneceğiz bu dünyada .

Daha ileri yıllarda okuldan kaçarsın arkadaşlarla , şöyle felekten bir gün yaşamak için ; hoopp keranenin bekçisi polis çağırıp yakalatır sizi . Eliniz şeyinizde vaziyetinde başkomiser in karşısına , oradan da okul müdürünün huzuruna .

Ne oldu koçum ? hani  emniyet güçlerine güvenebilirdin !!  nah güvenirsin .

Derken ticarete atılırsın , çalıştığın firma sana şöyle afilli bir çek verir . Zamanı geldiği zaman ne çekin karşılığı vardır , ne de çeki veren firma . Koca firma sırra kadem  basmıştır .

Malları satsın diye verdiğiniz Satış Müdürü olacak alçak da  satdığı mallardan komisyon aldığı yetmiyormuş gibi , bir de  öbür taraftan aldığı nakiti cebe atıp size 238 ay vadeli bir çek dayarmı !!   DAYAR .

Bankalar kıçlarını yırtarlar ‘’İş yerinize yardımcı olalım , size destek olalım , bizden kredi alın  , kefilsiz senetsiz sepetsiz isteyen herkese 5 dakika da kredi ‘’  diye .. 

Nahhh alırsın sen o krediyi eğer muhasebe hileleri yapıp hesapları avanatjlı durumuna getirmezsen . Getirsen bile bu sefer verecekleri 3 allah kuruşun 234 katı ipotek isterler .

Ne oldu ? hani ticaret hayatında sana yardımcı olacak güvendiğin o finans kurumları ??

Birgün gelirsin eve karı yok  evde . ee karı nerede , nereye gitti bu diye düşünürken masanın üstünde bir not :
   ‘’ Vahi , ben bu hayata daha fazla dayanamıyorum , bu iş burada biter , beni sakın arama ‘’

Ya işte  sana güven katastrofisi  . Hani bu karı evlenirken ölüme kadar demişti . Yalancı yılan.

Soğuk bir akşam çocuklarınla evde oturmuş , nasıl para kazanıp da bu çocuklara bakanacağını kara kara düşünürken  birden  alentrikler kesilir . Aaaa  bir bakarsın  elektrik faturanı 20 gün ödeyemedin diye gelip kesmişler. 

Ne oldu seni vatandaş olarak koruması , kollaması gerek devlet ?? 

İşte esas güven bunalımı burada başlar  , daha sonra güven krizine , daha sonra güven felaketine dönüşür .

Benden size nasihat ; çocuklarınız öğrenme yaşına gelir gelmez  , daha nasıl çiş yapacaklarını öğretmeden  kimseye güvenmemesini öğretin .

Hele hele  Devlet Baba kelimesini hiç öğretmeyin . Birgün gelir nefret etdiği baba kelimesi  sizden de nefret etmesine sebep olabilir .  

Haa bu arada Tabiat Ana yada güvenmemesini de acil olarak anlatın . Tabiat ananın  nasıl nankör olduğunu , ne pis numaralar çektiğini , evinizi nasıl hortumunun içine çekebileceğini , kafanıza buz yağdırabileceğini , yada  deprem yaratıp yüzbinlerce kişiyi binaların altında ezebileceğini , Tsunami yaratıp gene yüzbinleri sularda boğabileceğini  öğretin .

Kısacası en önemlisi şunu öğretin . Bu hayatta güvenecekleri tek güç:  kendileridir ..

Onun için içlerindeki gücü hissetsinler . Her kapının anahtarı   O dur .. Şey değil !!




17 Mart 2011 Perşembe

UYANDIRMAYIN ARKADAŞI......


Canımızdan çok sevdiğimiz , adeta taptığımız , insanların yüreklerinin en dibinde taht kurmuş Başbakanın çok kıymetli yardımcısı , gafları ve kırdığı potlarla meşhur olmuş Bülent Arınç'ın son ziyareti kime yapılmışdı *
Tabiiki gene yere göğe sığdıramadığınız (mız değil bu sefer ) , sesini Pavarottiyle bir tuttuğunuz , tomofillerinizde anırta anırta dinlediğiniz , sosyete düğünlerinin vazgeçilmez sanatçı İbrahim Tatlıses .
Diyeceksinizki bunda ne var ?
Doğru haklısınız , bu çeşit müzik dinleyenleriniz için böyle bir soru sormak çok makul .
Ağlaya ağlaya müzik dinlerseniz sonunda karakter yapınızda değişiklik , tavırlarınızda alaturkalık başgöstermeye başlar .
Neyse bizim konumuz bu değil . Esas konu Bülent Arınç ın İbrahim Sweetvoice u hastanade ziyaret etmesi .
Bu kadar kurşun yiyen asker oldu , acaba bunlardan herhangi birini ziyaret etmişmi bu milletvekili ??
Tabiiki hayır .
Neden ??
Eee onuda siz bulun . ben size bir iki ip ucu vereyim . Atatürk , harf devrimi , asker vs vs .
Gelelim bu vatandaş ın hastane ziyaretine :
-'' ben Bülent Arınç ,İbo ile konuşmak istiyorum doktor bey ''
-'' görüşemezsiniz efendim yoğun bakımda ''
-'' Ben kimim biliyormusunuz ''
-'' tabii maalesef sık sık tV lerde görüyoruz . Ama kim olursanız olsun yoğun bakıma giremezsiniz ''
-'' tamam da doktor şöyle kapısından bir baksam ne olur . Ben bu memleket için hergün meclise gidiyorum , bana biraz müsamaha gösterseniz lütfen ''
-'' peki efendim şöyle kapıdan bir bakınız ''
-'' aaa doktor bak kımıldıyor herif ya . - '' İbo iki gözüm bak ben geldim ''
-'' efendim uyutuyoruz sizi duyamaz , lütfen gürültü yapmayın ''
-'' tamam tamam belki duyarda moral olur diye düşünmüştüm , yaa doktor şöyle gidip bir elini tutup fatiha okusam ''
-'' efendim fatiha ölülere okunmazmı ?''
-'' tamamda adam ölürse ilk fatihayı ben okumuş olayım . Bismillahirrahmanırrahim ..''
-'' allah kabul etsin efendim , hayırlı günler . Tüm meclisi buraya bekliyoruz inşallah . ''
-'' olur arkadaşlara söylerim ama sizde bu adamı fazla uyutmayın aptal olur sonra , biraz önce uyandırın . Bizde bir atsözü vardır . Çok uyuyan çok ağlar diye .
-'' ??????? ''
Bülent Bey dışarı çıkar ve gazetecilere şöyle bir açıklama yapar ;
-'' İbrahim aslanım la görüştüm , elini tuttum , benim sıcaklığımı hissetti ve hafifçe huzur içerisinde bir nefes sesi çıktı . Doktor isterseniz uyandırayım , sarılıp öpüşün dedi ama ben
'' sakın ha doktor bırakın uyusun '' dedim .
Gazeteciler şaşkınlık içerisinde birbirlerine bakarken içlerinden biri lafı patlatır
-'' yazık halbuki ameliyata alınmdan önce hep sizi soruyordu ve son sözü ;
'' Bülent bey e hürmetler ederim , muhakkak gelip beni ziyaret etsin '' oldu .
İşte böyle değerli okuyucular , yüzyıllardır bu bereketli topraklarda çok şahsına münhasır karakterler yetişmiştir ve yetişmeye devam etmektedir . Allah bizi bu karakterlerden korumasın..
Onlar bizim neşe kaynağımız ..

16 Mart 2011 Çarşamba

Ahh Galatasaray vah Galatasaray

Biliyorsunuz uzun bir süreden beri Galatasarayımızın başında bir uğursuzluk var . ve bu bizi çok ama çok üzüyor .
 
Bu konuyla ilgili değil yazı yazmak , düşünmek bile acı veriyor ama  genede bir kaç dakika acı çekmeyi göze alıp  bu konuyla ilgili bir iki satır birşey yazmak istedim . 
 
Doğrusu şu ; çok önemli biriyle yapmış olduğum bir konuşmada Seyrantepe stadının altında fenerbahçeli bir din büyüğümüzün yatırı olduğu bundan dolayı adamı rahatsız etdiğimiz için bize lanet yağdırıdığını söyledi . 
 
Bu tabii benim dikenlerimi tüy tüy etti . Düşünsenize bir kere , Başbakanlık  - Spor Bakanlığı  -  Beden Terbiyesi  Genel Müdürlüğü  -İstanbul Bölge Müdürlüğü - Ali Sami Yen Spor Kompleksi - Seyrantepe  Telefon Arenası  adlı stadımızın altında  Fenerli bir düşman yatıyor ve Şeytanla bir olmuş bize lanet yağdırıyorlar .
 
Vah vah  vahki vah . Len bulamadınızmı stad yapacak başka yer ! git sen adamın yatırının tepesine stad yap .
 
Zavallı adam aşağıda gürültüden duramıyordur maç günü . 
 
Vallahi ben aşağıda ( uzaylılar gecinden versin )  olsam bende lanet okurdum  ...
 
Eminimki  Amcam aşağıda mağlup olalım diye tapagaz dua ediyordur .  Zaten yukarılarda birileri de bizi yıkmak için  bu sene elbirliğiyle çete faaliyetleri yapmaktalar . 
 
Bu şartlar altında yapacak tek şey , ya buradan taşınmak  , yani stadı başka bir yerde inşa ettirmek . Tabii TOKİ başkanı' nı ikna etmek gerekecek ki bu bayağı zor olabilir . 
 
Hadi diyelim vatandaşı ikna ettik bu sefer önümüzde Başbakan  engeli olacak . Deki onu da aştık ; bu sefer eminim  Ömer Çavuşoğlu engeli ile karşılaşabiliriz .Olmadı başbakana kötü muamele etdik diye ilahi güçler devreye girebilir felan falan ...
 
İkinci alternatif ise stadı kazıp dibindeki nağmerti çıkartıp başka yere gömmek yada naaşını dereağzında bir balıkçı kayığından denize sallandırmak . 
 
uzun lafın kısası  ; 3 seneden beri başımıza gelen tüm felaketlerden  hiç kimse hele hele Başkan Polat hiç sorumlu değildir . 
 
Tek sorumlu altımızdaki  YATIR  ve içindeki KATIR .....

15 Mart 2011 Salı

Deprem ve Turkey is a lawless country.

İngiliz deprem bakanı sir John Hickinsbottom karşılıklı görüşmeler için geldiği Türkiye de depremden sorumlu başbakan yardımcısı  ve değerli bakan Jamil Çiçek ile görüştükten sonra kendisini kabul eden başbakan ile görüşüyor.

-''hoş geldiniz Mister Sikister yolculuğunuz nasıl geçti ? ''
-'' Japonya daki deprem bulutlarından olsa gerek biraz salladı  Sayın Erdoğan ''
-''  deprem bulutları mı ? nasıl birşey bunlar  ne renk oluyorlar ? nasıl ayırdediliyor  normal bulutlardan ''
-''  sayın Başbakan  deprem bulutları sarımtırak gibi kirli beyazımsı gri oluyorlar ''
-''  hıı annadım  !!  sizin ülkenizde deprem oluyormu acaba ?''
-'' hayır  efendim biz fay kırığının üstünde değiliz ''
-''  sizin ülkenizin bizim marmata daki fay auzaklığı çokmıki ?''
-'' eeeh biraz uzak sayılır 7000km kadar ''
-'' vay be , sayın Sikister  ; bakın bu Japonyada ki deprem beni çok korkuttu , 3 gecedir bahçede çadırda kalıyoruz hanım la . ''
-'' neden efendim , neden evinizde kalmıyorsunuzki ?''
-''  siz ne diyorsunuz sayın Bakan , güvenilmez bu bizim binalara , yıkılma şansları çok yüksek ''
-'' aaa olurmu sayın Başbakan  nasıl olur böyle şey , nasıl müsaade eiyorsunuz böyle binalar yapılmasına ''
-'' biz etmiyoruz Sayın Bakan , bizim müteahhitler çoğunlukla karadenizlidir ve onlara laf anlatamazsınız . Çalıp çırpmadan yaşayamazlar , hastalık olmuş çürük bina yapmak , ne desek ne yapsak boş . Balıkları bile tükettiler denizlerdeki .
-'' bu karadenizliler viking ve pontus karışımı olan halkmı ?''
-???????  ''
-'' 1999 depreminde yıkılan binlerce binanın müteahhitlerine ne kadar ceza verdiniz Sayın Başbakan ?''
-'' cezamı ? haa evet Veli yi tıktık içeri ? başka birini hatırlayamıyorum . ''
-'' onbinlerce insan öldü , çürük binaların altında kaldılar , bu binaları yapanlara ceza verilmedimi  Sayın Başbakan ? nasıl olur  böyle bir şey , allahın kullarına bu ölümü reva görenlerin ceza görmeleri gerekmezmi ?''
-''  Sayın Sikister,  deprem allahın bize verdiği bir ceza , o ne isterse o olur , bize can veren odur , gene canımızı alacak olan  odur. Bu kaderimizdir .Bakın o depremde içki içilen ordu evi yıkıldı .
_'' yani bu yıkılan binaları Tanrı mı inşa etti beyefendi ?''
-'' yok efendim ben onu demedim , demagoji yapmayınız . İşlerden güçlerden o müteahhitleri unutmuşuz , hatırlattığınız için çok teşekkür ederiz , en kısa zamanda savcılarımızın soruşurma açacaklarına eminiz . Bakın Almanya dan Deniz Feneri dosyaları ulaşalı daha 3 sene olur olmaz hemen soruşturma açacağız allahın izniyle !!
-'' vallahi bravo Sayın Başbakan  konulara hemen anında el koyuyorsunuz , bakın maşallah 12 senede deprem davalarına başlıyorsunuz hemen . Çok takdir etdim sizi .
-'' sağolun allah kabul etsin . Buraya kadar zahmet etdiniz allah sizden razı olsun , allah size sağlık afiyet versin .''
-''teşekkür ederim Sayın Başbakan , sayenizde allahın da yardmıyla Hukuk Sisteminiz maşallah tıkır tıkır işliyor ''
-'' aman efendim teveccühünüz , selamün aleyküm .''
-'' söylerim efendim sağolun ''
-'' ?????? ''

Evet dostlar İngiliz Bakanın da söylediği gibi allahın yardımıyla deprem de 100.00 vatandaşımızı yitirdik . Çürük binaları yapanlardan sadece Veli Göçer denen hokkabaz biraz ceza aldı .   * allahın verdiği canı allah alır *  diye atıp tutan çakma  müminler,sahte din bezirganları , demokratım diye etıp tutan aydınlar , dönek liboşlar , bu katilleri bırak cezalandırmayı , yargılamadılar bile .

Konu kapanmıştır . Yani ALLAH  , Delete tuşuna basmış ve bazılarının pencerelerini kapatmıştır .

14 Mart 2011 Pazartesi

Dal lama'dan Yaşam dersleri

arih: 11:52, 14-03-2011



Biliyorsunuzdur , asrımızın en önemli ve değerli flozoflarından bir tanesi Dalay Lama dır .
Bu kişilik uzak doğu da yaşamanın vermiş olduğu avantajı çok iyi değerlendirerek , etrafındaki Filozofların düşüncelerini bir potada eritmiş ve buradan kendine özgü ama gerçekten  bireye doğru yaşam felsefesini öğretecek bir akım yaratmıştır.
Bireylerin güçlerinin farkında olması ve tüm yaşamlarında bu içlerinde saklı gücü kullanmalarının ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışmıştır.
Ama tabii bazı ülkelerde kendinden haberi bile olmayan , yaşam felsefesi nedir bilmeyen , kendini devletin  ve tanrıların ,şimdilerde tek bir tanrının şefkatli !! kollarına bırakmış, bu rüzgara kapılmış giden  bir yığın insana bu değerlerden bahsetmek BOŞ . 
Onun için , memleketimizde yaşadığını düşündüğüm  değerli bir büyüğümüzün öğütlerini, siz bilinçli vatandaşlarla paylaşmaktan zevk duymaktayım .
*  Büyük aşk ve kazanımlar büyük risk almayı gerektirir , onun için böyle fasaryalarla vatinizi öldürmeyin . Kısa yoldan zengin olmaya bakın . AŞK mı ??  siz manyakmısınız ya !!
* Bir konuda hata yapıp kaybedince aynı hatayı yapmaya devam et , sakın ha ders alma .
* Bazen istediğin şey olmazsa bilki tanrı istememiştir , yada şansızsındır . sakın ha kendini suçlama . sen türksün hata yapmazsın .
* Her gün biraz kendinle başbaşa kal , hesaplaş , doğruyu bul diyenlere inanma . Bunlar sana vakit kaybettiriyorlar . Doğru Cübbeli Ahmet Hoca ya git , yada bir Türbeye git , LOTO çıksın diye dua et.
* Değişime açık olma . batılılar aramıza nifak sokup bizi medeni yapmaya , tuvalet kağıdı kullanmaya zorluyorlar . Sakın ha inanma  taret yapmaya devam .
*  Pisuarı bizlere yutturuyorlar , Haşa ayakta işemek günahtır ve böbrekler için zararlıdır . Napoleon savaşlarda ayakta işemekten hasta oldu .
* Bazen susmanın en iyi cevap olduğunu söylerler  ..Yalan hemşerim ' susma sustukça sıra sana gelecek ''
* Yaşlılığında hatırılarıyla keyif alacağın onurlu bir yaşam sür diyenlerin ...na koyim . kasap'a gitdiğiniz de onur veya öpücükle et alabilirmisiniz . veya kiranızı şeref madalyanızla ödeyebilirmisiniz .  
* Yaşamın temeli evdeki huzurdur , onun için aynı partnerle sürdürmeyi düşünmeyin hayatı yoksa evde kavga ,gürültüden huzur bulamazsınız .
* eğer varsa bilgilerini paylaş .Galatasaray kaç atmış , hangi komşu ne yapmış , Müge Anlı kimi bulmuş , Polat Alemdar hangi örgüte bağlı , hangi işte hangi ayet geçerlidir , gibi faydalı bilgileri sevdiklerinizle paylaşın . Ölümsüzlüğe ulaşmanın yolu budur.
* Doğayı koru diyenlerin hepsine inanma . mesela kullanılmış pilleri özel bir kutuya at , çevreye zehir saçıyorlar diyenler senin elinde o pilleri bedavaya kapmaya çalışan mendeburlardır . Dikkat et , sağa sola fidan dikip durma Belediye den cezayı yersin .
* En iyi ilişki birbirinize duyduğunuz aşkın ,duyduğunuz ihtiyaçtan fazla olduğu zamandır , demiş Dalay lama .    sayın  Dal lama bunu anlayamadığı için bir yorum yapamadı ama siz bunada kulak asmayın , kesin palavradır.
* 3 Ç yi  hiçbir zaman aklından çıkartma  ey Ari Türk halkı ,  Çalış , Çabala , Çal ..

11 Mart 2011 Cuma

Sipekülasyon nasıl yapılır ?


Herkese günaydın .
Yepyeni mübarek bir gün daha başladı . Eminimki hepiniz sıcak yataklarınızdan , neleri geride bırakarak kalkmak zorunda kaldınız ! .

Olsun ; yarın cumartesi  , bugün bıraktıklarınıza - uykuysa  uykunuza , yastıksa yastığınıza - yarın sabah daha sıkı sarılırsınız ama gün sipekülasyon günüdür . ,

Hemen gazetelerinizi okumaya başlayın . Göreceksiniz ki en büyük puntolarla yazılmış oan haberlerden bir tanesi Petrol ile ilgili endişeler olacaktır .

Son 20 yıldır Petrol denen fosil atık ile ilgili ne kadar yorum dinlediğinizi , ne kadar endişelere kapıuldığınıuzı  ve  bu lanet şeyin kendisine LOBİ bile kurduğunu bir hatırlamaya çalışın .

PETROL da kriz ;  Opec petrol  üretimini azatmaya karar verdi , fiyatların yükselme endişesi arttı . Fiyatlar tırmanıyor
  - tamamda kardeşim bu Opec denilen petrol üreticileri neden üretimi azaltmaya karar verdiler ya ..Eğer satabiliyorlarsa  neden daha az satmaya razı oluyorlar ??????

KÖRFEZ de havalar ısınıyor ;  İran  bir ABD vatandaşını  casusluktan dolayı tutukladı . ABD 2 adet gemisini körfeze yolladı . fiyatlar aniden fırladı ..
    - bir insan için savaş çıkma olasılığı sıfır dostlar . bir müddet sonra nasıl olsa gavuru bırakırlar yanlışlık oldu diye . Bu arasıra ülkelerin başvurduğu bir gözdağı vermedir , hiç bir sakıncası ve zararı yoktur .Bilakis gazete satışlarına ve TV izleyici oranlarının artması dolayısıyla reklam sektörü için harika bir  hareketdir.

EL NİNO  yüzünden ABD kar içinde  , havalar -6 dereceye kadar soğuyacak , 6 büyük şehirde kar kalınlığı  35 cm e kadar yükseldi , amerikan conileri arabalarını kullanmakta zorlanıyorlar . Fiatlar 100 dolar sınırına dayandı .
    - Ulan ABD de havalar kötü gidiyorsa coniler arabalarını kullanmakta zorluk çekiyorlarsa  araplara ne kardeşim . merak edin bakalım  orada havalar kötüyse arap niye zam yapıyor diye ??  sen amerikaya malını aynı fiyatdan gönder  bırak amerikalı düşünsün nasıl dağıtacağını ..
LİBYA , SUUDLAR , KUVEYTLİLER , KATARLILAR kısacası tüm islam alemi uyarıldı ki olaylar çıksın petrol fiyatları artsın , böylece ABD çok daha fazla para kazansın , silah satsın ..
SUDAN da  El Beşir  hükümeti  askeri darbe yapmaması konusunda uyarıldı . ABD  ; darbe olursa müdahale ederiz dedi . Fiyatlar  125 dolara dayandı .
    - ee ne yapalım yani . ABD hergün bir ülkeyi tehdit etmiyormu ?  sonra ABD , allahın çölünde 3-5 çapulcu ile uğraşırmı zannediyorsunuz ? uğraşsada 3-5 günde işi bitirir . Bundan OPEC e  ne kardeşim . Sudan ın 3-5 gün kıstığı üretimi siz tamamlayın !!

Dostlar ; her zaman dediğimiz gibi amaç kötü olduktan sonra bahane çok .  Bu Opec ülkelerindeki zamlardan kim pay alıyor ?   o ülkeler ve ABD . dolayısıyla hem onlar hem ABD Petrol  Lobisi sipekülasyon yapmalıki fiyatlar artsın ve daha çok para kazansınlar .

Çok güzel bir kumpas kurulmuş , al gülüm ver gülüm  , paralar cukka cebe .

Bizde garipler allahın petrolünü  ;  allahın pislik arapların ve amerikalıların istedikleri fiyatlardan  paşa paşa alıyoruz . Yani ÇETE  , allahın petrolünü  kol böreği şeklinde zavallı insanlara takdim ediyor .

Ve bunlar İslam dini son din , hak dini , gak guk dini diye vaaz veriyorlar ama geçirmeye devam ediyorlar . Bu arada Hz.İsa nın da , mahşer günü  geri geleceğini utanmadan söylemeye devam ediyorlar .
 Gelsin  gelsin .... sorar size .. 
SONUÇ :      VER BİR VARİL PETROL ,  AL BİR VARİL SU ..

10 Mart 2011 Perşembe

Borsa da Hamsi nin faydaları ...

Dostlar merhaba.

Biliyorsunuz ki çok uzun yıllardan beri balıkçılığımız can çekişmektedir .
Bizlere okullarda , ülkemizin denizlerle çevrili olduğu ve bu denizlerde balıkçılıkla geçinen milyonlarca insan olduğu söylenirdi . Hatta ve hatta balıkçılığın memleketimiz için çok önemli bir ihraç ürünü olabileceği söylenirdi ..

Bu balıkçılık işi ile uğraşan insan topluluğunun büyük bir kısmının Karadeniz bölgesinde yaşadığı ve avcılıkta çok ehil oldukları anlatılırdı .

Biz bunları karadenizli değilde LAZ olarak bilirdik . Bu vatandaşlarımız hafif uzun burunlu , kavgacı , inatçı ve tutucu ama bu özelliklerinin haricinde çok çalışkan ve akıllı olarak bilinirdi .
Babalarımız ne zaman eve balık getirse hep bu balıkların ne zorluklarla avlandıklarını düşünür avlayanlara minnettar kalırdık .

Aradan çok uzun yıllar geçti ve biz hep etrafımızn denizlerle çevrili olduğunu ve balıkçıklığın çok önemli bir ekonomik geçim kaynağı olduğunu duymaya devam etdik . Ama her nedense günden güne balıkların sayıları azalıp durdu .ve fiyatları ayeş pahası oldu .

Bir gün haberlerde trolcülükle ilgili şikayetler duyduk ve bunun ne kadar zararlı olduğunu anlattılar . yıl 1969. bu geçen süre içerisinde trolcülükle büyük bir savaşa girildiği ve trolcülerin köklerinin kurutulacağı ifade edildi .
Fakat bu uzun burunlu vatandaşların kökleri okadar uzun ve sağlammışki bırakın köklerinin kurutulmasını adamlar Akdeniz e kadar gidip köklerini oralarada salıvermişler .

Gel zaman git zaman hükümetler sürekli atıp tutarken gerekli savaş stratejisi sağlanamadığı için tıolcülük devam etmiş . Bir de buna küçük ve hamile balıkların avlanması eklenince iş tamamıyla sarpa sarmış .
Uzun burunlu hamsilere pardon vatandaşlara gebe balıkları yakalamamaalrı konusunda uyarı yapıldığı zaman çoğu zaman şöyle bir cevap alınmış .
'' tamam da bunlar neredeyse doğurmak üzere daaa , biz doğurtiruk onlari '' .

Eskiden boğazda kamışlarımızla sahilden balık tutardık . Zaten Boğaz da şeyini sallandırsan balık yakalarsın lafı biz sahil balıkçıları sayesinde uydurulmuştur . Eski zamanlarda kamışlarımızı sallandırdığımız zaman bırakın istavriti iğnelerimiz uskumru balığı ile dolardı . Şimdilerde yakaladığınız PANTALON balığı oluyor . tabii oda şanslıysanız .
Çok yazık çok . ne demişler : Kaçan balık büyük olur, kaçamayan ızgara.

Türkiye içsu kaynakları ve denizleri yaklaşık 25 milyon hektar yüzey alanı ile büyük bir su ürünleri yetiştiricilik potansiyeline sahiptir. Ülke genelinde 200 göl, 206 baraj gölü, 953 gölet, 33 akarsu bulunmaktadır
Ama maalesef halkımız kelle başı 8kg balık yiyebilmektedir .

Şöyle bir hesap yapar isek . 1 kg da 60 hamsi olsa 60 x 8 kg = 480 hamsi eder . bunu 365 güne bölün .... ve başlayın gülmeye . Türk insanı hergün 1.3 adet hamsi balığı yiyebiliyor . buna karşılık adam başı 2.5 ekmek götürüyor .
Buna karşılık dünya ortalaması 15kg , Avrupa ortalaması 22 kg . yani denizleri olmayan ülkelerde bile insanlar bizde fazla paluk yemektedir.

Neyseki sonunda kafalar biraz çalışmaya başladı da '' seninki kaç santim '' kampanyası çıktı . şimdi tüm erkek vatandaşlarımız ellerinde mezure ölçüp duruyorlar . böylece belli santim den küçük olanlar moral bozukluğu içerisinde , uygun boyda olanlar gerçek bir gururla kasılmaktalar..
Gerçi atalarım ızın meşhur bir lafı vardır :: akıl boyda değil baştadır .. ne güzel anlatır bu herşeyi bize !!
Diyeceksinizki bu Hamsi konusunun Borsa ile ne ilgisi var ? var var hemde çok var ...
Yazımı bir balık kokulu yarım ekmek arası soğanlı bir atasözü ile bitirmek isterim .
Battı balık yan gider.
Şimdi anlayabildiniz zannederim ..

sevgiyle kalın


9 Mart 2011 Çarşamba

İLERİ DEMOKRASİ


*"Avanta kömür" muamelesini ıslıklayan taraftarı para cezasına çarptırıp, bi daha stada sokmayacaklarmış... Halbuki, para cezasına
çarptırılıp, stada sokulmaması gerekenler başkaları!
Çünkü...
New York'un "demokrat" valisi var, Obama'nın has adamı, David Paterson... Bu vali, beyzbolefsanesi Yankees'in taraftarı...
Geçen seneki final maçını, en faça koltukta seyretti.
Gel gör ki, "şerefsiz" New York Post Gazetesi, merak eder, Yankees Kulübü'nü arar, Vali'nin kaç bilet aldığını, parasını ödeyip ödemediğini sorar.
ABD bizim gibi "ileri demokrasi" ülkesi olmadığı "kabile devleti" olduğu için, "Sana ne lan" diyemezsin, cevaplayacaksın.
Yankees Kulübü, Vali'ye beş tane bilet verildiğini, parasının ödenmediğini açıklar. Niye ödenmemiş? "Resmi görevli" olarak geleceği bildirilmiş, resmi görevliden para alınmıyor.
Gel gör ki, "haysiyetsiz" New York Post Gazetesi, bu sefer, neden bir tane değil de, beş tanebilet verildiğini merak eder.
Araştırır... Vali'nin iki yardımcısına, oğluna ve oğlunun arkadaşına "avanta" bilet aldığını ortaya çıkartır...
Haşırt diye manşet yapar.
Buyrun burdan yakın...
Manşetteki soru basittir: "Avanta bilet rüşvet değil mi?"
Vali tutuşur...
Yankees'le temas kurup, parayı ödemek istediğini söyler. Orası "yalakalar devleti" olduğu için,Yankees kulübü "Reca ederim efenim, ödenmiş kabul edelim" diyemez maalesef...
Hesapları denetleniyor. "Kredi kartı numaranızı verin, tahsil edelim" der.
Vali "ebelek gübelek" der.
Çünkü, kredi kartından öderse, ödeme tarihi ortaya çıkacak. Yani, maçtan önce değil,gazetenin manşetinden sonra mecburen ödemek zorunda kaldığı anlaşılacak.
Hal çaresi?
Vali der ki: "Çek vereyim!"
Verir çeki... Ancak, cinlik yapar, eski tarih atar.
Böylece, sanki maçtan önce parayı ödemiş gibi olur. Sonra da utanmadan basın toplantısı yapar, "İftira atıyorlar... İşte ödediğim çek" der.
Gel gör ki, "karaktersiz" New York Post'un manşeti, ihbar kabul edilmiştir.
"Badem bıyıklı" polis devreye girer. Çek, adli tıp tarafından incelenir.
Mürekkep testiyle, çeke atılan tarihin çakma olduğu kanıtlanır.
"Puşt" New York Post manşeti dayar: "Vali yalan söylüyor!"
Hadi bakalım, New York Eyaleti Dürüstlük Komisyonu devreye girer iyi mi...
Dedim ya, orası bizim gibi "ileri demokrasi" ülkesi olmadığı için,böyle saçma sapan komisyonları var...
Toplanır, haşırt diye 62 bin 500 dolar cezayı geçirir Vali'ye.
2 bin 500 dolar bilet parası, 60 bin dolar yalan söylediği için!
İşin "hazin" tarafı... Dürüstlük Komisyonu'nun üyeleri, bizzat vali tarafından seçiliyor. Yani,"Koltuğumuzu ona borçluyuz, pisliğini örtelim, aklayalım" demiyor "nankör" herifler!
Netice?
Uçtu vali.
Obama çıkıp "Kefilim" demedi. Zart diye değiştirildi. İnsan içine çıkamıyor şu anda.
Bizim şeref tribünlerine çoluğunu çocuğunu doluşturan bürokratları, VIP localarında saçını tarayarak poz veren generalleri, maçı yazmadığı halde baş
köşeye kurulan gazetecileri,koltuğunu beğenmediği için kavga çıkaran siyasileri, el pençe durup ihale kapan kulüp yöneticilerini görünce...
"İyi ki ileri demokraside yaşıyoruz" diye mutlu oluyor insan.
Demem o ki, değil ıslık...
Vuvuzela öttürsen hikâye.
Sivrisinek eskidendi çünkü...
Anlayana davul zurna saz,
anlamayana sazı soksan az.

Gerçi  Saz bazıları için  antrenman aleti olarak kalır...

7 Mart 2011 Pazartesi

Kadınlarımız bizim en güzel hobilerimiz ..

 ..Kadınlar günü herkese bilhassa kadın vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olsun .

Biz erkekler içinde çok iyi oldu . Bir günde olsa tatil yapabiliriz .
Bırakalım bugün ne isterlerse yapsınlar . İsterlerse çamaşır yıkamasınlar , istemezlerse bulaşık yıkasınlar , hem iseyip hem istemezlerse de yemek yapmasınlar .
Saçlarını kocalarına süpürge yapan bu ikinci sınıf insan topluluğunun böyle bir güne ihtiyaçları vardı.
Ben şahsen ve bilahare bu mutlu günlerinde onlarla beraber olurum ve hatta sokak kapısını bile kendim açar , ayakkabılarımı kendim bağlarım bugün .
Kadınlarımız bizim velinimetlerimiz , çocuklarımızı 9 ay taşırlar o koca karınlarında ve bundan o kadar çok memnun kalırlarki , bunu bir ömür boyu kafamıza kakarlar . Hatta kasılmaktan bazen kolların altı şiş kalıyor .
Tanrıların onlara vermiş olduğu annelik ve ev kadınlığı görevlerini layıkıyla yerine getirmek için uğraşı verseler , hem kendileri hemde toplum için çok daha iyi olurdu diye düşünmüşümdür her zaman .
Ne gerek var sabah sabah kalkıp işe gidecek . Patron çağırır fırça atar , müdür çağırır emreder , müdür yardımcısı asılır . ah be kadın otur evinde TV seyret , ev işlerine takıl . Arasıra komşularla buluşup dedikodu yaparsınız .
işe gitmelerinin bir de şöyle dezevantajı var ; iş de birbirleriyle didişmekten yorgun düşüp asabiyet kazanırlar , akşam eve gelip tersleşirler . Çocuklara bağırırlar ,mızmızlık ederler , kısacası ailenin yaşamını olumsuz etkilerler .
Diyeceksinizki ; peki kardeşim bunların iyi huyluları yokmu ? vallahi bir keresinde cici dedemle konuşmuştum . Bana '' .mı olanın imanı olmaz evladım '' demişti .
Ona da dedesi bir keresinde '' bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde iyi bir kadın varmış '' diye bir masal anlatmış . !!!
Dedem dedesinin anlattığı bu masaldan çok korkmuş . Çünki iyi huylu bu kadın sonunda kurt olup anneannesinin kırmızı başlığını yemiş .
Bu sabah kalkar kalkmaz ev işlerine yardımcı olan bayana evdeki süpürge sopaları , oklavalar , terlikler gibi tehlikeli konvansiyonel silahları bir yere kilitlemesini ,8.Mart günü kadınlar günü olduğu için bugün tatil yapacağımızı söylediğimde üzüntüden hüngür hüngür ağladı ve
-'' ay ben ne yaparım bütün gün sessiz sakin oturarak , çok özleyeceğim sizi , hele hanımefendi akşam büyük bir sabırsızlıkla eve gelip günlük nafakasını alamayınca kimbilir nasıl sükut-u hayale uğrayacaktır .
Şu anımı da anlatmadan geçemeyeceğim toy zamanlarımda bir gün gazete ilanı ile evlenmek için bir kadın aradığımı belirtmiştim , şaka diye ;
İnanın binlerce mektup geldi '' benimkini al '' diye .
Lütfen bana kızmayın , bunu ben yazmadım , 8 Mart günü nedense bana şeytan giriyor ve bunları yazdırıyor . Ve zorla yayınlatıyor ..
Ama söz verdi bugün oda tatil yapacakmış !!! yaşasın kadınlar bugün özgür !!
Gel 9.Mart gel ....

Borsa da hamsi nin faydaları.

Dostlar merhaba.

Biliyorsunuz ki çok uzun yıllardan beri balıkçılığımız can çekişmektedir .
Bizlere okullarda , ülkemizin denizlerle çevrili olduğu ve bu denizlerde balıkçılıkla geçinen milyonlarca insan olduğu söylenirdi .  Hatta ve hatta  balıkçılığın memleketimiz için çok önemli bir ihraç ürünü olabileceği söylenirdi ..

Bu balıkçılık işi ile uğraşan insan topluluğunun büyük bir kısmının Karadeniz bölgesinde yaşadığı ve avcılıkta çok ehil oldukları anlatılırdı .

Biz bunları karadenizli değilde LAZ olarak bilirdik . Bu vatandaşlarımız hafif uzun burunlu , kavgacı , inatçı ve tutucu  ama bu özelliklerinin haricinde çok çalışkan  ve akıllı olarak  bilinirdi .
Babalarımız ne zaman eve balık getirse hep bu balıkların ne zorluklarla avlandıklarını düşünür avlayanlara minnettar kalırdık .

Aradan çok uzun yıllar geçti ve biz hep etrafımızn denizlerle çevrili olduğunu ve balıkçıklığın çok önemli bir ekonomik  geçim kaynağı olduğunu duymaya devam etdik . Ama her nedense günden güne balıkların sayıları azalıp durdu .ve fiyatları ayeş pahası oldu .

Bir gün haberlerde trolcülükle ilgili  şikayetler duyduk ve bunun ne kadar zararlı olduğunu  anlattılar . yıl 1969. bu geçen süre içerisinde trolcülükle büyük bir savaşa girildiği ve trolcülerin köklerinin kurutulacağı ifade edildi .
Fakat bu uzun burunlu vatandaşların kökleri okadar uzun ve sağlammışki bırakın köklerinin kurutulmasını adamlar Akdeniz e kadar gidip köklerini oralarada salıvermişler .

Gel zaman git zaman  hükümetler sürekli atıp tutarken gerekli savaş stratejisi sağlanamadığı için tıolcülük devam etmiş . Bir de buna küçük ve hamile balıkların avlanması eklenince iş tamamıyla sarpa sarmış .
Uzun burunlu  hamsilere pardon vatandaşlara  gebe balıkları yakalamamaalrı konusunda uyarı yapıldığı zaman  çoğu zaman şöyle bir cevap alınmış .
  '' tamam da bunlar neredeyse doğurmak üzere daaa , biz doğurtiruk onlari ''  .

Eskiden boğazda kamışlarımızla  sahilden balık tutardık . Zaten  Boğaz da şeyini sallandırsan balık yakalarsın lafı  biz sahil balıkçıları sayesinde uydurulmuştur .  Eski zamanlarda kamışlarımızı sallandırdığımız  zaman bırakın istavriti iğnelerimiz uskumru balığı ile dolardı . Şimdilerde yakaladığınız PANTALON balığı oluyor . tabii oda şanslıysanız .
Çok yazık çok . ne demişler :  Kaçan balık büyük olur, kaçamayan ızgara.

Türkiye içsu kaynakları ve denizleri yaklaşık 25 milyon hektar yüzey alanı ile büyük bir su ürünleri yetiştiricilik potansiyeline sahiptir. Ülke genelinde 200 göl, 206 baraj gölü, 953 gölet, 33 akarsu bulunmaktadır
Ama maalesef halkımız kelle başı 8kg balık yiyebilmektedir .

Şöyle bir hesap yapar isek . 1 kg  da 60 hamsi olsa  60 x 8 kg = 480  hamsi eder . bunu 365 güne bölün  .... ve başlayın gülmeye  . Türk insanı hergün 1.3 adet hamsi balığı yiyebiliyor . buna karşılık  adam başı 2.5 ekmek götürüyor .
Buna karşılık dünya ortalaması 15kg , Avrupa ortalaması  22 kg . yani denizleri olmayan ülkelerde bile insanlar bizde fazla paluk yemektedir. 

Neyseki sonunda kafalar biraz çalışmaya başladı da '' seninki kaç  santim ''  kampanyası çıktı .  şimdi tüm erkek vatandaşlarımız ellerinde mezure  ölçüp duruyorlar . böylece belli santim den küçük olanlar moral bozukluğu içerisinde , uygun boyda olanlar gerçek bir gururla kasılmaktalar..
Gerçi atalarım ızın meşhur bir lafı vardır :: akıl boyda değil baştadır .. ne güzel anlatır bu herşeyi bize !!
Diyeceksinizki bu Hamsi konusunun Borsa ile ne ilgisi var ?  var var hemde çok var ...
Yazımı bir balık kokulu  yarım ekmek arası soğanlı bir atasözü ile bitirmek isterim  .
Battı balık yan gider.
Şimdi anlayabildiniz zannederim ..

sevgiyle kalın

6 Mart 2011 Pazar

EKONOMİ ŞAHANE , ŞİKAYETLER BAHANE .

Evet dostlar uzun zamandan beri Ekonomi işle ilgili bir yazı kaleme alamadık . Çünki ekonomik veriler okadar iyi , okadar iyiydiki şikayet edecek konu bulamadığımız için yazamadık .
Bilirsiniz iyi şeylerden bahsetmeyi unuttuk gibi bir durum hasıl oldu ülkemizde .
Hani derler ya  ''  ağzınla kuş tutsa yaranamaz ''  diye . İşte bizim hükümetde ne yapsa bizlere yaranamıyor . Dolayısıyla bende bu katmanda olduğum için ben de bir türlü yaptıkları iyi şeyleri sanki görmezden geliyorum .
Halbukine insanların biraz nankör olmaması lazım , takdir müessesesini çalıştırmaları gerekir .
58.000 lere düşen kumarhanemiz , pardon borsamız , birden bire bıyıklı yabancı amcaların can sıkıntısının vermiş olduğu bıkkınlığa bağlı hareketle yukarı fırladı ve bazı şirketlerin hisse senetleri   , harika bilançolarının etkisiyle çok güzel prim yaptılar.
Mesela Makine Takım - Galatasaray eskii başkanı Faruk Süren beyefendinin şirketi - inanılmaz iş potansiyeline ihracatıda takarak  , avrupanın önde gelen şirketlerinden biri olmayı başamıştır . Yıllardır herkes tarafından iştigal konusu bulunmaya çalışılan bu şirketimizin  ne yaptığını bilenlerin bize bildirmesini rica ederim .
Özen tekstil , keza çok iyi bir prim yapmıştır . iş konusu isminden de anlaşılacağı üzere arkadaşlar iç çamaşırı konusunda uzmanlaşmışlardır . Nijerya ve Sudan a kadın sütyeni ihraç etmektedirler . Bu sütyenler yenilebilir kumaştan yapılmakta olup . , yamyamlara  kolaylık kazandırmaktadır . Kadını yerken iç çamaşırılarını çıkartma gibi vakit kaybı olmamaktadır .
Banka kağıtlarımız da,  havale ücreti rekortmenleri Bankaların  Babalarından  yedikleri fırçadan sonra önce biraz horozlanmışlar fakat başbakan El Tayyip bey den korku dolu bakışları aldıktan sonra süt dökmüş kediye dönmüşler dir .
Daha sonra formaliteden bir kınama yazısı yayınlamışlar ve hemen yağlama işlemlerine geri dönmüşlerdir .
Ersin ağbi sert bakışlar fırlatmış ama menfaatlerini gözardı edmeyerek tekrar cici oğlan rolüne geri dönmüştür.
Seçimlerin yaklaştığı bu günlerde , muhalefetin propagandalarını yapabilecek  az sayıdaki gazete muhabirleri hükümet tarafından Silivri Tatil Köyün de ağılanmaya başlamışlardır .Bu arkadaşlar çift kaldıkları koğuşlarda birbirleri ile ileri geri konuştukları için  Adalet Bakanlığı tarafından hücre cezasına çarptırılmışlardır .
Alles inclusif  - herşey dahil - sistemde tatil yapan kişilerin biraz daha dikkatli davranmaları beklenmezmi ?
.Nüfusumuz 2010 yılında 1.5 milyon kişi artmış , işsizlerden 350 bin kişiye iş bulunduğu söylenmiş , böylece işsiz sayısı 18 milyon 345 bin 532 kişiye düşmüştür .   Bu arkadaşlara Bereket Duası hediye edilmiş ve dua etmeye devam etmeleri konusunda telkinde bulunulmuştur .
Sıkıntıları olanlara mahalle imamları yadımcı olacaktır.  Hayırlara vesile olsun .
İleride harika ekonomik verileri vermeye devam edeceğiz . Onlarca yıldır duyduğumuz Enerji programının nasıl  başarılı olduğunu ????? anlatacağız .
saygılar hepinize ..

5 Mart 2011 Cumartesi

Kaddafi-Başbakan görüşmesi 2

4. mart 2011 günü   Libya Halk Cemahiriyesi Başkanı  Kaddafi ile Başbakan Tayyip Erdoğan arasında yarıda kesilen  , 6 saat sonra  Kaddafi nin uykudan uyanması ile devam eden  görüşmeye ait notları aşağıda aktarmaya devam ediyorum .
Eğer ilk görüşmeyi okumadınızsa , arşiv den bu yazıyı bulup oumanızı öneririm .
Bu görüşmeler uzun yıllar sonra tarihe ışık tutacak ve  Arap ülkeri ve Türkiye islam Cumhuriyeti arasındaki bu tarihi birlieşmenin nasıl başarıldığını detaylarıyla anlatacaktır .
Başbakanlık danışmanı  Enes  telefonla Kaddafiyi ariyor.
 -''  alo El yardımcı sayın başkan uyandılarmı  ? ''
-''  yes thank you I am very well  , and you inşallah * ''
-''  Başbakanım  , bir  adam çıktı ingilizce konuşuyor  , anlayamıyorum ''
-'' lan sen dış işleri çalışanı değilmisin ? insan yabancı dil bilmezmi ? senin müsteşarın kim ?   ver lan şu telefonu bana  '' .
- '' başbakanım ben rusca biliyorum  ''
''  aloo  hello i am tayyip , turkish ottoman sultan , who is you ? ''
-  şükran şükran el tayyip ,  how are you today under the window  ? ''
-  ne diyo lan bu arap ,,  hacı hacı  van minüt , van minüt ''
- '' el tayyip  I am not israel president , i am el abidi bin fallal , five minüt for me ''
Uzun uğraşılardan sonra Kaddafi telefonda belirir .
-'' ne var kardeşim zırt pırt arayıp duruyorsun  , bir rahat yokmu senden ''
- sayın başkan biz Türkiye de bu badireleri atlattık size yardımcı olmak istiyorum . Bu laikler insanın başına iş açar , Tutturmuşlar demokrasi diye . Oralarıda karıştıracaklar . yardımcı olalım dedik .
-'' tamam tamam  söyle ben ne yapacağım şimdi . ? bırak tarih anlatmayı . Zaten yüzlerce yıl burada kalıp bizi müslüman yaptınız , halbusi biz Fransızlarla kanka olup hristiyan olup  medeni olacaktık .
- '' aaaa ne ayıp , ne günah sayın Başkan . Müslümanlık sen son dindir , rabbül alemin in bize gönderdiği son dindir .
-'' sizin orada hurma varmı El Tayyip ? ''
-''efendim
-''  zıııtttt  bingazi ... hahaha . şaka yaptım el tayyip ..
- ''  sayın başkan muhalifler için  şehrin 70 km dışında bir Tatil Köyü inşa ettireceksiniz  çok acil .''
-'' çadır olurmu ''
-'' yok başkan , yani demek istiyorumki oraya giden uzun yıllar tatil yapacak geri dönmek istemeyecek , istese bile döndürmeyeceksiniz .  Zorla tatil yaptıracaksınız ''  , ''  Hatta odalarına deniz  manzaralı posterler yapıştırırsanız daha mutlu olurlar . ''
- '' ek tayyip sende alkol sorunu varmı ? neler diyorsun ? senin kafa el harap ? ''
- yok başkan bak biz Silivri de harika bir Tatil Köyü inşa ettik , maddi durumu müsait olmayan , sakin sakin yazı yazmak isteyen herkesi orada misafir ediyoruz .  Hatta darbe yapmak isteyen askerler olursa  hemen tatile gönderiyoruz . Orada daha iyi stratejik çalışmalar yapıyorlar sakin kafayla .
-'' vay vay vay bravo El Tayyip ne kafalı adamsın ya , ben uyumaktan düşünecek valtim olmuyor . Bu çadır çok sıcak , klima sipariş etdim gelmedi bir türlü , bizim gümrük başkanını kovcem wallah billah . ''
-'' tamam sayın başkan ben sana gönderirim bir klima . Bu çadır ne kadar ?''
-'' 550 m2 ''
-'' oha  ne lan o  fabrika gibi  ? ''
-'' evet El Tayyip  , bu çok zengin bir çadır  herşey var içeride sinema var , halvethane var  ,mescit var , hamam bile var , 200  kişilik .''
-'' sayın  başkan siz hamamı filan bırakın şimdi , ne kadar el muhalafet varsa sabah saat 05.15-06.00 arası evlerinde uyurken uyandırıp kahvaltıya davet edin  polis merkezine . Orada kendilerini çok yorgun gördüğünüzü , tatile ihtiyaçları olduğunu söyleyin ve hemen o tatil köyüne gönderin ..''
-'' aaaa wallah siz cinsiniz türkler ya.  Ama bu işlere Atatürk kızmazmı ? o galiba demokrat bir hacı idi . ''
-'' yok efendim kendisi geçenlerde vefat etti  , zaten yakınlarının çoğuda tatilde ''
-''   aa başınız sağ olsun , nur içinde yatsın . Sayın başbakan benim bir cenaze namazı kılıp dua okumam lazım merhum için , sonra gene görüşürüz . sen beni önümüzdeki hafta ara gene .
-'' sayın başkan ! bakın durum kritik acil hareket etmeniz lazım''
-'' tamam işte bende sana önümüzdeki hafta hemen hallederiz diyorum ya , haaa bu arada senin muhalif gazetecilerle aran nasıl ? ''
-'' hangi muhalefet yazarları  ???''
-''  vay be wallah billa  sen neymişsin . ben kaçtım uykum geldi  ..
-'' iyi uykular sayın başkan obama içeri girince uyanırsın .
-''  efendim ne dedin  ? ''
-  zıttttt silivri , hahahahaha  ''
-'' ????????  ''

4 Mart 2011 Cuma

Kaddafi ve Başbakan

Son zamanlarda hepimizi  sevindiren arap dünyasındaki GÜNAYDIN  uyanması gittikçe enteresan bir hal almaya başladı .

Günaydın uyanması şeklinde yansıttığım bu ayaklanmaların arap dünyasına neler getirebileceğini merakla bekleyenlere şunu hatırlatmakta fayda  görüyorum :

Hiç boşuna ümitlenmeyin , çünkü Tiran ların boşalttığı alanlara  dini bütün vatandaşlarımız yerleşmek için  büyük bir çaba sarfedecekler ve büyük bir ihtimalle de başarılı olacaklar .

Bu değişimi halklar için '' Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak '' olarak yorumlamakta mümkün diyebilirim .

Despot liderlerden kaçarken Mollaların  kolları  , kanatları altına girecekler ve orada iyice geri vites durumlarına düşmüş olacaklar .

Bu arada Türkiye yi model olarak gösterenlere de bir çift lafım olacak ; TC yumuşak islam Cumhuriyeti  model olamaz ancak  gösterici rol oynayabilir .  Zaten bu gidişle 3-5 sene sonra arap ülkeleriyle aynı seviyeye gelme ihtimalimiz büyük derim .  

Siz ne demeyi düşünürsünüz  ??    Cevabı biliyorum : hı?

Başbakanımız Kaddafi yi arayark bazı tavsiyelerde bulunmuş diye duyduk . Aralarında şöyle bir konuşma geçmiş .

 -''  günaydın ya seydi  Kadayıf  pardon Kaddefi hazretleri nasılsınız ? ''

 -''   bu nasıl bir soru Tayyip Sultan , nasıl olabilirimki  ''

 -''  sayın Kaddafi biliyorum durumlar biraz sakatmış orada ''

 -'' ee biliyorsan ne diye soruyorsunuz  , duyduğunuz gibi  Çadır da  oturup bekliyorum ''

 -''  bence biraz halka inip onların gönlünü alın , bakın ben hergün , her kanal da , her radyoda halkımın karşısına çıkıyorum , ben bile kendimden bıktım . Bu halk bana nasıl tahammül ediyor anlamak imkansız . 

 -''  bizde sizin gibi onlarca kanal yokki . 1 tane cemahiriye kanalı var . ''  

 -'' sayın başkan  halkın üzerine  silahla gitmeyin ''

 - '' sana ne lan sen kendi işine bak , seni stadyumda Galatasaray lılar bile yuhalamış ''

 -'' yok efendim yuhalanmadım ben , ıslıkladılar  ''

 -''  haa  herhalde ıslıkla  ilahi çaldılar  . Sonra sen sizin polislerin halkınıza yaptığı mezalime bak önce , sonra dırdır edersin ''

 -'' efendim bizim polis  karşı karşıya geldiği talebelere , memurlara gayet anlayışlı davranıyor . Önce  herkese günaydın deyip hatırlarını soruyorlar . Sonra  yürüyüp de yorulmasınlar diye yolları barikatlarla kapatıyorlar . daha sonra evlerinde boşu boşuna su parası ödemesinler diye Panzer adlı Duş Makinesi ile yıkıyorlar . Böylece vatandaşlarımız tertemiz oluyorlar . 

 -''  allah allah bak bu güzel bir fikir  ! gerçi bizim Libya halkı Müslümanlığın ve kültürümüzden gelen alışkanlıkla  her hafta yıkanır ''

 -'' zahmet etmeselerdi efendim okadar sık yıkanıp hasta olmasınlar  .  Nerde kalmıştık efendim , haa sonra Polis Şefi elinde megafonla insanlara gayet iyi niyetle hitap eder ve şöyle der . 

-''  sayın protestocu kardeşlerimiz . bugün sizin için çeşitli hediyelerimiz var .   Önce sizin için hakiki kauçuktan coplarımız var . Kusura bakmayın fazla olmadığı için  2 arkadaşa bir cop vereceğiz . isterlerse kendileri isterlerse bir arkadaşımız on lara yardımcı olacak . Arzu eden arkadaşlarımıza vazelin temin edebiliriz . 

 -''  ??????? ''

 Daha sonra şef devam eder .   -''  10 ar kişilik gruplara 1 adet biber gazı spreyi hediye edeceğiz . '' '' gene arkadaşlarımız nasıl kullanılacağını sizlere gösterecek . '' '' isterlerse uyguklamayı da arkadaşlarımız yapacak '' 

 - '' gördünüzmü sayın Kaddafi , biz halkımıza nasıl uygarca yaklaşıyoruz .  ''

 -''  Tayyip Sultan sen beni yarın arada öyle konuşalım , şu anda  uyku vaktim geldi , zaten bu patırtı yordu beni .  selamin aleyküm  .

 -'' oldu sayın Kaddafi aleyküm selam ül rahmetullah-ı bereket ül  allahüekber . ''

 -'' bir alasmaldık diyelim dedik  bizden fazla arap kesildin be adam . 

Çat . telefon kesilir .  

Yarın ki telefon konuşmasını size kelimesi kelimesine ileteceğim dostlar .  

Boşçakalın