31 Mart 2012 Cumartesi

SIVAS daki aydınların öldürülmesi caiz midir hocam ?

Sıvas daki Madımak Otelinin yakılması olayındaki hukuki süreç sonuçlandı .

Artık bu konuyu, her boku olduğu gibi tarihin yaprakları arasına gömdük .

Vicdanlarımız sızladımı diye sorduğunuzu duyar gibiyim . Ben bu konuda bu halkın çok üzüntü duyduğunu zannetmiyorum .

Cenazelere gidip de halkın ne kadar eğlendiğini görünce, insan türk halkı için böyle bir düşünceye kapılıyor.

Sıvas olayında esas konu dincilerin bu olaydan kurtulmak için çeşitli mazeretler öne sürmesi . Tabii onların daima mazeretleri vardır . Sevgili din alimlerinden biri bu yaptıklarının caiz olduğunu söyleyen bir vaaz yumurtlamıştır.

Tabii Emniyet in de dincilerin elinde olduğu söylentilerinden yola çıkarsak aşağıdaki sonucu hazmetmek gayet basit olacaktır .

Aranan katillerden biri yakalanmasına rağmen , iddialara göre ihmal üzerine yakalandığı ülke emniyeti tarafından serbest bırakılmış .

Buyrun komediyi dakka dukka izlemeye :

25 Eylül de Şenal Sarıhan Kaynar ( ŞŞK ) Polonya ya girerken yakalandı , aynı gün Polonya İnterpolü durumu Türkiye ye bildirdi .
 25 Eylül den  21Ekim gününe kadar geçen süre içerisinde  İade Evrakları nın  Polonya ya gönderilememesi sonucu ŞŞK serbest bırakıldı ve kayıplara karıştı.

Bu süre içerisinde Adalet bakanlığı , İçişleri Bakanlığı , Dışişleri Bakanlığı  arasında korkunç bir mektup trafiği yaşandı .

Bu mektuplardan bazıları aşk mektubu olduğu için işleme alınmadı ve doğru mektubun gönderilmesi istendi.

Adalet Bakanlığının kahraman çalışanları  İade Evraklarını özenle hazırlayıp kurdaleli paket içerisinde  motosikletli kurye vasıtasıyla  İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına gönderdi .

Fakat Motosikletli Kurye nin motoru deli gibi kullanmasından dolayı lastikler patladığı için, evraklar bir hafta da zor ulaştı .

İçişleri Bakanlığının koridorları yıllık temizlik ve bakım hizmetini aldığı için üst katlara çıkarılamayan Evraklar ancak 3 gün sonra 2. kata ulaştırıldı . 2 gün sonra incelenerek 3.kat daki müşavirlik odasına götürüldü.

Müşavir tatilde olduğu için ancak 12 Ekim de imzalanan evraklar , tekrar aynı motorlu kurye ile Dışişleri Bakanlığına iletildi.  Ama motorlu çocuk Dışişleri Bakanlığı binasını bulamadığı için evrak İçişleri Bakanlığı na geri götürüldü .

14 Ekim de Dışişleri ne ulaştırılan evrak büyük uğraşılar sonucunda 21 Ekim günü incelenerek Warşova daki Türkiye Konsolosluğuna sevkedildiğinde ŞŞK çoktan tahliye olmuş ve Almanya ya uçmuştu .

Yukarıda adı geçen Bakanlıkların bakanlarını , müsteşarlarını , bakanlık çalışanlarını bu  talihsiz süreçten muaf tutarak , bu evrakın gecikmesine sebep olan hava şartlarını protesto ediyoruz.

Her işte bir hayır vardır,

Her şeyin iyisini allah c.c bilir .

25 Mart 2012 Pazar

PLATINI YE 10 SORU.

Çok sevgili ve saygıdeğer bir spor muhabirimiz Altan Tanrının bir başka Kulu , yılların vermiş olduğu engin tecrübesi ve Fenevbahçe Kulübüne olan sempatisi ile cesaretlenip UEFA Başkanına bir kaç soru sormaya karar vermiş.

Taraftar gruplarının liderlerinden ve yakın dostlarından edindiği tüyolarla bu çok çarpıcı soruları hazırlamış .

Bu sorularda emeği geçen tüm kişi ve kuruluşlara saygı ve sevgilerimizi sunarız .

Sayın Platini,

Önce selam eder , yüce tanrıdan sağlık afiyet niyaz eylerim .

Bildiğiniz üzere FB Kulübü uzun bir süredir bazı cemaatler tarafından  " ele geçirilme " operasyonuna maruz kalmıştır .

Bu doğrultuda tüm devlet kurumlarının katı baskısı altında sarsılmakta ve tüm bireyleri hapislerde çürümektedir.

Yargının pek işlemediği ülkemizde maalesef kulübümüze ağır haksızlık yapılmaktadır . Zat-ı alinize 2006 yılında  Kulüp Başkanımız Aziz bey amcanın yazıdğı mektuba hala cevap vermemiş bulunuyorsunuz . Aşağıdaki soruları ilaveten soruyorum ve eski mektuba verdiğiniz cevap ile beraber en kısa sürede iadeli taahüt lü mektup ile FB kulübüne ulaştırmanızı rica ediyorum .

1. Siz kimsiniz ? bu mevkiye getirilirken kimler tarafından desteklendiniz ? bu desteği verenler arasın da  malum kulüb varmı ?

2. Bu malum kulübün sahip olduğu çok önemli bir Eğitim Kurumunun başında bulunan ve fransızcayı çok iyi konuştuğu bilinen kıraç toprakların has adamı sizi herhangi bir şekilde destekledimi ?

3. 1836 yılında Kolombiya da oynanan ve deplasman takımının 20 sayı farkla galip gelerek şampiyon olduğu basketbol maçı incelemeye alındımı ?  Basket potalarından birinin 3 cm daha dar olduğu iddia edilmektedir.

4. 1918 yılında Gana da askeri rejimin desteklediği Ugumba kabilesinin desteklediği Bongobongo takımı , diğer kabileye bağlı takım  karşısında tankların gölgesinde maç yaptımı yapmadımı ? yaptıysa siz nerdeydiniz ?

5. 1936 yılında  Japonya ile Güney Kore maçının son 80 dakikasında, her iki tarafta nasıl olsa üst tura çıkıyoruz kendimizi yormayalım diye , bırakın yürümeyi iskemlelerde oturarak maçı tamamladılarmı tamamlamadılarmı ?

6. Bokludere Tesislerinin yanında yıllardır bok akıtan ve tüm FB camiasını derinden kokutan  " Boklu Dere'nin " ıslah çalışmalarını baltalamaya çalışan malum Kulüp hakkında soruşturma başlattınızmı ?

7.  Marsiya ve Milan nasıllar? kendilerine sevgilerimi iletiniz . Umarım her ikisinin de işleri iyi , sağlıkları mükemmeldir .

8. Taraftarlarımız Develi Et Lokantasında  Gs için  " ananın a.ı Galatasaray" diye bir pankartı 4 saat boyunca basına sergilemişlerdir .   Dünyanın en centilmen taraftarı olan bu taraftarlarımıza Ödül vermeyi düşünüyormusunuz ?

9. Yöneticilerimizin polisteki 100-200  telefon konuşmasının  şaka amaçlı yapıldığının tarafınıza bildirilmesine rağmen , İstanbul Emniyet'i  ve CIA için soruşturma başlatacakmısınız ?

10.  Biz sizi çok seviyoruz , siz bizi seviyormusunuz ?  Bizim sizinle Kurtuluş Savaşında Kahramanmaraş ta nasıl beraberce çarpıştığımızı unuttunuzmu ? unuttuysanız bizi çok üzersiniz.

Sizin muhteşem "rahmetli yaprak " vuruşunuzu hiç bir zaman unutamayız .  Ama av mevsimi sona erdi , lütfen bundan sonra ülkemizde ava çıkmayınız . Çünki cezası çok ağır . Kuş başına 1000 Tl ceza kesiyo belediyeler .

Lütfen başka ülkelerde avlanınız .
Ama  "oltayla balık tutacağım " derseniz , buyrun Makineli Olta benden . Beraberce Aşiyan'a gidek .

Rastgele ...

21 Mart 2012 Çarşamba

DENİZ FENERİMİ , EL FENERİMİ YOKSA KURBAĞALIDERE FENERİMİ ?

Sayın Ali Koç Beyefendinin FB_GS maçında GS yardımcı antrenörü Hasan Şaş'ın kafasının yarılması ile ilgili olarak yapmış olduğu açıklama tüm hayalperest senaristlerimizi olduğu gibi beni de harekete geçirdi , kısacası dürttü .
Arkadaşa göre " Hasan Şaş'ın yaralanma olayı bir muamma " idi . 

Geçenlerde sosyetenin çok becerikli dedikodu kuşlarından biri ile ufak bir cik cik yaptım ve bana şunları anlattı .
Yapmış olduğum araştırma sonucunda Hasan Şaş Beyefendinin  2011 basımı 1 TL tutarındaki madeni parayı kasten adam yaralama amacıyla kendi kafasına fırlattığı ve bunun sonucu olarak kafasında zedelenme ve akabinde kanama hasıl olduğu anlaşılmıştır . 

Araştırmamı derinleştirmem sonucunda,  bu 1 TL lik madeni paranın GS nin eski başkanlarından olan bir beyefendinin FB ye komplo amacıyla Arena Stad'ının otoparkında park halinde bulunan Renault marka bir otomfilin içinde, kırmızı kadife bir kutu içerisinde Hasan Şaş'ın bir yakınına teslim etdiği anlaşılmak üzeredir. 

İstanbul Enmiyet birimlerinin yapmış olduğu derin takibat sonucunda Renault marka arabanın plakası tesbit edilmiştir. 

Bu plakalı otomfil'in sahibinin 12.02.2012 tarihinde Aziz Yıldırım'ın ikametgahı olan metris Cezaevinde görüldüğü tutanağa geçmiştir. Bu Renault daha sonra  Tüpkafa nın ofisine uğramıştır . Şoför mevkinde oturan 50 yaşlarında kişi elindeki kadife kutuyu burada Tüpkafa'ya teslim etmiştir. 

TFF başkanımızın UEFA başkanı Platin beyefendi ile yaptığı uzun konuşma sırasında, içinde suçlu 1 TL yi Platini ye verdiği zannedilmektedir. 

Bu kutunun eski GS Başkanı nın eline nasıl geçtiği ise meçhuldür. 

Hasan Şaş adlı antrenörün kendi kafasını yardığında ısrarcı olan Koç , 1 TL nin adli tıbba götürülerek , parmak izi ve DNA testlerinin yapılmasını talep etmiştir.  

Kendisiyle görüştüğümüz Hasan " ağbi olurmu ya ben hiç Hasan Şaş gibi bir adamın kafasına para atarmıyım " dedi. 

Konuşmasına devam eden Koç , aynı kırmızı kadife kutunun 2006 yılında , Denizli de görüldüğünün kendisine bir dost tarafından bildirilmesi üzerine Denizli Enmiyet Kuvvetlerine  soruşturma dilekçesi vermiştir. 

1 TL nin yargılanması için savcılığa da dilekçe veren Koç " bu işin takipçisiyiz ,peşini bırakmayacağız , Hasan Şaş'ın  1 TL yi kendi kafasına atarak yaralandığında ısrarcıyız " demiş ve sinirden önüne geleni tos atmıştır. 

1 TL için arama emri çıkarılmıştır.. 
 

13 Mart 2012 Salı

BİLİN BAKALIM HANGİSİ DAHA YARARLI GİBİ GÖZÜKÜYOR ?

Bugün 14.Mart .

Her gün olduğu gibi yepyeni bir gün .

Dünya insanlarının bir kısmı uyandı , bir kısmı , siz bu yazıyı okurken , uyanıyor olacak, bir kısmı da ilerleyen saatlerde uyanacak .

Ama tüm insanlar yepyeni umutlarla uyanıyor olacaklar .

Aynı zamanda bugün, Dünya Pİ günü olarak kutlanıyor . Pİ sayısını bilmem hatırlayabildinizmi .

Bir dairenin çevresinin çapına bölümü ile elde edilen sayı yani 3,14159265 diye giden ve hayatımızda inanılmaz önemli bir yeri olan sayı dır .

Arşimet Beyefendi tarafından MÖ 212-287 yılları arasında bir tarihte keşfedilmiştir .

Tüm dünya ülkelerinden böyle hayati önem taşıyan icatları olan mucitler, bilim adamları olmuştur . Tarih bıyunca bilim adamları , insanlığa katkı sağlamak için yeni buluşlar yapmışlardır .

En önemlisi kafa patlatmışlardır .

Türk ırkı olarak veya müslüman kültürünün içinde yaşayan biri veya birilerinin bir icatını hatırlarmısınız ?

Bence boşuna uğraşmayın, çünki bulacağınızı zannetmem . Çünki siz maalesef kendi ırkınıza karşı taraflı davranıyorsunuz .

Türklerin tarihe geçecek ve insanlığa, daha doğrusu muhtaç insanlara fayda sağlayan inanılmaz  buluşları vardır da nedense nankör insanlar tarafından göz ardı edilmektedir, önemsenmemektedir.

Evet bu müthiş buluşlardan biri ;  4+4+4 denen mucizevi icatdır .

Zaten tarih boyunca müthiş buluşlara, icatlara imza atan  mucitlerin yetişmesine sebep olan eğitim sistemimizin , bundan sonra büyük bir adım atacağına şahit olacaksınız .

Bu sistem sayesinde zıplar adımlarla ilerlediğimizi göreceksiniz. Belki size rastlamaz ama 3000-5000 seneye kadar ülkemiz " küçük amerika " olacak .

Ne diyeyim, yeni sistem " memleketimize hayırlı , uğurlu olur inşallah "

Eğer 1923 den beri dindar nesiller yetiştirme konusunda daha duyarlı olmuş olsaydık , çok daha ileriye gitmiş olacaktık ya neyse .

Tanrıya emanet olun .

12 Mart 2012 Pazartesi

KADIN VE ERKEK EŞİTMİDİR , DEĞİLMİDİR ? BENCE SENCE..

Bu soruya çeşitli toplumlarda çeşitli cevaplar alabilirsiniz .

Erkeklere göre onlar üstündür . Tanrı önce erkeği yaratmıştır , daha sonra erkeğin canı sıkılmasın diye "Kadını " göndermiştir.

Kadınlara göre bu tez doğrudur ama onlar bu olayı şöyle yorumlar ;   tanrı erkeği yaratmıştır ama daha sonra hatalarını görüp mükemmel olan kadını yaratmıştır. .

Kainatın oluşumu olan " Bing Bang " den beri  erkekler daima ön planda rol almışlardır . Kadınlar ise üvertür sanatçılar olarak ufak rollere sahip olmuşlardır.

Bu rolleri veren Tanrılar daha sonra ise tek bir tanrı olduğununa göre bir bildikleri vardır elbette .

Dolayısıyla bu konu hakkında şikayet edip durmak onu kızdırmaktan öte gitmez ve mazallah hemen cezalandırılırsınız . Sonra bana gelip " ne olur bizi kurtar  "  demeyin .

Sonra bakın bir çok deyim  veya madde erkek olarak tanımlanmıştır .

Allah baba , Ay dede, iskele babası , kardan adam , bilim adamı , babafingo, adam olmak... vs vs .

Ama buna karşılık bazı durumlara ve cisimlere de kadın olarak bakılmıştır :

Ananas , deniz anası , kadınbudu köfte , hanımeli gibi fuzuli şeylerinde kadınsı olduğuna inanılır.

Şimdide, Türkiye de  " Cinsiyet Eşitliği  için Elele " adında  bir kampanya düzenlemişler ama bilmiyorlar ki bu toplumda böyle kampanyalar prim yapmaz .

 Son günlerde ortaya çıkan ve kamudaki kadın oranını gösteren tablolar tam bir utanç kaynağı olmuştur .

Her ne kadar STK lar var güçleriyle uğraşsalarda iktidardaki anlayış sayesinde genelde bu kampanya tutmaz . Zaten buna önce " sıkmabaşlar " karşı çıkar .

En önemlisi de bu toplumda kız çocuğun olgunlaşma , evlenme yaşının dinen de 12 olarak kabul edilmesi .

Yani 12 yaşında ambalajı açabilirsiniz , mubahtır .

Eee bu şartlarda beklentilerinizin çok yüksek olmaması gerekir ki sonra sükut-u hayale uğramayın .

Yani her zaman olduğu gibi " başınız ağrımasın "  sevgili kadınlar..

Özetlersek hem içeriden hem dışarıdan baskı altındasınız , işiniz zor ..

Hadi bakalım kolay gelsin.

6 Mart 2012 Salı

ALLAHIM , ETRAFTAKİ HACI HOCALARDAN SANA ULAŞAMIYORUM .



Ülkenin gidişatına ilişkin kaygıları taşıyan milyonlar maalesef sadece seyirci kalmakla yetinmekte . 
Herkes ülkenin son gaz kötüye doğru gitdiğini birbirine fısıldamakta . yüksek sesle söylemeye bile çekinmekte .


Atatürk ün  " gençliğe Hitabesin de " bizlere anlatmaya çalıştığı ,fakat bizler tarafından 1923 yılından beri masal zannedilen , karamsar olaylar gerçekleşmekte .

Tüm değerlerini , geleneklerini , sanatı , bilimi adeta dışlamış bu ülkede insanlar adeta geriye dönüp eski karanlık dönemlere gitmek için fırsat kollamakta .
Yeni çağdaş düzene ayak uyduramayan , daha doğrusu İslamiyet in hristiyanlık karşısındaki başarısı karşısında tavır almak için araplaşmayı seçen kişiler gitdikçe  derinleşen tehlikeli sulara girmekteler.


Nasıl bir kafa yapısına sahipler ki çağın tüm güzelliklerinden rahatsızlık duymaktalar . 


4+4+4+ bilmem kaç gibi saçma sapan sistemlerle , kızları tesettüre sokmaya , eve kapamaya  ve " allahın hakkı 3 dür " söyleminden yola çıkarak, dişilerimizi  birer Kuluçka Makinesi haline getirmeye çalışmaktalar .


1923 yılından beri zaten sürekli bir baltalama , geri vitese takma çabaları vardı . Ama bu seferki  "harekat " inanılmaz planlı ve programlı ve korkutucu olmaya başladı .


Sadece bazı kurumlara , değerlere yavaş yavaş saldırı beklerken , tüm değerlere aynı anda savaş açıldı . Her cepheden fütursuzca bir saldırı başladı .  Adamlar freni boşalmış kamyon gibi tapa gaz gidiyorlar ve çarptıkları her yer paramparça oluyor . 


Yıllardır , kötü yönetimlere dalkavukluk yapan basın ve basındaki bazı yalaka liberaller , şimdilerde ricat etmeye başladılar . Ne bok yiyeceklerini , neye inandıklarını da şaşırmış vaziyetteler . Bu ülkeye yaptıkları kötülüklerin altında ezilmekteler . 


Halk zaten salak olduğu için hiçbir şey anlamamakta, hala  " dengelerin yerine oturduğu "  ve " statükoculuğun sona ermek üzere olduğu " inancıyla , TV lerinin karşısında sıkıntılarını unutmaya çalışmakta . 

halbuki dışarıda karanlık yüzlü insanlar  cehaleti , din olgusuyla örgütlemekte buna karşı gelenleri " dinsiz " suçlamasıyla korkutmaktalar . Zaten hiçbir fikri , inancı , kişiliği olmayan kitleler " din " konusu açılınca hemen teslim bayrağını çekmekteler veya  hayati tehlike gördükleri bu konuda susmayı tercih etmekteler . 

İşte " Uyuyan Güzel " masalının yaşandığı bu güzel ülkede ortalık " cennet  ve iman " satan maymunlara kalmıştır.

İnsanların içlerinde yaşaması gereken din olgusunun devlet tarafından " yatırım aracı " gibi kullanılmasıyla beraber harekat son safhasına gelmiştir . 

Ne yapmak gerekiyor sorusuna ise çok basit bir cevap var esasında;   gençlere  "  herkes kendisinin tanrısıdır ve kendi kaderini kendi tayin eder " inancından yola çıkarak  kuvvetli kişilikli  bireyler olmasını öğretmektir . 

Aksi takdirde , otomfilin siperliğinde kutsal kitap , boynunda muska , çantada okunmuş pirinç , ofiste kutsal su , sokak kapısının üstünde bereket duası , fal kafelerde işlerini yola sokmaya çalışan , medyumlarda aile hayatını kurtarmaya çalışan insanlar çoğalırda çoğalır . 

Haa bu arada söylemeyi unuttum , " allah işlerinizde başarılar , evinize huzur , ilişkilerinize samimiyet , tuttuğunuz takıma muvaffakiyet, belinize kuvvet, kafanıza saç  versin inşallah . 

Allah ıslah etsin inşallah . 



1 Mart 2012 Perşembe

MÜJDELER OLSUN ,ARTIK BENİMDE BİR SEMBOLÜM VAR .

Tüm ülkemize müjdeler olsun, sonunda bizim o çok değerli paramızın da bir sembolü var .

Yani, bu sembol sayesinde tüm dünya paramızın ne kadar önemli ve kıymetli olduğunu anlayacak .Avrupa Birliği bizi almamakla ne büyük hata yaptığını anlayacak ve kafalarını duvarlara vuracaklar .

Hatta ve hatta bu sembol için çalışma yapan tüm yetkililerden minnetle bahsedecekler .  Tüm dünya bu inanılmaz
" Tasarım " ın başarısını konuşuyor olacaklar .

İnanırmısınız, sembolü yurt dışındaki bir arkadaşa gönderdim. İşyerinde incelemişler daha doğrusu ,  öyle  bir göz atmışlar .

Bilin bakalım ne olmuş; hepsinin gözleri attıkları yerde kalmış .

George bana döndü ve  "biz bunca senedir reklam sektöründeyiz ama böyle bir sembol görmedik " dediler .Bu sembolü yaratan mucit ile en kısa zamanda tanışmak ve ondan faydalanmak istediklerini belirttiler .
Bu arada bu haberi " mal bulmuş mağribi " gibi canlı yayından tüm dünyaya duyuran Türk Basın' ı da büyük bir övgü almış.

Başbakanımız hemen bir basın toplantısı düzenleyerek " eyy türk ulusu artık paramızın haysiyeti var , faizler buna bağlı olarak düşmeli "  diye harika müjdeli bir haber verdi .

Tüm dünya basınlarına düşen bu haber sonunda dünya ekonomistleri " yaa kardeşim bu türkler ne kadar akıllı , faizleri düşürmenin yolunu buldular , helal olsun onlara , yazıklar olsun bizlere  "  demişlerdirler .

Eyy güzel uzaylılar , bakın şu yarattığınız insan türüne ve iftihar edin .

Türkün türkten başka dostu yoktur inşallah, işsizlikde buna bağlı olarak hemen düşer ise ;

Maşallah ..

UZAYLI BİR KOCA BAKIYORUM AYOL ..

Biliyorsunuzdur , son zamanlarda uzaylı görme modası başladı .
Birgün geçmesinki , bir vatandaş ortaya çıkıp uzaylılarla ilgili bir masal anlatmasın .
Caminin minaresini teğet geçenlerden den , lunaparkın üzerinde dolaşanlara  kadar çeşitli ebatlarda ve renklerde UFO lar görülmekte .
Ufku biraz daha geniş olanlar  UFO nun durup bir dünyalıyı gemilerine alıp götürdüklerini  söylemektedir.
Biraz sansasyon yaratmak isteyenler ise UFO yu  ve içindeki uzaylıyı bile  gördüklerini söylerler , hatta onu tarif bile ederler .
Birde akli dengelerinde ufak arıza başgöstermiş olan,  biz buna tırtmak diyoruz , kişiler vardır . Bunların senaryosu değme film senaryo yazarlarına taş çıkartacak şekildedir.
Bu dünya vatandaşları uzaylılar tarafından yataklarından kaçırılıp başka bir gezegene götürülmüş orada incelendikten sonra geri getirilmişlerdir .
Onlarla aynı sofrada  kahvaltı edip onlara domuz jambon ve yumurta pişirenlere bile rastlanmıştır.
Geri gelenlerden ve sigortaları ciddi anlamda  hasar görenler  geri gelirken yanlarında hediye bile getirdiklerini anlatarak  garip şekilli bir taş veya taştan mamul bir heykelcik  gösterirler TV kameralarına .
Ama şurası bir gerçekki tüm bu arıza arkadaşlar  tanımı yapılımış bir çok psikolojik hastalığın farkında bile değildirler .
Son zamanlarda bizde de bir takım kadınlar uzaylılara ciddi anlamda takılmaya başladılar 
Bilhassa 50 üstü yaş grubuna  dahil olan bu kadın vatandaşlarımız  , '' ortada erkek kalmadı  '' diye sürekli şikayet ederek  mutsuzluklarını dile getirmektedirler .
Halbuki ortada erkek de var kadın da var . Olmayan şey  insanların doyumsuzlukları , beğenmemezlikleri , şımarıklıkları  ve kendilerini çok mükemmel zannetmeleri .
Tabiat kanunlarının gereği yer çekimi kuralına bağlı olarak  yere yaklaşan ve  anatomik zeminlerinde kırışıklıklar  gözüken bu kadın vatandaşlarımız  , nedense  kendilerini görmeyerek  ,elin adamlarına kulp takarlar .
İşte bu koca gezegende , hayatlarını paylaşacak bir erkek  bulamayan bu kadınlarımız son çare olarak  erkek bir ev hayvanı ile hayatlarını devam  ettirmeye karar verirler .
Ama bu hayvanları gezdirecek sabırları  olmadığı için apartman güvenlik görevlilerine emanet ederler .Belli bir süre sonrada uygun bir yere bırakırlar  zavallıları .
İşte bu yalnızlık şarkıları söyleyen bu geçkin kadınlarımız son zamanlarda modaya uyarak uzaylıları görmeyi bir tarafa bırakın onları  çeşitli yöntemlerle çağırmaya , davet etmeye başladılar .
Arabanın içinde görenlermi istersiniz ,  yaya geçidinden geçen uzaylı gördüklerini söyleyenlermi  istersiniz , yazlıkda kumsalda beraber yürüdüklerini iddia edenlermi istersiniz   gırla gidiyor .
Hatta ve hatta  çöpçatanlık sitesi kurup uzaylıları üye yapıp , bu müşkülpesent kadın vatandaşlara uzaylı partner  ayarlayan siteler bile kurulmuştur . 
Ha unutmadan şunu da ilave etmem gerek ; uzaylılar tarafından tecavüze uğradığını anlatan manyaklar bile vardır . Bence onlar öyle olmasını arzu edip , hayalinde bu  güzel olayı canlandıranlardır. 
Yani çok yakında , artık erkek bulamıyorum demeye paydos . Uzaylı erkekler pek yakında sinemamızda ..
Siz gene uzaylılarla halvete giren kadın vatandaşların maceralarını  izlemeye ve gülmeye devam edin ...   
Yeni Eğitim Yasasını yapanların uzaylı olduğu da gelen bilgiler arasında . Bu, topluma uymayan saçma sapan yasayı yapanların kesinlikle dünya dışı varlıklar olması gerekiyor.
Uzaylılar sizden razı olsun .