31 Temmuz 2011 Pazar

SORGULAMADA HATIRLADIKLARIMIZ .

Hep derlerki, insanlar emniyet’e düşmeye görsünler .

En sıkı delikanlılar bile bülbül gibi öterler.

Bırakın bildiklerini bilmediklerini bile anlatıverirler. Tabii daha sonra, anlattıklarına kendileri bile şaşarlar.

Eski metodların tedavülden kalkmaları, daha doğrusu Avrupada yaşayan türkseverlerin yoğun baskıları üzerine, yeni çağdaş konuşturma metodları tatbik edilmeye başlanmıştır .

Mesela bir zanlı gözaltına alındığı zaman, suçluda olsa suçsuz da olsa, sorgulama biran önce bitsin de evlerimize gidelim diyen sorgulamadaki arkadaşlar tarafından o suçu işlediklerine dair ikna edilirler .

-“ arkadaş bak, sen yapmadım diyorsun ama biz bu kadar senelik polis olarak senin bu suçu işlediğine çok eminiz “

Adamcağız 15 dakika sonra kendi kendisiyle çelişkiye düşmeye başlar ve suçu kendisinin işlemediğine dair şüpheleri oluşmaya başlar .

-“ vallahi bilmemki ben yapmadım ama hani belki de istemeden yaptımmı acaba diye düşünüyorum “

Sorgulamayı yürüten arkadaşlar, tatmin olmuşcasına vatandaşın sırtını sıvazlıyarak.
-“ bak gördünmü güzel kardeşim, yavaş yavaş hatırlamaya başlıyorsun . Biz sana yalanmı söyleyeceğiz  “

-“ tamam da ben yaptığımı hala hatırlayamıyorum “

-“ aa bizden iyimi bileceksin, hepimiz en az 15şer sene bu meslekteyiz, neler gördük . Sen bilmeyebilirsin ama biz senin bu suçu işlediğine yüzde milyon eminiz  “

-“ Allah Allah , ya ben bu işi nasıl yaptım anlamadım gitti .”

Sonunda polis arkadaşlar  vatandaşı gayet kibar bir taktikle ikna etmişlerdir.

Sorgu bitmiştir . Amir arkadaşlarına döner ;
-“ tamam arkadaşlar herkes coplarını yıkayabilir (!)

Veya başka bir sorgulamada şöyle konuşmalar geçer .memur arkadaş vatandaşa sormaktadır .

-“  bak kardeşim dün saat 01.30 da nerede olduğunu ispat edemiyorsun , senide suç mahallinde görmüşler , dolayısıyla sen benim kafamın tasını attırmadan güzel güzel  öt bakalım .  Ben senin yerinde olsam suçumu itiraf eder, vicdanımı rahatlatırdım .

Adam ter içinde kalmıştır ve korkudan titremektedir . Doğruyla yanlışı , o gece nerede olduğunu , beraber olduğu kadının adını telefon numarasını hatırlayamamaktadır .
Memur arkadaşlar ise ellerinde çeşitli alet edevatı masaya tıklatıp tıklatıp durmaktadırlar .

Hani derler ya, insan Şube de ana rahmindekileri bile hatırlar diye (!)

Vatandaş birden ağlamaya başlar :

-“ evet ben suç işledim , annemin karnında iken gece gündüz onu tekmeledim ve babamla yaptıkları tüm konuşmaları gizlice dinledim ama hiç kimseye anlatamadım  yemin ederim.”

-“  ??? “

-“  zaten anlatacak bir tek kardeşim vardı , onunda kulakları yoktu, tabii duymuyordu beni “

-“  ??  “

-“  sonra bir gün annemin karnı çok küçüktü ve ben kardeşimin yüzünden bir türlü rahat yatamıyordum . Ben çok kızdım ve onu tekmeledim . Çok pişmanım , yaptıklarımın cezasını çekmeye razıyım “

-“  ??  “

-“  doğduktan sonra , pusette gezerken çok acıktığım için kardeşimin biberonu nu çaldım ve sütünü içtim. Ahh be ağbiler açlık neler yaptırıyor insana  “

-“  ??  “”

-“  gene bir gün kardeşimle odada oynarken yere kaka yaptım ve annem sorduğunda kardeşimin üzerine atdım . Annem kardeşime şaplak atdı . Ne olur beni affedin. İsterseniz sizde ceza olarak bana şaplak atabilirsiniz “

Memur arkadaşlardan biri dayanamaz ve ayağa kalkar ve arkadaşına seslenir :

-“ lan bu herifçi arıza yaptı,  yaz : Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine
 sevkine …….”

Bu durum herkesin başına gelebilir .

Eğer sizinde suçunuz varsa biraz önce  tüm suçlarınızı bir kağıda yazıp imzalayın ve alakalı kişilerden özür dileyin . Hem vicdanınızı rahatlatırsınız  hemde böyle bir sorgulama başınıza gelirse fazla hırpalanmadan itirafnamenizi imzalı olarak teslim eder kurtulursunuz .

-“ ha bir de yemeklerimi yere döktüğüm için  babama şikayet etmesin diye Dadıma RÜŞVET  diye öpücük verdim . Ben ne adi bir  insanım ya (!)  "

Suçluyum ben , kader kurbanıyım .

Ben hakimim  Masum Bey .



-“ 


28 Temmuz 2011 Perşembe

SENİN İÇİN HUKUK BENİM İÇİN GUGUK ..

Hep konuşur, şikayetçi oluruz ya kendi aramızda, bizim memleketimiz tezatlar ülkesi diye .

Standart denen bir şey yoktur .

Yani, adamına göre muamele .

Okulda yaramazlık yaptın mesela . Eğer , eli yüzü düzgün yakışıklı bir çocuksan ve ailen de tanınır olmasa bile maddi açıdan  iyi durumda ise, yediğin dayakta ona göre değişir.

Hele hele, velin okula sık sık gelip, seninle ilgilendiğini gösteriyorsa ve hocalarına yağ çekiyorsa, o zaman sadece kulak çekme ile kurtarabilirsin .

Otomfiline binmiş gidiyorsun ve yolda Trafik Polisi seni durduruyor. Eğer otomfilin eski ise boku yedin. Hele hele taksi şoförü iseniz. Papazı buldunuz .

Ulan lı, yürrü lü kelimelerle bezenmiş bir dialog geçer aranızda . Biraz diklenirsen, devlet memuruna hakaret ile suçlanabilirsin . Neyse bu devlet memurluğu denen menem şey .

Ama, eğer otomfilin fiyakalı bir parça ise, hemen beyefendi diye hitap etmeler, yaptığın hatanın bir daha yapılmaması konusunda ricalarda bulunmalar . Üstüne üstlük, seni durdurduğu için özür dileyen devlet memuruna bile rastlarsın .

Adalet dağıttığı söylenen ve bunu Adliye köşk, şato ve saraylarının duvarlarında afili bir  logo şeklinde gözüne sokan hukuk pardon guguk sistemi bile adamına göre işlem yapar.

Açlıkta baklava çalan çocuğa 5 yıl hapis .

Türk futboluna katkıda bulunmak amacıyla şike yapan spor adamına  6 yıla kadar hapis .

Cinayet işleyen bir dallama ya 14 yıl . O dallamanın avukatı iyiyse 7-8 yıl ile kurtulur .

Mal beyanında bulunmadınmı 5 gün hapis . Bulunursa suçun ne olursa olsun Kurtuluş (!)

Terör saçtın onlarca kişiyi öldürdün . Gel özür dile Pişmanlık Yasasından faydalan kurtul .

Tır’ında  bir cephane yakalansın . Aç olduğunu, mecburiyetten yaptığını söyle, hakim hemen seni tutuksuz yargılanmak üzere bıraksın .( 2 günlük taze dava ) .

Şike yap, hemen Metris’e .

Lan ben ne yaptım adamı öldürdüm ?  de beni mapusaneye gönderiyon hakim bey .

Fazla konuşma; devlet memuruna hakaretten tutuklatırım .

Hani derler ya, Allah mahkemelere düşürmesin diye . Bence her TC vatandaşı bir kere mahkemede Hakim karşısına çıksın ve rezaleti yaşasın .

  O hakimlerin Tanrı pozisyonunda,  o yıllarca Hukuk sistemine hizmet vermeye çalışmış kelli felli avukatlara birer pisliklermiş gibi davranmalarını seyretsin .

Onları nasıl azarladıklarına şahit olsun .

Birgün  herkes kendini savunmaya çalışsın ve fırçayı yesin . Görsün  hanyayı konyayı .

Hele hele, birde %100 haklı olduğunu zannettiği davada suçlu çıksın da görsün  Guguk komedisini .

Mesela benim rahmetli babacığımın 1961 yılında almış olduğu tapulu arazinin tapusunu devlet iptal etti. Nedenmi çünki kıyı kenar şeridinde kalıyormuş da onun için .

Eeee bana ne lan , ben mi verdim tapuyu o arsaya (!) . Devletin verdiği tapuya sahip arsayı aldım . Bu kadar sene vergi ödedim + arsa parası ne olacak ?

 15 yıldır cevap yok .Mahkeme komedileri bitti , Yargıtay tuluatları bitti , sulh guguk , asliye guguk , sulh ceza , Danıştay  skeçleri de sonlandı .

Ne olacak şinci ?  AİHM ye gidip memleketini dava edeceksin  ve tüm dünyaya rezil olacaksın . Bende AİHM den o parayı alıp  Gazetelerde yayınlatmazsam namerdim .

Buradan şu çıkıyor; sakın GUGUK ile işiniz olmasın çünki gelende madara gidende madara .

Ben hakimim masum bey ..








25 Temmuz 2011 Pazartesi

HAFTA BAŞIMI , SOĞAN BAŞIMI ?

Değerli okurlar .

Bu hafta en enemli konu, iflas etmiş olan eski Dünya Ekonomik Sisteminin malum ırkın gözü doymazları ve onların bir kaç bin adet, çeşitli milletlere ait yandaşları tarafından yapılacak yeni manipülasyon, spekülasyon ve epilayonlarına şahit olacaksınız .

Tüm dünta milletleri borç içinde yüzerken Yunanistan a verilen kredinin gazıyla tüm sipekülatör arkadaşlar faaliyete geçecekler ve keselerini doldurmak için binbir çeşit fırıldak yapacaklar.

İnanmazsanız, bu akşam yükselen ve düşen hisse senetlerine dikkatlice bir göz atın .

Göreceksiniz ki bu hisse senetlerinin sahipleri şirketlerle ilgili ne bir haber , ne bir iyileşme ve kötüleşme , ne de bir yayın göreceksiniz .

Sorın kendinize " bunların neden yükseldiğini " . Hiçbir cevap bulamayacaksınız .

Cevap belli: manipülasyon .

Dünya ekonomisindeki tüm ülkelerin borçları belliyken ve bu borçların nerelerden alındıığı belli değilken, siz kıçınızı yırtsanız hiç bir ekonomik soruya cevap bulamayacaksınız .

Zaten cevap da yok .

Bundan sonra cevap da bulunamayacak ve ilelebet çöküş devam edecektir .

Sizlerde oturup  tanrıya dua edip, işlerinizin başarılı olmasını dileyeceksiniz .

Onunla da yetinmeyip, tanrıya sizi başarılı kılma operasyonu sırasında yardımcı olmak amacıyla kıçınızı yırtacaksınız .

Tüm dünya ülkeleri borçlu bunlara ABD 7 trilyon  dolar , Caponya  4trilyon dolar da dahil . Dıolayısıyla sürekli yükselen bir cari açık endişesi yaşamaktayız .

Herkes borçlanıyor. Ama kimden ?? 

İşte bu soru cevapsız kalıyor . Eğer tüm ülkeler borçlu ise bu ülkeler bu borçları kimden alıyorlar .

Ben size söyleyeyim !  Uzaylılardan .

Siz ister inanın ister inanmayın . Benden söylemesi . Bu ortaya çıktığı zaman, gözlerinizi palamut görmüş kızıl sincap gibi açıp  " aaaa vallahi haklıymışsın " demeyin .

BU hafta sipekülatör kişi ve kurumlar mevcut durumu daha da kötü göstermek için ellerinden gelen tüm gayreti gösterecekler ve döviz-altın-faiz adı verilen  BALAAM * üçgeni nin içinde her zaman olduğu gibi bitmek tükenmek bilmeyen bir para hırsıyla dünyanın tozunu attırmaya devam edecekler .

Elalem allahın petrolünü , doğal gazını size istediği fiyattan geçirecek, sizin zorlukla biriktirdiğiniz paralarınızı alıp tepe tepe kullanacaklar, olmayan paraya endeksli hazine bono su denilen tuvalet kağıtlarını birbirlerine satıp satıp paralar kazanacaklar, binbir türlü fırıldak çevirecekler, Siz ise bitmek bilmeyen dua mırıldanmaları eşliğinde para kazanmaya çalışacaksınız . caartttt.

Neyse çok da üzülmeyin canım, alllah herşeyin iyisini bilir .Her işte bir hayır vardır . Allahın dediği olur .Bakın oğlunu bile görevlendirmişti bir zamanlar ama Balaam  ve ekibi  onu perth'e çıkarttılar .

Diyorlar ya Hazreti İsa geri gelip dünyayı kurtaracak diye ! Biraz sabredin ya patlamayın . eli kulağında, ha geldi ha gelecek .

Gelecek de;  istermisiniz o da, beleş paranın tadına bayılıp  Balaam ve ekibine katılıversin .

Siz bugün altın alın altın , 2 gün sonra karlı satar , bono alırsınız 1 hafta sonra da onu satın yerine petrol alın . Paranıza para katın. Haa arada yutkunmayı unutmayın,  kursağınızda kalmasın .



* BALAAM ibranicede hırs ve tamah şeytanı dır .
            Dünyamızda binlerce yıldır, sorunsuz bir şekilde faaliyetlerine devam etmektedir. Her geçen gün yardımcılarının sayısı artmaktadır . Yani artık Çete haklinde sürdürmektedir çalışmalarını bu Balaam denen arkadaş .. Etrafınıza şöyle dikkatlice bir göz gezdirirseniz, çete üyelerinden bir dolu görürsünüz .

24 Temmuz 2011 Pazar

LOKMA


Tatilimizi  geçirdiğimiz Çeşme’nin geleneksel gıdalarından olan Lokma devirmek üzere  bir gün Ilıca da Hüseyin’e  gidelim dedik . Kalktık bayramlıklarımızı giydik . Çoluk çocuk hazırlandık . Abdest aldık , 2 rekat lokma 1 rekat da Lokmacı Hüseyin için kıldık .

Ve yola çıktık .

Ama tabii yola çıkmadan önce mutad hazırlıkları da ihmal etmedik . Ne de olsa kutsal Lokma Ayini’ne hazırlıklar özel itina gerektirmekte efenim .

O sabah erken kalkdım, gerekli hazırlıkları bitirmek için.

 Otomfilin yağı, suyu , tuzu, biberi kontrol edildi .

Herkesin kalkması beklenirken talimatlar yazıldı .
  1. Herkes kalkar kalkmaz yüzünü yıkayacak, ağzını temiz suyla çalkalayacak . Lokmanın tadını kaçırmasın diye, diş macunu kullanmak yok .
  2. Bütün gece hareketsiz kalmış olan midelerin lokmaları iyi hazmedebilmesi için gerekli olan kasılma hareketlerini yapabilmesini mümkün kılacak kültür fizik hareketleri yapılacak .
  3. Hiç kimse kesinlikle lokma altı filan gibi bahaneler ile midesine tek bir çöp bile indirmeyecek
  4. Abdest alınacak ve bayramlıklar giyilecek .
  5. Dualar eşliğinde arabaya binilecek ve gidene kadar  şarkılar türküler söylenecek .
  6. Hüseyin e varır varmaz herkes , iskemlelerine oturacak ve  çatallar elde beklenecek.
  7. Lokmaların siparişi tarafımdan gerçekleştirilecek olup, tüm diğer talepler de sessizce , masanın lokma düzeni bozulmadan bana iletilecek .
  8. Lokmanın iyice hazmedilmesi ve mide deki o enfes tadın bozulmaması için Lokma Ayininin bitimi müteakip 20 dakika su içilmeyecek .
  9. Lokmaların tadının iyice anlaşılması için ağız şapırdatılması, sadece ve sadece Lokma yenmesi için geçerlidir.
  10. Üstüne şurup dökülen kimseler şurubu bez ile silmeyecek, aksine gayet saygılı bir şekilde şurubun döküldüğü yeri, ziyan olmaması amacıyla,  huşu ile emecek .
  11.  Eğer 2. porsiyonlar götürülecekse, bu 2. Ayin de tüm Lokma severler tarafından aynı anda başlatılacaktır. Münferit yumulmalar kabul edilmeyecektir.
  12.  Lokma Ayin’inin bitimi hitamında  her ihtimal göz önünde bulundurulacak ve  abdesthane hakkı ilk olarak benim olacaktır .  Diğer elemanlar arasında sıkıntı çekenler hemen ön tarafdaki Ilıca Plajı na vasıl olacaktır .
  13. Bu maddelerin uygulanmaması durumunda, ertesi günkü kayfaltıda sadece Acur*  yenecektir (!).

Değerli dostlar, gördüğünüz üzre , Lokma yemek öyle sanıldığı gibi sıradan bir icraat değildir . Bu meretin yenme adabı vardır , bu usullere ve teamüllere uymak hem kendinize  hemide Lokmacı Hüseyin ağbimize saygı açısından gereklidir.

Atalarımız ne demişler :
   “ Her yiğidin lokma yiyişi kendi bacağından asılır . “

* ACUR, Çeşme dolaylarında yetişen, ağda olmamış kıllı bir Hıyar türüdür .

22 Temmuz 2011 Cuma

Otel 1882 ile ilgili tatil şikayetleri.

Butik Otelinizde yaşadığımız  olayları  aşağıda bulacaksınız . En kısa zamanda düzeltilmesini rica ediyoruz .

1. Havuzun fayansları masmavi idi . Her atladığımızda sanki gökyüzüne uçuyormuşuz gibi geliyordu. Seneye renkli fayans istiyoruz.
Bu yüzden Şirin Hanım dün bütün gece, balkonda uzaylıları bekledi.

2. Havuzun etrafındaki ağaçlar yem yeşildi. Kendimizi  Pirene Ormanlarındaki  Tarzan, Jane ve  Çita zannettik . Kızım hala maymun sesleri çıkartıyor. şikayetçiyiz

3. Sabah kahvaltıda verilen reçeller  o kadar lezzetli idilerdiki bize İstanbul da reçel yapan kadını kovdurdunuz .

4. Yasemin lerin altında cesetini bulduğumuz  az beslenmekten öldüğü anlaşılan Cırcır böceği Kazım'ın cenaze masrafının tarafıma gönderilmesini rica ederim .

5.   Bundan sonra börtü böceklere daha iyi muamele edilmesini bekliyoruz .

6. Klimalarınızın çok sessiz çalışmasından şikayetçiyiz . Çalışmıyor diye  her gece 4-5 defa kalkıp çalışan klimayı kapatdık ve sıcaktan isilik çıkardık .

7. Sakızlı simir bulunmaması (!)  bizi üzdü. 

8. Otomfilimiz güneş altında park etmekten rengi siyahtan gri ye dönüştü . Son gün otopark ta tanıyamadığımız için çalıntı ihbarı yaptık ve tabii sayenizde rezil olduk .

9.  Lal alt tire otuzbeş alt tire  nokta hotmayıl nohta kom  garip adlı bayanla  geceleri baca gibi tüten Karafatma Hanım a  biz giderken yalandan da olsa gözyaşı dökme zahmetine katlanmadıkları için teessürlerimizi bildirmekten mutluluk duyarım duyarsın duyar duyarız duyarsınız duyarlar .

10.  Otelinizde çekavt yaptığımız sırada arkadan sözüm ona uğurlama amaçlı  dökülen bir kuyu su otomfilimizin eksoz borusundan girerek tüm motora sirayet ederek  paslanma sorunu açtığı gibi , arka koltukta uyuyan kızım boğulma tehlikesi geçirmiştir.

11. Bunun haricinde  fuzuli güleryüzünüze cevap vereceğim derken ağzım kulaklarıma vardı ve 1 hafta öyle kaldılar . Şirin Hanım ın bundan böyle her sabah güleryüzle beni uğurlamasını beklediğimi söyledim ve  anlamını pek çözemediğim bir yüz ifadesi ile karşılaştım . El hareketinden bahsetmek bile istemiyorum .

12. ABD li dört bayanın otelinize ben ayrılmadan bir kaç saat önce gelmeside bir hayli manidardı .Gelmek için benim gitmemi mi beklediler, yoksa bunu otel yönetimi mi organize etdi? halbukim ben türk misafirperverliğinden örnekler sunmak için kendimi feda etmeye bile hazırdım .

Umarım tüm yukarıda bahse konu şikayetleri en kısa zamanda düzeltirsiniz .
Yoksa gene geliriz .

NOT: Şömineli oda da yatırdınız ama zahmet edip bir kova kömür bırakmamışsınız !!

Orada iken şikayetlerimizi dile getirecektik ama, karşımıza diktiğiniz  o iri kıyım 2 adam yüzünden tırstık .
Seneye mahalleden Tanju ağbimi getireceğim .Benden 3-5 cm daha uzun  ve bale yapıyor .

21 Temmuz 2011 Perşembe

TATİL NASIL GADDAR OLABİLİYOR.



Altı üstü 1 hafta sürecek bir tatil için tam 4 hafta plan program yaptık .

Hemi de ne planlar, ne hesap kitaplar.  Tam bir bütçe uygulaması şeklinde geçti bu 4 hafta .

Hangi uçak şirketi ile  saat kaçta uçarsak daha ucuz olur ? hangi uçağın Shuttle bağlantısı hangi saatte daha hesaplı .

Sabah ilk uçuşa binersek  Havaş ın servisi varmı ?   YOK . eee o zaman taksiye binmek zorundayız. O zamanda uçuşun ucuzluğu güme gitti . Koy uçak parasını taksi parasının üstüne; +  sabahın köründe kalkmanın ağzımıza verdiği pas tadının giderilmesi için gerekli olan Kahve parası . oho oh oldumu sana kol gibi bir fatura .

Vazgeçildi ilk uçuştan . Öbür hava yollarının daha mantıklı saattaki uçuşuna bilet alınmak üzere web sahifesine girildi. O da ne !  kredi kartını kabul etmiyor  (! ) . kahrolası  tatil, daha başmadan  sinir etmeye başladı .

-“ götürmicem işte seni tatile lanet kredi kartı “

Neyse sonunda planımızı sonuçlandırdık  ve  otomfil ile gitmeye karar verdik . Depoyu fulledik ve Şirin Hanımı, az benzin yakmak için benzin deposunun tarafındaki koltuğa yan kaykılması şartıyla oturttuk .

1882 adlı bir Taş Hotel de harika bir vakit geçirdik . Hem bina  hem sahipleri hemide 5 odada kalanlara şefkat dağıtan 2 cici hanım öyle güzel alaka gösterdiler ki pes valli billi .

Bu oteli herkese tavsiye etmece .

İlk sabah kalkamamak üzere  planlanmış olmamız lazımki, kafalarımızı yastıktan kaldıramadığımız gibi, kahvaltı ederken düşmememiz için bizi koltuklarımıza bağladılar .

Plaja gidene kadar akşam oldu desek yeridir . Birimiz ( kızım ) mayosunu giymeyi unuttu,bir diğerimiz 12 numara güneş kremini bulamadı  ben ise kova kürek diye tutturmuşum. Neyse Şirin Hanım başımdan aşağı soğuk suyu dökünce toparladım .

Hangi plaja gideceğimiz konusundaki sevgi ve cömertlik dolu teklifler sonunda Ilıca Plajına gidip nostalji yaşamaya karar verdik . İyiki de gitmişiz . 45 senedir görmediğim  bir kız arkadaşıma rastladım  ve Şirin Hanım’ın ve Naz’ın şaşkın bakışları arasında ona doğru koşmaya başladım.

Kum da koşmanın zorluğunu unutmuş olmalıyım ki 2 defa düşerek kızcağıza ulaştım;

-“ canım ne haber, nasılsın, hiç değişmemişsin “
Kızcağız uzaylı görmüş gibi bana bakarak;
-“ ay vallahi sende aynı kalmışsın, hala yakışıklısın “
-“ sağol şeker, bir insan bu kadar mı aynı kalır “
-“ haha her zamanki gibi çok komplimantiksin “
-“ kız sana kompiliman yapmamak mümkünmü? Peki neler yaptın neler yapıyorsun, çoluk çocuk “

-“ var var 3 tane Allah bağışlasın, bir de kocam var “
-“ bravo vallahi. Bende az kalsın çocukları babasız yaptın zannedecektim bahsetmeseydin kocandan “

-“ yaa hala espritüelsin vallahi , peki sen neler yapıyorsun ? evlilik filan ?”

-“ vallahi şeker  2 tane eskittim, ama sadece bir kızım oldu, hala bekarım ve diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim “

-“ hahaha . hiç kimseyi görüyormusun bizim gruptan ?”
-“ evet tabii romatizma merkezinde görüşüyoruz arasıra, ya da Huzur Evleri araştırması yaparken rastlaşıyoruz  kimi zaman “

-“ sen var ya sen, hiç yaşlanmazsın da ; ne olur beni affet senin adını hatırlayamadım (!) “
-“ şaka söylüyorsun değilmi ?”
-“ yok vallahi, insan yaşlandıkça isimleri hatırlayamıyor “.

Bu arada ben kocasına şöyle bir selam çakıp , şekerin kolunu dostça okşuyorum ve;
-“ çüşünüz be şeker bana bunuda mı yapacaktın “ deyip saçlarını çekiyorum şekerin .

Şeker biraz demorolize olmuş, yüzü hafifçe kızararak  bana soruyor
-“ peki benim adım ne “
-“ kız Mebrure senin adını nasıl unuturum “

O anda şekerin kızarmış olan yüzü morarmaya başlamıştı ve kocasına döküp bakmaya başladı .Ben de dönüp Şirin Hanım a bakmaya başladım ve acaba her zamanki gibi beni sapıklıkla  suçlar bir surat ifadesi takınıp takınmayacağını görmeye çalıştım .

Tabii sonuç aynı idi . Şöyle bir surat ifadesi gördüm:
“ sapık ne olacak (!) “

Aynı anda şeker bana adımı bir daha sordu ve ben adımı söyledim .Kızcağız şaşkınlıkla gülmeye başladı . Hem gülüyor hem kocasına bakıyordu .Sonra bana döndü ve;
-“  Ben seni tanımıyorum bir yanlışlık oldu, sende benim eski bir arkadaşıma benziyorsun “ demezmi .

Ben alı al moru mor gülümsemeye çalışırken Şirin Hanım dan akşam gelecek yorumları düşünmeye başladım . Hele orada saftirikçe oturmuş beni seyreden kızımın, beni okşayıp
-“ ah benim yaşlı bunak babacığım “ deyişini aklıma getiriyordumki  şeker bir den üzerime saldırdı ve;

-“ hahah nasıl kandırdım seni manyak Enis, ben tabii ki Mebrure olmasa bile Münir eyim. Sen benıi adımı nasıl unutursun haa söyle bakayım “.

Ben şoke olmuş vaziyette, içimden küfrediyorum, “ aman ne komik ne komik , sıçmışım Münire ye de Çeşmeye de , Tatile de. “ .

O günden sonra eski bir arkadaşıma benzettiğim birine gözükmemek için kızımla defalarca takı dükkanlarına dalmayı bile göze aldım .

Tatil ile ilgili diğer maceraları yarın ki yazımda anlatmaya devam edeceğim .


11 Temmuz 2011 Pazartesi

Tatil de FARMVILLE adlı çiftğimizi napcez ?



Tatile çıkmadan önce ailecek oturup saatlerce bu konuda ciddi ve hararetli tartışmalar yaptık.

Kızım, 2 seneden sonra  başlamış olduğum çiftlik serüveninin devam etmesi gerektiğini , kendisinin lise ve üniversite öğretimi için gerekli olan finansın bu çiftlikten karşılanması gerektiğinden yola çıkarak, gerekli tavsiyeleri bendenize iletti .

Ve şöyle enteresan bir şekilde olaya parmak bastı;

-“ Baba lütfen biraz istikrarlı ol ve başladığın işte kararlı bir şekilde ilerle . Komşu çiftçilerin ve vatanın senden beklentilerini boşa çıkarma “

Kızım haklıydı ama bende tatilde bu lanet bilgisayar ile muhatap olmak yerine okumayı tercih ediyordum . 

Sonunda Şirin Hanım’ında katkılarıyla güzel bir strateji çizdik ve uygulanması için işe koyulduk .

Bizim sokağın köşesindeki Tavuk ürünleri satan Mecdi Bey e gidip, bizim olmadığımız süre içerisinde çiftlikdeki tavuk ve ördeklere hergün muntazam yem vermesini ve yumurtaları kıçlarının altından toplamasını rica etdik .

Sağolsun bizi kırmadı .Bu kıyağından dolayı topladığı ürünün %25 ini kendisiyle paylaşacağız.

Tarlamızdaki sürüm, dikim, hasat işlemlerinin devam etmesi için Buldan daki akrabamız  Sülüman emmi den bu işi bizim için yapmasını rica etdik .

Kendisine gerekli tarım makinelerinin elimizde mevcut olduğunu ama mazot sorunundan dolayı , komşuların tarlalarına giderek, gübreleme yapmasının karşılığında mazotla mükafatlandırılacağını izah etdik .

Önce biraz çekingen davrandı  ve  komşuların kadın olmalarının mahalleli arasında dedikodulara sebeb olabileceği için çekimser davrandı . Fakat daha sonra ailesini beraber götürme şartıyla kabul etti .

Ooooohh  bunuda halletmiş olduk .

Bu arada, buradan tüm Bağyan komşularımıza Sülüman ın ara sıra kendilerine uğrayacağını ve gerekli gübreleme işlemleri yapacağını ilan ediyor ve  Mazot işini unutmamalarını rica ediyoruz .

Bekar bağyan çiftçi arkadaşlarımızın da fırsat dan istifade etmemelerini ayrıca istirham ediyoruz.(!)

Çiftliğimizi çeviren 3-5 ağacında budama ve meyvelerini toplama işini kapıcımız frankeştayna ihale etdik .  Ümit ederiz ağaçtan düşüp kolunu bacağını kırar da sabahları o lanet suratını görmeyiz .  Her sabah aynı senaryoyu yaşamaktan ne o ne de ben bıktım :

-“ frank  günaydın “
-“ efendim “
-“ yok bir şey “
-“ ? “

Akşam işten geldiğimde ise başka bir drama oynanıyor.

-“ Frank ne haber , nasıl geçti günün “
-“ geçmedi “
-“ hah gene ağlayacaksın dimi ? “
-“ bir gün güneş bizim için de doğacak “
-“ bok doğacak !  barıklah  derafles “
-“ hı “
-“ zıııt Erenköy . yürrüüü taş arabası , nasıl geçirdim “
-“  senin durumun nedir arkadaş “
-“ durum durum ben sana korum “
-“  ya git arkadaş , zaten kafam bozuk .

İşte bu konuşma hemen her akşam yaşanır .

Çiftlikdeki tüm hayvangillerin gerekli sağım ve bakım işleri Çerkezo çiftliğinin kahyası eski dostum Bojidar tarafından  gün aşırı yapılacak .

Geri kalan işleri ise kızım halledeceğine dair söz verdi . Dolayısıyla 1 hafta boyunca  Çiftlik ile hiçbir  alakam olmayacak . Böylece , bozulmaya yüz tutan akıl sağlığım biraz olsun rehabilite olacak . 

Bana ördek göndermekte ısrar edip, bir şeyler ima etmeye çalışan kazlara da şunu söylemek isterim ;

-“  yanlış şey gönderip duruyorsunuz. hehe 

"  Hergün kendinize benden bir PİGLET gönderin (!)”

9 Temmuz 2011 Cumartesi

FARMVILLE VE BEN.

Bu oyun bir çılgınlık mıdır ?
ve bu oyunu oynayan milyonların hepsi hafif çatlakmı?
2 seneden beri, hergün yüzlerce mesaj geliyordu .
Traktörüme benzin lazım (!)
Ekinlerim tarlada çürüdü, mahvoldum ben (!) diyenlermi ararsınız .
Ya da Havuz a ördek lazım diye yalvaranlarmı .
Bu çılgınlık, zaman içerisinde daha da büyüdü ve tam bir öiftçilik sapıklığı haline geldi .
Bir gece saat 01.00 de bir telefon. Yerimden fırladım " ne oluyor " diye, üzgün ve bedbaht bir ses;
-" ağbi uyandırdınmmı ? " , diye salakça bir soru soran arkadaşım Mustafa ,
-" yok Mustafa cım telefon çaldı, ona uyandım "
-" baba var ya, sen rüyanda bile komiksin, aslan kardeşim benim, can dostum Enis'im "
-" tamam lan kısa kes gecenin birinde ne istiyorsun ? "
-" ağbi çok affedersin ama benim acil yakıt'a ihtiyacım var , tarladaki ürünlerimi hasat etmem lazım yoksa çürüyecekler be ağbi. "
-" hasbin allah, lan oğlum sen manyakmısın be, gecenin bu saatinde . Sıçarım senin yakıtına lan, inşallah tüm ekinlerin çürür iflas edersin "
-" deme be Eniscim, çoluk çocuk bu tarlaya muhtaç "
-" ya oğlum sen kafayımı yedin ya, yürü git yürü git . " . telefonu küt diye kapattım .
Ertesi gün başka bir arkadaşımla konuşurken, bana Mustafa nın onu da aradığını söyledi .
Dediğim gibi bu çılgınlık sonunda 1 hafta önce bana da geçti .
Lanet tarlayı sürüp, tohumlayacağım diye çılgınlar gibi , hangi ürünlerin daha karlı olduğunu hesaplamalar filan başladı .
Bir akşam Mali Müşavirimi aradım .
-" Erkan ağbi iyi akşamlar rahatsız etmiyorum inşallah ama sana çok önemli bir şey sormak istiyorum .
ağbi 13 liraya alıp 12 saatte 61 lira kazanıp 2 tur çevirmek mi, yoksa 50 liraya alıp günde bir hasat 200 lira kazanmakmı daha karlı ? "

Adamcağız şaşkın, kalakaldı, şaşkınlığını atamadan kibarca sordu ;
-" o Buldan da ki tarlada bir faaliyetemi başaldın yoksa hayırlı olsun "
-" yok be ağbi Farmville deki tarlayı ekip biçiyorum da sana bir akıl danışayım dedim "
-" Enis cim sen iyimisin kardeşim ? "
-" değilim ağbi değilim , hadi iyi akşamlar, saygılar sevgiler, kazancımız bol olsun"
-" olsun, ama sen merak etme herkesin başına gelir böyle durumlar, ilaçlarını al bir şeyin kalmaz "
-" sağol ağbi eyvallah "

Geçen sabah bakkal geldi, elinde bir hesap pusulası, veresiye hesabımızı  getirmiş sağolsun.
Tabii hemen kötü karşılamaca, küsmece durumları.

-" sabah sabah dikildin karşıma Azrail in muhasebecisi gibi lan " . Çocukcağız şaşkın ve mahçup bakakaldı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekti ki hemen lafı patlatmışım ( bunu daha sonra Şirin Hanım anlattı.Ben pek bir şey hatırlamaıyorum (!) )

-" koçum git patrona söyle 3-4 gün idare etsin , tarlada 2 gündür rekolte düşük , yeni ürün ektim , arkadaşlarda sağolsunlar hasat için makine gönderdiler , 2-3 güne kadar ürünü kaldırır borcumu kapatırım " demişim . Bu böyle sürüp gidiyor . Geçen sabah kalktım ve koştura koştura tarlama . Şirin Hanım sordu ;
-" ne oluyor ya sabah sabah bir koşturmaca "
-" hayatım para kazanmam lazım , tatil parası eksik geliyor biliyorsun "
Kızcağız şaşkınlık içerisinde geldi kafamı okşadı, beni teskin etmeye çalışıyor ,
-" canım benim sen üzülme herşey hallolur, sen iyi ol yeterki " .
Allah Allah herkes bana bir garip muamele yapmaya başladı . o sırada içeri seyirten Şirin
Hanım ın mırıldandığını duyar gibi oldum .
-" tüh be bende gece hasatı unuttum , çürüdü lanet ürünler , napcez bu tatil işini ? "
İşte böyle sevgili çiftçi arkadaşlar , bol yağmurlu günlerin arkasından , bereketli ürünler , bol kazançlar temenni ederim hepinize . ha bu arada unutmadan sorayım ;
-" SSK kabul eden bir çiftçi psikiatr tanıyan varmı ? zıırttt pırrtt .
Hoppala yavrum yaz geldi , tarlama crytals geldi . (!)

6 Temmuz 2011 Çarşamba

İÇİNDE " FENER " KELİMESİ GEÇEN HERŞEY TEHLİKELİ OLDU.

Fenevbahçe Sipor Culübü' nün  sözde son marifetlerinin arkasından mümtaz türk halkında bir korku başladı.

Biliyorsunuzdur, bu hadiseden biraz önce de , 15 dakika kadar , Deniz feneri denilen bir kuruluşun skandalı patlak verdi .

Zaten çok uzun yıllardır, fenevbahçe ye gönül verenler korkunç bir bunalım içerisindedirler .

Fenevbahçe stadının boklu dere cıvarına yapılmış olması da tam bir kabus olmuştur insanlar için .

Yani içinde Fener adı geçen her kelime , kuruluş , kişi ve olaylar halkımız için korku filmi gibi oldu .

Son günlerde dini ibadet için Fener Patrikhanesine giden bir yığın kimse, soruşturma açılmasın diye, Patrikhane nin adını Galatasaray patrikhanesi olarak değiştirilmesi yönünde baskı yapmaya başladılar .
Yüzlerce gavurun Galatasaray daki San Antuvan kilisesini tercih ettiği anlaşıldı .

Haberfürk Gazetesinin bildirdiğine göre , Fener Patrick i Bartolemeus un Fenevbahçe Kulübünün din görevlisi zannedilerek tutuklandığı gelen bilgiler arasında.

Hatta semtin adının da değiştirilmesinin uygun olacağını düşünen semt sakinleri imza kampanyası başlattılar.

Balıkçıların da lüfer'e çıkarken, arkadaşlarına" Fener almayı unutmayın " demekten vazgeçtikleri, onun yerine " ışıkları unutmayalım arkadaşlar " dediklerine şahit olmaya başladık .
Bir balıkçı, bir polis in kendilerine doğru hamle yapıp ,-" lan ne oluyor burada FENER mener hikayeleri  ne iş " dediğini söyledi .

Restaurant larda popüler bir balık olan Fener Balığı nın menülerden kaldırıldığı görüldü .Konuştuğumuz bir lohantacı ;
-" neme lazım ağbi, içeri miçeri alırlar, isteyenlere önden bir dil , arkadan kalkan tavsiye
 ediyoruz  " dedi. (!)

Geçen gün polisler tarafından yakalanan bir grup hırsız ın poliste verdikleri ifadelerinde '' karanlıkta kaldıkları için önlerini göremediklerini " söylediklerine şahit olduk .İfade şöyle devam ediyordu ;
-" ağbi korkudan el FENER'i kullanamadık, tutuklanırız diye (!) "

Feneryolunda oturan vatandaşların Kadıköy-Bostancı minibüsüne bindikleri zaman
-" şöför bey Feneryolu kaç para " demeyerek bir sonraki durağın ismini zikretmeleri de ilgi çekici oldu .

Tüm japon lokantalarında  FENER ler indirilerek yerine türk malı avizelerin asıldığı dikkat çekiyor.

Şimdi gelen bir haberi veriyoruz . Flaş Flaş Flaş .

Beyoğlunda bir eve baskın düzenleyen polisler, -" ağbi idare et FENERi söndürüyorduk diyen 3 erkek vatandaşı tutukladılar .

 Feneri söndürmeye meraklı arkadaşlar, aman Feneri söndürelim derken tam tersi olup da tutuşturmasınlar fenerinizi (!) .

4 Temmuz 2011 Pazartesi

FİNİRBAHÇE BANANA HALK CEMAHİRİYESİ

ilk defa 1967 yılıydı zannederim bir GS_FB maçında DB adlı bir hakem bizi çıldırtmıştı ve maçı FB ye vermişti .

Ben o zamanlar 12 yaşındaydım ve sinirimden kudurmuştum .

Lanet olsun böyle spora demiştim .

O yıldan bu yana tam 44 sene geçmiş ve hiçbir şey düzelmediği gibi , tersi bir durum ortaya çıkmış. Yani ahlak çöküntüsü had safhaya ulaşmış .

Diyeceksinizki; -'' sende amma gamlı baykuşsun, bayılıyorsun abartmaya '' .

Vallahi bu ülkenin son yıllarda yaşadığı skandallara , dosyalara  bir göz atarsanız göreceksiniz ki benim anlatmaya calıştığımdan çok daha vahim bir durum söz konusu .

Eğitim deki skandallar , sağlık daki dosyalar, efendim gümrükdeki yolsuzluklar, politika zaten tam komedi filan derken Spor'un bunun dışında kalabileceğini düşünmek saflık olurdu .

Zaten yıllardır konuşulup durur ama hep sümenaltı edilirdi .

Bugün sadece 2-3 kulübü suçlamak doğru olmaz . Tüm kulüpler bir şekilde bu işlere bulaşmışlardır .

Kuşkunuz mu var ?  siz o zaman Mars tan gelmişsiniz arkadaş.

Seneye Bank Asya 1. Lig'i bayağı heyecanlı olacak gibi . Şimdiden herkese  iyi eğlenceler .

Sporu kirletenler var ise hepsini Sultanahmet meydanında sallandırmak lazım .

Birini sallandırın, bakın nasıl düzelmeyecek geri kalanlar .

Düzelmez oğlu düzelmez .

DNA yapımız bozuk beyler ..

ABD oynadı genlerimizle, yoksa biz harika ari bir ırk imişdik. .

uuuuuuuuuuuuuuu    uuuuuuuuuuuuuu.