25 Ekim 2020 Pazar

SU DİYORUM SU..


- Hayatım ne yapıyorsun ?

- Duş yapıcam şekerim

-Tamam duş yap da, sen banyo odasında bile değilken ,. bu su neden şarıl şarıl akıp duruyor ?

- hayatım, banyoyu ısıtıyorum.

!!! Ben şok !!

- Orası ısınınca kapıyı açta, yatak odalarını da ısıtalım, sonrada salonu ısıtırız.

-Efendim ?

-Yok bişi canım yok, hiç bişi yok. Yahu memleket susuzluktan kırılıyor be gülüm, sen suları boşa akıtıyorsun.
-Ayy, banyo odası çok soğuk napiim

-Ben sana ufak elektrikli soba almadım mı , banyoyu ısıt diye .

Benim zeki karım cevabı patlattı ;

- Aman sende , o zamanda elektrik parası çok geliyor diye şikayet ediyorsun .

- sen, bütün evi donanma karargahı, kediler yemeklerini aydınlıkta yesinler diye balkonu Hakkari Kerhanesi gibi aydınlatırsan şikayet ederim tabii.

Karım, gollük pas yakalamış santrfor gibi şuta hazırlandı ve golü attı vallahi,

-Ayol sen söyle bakalım, sen orayı nereden biliyorsun ?   Yalnız cevabı evelemeden gevelemeden
çabuk ver.
Ama tabii, benim kaçın kurası olduğumu daha hala anlamayan karım, galibiyet kazanmış bir edayla bana bakıyordu.
- haa orayamı, 3 sene önce bebek karyolası satmak için Anadoluyu dolaştığımda öyle bir uğramıştım. Belki bir ihtiyaçları vardır diye

Karım , nakavt olmuş boksör gibi inanmakla inanmamak arasında bana bakıyordu,

-Aptal, bari adam gibi yalan söyle de inanalım. Bebek karyolasının orada ne işi var.
Dayanamayarak gülmeye başladım,

- hayatım, oralarda ev kadınları, ev bütçesine katkı sağlamak için, part-time çalışıyorlar. Tabii mecburen bebekleri olan ablalar bebekleri de yanlarında götürüyorlar. E tabii uyku vakti gelince de karyola lazım, değil mi ya.
Bizimki, abandone olmuş vaziyette bana bakıyordu. Ben konuyu kapatmak için su konusuna daldım.

- Ülkenin 2/3 si çöl oldu, su yok.  Bu gidişle sen yakında toprakla abdest alırsın. Bundan sonra duş yaparken, suyu açmayacaksın, kuru kuru duş yapacaksın. Sanki suyla yıkanıyormuşsun gibi farzedeceksin, kapiş.

- hee oldu canım, başka ?

- Saçını şampuanlarken, suyu kapatacaksın, boşa akmayacak.

- Ya sonra musluğu bulamazsam !

-!!!!!

- Sonracığıma, tekrar aynı sıcaklığa nasıl ayarlarım suyu !

Benim hanımdan sık sık böyle acaip sorular geldiği için şaşırmadım.

-Ben gelir ayarlarım. Benim olmadığım zamanlar komşuyu çağırırsın. Oldumu ?

-manyak sen de.

Gerçekten ülkemizin  2/3 si maalesef çöl oldu. Sularımızı çok dikkatli kullanmalıyız. Yaşları geçgin olanlar ( kadınlar hariç tabii ki )  İstanbul a suyun tankerlerle geldiğini, haftada 2 gün su aktığını, susuz kalmamak için küvetleri su ile doldurup küvetin dışında yıkandığımızı hatırlayacaklardır.

Herkese Tema Vakfının su problemi ile ilgili dökümanlarını okumasını tavsiye ederim.

Bizi sorarsanız ; değişen bir şey yok tabii ki. 40 litrelik şofben bir duşta bitiyor.

Şikayet ettiğim zaman cevap ise hazır;

-O şofben bir yerden su kaçırıyor.
Yakında ben de kafadan kaçırmaya başlayacağım.

Hepinize bol susuz günler dilerim. 

Ayy pardon. sulu diyecektim.


7 Nisan 2020 Salı

OTOBÜS DEĞİL KONSERVE TIMARHANE




Bu hatıratımı sevgili zevcem Şeyime Gündoğdu ya ithaf ediyorum.
Mecidiyeköy- Bostancı  arasında  seyahat eden 128  No2lu otobüs mecidiyeköy den ancak ayrılmıştı.  Rampadan çıkıp, köprü trafiğine bağlanan E5 karayoluna tam çıkmıştı ki, o zamanlar kapatılması şart olan cep telefonlarından biri çalmaya başladı. Orta yaşlı, saçlarının üstü iyice seyrekleşmiş, orta halli olduğu, pis ayakkabılarından anlaşılan bir adam telefonu açtı   ve merakla “ alooo alo “ diye yüksek sesle cevap verdi.
Duraktan kalktığımızdan  beri 200 metre gidemeyen ve 20 dakikadır sıkışan trafikte duran otobüsdeki sıcaklıktan bunalmış, dolayısıyla sinirleri gerilmeye başlayan otobüs halkı, av bulmuş sırtlanlar gibi, telefonu çalan adama el hareketleriyle ve sözlerle saldırmaya başladılar.
“ kardeşim yasak yasak “
“ beyim telefon yasak “
“yasak yazıyor kardeşim görmüyormusun “
“hastamısın ya, otobüsün beyni duracak “
Bu sırada, telefona cevap veren adam, belli ki karşıdakinin sesini duyamamaktadır. Eliyle yolculara işaret yapıp susmalarını istedi.
“ aloo kim o? Kim ? haa senmisin hayatım “  demesiyle kızgın gruptan eskimiş paltolu bir adam  “ bak hala alo diyor ya, hooppp birader kime diyoruz biz ya, yasak kardeşim yasak “ diye haykırdı.
Telefondaki adam, sevimli bir yüz ifadesi takınarak, bağıran adama döner ve “ kardeşim önemli bir durum var, bir dakika müsaade edin ne olur, hanıma bir şey olmuş galiba “ diyerek izin ister ve telefondaki eşiyle konuşmaya devam eder.
“ efendim canım yoldayım, tamam geliyorum, bir şey mi oldu ? “
“ hangi yolda mı , hangi yolda olacak bebek yolunda “ .  Belli ki karısı hesap sormaya devam ediyordu ve adamın ses tonu sinirli bir hal almaya başlamıştı.
  “ Sevgilimle buluşmaya gidiyorum, sahilde yürüyüp dondurma yalayacağız “ .  Kadın anladığımız kadarıyla sorgulamaya devam ediyordu, adamdaki  gerginlik gitmiş, yüzüne garip bir ifade gelmişti,
“hayatım biliyorsun Bebeğin dondurması çok meşhurdur, yalnız da yalanmaz, yanında birinin olması şart,  yaa kadın hastamısın sen , ben sevgilim diyorum sen hala dondurma yı soruyorsun. “

Otobüsde ki halkın bir kısmı , konuşmanın komik bir hal alacağını düşünüp, telefon yasağını unuturken, bazıları hala homurdanıyordu.
“ beyim sen hala o telefonu kapatmayacakmısın ya   
Adam ahizeyi elinle kapatıp, homurdanan adama dönüp “ ne oldu kardeşim, yasak mı telefonla konuşmak “ demez mi. 
Homurdanan adam beti benzi atmış vaziyette “  ya adam, deminden beri kaç kişi yasak dedi sana , duymuyormusun *
“ hayır efendim, kimse yasak demedi, sadece kapat dediler “
“ ne fark eder beyim, ha yasak ha kapat , ikiside aynı şey, kapat şu telefonu “
Telefondaki adam “ telefondaki elini çekip sonradan karısı olduğunu öğrendiğimiz karısına “ dur hayatım biraz bekle, burada problem var, halledip dönerim sana , bekle biraz “ deyip homurdanan  adama döner  “ siz ne diyorsunuz beyefendi ya  bir konuşturmadınız adamı ya “.

Homurdanan adam , kulaklarına inanmamış bir şekilde ,
“ kardeşim ben size ne fark eder ki  dedim “ diye cevap verir.
Telefondaki adam şaşkın bir ifadeyle “ ne ne fark ederi beyefendi ya “  .
 homurdanan adam , sağa sola bakıp , kafasını  şaşkın bir şekilde sağa sola sallayıp,
“ bakın beyefendi, telefon ile konuşamazsınız, hem kapatın hem naparsanız yapın, “
  hah tamam işte , öyle söyle canımı al , ama yasak deme “
“ Allah Allah ya arkadaş sen nasıl bi şeysin ya “
telefondaki adam , homurdanan adama dönerek “ tamam kardeşim bittimi söyleyeceklerin. Biz de burada zevkimizden konuşmuyoruz. Karımız arıyor, ne yapalım, suratına mı kapatayım. Var mı sende o yürek, ben de yok vallahi “

Orada başka bir adam lafa karışır, montunu eline almış, ter içinde ki adam “ beyefendi , siz neden lafta anlamıyorsunuz,  konuşmamanız lazım “ diye diklenir.
Telefondaki  “ yani sen şimdi bana karınla konuşma diyorsun öylemi, al telefonu sen söyle bakayım sıkıyorsa, oyar adamı vallahi “  diyerek, telefondaki karısına   “ hayatım sen ne diyordun, laf girdi araya tam anlayamadım “ der.

Bu arada homurdanan adam ellerini  havaya kaldırmış “ bak hala konuşuyor adam ya “ diye söylenir.  Telefondaki adamın rengi değişmeye başlamıştı
“ hayatım bir saniye Allah rızası için bi bekle ya, baksana burada neler oluyor, bekle biraz deli etme beni. “
Kadın ne söylediyse adam iyice tozutmuştu, bağırmaya başladı “ bak Allahın adını verdim, çıldırıcam şimdi dur bi bekle yahu “  deyip homurdanan adam ve şikayet eden diğerlerine doğru dönüp “ bi durun be kardeşim, konuşup kapatacağız, görmüyormusunuz  kiminle konuştuğumu “
“ kapat kardeşim evde konuşursun “
“ haa öylemi, al sen konuş o zaman, söyle bakalım, kocan seninle konuşamaz de “
“ yahu kardeşim niye konuşayım ben senin karınla , sen kendin konuş “
telefondaki adam zafer kazanmış bir edayla “ zaten bende konuşmaya çalışıyorum da sen sürekli  konuşma deyip duruyorsun, şimdi de konuş diyorsun “
“ konuşmak yasak beyefendi  y a s a  k “
“ ya arkadaş 15 saniye önce sen bana sen konuş demedin mi ya, sen ne biçin dengesiz bir adamsın “
“ adam, ben sana konuş demedim, kapat yasak dedim “
“ tamam da ben telefonu kapatırsam karımla nasıl konuşacağım arkadaşım? Efenim ? “
Homurdanan adam otobüsdekilere doğru asabi bir bakış fırlatıp, “ konuş kardeşim konuş, ne yaparsan yap, kiminle istersen konuş. Ben seni rahatsız etmeyeyim. Bak zaten benden başka rahatsız olan yok, ortalık koyun dolu “

Pos bıyıklı bir adam oturduğu yerden ayağa fırlayarak “ hooppp bilader kimmiş koyun anlayamadım “ diye çıkışmaz mı, kendi kendime  “eyvah iş iyice karışmaya başlıyor “ dedim.
Homurdanan adam, alaycı bir ifadeyle “ sizin gibiler tabii ki, ben burada tek başıma bu bu saygısız adamla savaşıyorum, siz film seyreder gibi seyrediyorsunuz, biriniz de çıkıp destek olmadınız kardeşim “  diye lafı çaktı.
“ ne yapacaktık beyim, silahlanıp yardımına mı gelecektik yani, konuşuyorsun işte , konuş o zaman  allah allah “  diye bağırdı homurdanan adama.

Telefondaki adam, zafer kazanmış bir edayla telefonuna geri döner ve                “ alo tamam hayatım, düşmanları püskürttüm, zafer bizimdir “ demez mi, bütün otobüs kahkahalara boğuldu.
Ön sırada oturmakta olan yaşlı bir teyze , şoföre doğru kısık bir sesle “ şoför evladım, sen bir şey söylemeyecekmisin bu zibidilere ? “ diye sordu.
Şoför zaten trafikte dur kalk yapmaktan bezmiş vaziyette aynadan teyzeyi kesip “ ben ne yapayım teyzecim ya, bunlarla uğraşmaktan gına geldi vallahi. Ne olacaksa olsun, motor stop ederse görürler şeylerini “ diye sakin bir şekilde cevap verir.
Teyze şaşırmış bir şekilde “ aa olur mu evladım, ya otobüs bozulursa ne yaparız sonra “
“ bana teyzecim, otobüs benim mi, bozulursa bozulsun, zaten oruç başıma vurmuş, beni uğraştırmayın “

O sıra telefondaki adam, artık rahatlamış olarak konuşmaya devam ediyor ,
“ alo karıcım ne pastırması dedin duymadım “
“……
“ ne ? kayseri pastırması mı, Tabii canım da yağlı mı olsun yağsız mı “
“….”
“Nee   Kerem market mi ? o nerede ya, boş ver be gülüm, bir yerden alır gelirim, aratma beni akşam akşam, zaten ayaklarıma kara sular indi “
“….”
“ öffff akşam akşam kabus gibi çöktün be karıcım ya “
O sırada oradan bir genç adamın omzuna dokunup “ amca ben marketin nerede olduğunu biliyorum, bizim sokakta, ben size gösteririm “ diye müjdeli  haberi  verdi.
Arka sırada konuşmalara kahkahalarla gülen ve “göster göster  “ diye tezahürat yapan üniversiteli olduklarını zannettiğim gençler de telefondaki adamdan paylarını alırlar, telefondaki adam,
   ya siz ne utanmaz gençlersiniz, bir de okullu olacaksınız. Sizin analarınıza babalarınıza yazık” diye söylenip başını , yazıklar olsun “ anlamımda ili tarafa salladı.
Gençlerden biri , hepsinin arasından kafasını uzatıp adama dönüp “ amca sen bunların kusuruna bakma, arsız bunlar, adam olmaz bunlardan “ diye alaycı bir şekilde mırıldanır.
“ Allah sizleri ıslah etsin “ diye söylenen adam telefonuna geri döner ,
“ alo, bak gördün mü yaptığını, bütün otobüsle papaz ettin beni, ne olur bir gün de bir şey istemesen “
“……”
“ paramı vermiyorum, yuh sana be yuhlar olsun, daha sabah giderken 50 lira bırakmadım mı. Ne yaptın o parayla, ben  sana söyleyeyim,  toynaklarına pedikür yaptırmışsındır, akşam gelirim evde yemek yok.
“…… “
Neee, ben mi nankörüm, lan  şarküteri  yemekten, kurudum be “.

Artık tüm otobüs, adamla uğraşmayı bırakmış, büyük bir zevkle konuşmayı dinliyordu. Tabii ben de kahkahalar içinde kalmıştım. Gerek sıcaktan gerekse gülmekten ter içinde kalmıştık .
Orta sıralardan top sakallı bir adam telefondaki adama dönerek
“ ahh beyefendi ahh , bunların hepsi aynı, al birini vur öbürüne, nankör bunlar nankör, bende de var bir tane oooff of “  
Sakallını önünde oturan Anadolu kökenli olduğu anlaşılan aksanlı bir kadın adama doğru dönerek hırsla  “ hahayytt sevsinler sizi, sanki siz çok matahsınız da bize laf ediyorsunuz, biz olmasak açlıktan, pislikten sürünürdünüz. Çoraplarınızı haftalarca giyer daha sonra fermuar taktırır, çizme diye giyerdiniz “  diye haykırdı.

Sakallı , konuşmaya karıştığına pişman olmuştu ama mağlubiyeti de pek kabul edecek gibi değildi, “  ya hanım ben sana bir şeymi dedim,hemen car car bana saldırdın “
“ vay efendim vay, ben kadın değilmiyim “
“ bilmem “ diyen adam büyük hata yaptığını geç fark etti.  Arkasına  hışımla dönen kadın,
“ salak terbiyesiz ne olacak “ diye bağırdı.
Bunu firsat bilen geçlerden biri    kavgada söylenmez bu laf hanımefendi “ diye kadına doğru mırıldandı.  Zaten sinirlenmiş kadın,  hırsla ayağa kalkıp, gence doğru döndü ve “ sen sus zemberi zürafası kılıklı saygısız “ dedi.

Kadının söylediklerinin altında kalmanın sıkıntısını çeken top sakallı, kadına “ zemberi değil efendim zemheri denir ona “ dedi.
“ zemberi,  zemheri , ne fark eder sonra sen ne lafa karışıyorsun, terbiyesiz “ diye söylendi.
“ sen nerde ineceksin  in de kurtulalım senden “  diye söylendi adam.
Bunu duyan kadın hırsla “  sen bekle bakalım, durağa gelince, kocama anlatırsın sıkıntını “ diye feryat etti.
Bu arada telefondaki adam, karısıyla ettiği münakaşadan galip çıkmış gibi cep telefonuna nanik yaptı, bu tüm otobüs halkını kahkahaya boğdu.  Adam kollarını havaya kaldırmış, gençlerde “ amca amca “ diye tezahürat yapıyorlardı.
Bu sırada gençlerden biri, gülerek “ amca , karınız telefonda bekliyor, kızmasın “ deyiverdi. Adam , aman sende , dercesine bir el işaretiyle ve boşver  dermiş gibi  dudaklarını bükerek, telefonu kulağına götürdü.
“ tamam ne var söyle, dinliyorum” . karısı ne dediyse, önce şaşkılnlık daha sonra kızgınlıkla bağırmaya başladı,
“ aman efendim,beğenmiyorsam gidermişim. Ne seni mi zorla evlendirdiler, benimle mi ? iyi tamam bitti bu iş, akşama nah alırsın pastırmayı “
“….”
“ vay efendim vay, sen kimi kimin evinden kovuyorsun, sen git anan olacak cadaloza, benim anamda yatağım bile yok “
“ …”
“ yoksa o nankör kedinin  sepetinde uyursun o uyuz hayvanla, kokarca karı “

O sırada gençlerden biri adama doğru mırıldanarak “ yoksa haftada bir mi yıkanıyor karınız , amca “  deyiverdi. Adam hışımla gence döndü ve, “ sana ne lan zındık, ne kadar isterse o kadar yıkanır, sen kendine bak, sen ne kadar sık yıkanıyorsun ki sanki    diye haykırdı.
Genç, sırıtarak “ amca ben her ay yıkanırım “ demez mi, adam  gence “ oha lan seni okulun kapısından almazlar lan pis çocuk “  dedi.
Başka bir genç “ amca bizimki açık üniversite, kapısı filan yok “ demez mi,  gençlerin bu yılışıklığına şaşıran adam “ ayıp be ayıp, insan babası yaşında adamla böyle dalga geçer mi. Zaten sizin yüzünüzden karı evden kovdu “ diye söylendi.
Arkadan bir genç, “ amca üzülme be, gel bizde kal, Allah ne verdiyse yeriz, misafirimiz olursun “ deyince adam gence doğru seyirtip, onu yakaladı ve alnından öptü.

Telefonu tekrar kulağına götürüp “ bre heyyy nankör kadın, senin kovduğun kırk yıllık kocana, bu aziz gençler sahip çıktı “.
Bu sırada kadın oradan ne söylediyse, adam gene sinirle “ sana ne be kimi istersem öperim, kimi istersem şey ederim “ demez mi.

Gençlerden biri “ adamı davet eden gence dönüp “ ohhh oh oh hadi gene dört ayak üstüne düştün, amca hızlı çıktı, yaşadın bu akşam, şans ayağına geldi “ diye takıldı.
Otobüs de bir kahkaha tufanı koptu, öndeki yaşlı teyze bile gözlerinden yaşlar gelircesine gülüyor ve bir taraftan da “ hızlı amca “ diye mırıldanıyordu.

Bu arada şoförün, kıkırdayarak,  “ helal amcaya, bastır Ankaragücü “ dediğini duydum.
feminist kadın, şoföre bağırdı:
“ utanmıyorsun değimli, bir de devlet memuru olacaksın, ayıp ayıp , adam karısını aldatıyor , sen tempo tutuyorsun “
Şoför şaşkın bir şekilde “ ne diyorsun sen hanım, kim kimi aldatıyor, bu nereden çıktı “ diye gene pis pis kıkırdadı.
Kadın “ ayy ne biçim insanlarsınız siz be, bu adam da zaten utanmadan kediye nankör dedi, vicdansızlar sizi “ diye bağırdı.
Telefondaki adam, “ oradasın, bekliyorsun değimli nankör kedi “  dedi, ama kadın ne söylediyse, yüzünde bir endişe belirdi, “ aa ne oldu neden ağlıyorsun, neee, bana bak şaşırma kendini, ne demek aşağıya atlayacağım, bana bak güzelim sakın ha öyle şeyler aklına getirme, bak özür dilerim, tabii seni seviyorum, bak sana pastırma alıp geleceğim, beraberce yumurtalı pastırma yaparız, ne olduysa bu şapşal gençlerin yüzünden oldu, ben sana bağırırmıyım hiç, dilim kopsaydı keşke “  dedi
Sonra kadına döner ve “ bak gördünmü yaptığını senin yüzünden karımla ayrılacaktım “ dedi.
Olayların gidişatını tamamiyle karıştıran adam bu sefer gençlere döndü ve “ ulan keratalar, helal olsun size iyi doldurdunuz beni “ deyip onlara doğru parmağını sallayıp “ lan sizler yokmusunuz,  size kızsam mı  ne yapsam bilemedim. Bakın benden size bir tavsiye, sakın ha sevdiklerinizi başkalarının dolduruşuyla kırmayın, bakın kırk yıllık karımda ayrılıp, gelip sizde kalacaktım, aylarca “ diye gülümsedi.

Bu arada otobüs, adamın ineceği durağa gelmişti, adam kapıya doğru hareket ettiği sırada , feminist kadın adama yüksek sesle “ inşallah eve almaz seni o zavallı bahtsız kadın “ demez mi, adam da kadına dönüp,
 “ fark etmez hayatım , o zaman gelir sende kalırım, fıstığım benim “ diyerek aşağıya indi ve kahkahalar arasında otobüs hareket etti.  
Adamın indikten sonra kadına dönüp öpücük gönderdiğini görünce tüm otobüs kahkahaya boğuldu.

İşte , bizim otobüslerimiz her gün defalarca böyle komik olaylara sahne oluyor.  Size tavsiyem, sevmeseniz de bir akşam otobüse binip, insanların nasıl konserve misali seyahat edip,  temsiller kurguladığını görmeniz.
Memleket tam bir tımarhaneye dönmüş durumda.
Kesin lan, konuşmayın fazla, neye istersem ona binerim.

Kocapaşa vergi dairesi, tahakkuk kısım şef yardımcısı
Rüştü Düzer.