30 Eylül 2011 Cuma

BÖYÜK TÜRKİYE DE KAÇ ADET AHLAKLI SPORTMEN VAR ?

İlk defa 1967 yılıydı zannederim bir GS-FB maçında " DB " adlı bir hakem bizi çıldırtmıştı ve maçı FB ye vermişti .

Ben o zamanlar 12 yaşındaydım ve sinirimden kudurmuştum .

Lanet olsun böyle spora demiştim .

O yıldan bu yana tam 44 sene geçmiş ve hiçbir şey düzelmediği gibi , tersi bir durum ortaya çıkmış. Yani ahlak çöküntüsü had safhaya ulaşmış .

Diyeceksinizki; -'' sende amma gamlı baykuşsun, bayılıyorsun abartmaya '' .

Vallahi bu ülkenin son yıllarda yaşadığı skandallara , dosyalara  bir göz atarsanız göreceksiniz ki benim anlatmaya calıştığımdan çok daha vahim bir durum söz konusu .

Eğitim deki skandallar , sağlık daki dosyalar, efendim gümrükdeki yolsuzluklar, politika zaten tam komedi filan derken Spor'un bunun dışında kalabileceğini düşünmek saflık olurdu .

Zaten yıllardır konuşulup durulurdu,  ama hep sümenaltı edilirdi .

Bugün sadece 2-3 kulübü suçlamak doğru olmaz . Tüm kulüpler bir şekilde bu işlere bulaşmışlardır .

Kuşkunuz mu var ?  siz o zaman Mars tan gelmişsiniz arkadaş.
Haa bu arada unutmadan söyleyeyim, Süper Ligi düzenleyen Digitürk hafiften geçirmeye başladı , haberiniz olsun .

Bu sene ortalık bayağı  çalkantılı geçecek. Şimdiden herkese  iyi eğlenceler .

Sporu kirletenler var ise hepsini Sultanahmet meydanında sallandırmak lazım .
Birini sallandırın, bakın nasıl düzelmeyecek geri kalanlar .

Düzelmez oğlu düzelmez .

DNA yapımız bozuk beyler ..

ABD oynadı genlerimizle, yoksa biz harika ari bir ırk imişdik. .
Of bir bulantı geldi .

27 Eylül 2011 Salı

HAYVAN OĞLU HAYVANLAR.



Hayvanları nedense her zaman es geçmişizdir .

Onlara yeterli önemi verdiğinizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz .

Ya da kendinizi kandırıyorsunuz .

Kaçımız, sokakta yaralı veya bacağı kırılmış bir hayvan görüpte oncağızı veterinere götürmüşüz .

Kimse, kimseyi kandırmasın, hiçbirimiz hayvanlara karşı yeterli derecede duyarlı değiliz .

Hele hele islamiyetin ince bir kolu olan şafiliğe inanan tiplerde,  köpeklere karşı bir davranış  varki utanç verici.

Zannedersiniz ki onlar şeytan, insanları kötü yola düşürmek için gönderilmişler .

Ama deyimlere gelince, hayvansız yapamayız .

Gerek kötülükleri belirtmek , gerekse ders vermek için, kısacası günlük konuşmalarımızda hayvanların adlarını münferit olarak değişik şekilerde  kullanırız .

Kadınları tasvir etmek için muhakkak bir hayvan kullandığımız gibi , hayatımızın her icraatını anlatmak için gene bir hayvan kullanırız.

Kaıdnlardan beklediğimizi alamazsak onlara KEDİ gibi nankör deriz .

Konu mefatimiz olduğu zaman; KAZ gelecek yerden TAVUK esirgenmez deriz .

Şanslı bir icraat yaptığımız da ise TURNA yı gözünden vurduğumuzu anlatırız. Hayvanı neden gözünden vururuz oda belli değil .

Yaptığımız bir işe başkasının bulaşmasını istemediğimiz zamanlarda: Her KOYUN kendi bacağından asılır .

Birisi fazla sorun olmaya başladığı zaman, kendimizi avutmak için; " havlayan KÖPEK ısırmaz ".

Genç biri bizimle kafa bulduğu zaman ise '' KURT kocayınca ÇAKAL ın maskarası oluverir."

Bebeklerimizi LEYLEK ler getirir .

Birşeyin tehlikesini önemsemediğimizi anlatacağımız zaman " AT ın ölümü arpadan olur "

Cesaret gereken durumlarda,  " ölmüş EŞŞEK KURT dan korkmaz"

Birisi anlamadığı konularda boş boş konuşmaya başlarsa " erken öten HORUZ un başını kesiverirler'' olur biter .
Kimsede'' ya bu horozun başını niye keserler arkadaş'' diye merak etmez .

Gücü anlatmak için " ASLAN gibi adam  "

Pasif birini tarif etmek için " KOYUN gibi "

İtaatkar birini "KÖPEK GİBİ SADIK  " diye anlatırız .

Kafası az çalışanlara da " KUŞ BEYİNLİ  '' deriz .

Daha neler neler , maydanozlu köfteler .
Haa birde toplumun büyük bir kesimini  anlatmak istediğimizde " ÖKÜZ " ü hatırlarız .

Kimse de dönüp " ulan biz hayvanlara laf edeceğimize kendimize bakalım, gezegeni mahvettik , savaşıp duruyoruz ,atmosferin içine ettik,  bütün yaptığımız tavşanlar gibi üremek "
gibi bir analiz yapmıyor .

Bırakın hayvanları mutlu mutlu yaşasınlar. Bari onları kendimize benzetmeyelim .

Tamam mı HAYVAN herifler ...

MUTSUZLUĞU YAŞAM TARZI YAPMIŞ BİR MİLLET . " EL TURCO "

Geçen aylarda neler olmuştu Türkiyemizde hatırlayın .

Skandallar skandalları  , olaylar olayları kovalamıştı .

Sinop taki halk nükleer santraller ''Hayır '' demek , hükümeti bu projesinden dolayı protesto etmek için sokaklara döküldümü ?  Evet 

Fındıklarına düşük taban fiyatı verildiği için veryansın eden Ordu , Giresun lu kardeşlerimiz  küfür kıyamet hükümeti protesto etdimi ?  evet 

Protestocu öğretmenin öldürüldüğü  Hopa denen  kasabada  insanlar hükümeti gaddarlıkla suçlayıp yürümedilermi ? evet 

Çocuklarının  sınavlarda hakları yenildi , soruları çaldılar diye hükümet yanlılarına lanet etmedilermi  insanlar ? evet 

KPSS sınavlarında , yandaşlar tarafından sorular çalınıp candaş memurlar mağdur edilp kandırılmadımı ? evet 

Galatasaray taraftarlarına hakaret edilmedimi ? evet 

Maaşına zam alamayıp , aç yattıklarını bağırıp çağıran emekliler değilmiydi ?  evet 

Kanlarına saygı duyulmayan şehitlerin aileleri değilmiydi mezarlarının başında lanet eden ? evet 

Mazot paraları pahalı , elektrik faturaları korkunç diye , traktörlerini satan  çiftçilikten vazgeçen yüzbinler bu memleketde değilmiydi ? evet 

Hükümet hayvancılığa teşvik vermeyip , bu sektörü bitirdi , bizi mahvetti diyen hayvanlar pardon hayvancılar  bu ülke insanlarımıydı ? evet 

Her yürüdükleri yerde polisten dayak yiyen öğrenciler değilmiydi ? evet   

Tam gün yasasına karşı gelen sağlık sektörü çalışanları  bu memleketde değilmiydi ? evet 

Dünyanın en pahalı benzinini bize geçiren bu hükümet değilmiydi ? evet 

Korkunç bir işsizlik yokmuydu bu  toprak parçası üzerinde ? evet 

Demekki bu protestoları  ,mutsuzlukları , bize bildiren gazeteler , TV ler  , yazarlar , çizerler şaka yapıyorlarmış. Demekki memleketde herşey iyimişde bizi kandırmışlar .

Herkes mutluymuş  demekki . 

Dolayısıyla  bir kesim  mutlu olmasını bilmiyomuş .

Yarından tezi yok  her sabah kalkıp Balkona çıkıp  '' ben mutluyum ''  diye bağıracağım . Belki hakikaten sonunda mutlu olmayı , %50 mutlu kesim gibi  becerebilirim . 

Yukarıdaki EVET ler de kapak olsun ..

Aziz Nesin in ruhu şad olsun .

İştahımız bol olsun, afiyet olsun .

HORA HORA HORA . Balıçılık ve Sismik Araştırma Takası ...

Yaşı küçük olanlar yetmişli yıllarda meşhur olmuş , dillere destan bu " sözüm ona petrol arama gemisi " Hora'yı hatırlamayabilirler.

Haklılar ..

Zaten pek bir şey kaybetmiş sayılmazlar .

1923 den beri uykuda olan ülkemiz de gerçekleşen, sayısız komedi  skeçlerinden biriydi.

Hora 2.Dünya Savaşı sırasında Almanya da inşa edilen ve 1976 yılında Türkiye ye ( avrupanın hibe darülacezesi ) hibe  edilen bir balıkçı gemisiydi .

Yani 35 yaşlarında miyadını doldurmuş bir alman takası.

1976 yılında kıta sahanlığına bağlı olarak petrol krizi çıkınca, alelacele Hora yı süslediler, püslediler ve petrol araması için Ege Denizine saldılar .

Araştırma, kurtarma ve mayın tarama gemisi olduğu için, göstermeden üç beş cihaz yüklediler . Bu cihazlar arasında kamyonlarda bulunan büyük difransiyel olduğu bile söylenir .

Kalabalık yapıp yunanlı palikaryaların gözü korksun diye .

O zamanlar Çoban Sülü başbakandı ve Ecevit'in Hora için balıkçı gemisi tanımlamasına kızmıştı ve ;

- " Hora balıkçı gemisi değildir " demişti, o meşhur gerdanını kırarak .

Tabii o laz takası kıyafetli gemicik bir bok bulamadan geri döndü .

40 sene önce yunanlıları boktan bir balıkçı teknesiyle kandırmaya çalışmıştık ama tabii adamlar akıllı oldukları için yemediler .

40 sene sonra bu sefer 33 yaşında Urla ya yerleşmiş , aslanlar gibi emekliliğini yaşayan başka bir gemiyi, gene aynı amaçla , gene yunanlıların üzerine gönderiyoruz .

Bu sefer yerlermi ?

 nah yerler .

Ahhh kardeşim, insanlar 40 senede hiç mi akıllanmaz ya .

Benim bildiğim insanoğlu tekamül eder . Homo erectus , homo habilis , homo sapien , homo türk .

Bu arkadaşlar homo habilis ile homo sapien arası bir yerde gelişmelerini durdurmuşlar .

Piri Reis in 1200 metreden daha derinde sismik araştırma yapamayacağını dünya alem biliyor.

Tarih tekerrürden ibaret diye bir söz vardır. Bu söz olayların tekrarı için söylenir. Hataların tekrarı için söylenmez.

Ama ne yazık ki aradan 40 sene geçmesine rağmen aynı hatayı yapıyoruz.

Avrupalı sevmez , arap takmaz , islam alemi kazık atar, türki cumhuriyetlerindekiler istemez .

Bizde merak eder dururuz, bizi neden kimse istemiyor diye .

Sebeb belli (!) 

Elle tutulur tek şeyimiz var, onunla da  kendimizi bile  tatmin edemiyoruz..

25 Eylül 2011 Pazar

TURKEY is a wonderful country with Kebab and GUGUK ..pardon yarım ekmek arası hukuk.

İngiliz deprem bakanı sir John Hickinsbottom karşılıklı görüşmeler için geldiği Türkiye de depremden sorumlu başbakan yardımcısı  ve değerli bakan Jamil Çiçek ile görüştükten sonra kendisini kabul eden başbakan ile görüşüyor.

-''hoş geldiniz Mister Sikister yolculuğunuz nasıl geçti ? ''
-'' Japonya daki deprem bulutlarından olsa gerek biraz salladı  Sayın Erdoğan ''
-''  deprem bulutları mı ? nasıl birşey bunlar  ne renk oluyorlar ? nasıl ayırdediliyor  normal bulutlardan ''
-''  sayın Başbakan  deprem bulutları sarımtırak gibi kirli beyazımsı gri oluyorlar ''
-''  hıı annadım  !!  sizin ülkenizde deprem oluyormu acaba ?''
-'' hayır  efendim biz fay kırığının üstünde değiliz ''
-''  sizin ülkenizin bizim marmara daki fay'a uzaklığı çokmıki ?''
-'' eeeh biraz uzak sayılır 17000km kadar ''
-'' vay be , sayın Sikister  ; bakın bu Japonyada ki deprem beni çok korkuttu , 3 gecedir bahçede çadırda kalıyoruz hanım la . ''
-'' neden efendim , neden evinizde kalmıyorsunuzki ?''
-''  siz ne diyorsunuz sayın Bakan , güvenilmez bu bizim binalara , yıkılma şansları çok yüksek ''
-'' aaa olurmu sayın Başbakan  nasıl olur böyle şey , nasıl müsaade eiyorsunuz böyle binalar yapılmasına ''
-'' biz etmiyoruz Sayın Bakan , bizim müteahhitler çoğunlukla karadenizlidir ve onlara laf anlatamazsınız . Çalıp çırpmadan yaşayamazlar , hastalık olmuş çürük bina yapmak , ne desek ne yapsak boş . Balıkları bile tükettiler denizlerdeki .
-'' bu karadenizliler viking ve pontus karışımı olan halkmı ?''
-???????  ''
-'' 1999 depreminde yıkılan binlerce binanın müteahhitlerine ne kadar ceza verdiniz Sayın Başbakan ?''
-'' cezamı ? haa evet Veli yi tıktık içeri ? başka birini hatırlayamıyorum . ''
-'' onbinlerce insan öldü , çürük binaların altında kaldılar , bu binaları yapanlara ceza verilmedimi  Sayın Başbakan ? nasıl olur  böyle bir şey , allahın kullarına bu ölümü reva görenlerin ceza görmeleri gerekmezmi ?''
-''  Sayın Sikister,  deprem allahın bize verdiği bir ceza , o ne isterse o olur , bize can veren odur , gene canımızı alacak olan  odur. Bu kaderimizdir .Bakın o depremde içki içilen ordu evi yıkıldı .
_'' yani bu yıkılan binaları Tanrı mı inşa etti beyefendi ?''
-'' yok efendim ben onu demedim , demagoji yapmayınız . İşlerden güçlerden o müteahhitleri unutmuşuz , hatırlattığınız için çok teşekkür ederiz , en kısa zamanda savcılarımızın soruşurma açacaklarına eminiz . Bakın Almanya dan Deniz Feneri dosyaları ulaşalı  3 sene olur olmaz hemen soruşturma açacağız allahın izniyle !!
-'' vallahi bravo Sayın Başbakan  konulara hemen anında el koyuyorsunuz , bakın maşallah 12 senede deprem davalarına başlıyorsunuz hemen . Çok takdir etdim sizi .
-'' sağolun allah kabul etsin . Buraya kadar zahmet etdiniz allah sizden razı olsun , allah size sağlık afiyet versin .''
-''teşekkür ederim Sayın Başbakan , sayenizde allahın da yardımıyla  hukuk    sisteminiz maşallah tıkır tıkır işliyor ''l
-'' aman efendim teveccühünüz , selamün aleyküm .''
-'' söylerim efendim sağolun ''
-'' ?????? ''

Evet dostlar İngiliz Bakanın da söylediği gibi allahın yardımıyla deprem de 100.00 vatandaşımızı yitirdik . Çürük binaları yapanlardan sadece Veli Göçer denen hokkabaz biraz ceza aldı .   " allahın verdiği canı allah alır "  diye atıp tutan çakma  müminler,sahte din bezirganları , demokratım diye atıp tutan aydınlar , dönek liboşlar , bu katilleri bırak cezaalandırmayı , yargılamadılar bile .

Konu kapanmıştır . Yani ALLAH  , Delete tuşuna basmış ve bazılarının pencerelerini kapatmıştır .

Durum şöyledir :   " takdir-i  ilahi " modeli uygulanmaktadır. .

23 Eylül 2011 Cuma

SPORU ÇAMAŞIR MAKİNESİNDE YIKAMAK ÇÖZÜM MÜ ?

 
ilk defa 1967 yılıydı zannederim bir GS_FB maçında DB adlı bir hakem bizi çıldırtmıştı ve maçı FB ye vermişti .

Ben o zamanlar 12 yaşındaydım ve sinirimden kudurmuştum .

Lanet olsun böyle spora demiştim .

O yıldan bu yana tam 44 sene geçmiş ve hiçbir şey düzelmediği gibi , tersi bir durum ortaya çıkmış. Yani ahlak çöküntüsü had safhaya ulaşmış .

Diyeceksinizki; -'' sende amma gamlı baykuşsun, bayılıyorsun abartmaya '' .

Vallahi bu ülkenin son yıllarda yaşadığı skandallara , dosyalara  bir göz atarsanız göreceksiniz ki benim anlatmaya calıştığımdan çok daha vahim bir durum söz konusu .

Eğitim deki skandallar , sağlık daki dosyalar, efendim gümrükdeki yolsuzluklar, politika zaten tam komedi filan derken Spor'un bunun dışında kalabileceğini düşünmek saflık olurdu .

Zaten yıllardır konuşulup durur ama hep sümenaltı edilirdi .

Bugün sadece 2-3 kulübü suçlamak doğru olmaz . Tüm kulüpler bir şekilde bu işlere bulaşmışlardır .

Kuşkunuz mu var ?  siz o zaman Mars tan gelmişsiniz arkadaş.

Sporu kirletenler var ise hepsini Sultanahmet meydanında sallandırmak lazım .

Birini sallandırın, bakın nasıl düzelmeyecek (!) geri kalanlar .

Düzelmez oğlu düzelmez .

DNA yapımız bozuk beyler ..

ABD oynadı genlerimizle, yoksa biz harika ari bir ırk imişdik. .

21 Eylül 2011 Çarşamba

HAVALAR SOĞUDUKÇA EKONOMİ DÜZELMEKTEMİŞDİR..

Dostlar;
Biliyorsunuz son günlerde tüm dünyada yetkili  , daha doğrusu kendilerini uzman zanneden kuruluşlar , fuzuli kişiler her puslu havada olduğu gibi  güzel haberler pompalamaya başladılar .

Bundan sonra  hergün değişik bir soytarı çıkıp bize güzel haberler verecek ve herşeyin iyiye doğru gitdiğinden bahisle tüm verilerin  çok kısa bir süre içerisinde pozitife döneceğinden bahsedecek ve saf arkadaşlar da , zaten pembe rüyaların esiri olduklarından , bunlara inanarak tekrar Borsamızda alımlara geçecekler .

Destekler  desteklenecek , dirençler kırılacak  ,3 gün önce karlarında düşüşler bildiren , karamsar tablolar çizen soyguncu bankalar  birden bire yüksek kar müjdeleri verecekler . 

Şirket haberleri birbirini kovalayacak , ihracat bağlantıları , üretimde kapasite artışları , yüksek sanayi  kapasite kullanım oranı gibi veriler uçuşacak .
Tüm avrupada borsalar tepetaklak olurken , bizim ülkemizde herşey çok iyi gitdiği için, bizde tam tersi cerayan edecek ve borsalar coşcek ..

Sizde haliyle bunun nasıl gerçekleştiğini merak edeceksiniz . Çok az akıllı olanlarınızın bile inanmayacağı , şüpheyle karşılayacağı bu  balonlar maalesef milyonlarca akıl fukarası tarafından büyük bir memnuniyetle karşılanacak, ve bu arkadaşlar manipülatör ve kumarbaz vatandaşların sıcak ilgi ve alakası  sayesinde bu güzel havada yatırımlarına başlayacaklar .

 Başlayacaklar da sonrasını pek düşünemedikleri için mabadlarının üzerlerine oturmaları fazla zaman almayacak .

Euro bölgesindeki olumlu gelişmelerin ( ? )  dolar bölgesindeki yavaş ekonomik verilere nazaran daha hızlı olması , dolarda  euro ya karşı bir hakimiyet sağlamaya çalışacak , bu ikisinin çatışmasından faydalanmaya çalışan japon Yen'i  2 trilyon dolar borca rağmen çekik gözlülerin ve amerikan yardakçılarının  yardımıyla değer kazanacak .

 Çin Yuan'ı her zaman olduğu gibi hepsine 5 basacak .

Altın , gümüş , bakır , teneke , buğday , arpa , lahana , ebegümeci fiyatları tüm dünyada hava koşullarına bağlı olarak artacak ve bize kapuska bile yemeyi bile çok görecekler.

Havaların soğumasıyla birlikte ekonomik durumu kötü olan vatandaşların sac sobalarına talebinin artması, bu işi yapan esnafın yüzünü güldürecek , soba satışları Başbakanımızın bol bol kömür dağıtmasının önünü açacak ve son günlerde (bence doğumlarından beri )  yüzleri gülmeyenler için harika bir bonus olacaktır.  

KKTC  bizden nefret etmeye devam edecek , TSK konusunda  yeni darbe haberleri çıkmaya devam edecek . Gölcük Deniz Kuvvetlerinin mutfaklarındaki çekmecelerde yeni  sebzeli darbe planları bulunacak ve tutuklanan aşçıbaşı ve yamakları Silivri de ufak bir tatil yapacaklar .

Bu arada zaten 2 senedir tatilde olan bazı gazeteci ,asker vatandaşlarımız için hiçbirimiz kıçlarımızı kaldırıp bir destek yürüyüşü yapmaya zahmet etmeyeceğiz ve  dolayısıyla cennet tabir edilen bu memlekete  yazık olmaya devam edecek . yazık çok yazık  , çık çık çık ..

Boşçakalmaya devam edin ..

20 Eylül 2011 Salı

HAYDİ KADINLAR MAÇA .

Fenevbahçe Sipor Kulübü nün  cezalı maçlarını seyircisiz oynamaması için bir takım girişimler şartdı.

Önce FB li spor yazarları her zaman olduğu gibi , seyircisiz futbolun çok kötü olduğunu yazıp durdular.

Daha sonra sporda şiddetin durması için kadınların ve çocukların devreye girmesinden bahseder oldular .

Daha sonra ise, vicdan sömürüsü yaparak , FB li futbol federasyonu başkanı nın üzerinde baskı kurdular .

Sonunda da istediklerini elde etdiler ve sipikerin söylediğine göre 40 küsur bin karıyı sitadyuma doldurdular .

Nedense  şiddete mani olacak kadınların, evde nasıl şiddet yarattıklarını akıllarına getiremediler .

Tüm erkeklere evde horakiri yapanlar sanki kadınlar değilmiş gibi , onlardan şiddete son vermeleri konusunda beklenti içine girdiler .

Ama , evde şiddet yaratan kadın kısmısı beni hiç yanıltmadı ve Tırabzon'a harika küfürlü tezahüratları yağdırdılar .

Ana avrat küfür ederken yüzlerce kadın çocuklarını kaybetti. Bir kısmı buldu birkısmı ise güvenlik kuvvetlerine başvurdu .

Binlerce sümüklü çocuk da, soğuktan akan sümüklerini yalaya yalaya şikeci futbolcu amcalarına tezahürat yapmaya çalıştılar .

Maçtan sonra eve giden kadınlardan büyük bir kısmısı kesin ettikleri küfürden dolayı şiddet görmüşlerdir .

Bu kadar şiddet gören bu dişilerin şiddete nasıl mani olacaklarını ben anlamış değilim , anlayan beri gelsin .

Büyük bir kısmı ise erkekleri tarafından kutlanmışlardır .

Nede olsa; 
" Üzüm üzüme baka kararır. "

Bu Kadıköy ün havasında mı yoksa suyunda mı var bu davranış bozuklukları, anlayamadım gitti.

17 Eylül 2011 Cumartesi

MAHKUM NAKLİYATI NASIL YAPILIR ?


Bu konuda yazı yazmak, geçen gün meydana gelen ölümlü kazadan sonra , çok zor  ama yazmadan geçmek de mümkün değil .

5 mahkumu İstanbul’a götürmekte olan cezaevi aracı, daha doğrusu işkence aracı , motorunda çıkan arıza üzerine yanarak kül oldu .

Buraya kadar haber normal gibi geliyor . Motor da bir sorun çıktı ve motor tutuştu  ve tüm araca sıçrayarak, aracı kül etti .

Bu bile normal gelmiyor çağdaş insana değimli ?  koca araçta böyle durumlar için yangın tüpü yokmuydu  .

Tabii ki yoktu . ne gerek var efenim . Allah sevdikleri kullarını korur . Bu sefer neden korumadı ?

Takdir-i ilahi ?? 

 Buyurun cenaze namazına .

1642 kilometro yolu penceresiz ve elleri bağlı vaziyette gidecek olan çileli mahkumlar kaçamayarak kül oldular .

Bir düşünün, tam 1642 km, penceresiz , havasız , cehennem sıcağında  o zavallı  veya zavalsız kader mahkumları  3 gün seyahat ediyorlar .

Açın interneti,  kül olan aracın  pencere denen deliklerinin büyüklüğüne bakın .

İnsan nasıl nefes alabilir !

İçerisi gavur şeyi gibi yanıyordur muhakkak .!

Aracın içindeki jandarma tabir edilen silahlı  zatlar , yangın başlayınca kaçıyorlar .

Bir tanesi mahkumların olduğu bölümün kilidini kıramıyor . Çünki alet edevat yok .

Ulan herzeler , içinizden biri Kovboy filmi seyretmedimi ? Adam kilide ateş eder be !

Şimdi Adalet  Pakanu nu dinleyin durun artık . Mahkumların elleri kelepçeli olarak nakledilmeleri gereğinden tutunda , mahkum nakil vasıtalarının standartlarına kadar bir çok konuda boş boş konuşacak .

Ve sonunda konu şöyle bağlanacak .

Takdir-i İlahi . 

Ahh be tanrım , dünyada ceza , ahrette ceza , öbür hayatta ceza .

 Bitmeyecekmi bu cezaların ??

Ben hep merak eder dururum, acaba öküzler bir önceki yaşamlarında günahkar olan insanların yeniden yapılandırılmış halimi diye .

 Kesin böyle bence .

Demekki birkaç bin sene sonra dünya nüfusunun %90 ı öküz olacak .

Bir cezada şu başımızdaki vatandaşa versen !

Hani Mevlana demiş ya  “ gel nasıl olursan gel . Recep  sen gelme “

16 Eylül 2011 Cuma

TAKARIM SANA CUMHURIYET ALTINI BE YA .

Bir  Roman dan  a;k mektubu bu kadarmi guzel olur be ya .

Nufut Gözlü Sevgilim Asibe,
 
Te büle akşam oldu mu epten akılcımı alır, gözümü göğnümü bir oş edersin beyav... Abe Allah belacımı versin seni çok severim. Yatmaz mıyım yatacıma abe bi direm uyku girmez güzlerime..

 Dünerim şu tarafa dünerim bu tarafa ep gene silinmez ayalin beya. Ekmekten sudan kesildim artıkın. Tarlada elim çapa tutamaz, kaavede desen ne bi laf ederim ne de kiyaat oynarım. Üldürdün beni beyaa..

. Düşün bobam düşün.. Amet Aganın sıpası gibi önüme baka baka solurum. Akşamları sizin maallede sülerim "Yarim sende vifa yokmu" şarkısını. Duyarsın elbet. Ölmüş nenem bile dinner

Anlarım kızanım seni anlarım ama unda u boba varkene vermez sana asibeyi" der ep.. İşte u zaman çeltik tarlasına döner gözlerim. Epten gene vıcık vıcık olur aalamaktan...

 Şu boban olcak kapçık aazlıyı yola getiremez misin beyaa.. Aşıklık çekeriz bilirsin işte. Eriye eriye göndöndü sapına döndük anacını satımının.
 Agana da süle düümesin artıkın beni. Sankim u iç aşık ulmamış. Düver Alla düver, sırtım gırnatacı Asan gibi kapkara oldu beyaa...

 Takarım sana cumuriyet altını, alırım uzun tüülü mantu, cazlı düün bilem yaparım taa ne olsun beyaa... Süle anana akşama çıtlatsın bunları bobana. Yosa atar em vallahi em billahi damarları beynimin. Buzmayasın adamın aklını.

 Yarın gece Alil'le Üsiin'i alırım yanıma, atarım seni Ismayıl'ın arabaya undan sonra bulsunlar bakalım bulabilceklemi... Te ben adama bu kadan süülerim başkacanada bişey sülemem..

 Seni er şeyden çok seven sevgilin; 
Yolsuzların Kara Mümin.

15 Eylül 2011 Perşembe

SPORCULARIMIZA UYGUN LAKAPLAR ....

Eskilerden beri süregelen bir lakap takma merakı vardır bu memleket de .

Şöyle bir hafızanızı ( tabii bu son senelerde ki gündem bombardımanın dan dolayı kaldıysa ! ) yoklayın kimlerde ne lakaplar takılmıştı .

Bilahassa siyasette takılan lakaplar unutulacak gibi değil . 
    Süleyman Demirel'e                                     " çoban sülü "
    Bülent Ecevit'e                                            " karaoğlan "
    Deniz Baykal'a                                            " teflon  "
   Mesut Yılmaz'a darbe taraftarı olduğu için     " onbaşı "
   Kenan Evren'e                                             " netekim "
   Mustafa Taşar                                             " otel ayısı "
  Kürşat Tüzmen                                            " action man "
  Kemal Kılıçdaroğlu                                       " gandi  " .
  Daha nice politikacı ve bürokrata ilginç benzetmeler yapılmıştı .

Tabii bu arada futbolda da çok ilginç lakaplar vardı .

" kral Metin "    " leblebi Mehmet "    " cici Necdet "     " boncuk Ömer "       " kelle ibrahim "

"kova Osman "   " ceylan Bedri "    " şiir Refik "   "Berlin panteri Turgay  "  " taka Naci "  "papaz Kemal "
   gibi türk futboluna damga vurmuş futbolcularımıza hoş lakaplar takılmıştı .

Şimdilerde futbolcu kalmadığı için lakap da takmak da gereksiz bir icraat oldu .

Haa illahi de takacam diyorsanız, yardımcı olmak  amacıyla buyrun size bir kaç örnek : güle güle takın .

 " kırıtık Selçuk "  ,     "muhasebeci Hakan "   " mali müşavir  Semih "    " finansör Gökhan "     " borsacı  Mehmet "      " faiz  Volkan "    " şike İbrahim "   " Teşvik Aziz "  gibi tamamen paraya odaklanmış olan yeni nesil futbolcularımıza uygun lakaplar bulabilirsiniz .

Bugünlerde takımlarımıza lakaplar takmak moda oldu

"  Filenin Sultanlar  "  voleybolcü kızlarımız .

"  potanın melekleri "    kız basketçiler .

"  12 dev adam ( bence  nonoş ) "   erkek basketçiler .

"  minderin aslanları  "  erkek güreşçiler   ( sürekli sırt üstü yatdıkları için )

"  filenin perileri " yıldız kız veleybolcular için ( melek de günah işlemiş olabileceği için PERİ uygun görülmüş genç kızlarımıza  . Abla olduklarında  "melek" olacaklar .

Bunun sonu gelmez . Takımları motive etmek amcıylamı dır nedir , sürekli bir lakap takma ihtiyacı hasıl olmaktadır .

Tabii bendenizde bir kaç teklif yapmak durumdayım . Eğer bürokratlarımız , spor camiamızın değerli büyükleri uygun görürlerse , ücretsiz bu lakapları kullanabilirler , uygun takımlar için .

Kız yüzme milli takımı  için  " havuzun  levrekleri "

Erkek su topu takımı için " havuzun uçan balıkları  "

Erkek Pisiklet takımı için  "  yolların  tekerlekleri  "

Erkek masa tenisi takımı için  " masanın  zıpzıp ları  "

Tabii son olarak  Erkek Futbol Milli takımımızı es geçmek olmazdı değilmi . Onlara da tarihi başarılarına  , kişiliklerine ve davranış biçimlerine uygun olarak bir lakap takmak gerekiyordu .

"    Yeşil Sahaların  Topları  " ..

13 Eylül 2011 Salı

NE OLMUŞ YANİ 8 YAŞINDAKİ ÇOCUĞUM OTOMFİL KULLANMIŞSA !




Hep derim ya, bu ülkenin insanlarının icraatlarına akıl sır ermez diye .

Bu ülkede  vuku bulan  inanılmaz olayların haddi hesabı yoktur .

Şöyle,  gazetelerde , ağzınızı açık kalmış vaziyette  okuduğunuz garip   haberleri bir düşünün .

Şimdi, sıkı durun  ve  dilinizi yutmamanız için dişlerinizin arasına sıkıştırın .

2010 yılında :

 0-9 yaş arasındaki sürücülerin – yanlış duymadınız – sürücülerin  neden olduğu trafik !?! kazalarında 131 kişi uzaylıların rahmetine kavuşmuş  ve 11.371 kişi ise yaralanmış .

10-14 yaş arasındaki sürücüler  77 kişiyi, 15-17 yaşlarındaki uzman sürücüler ise sadece 59 kişiyi  öbür tarafa havale etmişler .

Bu veriler şaka değil ,  TÜİK  tarafından yayınlanmıştır .

Bende böyle bir olaya şahit olmuştum .  8 yaşındaki bir çocuk babasının Doblo su ile yaşlı bir kadına öyle koyduki kadın bir tarafa  Pazar sepeti başak bir tarafa gitmişti. Sonuç : Teyze perişan .

 Ölen kadının  üstüne kapaklanmış olan posbıyıklı oğlu  birden otomfile doğru hareketlenir ve kapıyı açar ve hışımla direksiyon başındaki sürücüyü yakalamaya çalışır ama tabii sürücü koltuğundaki 6 yaşındaki çocuğun boyu kısa olduğu için hareketi boşa gider .

Adam şaşkınlıkla otomfilin içine eğilir ve çocuğu görür. Şaşkınlık içerisindedir .

--“ kim kullanıyordu lan bu arabayı  velet ? “ diye çıkışır.Çocuk beti benzi atmış , bembeyaz bir yüzle :
-- “Ben kullanıyordum amca  fren pedalına basamadım “ der . Adam öfke ve şaşkınlıkla çocuğu yakasından tutar dışarı çeker . Tam o sırada  çocuğun babası evden dışarı fırlar ve çocuğunu boğazlayan adama doğru koşarak ,
--“ bırak ulan çocuğu eşşekoğlu eşek “ diye adama saldırır. Araya girenler ikisini ayırırlar ve durumu çocuğun babasına anlatırlar.

Posbıyıklı , gördüğüne hala inanamamış vaziyette , çocuğun babasına bağırır ,

--“ ya kardeşim bu bacak kadar  çocuğa nasıl araba verirsin , manyakmısın sen ya, bak anama ne hale geldi “
--“ ne var ya çocuk aslan gibi kullanıyor kaç yıldır . heyecan yapmış herhalde , neyse masrafınız veririz .”
--“ yaa arkadaş sen ne biçim adamsın ya , bacak kadar çocuğa bu arabayı nasıl verirsin ya                             
     Hasta herif “
--“ lan adamı hasta etme , bacaksız dediğin 8 yaşında eşek gibi adam , hepinizi direksiyon diye kullanır . heyecan yapmış  yavrucak . tamam kaç paraysa verelim masrafınız “
 O sırada olay mahalline ulaşan ve konuşmayı dinleyen polis , ortalığı sakinleştirmek için adamlara bir iki laf eder ve şaşkınlıkla çocuğa döner ;

--“ Aslanım senmi kullanıyordun hakikaten , bana doğru cevap ver , sonra kötü olur . “
--“ evet dedik ya , ayağım kaydı frenden , frene basamadım . 3 senedir kullanıyorum ben hiç kaza yapmadım polis bey amca “ .  Polis ağzı açık dinlemektedir . Çocuğa döner ,

-“ lan sana bu arabayı kullanman için babanmı izin verdi , adam gibi cevap ver “. Zaten iyi şoför olduğunu iddia edip duran ve bozum olan çocuk, kıpkırmızı suratla Polis’e döner ve

--“ ya kardeşim , 3 senedir okula gidip geliyorum , kimseye sormam araba kullanmak için  adamı hasta etmeyin , şurada camiye gidip gelecektim “ .

131+77+59 = 267 kişi, 1 yılda , eğer veletler tarafından otomfille eziliyorsa, bu yukarıdaki parodinin bir kısmının gerçek olabileceği ihtimalini bir  kenara atmayın ..

Burası Böyük Türkiye , yok öyle … Avrupa  Avrupa duy sesimizi , işte bu Türklerin ayak sesleri…..

Bekle Avrupa biz geliyoruz .....!

12 Eylül 2011 Pazartesi

YENİ BALIKÇILIK SEZONU HAYIRLI UĞURLU OLSUN MU ?

Dostlar merhaba. 

Biliyorsunuz ki çok uzun yıllardan beri balıkçılığımız can çekişmektedir .
Bizlere okullarda , ülkemizin denizlerle çevrili olduğu ve bu denizlerde balıkçılıkla geçinen milyonlarca insan olduğu söylenirdi .  Hatta ve hatta  balıkçılığın memleketimiz için çok önemli bir ihraç ürünü olabileceği söylenirdi .. 

Bu balıkçılık işi ile uğraşan insan topluluğunun büyük bir kısmının Karadeniz bölgesinde yaşadığı ve avcılıkta çok ehil oldukları anlatılırdı . 

Biz bunları karadenizli değilde LAZ olarak bilirdik . Bu vatandaşlarımız hafif uzun burunlu , kavgacı , inatçı ve tutucu  ama bu özelliklerinin haricinde çok çalışkan  ve akıllı olarak  bilinirdi .
Babalarımız ne zaman eve balık getirse hep bu balıkların ne zorluklarla avlandıklarını düşünür avlayanlara minnettar kalırdık .

Aradan çok uzun yıllar geçti ve biz hep etrafımızn denizlerle çevrili olduğunu ve balıkçıklığın çok önemli bir ekonomik  geçim kaynağı olduğunu duymaya devam etdik . Ama her nedense günden güne balıkların sayıları azalıp durdu .ve fiyatları ayeş pahası oldu .

Bir gün haberlerde trolcülükle ilgili  şikayetler duyduk ve bunun ne kadar zararlı olduğunu  anlattılar . yıl 1969. bu geçen süre içerisinde trolcülükle büyük bir savaşa girildiği ve trolcülerin köklerinin kurutulacağı ifade edildi .
Fakat bu uzun burunlu vatandaşların kökleri okadar uzun ve sağlammışki bırakın köklerinin kurutulmasını adamlar Akdeniz e kadar gidip köklerini oralarada salıvermişler . 

Gel zaman git zaman  hükümetler sürekli atıp tutarken gerekli savaş stratejisi sağlanamadığı için tıolcülük devam etmiş . Bir de buna küçük ve hamile balıkların avlanması eklenince iş tamamıyla sarpa sarmış .
Uzun burunlu  hamsilere pardon vatandaşlara  gebe balıkları yakalamamaalrı konusunda uyarı yapıldığı zaman  çoğu zaman şöyle bir cevap alınmış .
  '' tamam da bunlar neredeyse doğurmak üzere daaa , biz doğurtiruk onlari ''  .

Eskiden boğazda kamışlarımızla  sahilden balık tutardık . Zaten  Boğaz da şeyini sallandırsan balık yakalarsın lafı  biz sahil balıkçıları sayesinde uydurulmuştur .  Eski zamanlarda kamışlarımızı sallandırdığımız  zaman bırakın istavriti iğnelerimiz uskumru balığı ile dolardı . Şimdilerde yakaladığınız PANTALON balığı oluyor . tabii oda şanslıysanız . 
Çok yazık çok . ne demişler :  Kaçan balık büyük olur, kaçamayan ızgara. 

Türkiye içsu kaynakları ve denizleri yaklaşık 25 milyon hektar yüzey alanı ile büyük bir su ürünleri yetiştiricilik potansiyeline sahiptir. Ülke genelinde 200 göl, 206 baraj gölü, 953 gölet, 33 akarsu bulunmaktadır
Ama maalesef halkımız kelle başı 8kg balık yiyebilmektedir . 

Şöyle bir hesap yapar isek . 1 kg  da 60 hamsi olsa  60 x 8 kg = 480  hamsi eder . bunu 365 güne bölün  .... ve başlayın gülmeye  . Türk insanı hergün 1.3 adet hamsi balığı yiyebiliyor . buna karşılık  adam başı 2.5 ekmek götürüyor .
Buna karşılık dünya ortalaması 15kg , Avrupa ortalaması  22 kg . yani denizleri olmayan ülkelerde bile insanlar bizde fazla paluk yemektedir.  

Neyseki sonunda kafalar biraz çalışmaya başladı da '' seninki kaç  santim ''  kampanyası çıktı .  şimdi tüm erkek vatandaşlarımız ellerinde mezure  ölçüp duruyorlar . böylece belli santim den küçük olanlar moral bozukluğu içerisinde , uygun boyda olanlar gerçek bir gururla kasılmaktalar..
Gerçi atalarım ızın meşhur bir lafı vardır :: akıl boyda değil baştadır .. ne güzel anlatır bu herşeyi bize !!
Diyeceksinizki bu Hamsi konusunun Borsa ile ne ilgisi var ?  var var hemde çok var ...
Yazımı bir balık kokulu  yarım ekmek arası soğanlı bir atasözü ile bitirmek isterim  .
                  " Battı balık yan gider.  "
Şimdi anlayabildiniz zannederim ..

sevgiyle kalın

11 Eylül 2011 Pazar

Beni gizlice dinleyenin ...


Yeni milletvekilleri, Meclisteki odalarında böcek araması yaptırmak istiyormuş.
Birilerinin odalarına böcek yerleştirmiş olabileceklerini düşünüyorlarmış .
İyide kardeşim, bu yerleştirme işini kimler yapıyor ki ?
Son senelerde böcekle dinlenenlerin hepsi iktidara muhalif  olan sade veya
 '' peynirli '' vatandaşlardı.
Hadi sade vatandaşları dinliyorlardı , anladık .Adamcağızların savunma mekanizmaları bu röntgencilerin karışında çökmeye mahkumdu .
Peynirli vatandaşları bile dinlediler adamlar .  ''Bu peynirli vatandaşlar  ''kimler diye sorduğunuzu duyar gibiyim . Bunlar miletvekilleri , üst düzey bürokratlar  gibi siyasetle yakından ilişkili kişilerdir.
Yeni seçilen  " Peynirli " Vatandaşlarımızdan biri  Meclis kapısından girer,  önce müstahdemin ve  etrafta dolaşan görevlilerin ellerinden sıktı , kiminin yanaklarını sıktı , kimininkileride okşadı  ve odasına doğru yollandı .
Ama tabii odasının önüne geldiğinde yaveri seçilen kişiye, işaret parmağını dudaklarına götürerek  '' sessiz''  işareti yapar .
Yardımcısı, buna anlam verememiş bir şekilde , şaşkın şaşkın vekile bakar . Vekil kapıyı kapatıp yardımcısına şöyle der ;
--'' değerli yardımcım , içeride böcek olabilir , onun için içeride yapacağımız konuşmaları böcekleri bulduktan sonra yapacağız. Lütfen önce tüm odayı didik didik arayalım . Böceği ortaya çıkartıp öldürelim ."
--'' anlaşıldı efendim "
" sen marankozcuyu çağır da dolapları ve masaları sökmeye başlasın. Belkim böcekleri vidaların altına saklamışlardır. Masanın üstündeki tüm kalemlerin , silginin, kalemtraşın vidaları kontrol edilsin ''
--'' anladım efendim . Kapının içine saklamışlarsa ne olacak ?"
--'' o zaman marankozcuya söyle, kapının kaplamalarını bir taraftan söküp, gompile içini araştırın "
--" anladım efendim .Uzun lafın kısası tüm odayı neredeyse yıkıp baştan yapacağız "
O sırada oradan  Başbakan geçmektedir . Başbakan saygıyla vekilin odasının önünde durur ve tebrik etmek amacıyla elini uzatır .  Yeni vekilimiz çok mutludur ve hemen lafa girer .
--'' sayın başbakan hoşgeldiniz , nasılsınız efenim , sizi içeri buyur etmek isterdim ama maalesef bu şu anda mümkün olamayacak , çünki böcek araması yapmaktayız. Mazallah konuşmalarımızı dinleyip bilgileri dışarıya sızdırabilirler ''
--'' anladım sayın vekil de ben sadece '' hayırlı uğurlu olsun '' diyecektim, bunu sızdırsalar da pek ferketmez vallahi ''
--'' öyle demeyin başbakanım , son senelerde olanları görmedinizmi ,tüm vekillerimiz izlenmiş , dinlenmiş . Ortaya, ayıptır söylemesi pornografik durumlar çıktı ortaya . ''
--'' değerli vekil siz bu odada herhalde öyle icraatlarda bulunmayacaksınız, dolayısıyla tedirgin olmanıza gerek yok. Bu çatı altında böyle dinleme olayları olmadı , olmayacak , olmamalı ."
--'' ben genede bayan milletvekillerini bu kutsal odaya almayacağım efenim. neme lazım ''
--'' siz müsterih olun sayın vekil, bizim partimizde böyle şeyler kabul görmez, biz hak yolunda icraatlarımızı vatan için yapan bir partinin mensuplarıyız . Bu işleri yapsa yapsa Gandi Kemal'in  adamları yapar ''
O sırada oradan geçmekte olan eski vekillerden biri Başabakan'a topuk selamı verip,yüzü kızarmış bir şekilde şöyle der ;
--" sayın Başbakanım, tanıştırayım CHP nin yeni dönem millet vekili Mükerrem Bey , gördümki siz zaten tanışmışsınız da, hangi partiden olduğunu hatırlatayım dedim ''
Başbakan hafiften mahcup olmuş bir şekilde, yeni vekile döner ;
--'' Mükerrem Bey , hoşgeldiniz, arasıra latife şart değilmi efenim ? Başkanınıza saygılarıımı iletin, kendisi çok yakin dostumdur, çok sevişiriz''  der ve tam arkasını dönüp giderken yeni vekil anlamlı bir ifadeyle ;
--''   efendim acaba Adnan Menderes'in kasasında külotu bulanlar ile Deniz Baykal Bey'i ve MHP li arkadaşları halvet halinde filme alanlar aynı grubun mensuplarımı dersiniz ?"
--" olurmu efendim, bana gelen bilgiler o grubun rahmetli İsmet İnönü'nün adamları olduğu söyleniyor '.
--" ?? ''.

Durumlar aynen anlatmaya çalıştığım gibi, hatta ve hatta çok daha vahim , onun için ,
Siz siz olun, evde bile konuşmalarınıza dikkat edin . Belli mi olur  (!).


Haa bu arada şunu da aklınızın ( tabii kaldıysa ) bir ucunda  tutun :
Elektronik dinlemeden , videolu gözetlemeden kaçayım derken, klasik metodlarıda unutmayın. Eve gelmeden önce, yakalarınızdaki ruj lekelerine, ceketinizin omuzlarındaki sarı saçlara dikkat edin .           

8 Eylül 2011 Perşembe

LOKMA NASIL YENİR

Herkesin bileceği üzere Çeşme ye gidip te lokma yemeden geri dönen kimse yoktur .

Belki de ben lokmayı çok sevdiğim için öyle düşünüyor olabilirim. Eminim 3-5 balta vardır, " ay bu çok tatlı , çok sıcak olmuş, ben bu havada sıcak birşey yiyemem " diyecek.

Halbuki bu baltalar , ne kaçırdıklarının farkında değiller . Dünyanın en güzel tatlıları arasında Lokma yı saymayana tüh ! yazıklar olsun .

Lokma sadece bir tatlı değil , yerkene bir takım standarları olan bir tatlıdır .

Öyle, " al çatalı eline, batır lokmaya , at ağzına " şeklinde yenilen tatlılardan değildir .

Ne tatlılar vardır ki adları dünya çapında meşhur olmuştur ama yenilirken bir takım kuralları yoktur .

      1. Lokma için önce Hüseyin Amca nın Ilıca daki eski püskü mekanına gitmeniz gerek.
      2. Öyle küt diye oturmak yok - Lokma tenceresinin yanında dikilen Amca ya  " günaydın , güzel lokmanıza doyamadık gene geldik" gibi güzel bir iki söz söylemeniz gerekir.
      3. Onun size göstereceği yere oturursunuz .
      4. Siparişinizi vermeden önce Lokma pişirilen tencerenin o tarihi görünüşüne ağzınızın suyu akarak bakın .
      5. Lokmalar gelince " inançlıysanız besmele " , değilseniz " yavrum lokma hastayım sana "  şeklinde yorumlar yapabilirsiniz .
      6. Çatalı elinize alın ve yan tarafıyla lokmanın üstünü hafifçe yarın,  lokmayı ters çevirin ve çatalınızı lokmanın üstüne bastırın .
      7. Çok güç uygulamayın çünki çatallar tarihidir ve hemen yamulur . Lütfen çatallara karşı " kibar " olun .
      8. Çatalı lokmanın üstüne bastırmanızdaki sebeb. bastırınca lokma incelir bırakınca şurubu sünger gibi büyüyeyerek içine çeker .
     9.  Şuruba doymuş lokma yı  " ağzıma gir gari yavrum lokma " diyerek , ağzınıza sokarsınız .
    10.  Damaklarınız arasına sıkıştırıp ezince, lokmanın içine çektiğiniz şurup boğazınıza doğru yavaşça hareket eder . İşte bu anda lokmayı azı dişlerinizin arasında ezmeye başlarsınız .
    11. Bu hareket sırasında  " cuk cuk " sesler çıkarmanızda fayda vardır .
    12. Tüm lokmaları bitirmeden önce son lokmayı ikiye kesip tabakta kalan tüm şurubu içlerine çekip " ham" yapın .
    13. Hesabı ödeyip giderken Hüseyin Amca nın hayır duasını almak için güzel sözler söyleyin .

Ne diyeyim , " Afiyet Olsun "

Haa bu arada unutmadan şunu da ilave edeyim .Sabah servisi kalkmıştır .
 Kendisine  " neden ya , eskiden sabah ta yerdik " diye sızlandığımda ,  " eee çocuklarınıza  yeterli derecede lokma terbiyesi vermemişsiniz demekki " şeklinde  yorumu patlattı .
Çok haklı vallahi.Bizim balta çocuklarımız " puaça " ve " su böreği " gibi şeyler yiyorlar .ööööööögggg.