25 Ağustos 2011 Perşembe

Nihat Doğan Somali iyiniyet elçisi .....

Nihat Doğan ın Somali ye götürülmesi bayağı bir patırtı çıkarttı.

Her şeyi abartıp , pireyi deve yapan, boş şeylerden kendilerine vazife çıkaran “ fuzuli tiyatro “
Basınımız  bu konuda da bizi yanıltmadı ve ulvi bir görev üstlenen Nihat kardeşimizi  ti’ye aldı.

Şimdi, siz diyebilirsiniz ki “ Nihat Bey den başka kimse yokmuydu ? “

Haksız da sayılmazsınız. Tüm diğer çağdaş kabul edilen ülkelerde , toplum tarafından çok sevilen ve  kitleleri rahatlıkla etkileyebilecek meşhur kişiler seçilmektedir. Bu kişiler genelde yardım faaliyetlerinde sürekli aktif olanlardır. 

Gelelim Nihat Ağbi’ye . Arkadaşımızın Unicef e iyi niyet elçisi olarak atanmasında sayısız yararlar vardır;

n      Arkadaşımızda çocuk aklı olduğu için gitdiği yerlerde tanıştığı çocuklarla anlaşmakta hiç zorluk çekmez .
n      Çocuklara nasıl survivor olunacağını  ve onların, açlıkla nasıl mücadele etmesi gerektiğini anlatır .
n      Birleşmiş Milletlerde harika bir konuşma yapabilir . Şöyle bir metin hazırlanmış ;

  Çok değerli dünya insanları, ben küçükken çok  acılar çektim , sıkıntılara göğüs gerdim , ben çocukken çok gençdim ama hayat beni olgunlaştırdı ve dalımdan zamanından önce düştüm. “

“ben Survivor da Acun ile yaptığım bir konuşmada çok dayanıklı olduğumu ve tüm zorluklara göğüs gerebildiğimi söyledim .
Bu sırada başkan Bankimaymun Nihat’a dönerek  “ Mr.Nihat  wants to say “ deyip durumu kurtarmaya çalışırken Nihat patlar;

-“ kesme kardeşim kesme, dinlemesini öğren ya "  diye çıkışır ve devam eder ;

"  Bu sözlerimi tüm bu gezegende yaşayan güzel insanlara adıyorum ."

 Nasıl çığa karşı gelinmezse fakirliğe, sefalete de karşı gelinmez .

 Balın tadını almamış bir kişiye balı anlatmak ne kadar boş ise,  bizim cinsel istismara uğramış çocuklara olan ilgimizi bilmeyene , çocuk sevdamızı anlatmak o kadar boştur .

“ çocuklarımıza iyi bakın , kırmayın onları, incitmeyin onları , onlara iyi bakın nolursunuz ,onlara yeni doğmuş bir bebeğin uyurken haline bakarmış gibi, seyredermiş gibi seyredin çocuklarımı . "

“ onları kollayın , çocuklar bizim  bu adadaki namusumuz “

“ Geçen gün denizi su basmış. İnanabiliyor musunuz  balıklar hala yaşıyor “

Bankimaymun , şaşkınlıktan şaşırmış bir vaziyette,  hemen ayağa kalkıp Nihat Doğan’ın elini sıkar ve teşekkür eder ve ona yerine kadar eşlik eder .
 Nihat, yandaki Japon a döner ve ;

--“benim Samsung  bilgisayar bazen donup kalıyor , o zaman bir bardak kaynar su döküyorum, anladınmı ?  hahaha nasıldı ama 

n      ????

İşte, sayın okurlar , herhalde şimdi neden Nihat Doğan ın Somali ziyareti için seçildiğini anlamışsınız umarım .. Anlayamadıysanız da çok üzülmeyin, bu ülkedeki hiçbir şeye kimsenin kafası basmıyor zaten .

: BAYILDIM BU DOKTORA...BENİMKİNİ ÇÖPE ATARIM .

        *SAĞLIKLA İLGİLİ SORU *&* CEVAPLAR :** *


*Soru:
Kardiyovasküler eksersizlerin hayatı uzattığını duydum, doğru mu?**
Cevap:
Kalbinin ömrün boyunca atacağı sayısı bellidir, hepsi bu işte... Eksersizle
bu sayıyı yeme. Herşey zamanla eskir. Kalbini hızlandırmak hayatını
uzatmıyor; Bu, arabayı hızlı kullanınca ömrü de uzar demek gibi birşey. Uzun
mu yaşamak istiyorsun ? O zaman uyu....*


*Soru:
Eti bırakıp daha fazla meyve ve sebze mi yemeliyim ?**
Cevap:
işin özünü yakalamalısın. inek ne yer ? Saman ve mısır.
Bunlar ne ? Sebze..
O zaman bonfile yemek sebzenin vücuda en uygun kazandırılma mekanizmasıdır.
.
Hububat mı yemek istiyorsun, Piliç ye.
Yeşillik mi istiyorsun, biftek ye.
*

*Soru:
Alkolü azaltmam mı lazım ?
**Cevap:
Asla, şarap üzümün suyudur,
Brandi damıtık şaraptır, daha özlüdür,
Bira tahıldır, o yüzden hepsinden kafana dikebilirsin..**
*

*Soru:
Düzenli Jimnastiğe devam etmenin faydaları nedir ?**
Cevap:
Bir fayda bile düşünemiyorum. benim mantığım; ağrı yoksa.. herşey yolunda
demektir!** *

*Soru:
Kızartmalar kötü müdür ?**
Cevap:
SEN BENİ DİNLEMİYORSUN GALİBA !!! Yiyecekler nebati yağda
kızartılıyor. hatta yağa doyuyor. Daha fazla bitkisel gıdanın neresi kötü?*

*Soru:
Çikolata benim için kötü müdür ?**
Cevap:
Deli misin, HEY. Kakao tanecikleri ! Yani, Başka bir cins bitkisel gıda
!!!.  çevredeki en mükemmel tat verici yiyecek*


*Soru:
Yüzmek formum açısından iyi midir ?
**Cevap:
Yüzmek formun açısından iyi olsaydı, Balinayı bir düşünsene*
*
*

*Umarım bu açıklamalarla yiyecekler konusunda kafandaki tüm  karışıklıklar
netleşmiştir**
**
**Ve Unutma* :

*Hayat , mezara en çekici ve düzgün formla gidilecek bir seyahat değildir.**
**Aksine, yalpalaya yalpalaya,
bir elde Chardonnay şarap,
diğerinde çikolata,
vücut bitmiş tükenmiş halde ama çığlıklarla :
**Haayyyt vay be** ne seyahatti  !....*


23 Ağustos 2011 Salı

UÇAKTA KENDİNİ UNUT BARİ ..


Uçaklarda unutulan eşya listesine  bir göz gezdirdiğiniz  takdirde dilinizi yutabilirsiniz şaşkınlıktan .

Ya ben zaten şaşkınım diyenlere de, aptal olacaksınız diyebiliriz .

Düşünebiliyormusunuz? Adamın tekinin ayağı kırık ve kotuk değnekleriyle  uçağa binmesi lazım .  THY kontuarına gidip tekerlekli iskemle talebinde bulunuyorsunz .

Adamlar  da sizi iskemleye oturuyorlar, koltuk değneklerinizi alıyorlar ve sizi uçağın kapısına kadar götürüyorlar.

Kolunuza girip veya  iskemleyi iki kişi kaldırıp,  uçağın merdivenlerinden yukarıya çıkarıp koltuğunuza oturtuyorlar .

Yok eğer kucaklanma meraklısıysanız, o zaman forma kucaklanarak uçağa taşınmak istiyorum  diye yazıyorsunuz . Aslan gibi güçlü kuvvetli bir ayı gelip sizi kollarına alıp yerinize oturtuyor .

Tabii bu son alternatif bir senaryo idi .

Peki vardığınız yerde iskemleden indirildikten sonra ihtiyacınız olanşey nedir ? Koltuk değnekleriniz değimli ?

Ama bazı öküzler , tekerlekli iskemleden indikten sonra nasıl dışarı çıkıyorlarsa artık(!) , koltuk değneklerini unutuyorlar .

Yaa arkadaşlar, asker silahını unuturmu ? ııh , ya tenisçi raketsiz maça başlayabilirmi ? ııh .

Ama bizim öküzler koltuk değneksiz gazlayıp gitmişler . 1 senede 12 adet koltuk değneği unutulmuş havalimanlarında.

Kahrolmak mı istiyorsunuz(!)  5 adet de tekerlekli iskemle unutulmuş ??!! .  Herifler herhalde başka türlü tekerlek bulup onlara bindiler ve kendi iskemlelerini unuttular.

14.000 parça eşya unutulmuş uçaklarda 1 sene içerisinde . Şaka gibi değimli .

Sıkı durun şimdi (!) .

Adamın teki takma dişlerini unutmuş . Herhalde hostese GUMJOB yaptırdı , sonrada zevkten takmayı unuttu .

Ya çocuk arabasını unutanlar .

-“ ya hanım biz binerken bu kadar eşya yoktu benim elimde “
-“ ya bey herhalde uçakta çok uyudun ondandır, uyku sersemliği işte  
- 2 elimde birer bavul vardı . Lan bu çocuk ne ağırmış be “

Halbuki öküz,  çocuk arabasıyla getirdği çocuğu , arabayı unuttuğu için kucağında taşımaktadır . ahahaha .

Bazı vatandaşlar da senaryolarını un unutuyorlarmış uçakta . Çeşit çeşit dizi , film, kitap senaryoları .

Bir keresinde de ben unuttuydum senaryomu, rezil olduk depo amirine . Herif garip garip bakmıştı .

Siz şimdi meraktan çatlarsınız konu neydi diye (!) . Söyleyeyim bari ; 

“ bir hostesin 22B deki anıları “ 

Benim koltuk numarammı ?

Sana ne kardeşim , sen işine baksana .

22 Ağustos 2011 Pazartesi

CEPMANIA

CEP MANIA .

Eğer biri size 30 yıl önce “ bu manyak halka uygun yeni bir icat gerek “  dese , eminim çoğunuz  telefon derdiniz .

70 li yıllarda  sahip olduğumuz telefon sisteminden çektiklerimizi nasıl unuturuz .

Rahmetli babam işe giderken arabada “ oğlum ofise ulaşır ulaşmaz Ankara yı acil arayalım “ derdi .

Ben  “ yıldırım “ arardım . Birçok defa konuşamadan eve dönerdik .

Böyük Türkiye nin böyük devlet adamları çok başarılı ve kafalı oldukları için bizi bu meret den  mahrum bırakmışlardı .

1980 lerde rahmetli Özal tarafından iletişim alanındaki reformlardan sonra yıllarca bu heriflere sövdüm durdum .

Ama şimdi  ne kadar haklı olduklarını anladım .

Bu millete pardon illete bu telefon denen meret çok fazla .

Telefon yetmedi bir de cep telefonu denen elektromanyetik dalgalarla beynimizi miken alet çıktı .

Hayatımız altüst oldu .

Tuvalettesiniz , cep telefonunuz çaldı , tabii ki açamazsınız . Ama eğer bu kız arkadaşınız veya karınız , nişanlınız ise papazı buldunuz .

-“  telefonu niye açmadın , kesin bir şeyler karıştırıyorsun . Yoksa artık benimle konuşmak istemiyormusun ?  neden telefonu yanına almadın ? “ gibi bir yığın serzeniş ve şikayet işitirsiniz .

Hele hele TV lerdeki  GSM operatörlerinin reklamları ! tam bir kabus , gece gündüz sokaklarda , duvarlarda , şişelerde , her türlü broşürde lanet olası cep telefonu reklamları .

Reklamları geçtik, hadi onlara alıştık diyelim . Ya kampanyalar ! tan bir komedi . Komediden de öte KABUS ..

1 lt lik pepsi alırsanız 100 kontör .

35 litre benzin alırsanız  200 kontör . Gece konuşursanız 100 kontör daha bedava. Bunun haricinde  bir de camları sildirirseniz 100  SMS  kazanıyorsunuz .

Somali ye yardım edeceksiniz ,  çekin SMS si 1 kontör gitti .

Memursanız , kendi aranızdaki konuşmalar  %50 indirimli , SMS ler bedava .

Doktorsanız tüm konuşmalar %30 indirimli , 100 TL den fazla faturalar da  1 adet neşter ve 1 kutu aspirin promosyon . İsterseniz bunların karşılığında 150 kontör bedava ..

Talebeyseniz yaşadınız ,. Derslerinizi çalışamamnız için tüm tebirleri aldık . Sabaha kadar durmadan SMS gönderin durun . Hepsi sizlere bedava , helal olsun .1000 sms gönderin 1000 tane daha verelim .

MC Donalds da yediğiniz her menü ye 200 SMS bedava .

Kerhane ye gitdiniz , Ayaküstü işlemlerde 100 SMS , misyoner pozisyonunda  50 kontör  hediye .

FB yaz 1907 ye gönder , tüm takım çıkıp 2 dakika şampiyonluk turu  atsın . Bu sene 2 ay sevindiler .

Uzun lafın kısası hayatımız cep telefonu oldu . Tüm gençlik ellerinde cepleriyle yürüyorlar , oturuyorlar, sıçıyorlar .

Zaten okumayan boş kafalar  bomboş oldular .  Artık birbirlerine cep telefonlarıyla ilan-ı aşk ediyorlar. Ama kontör pahalı olduğu için SMS gönderiyorlar .

-“ benimle çıkarmısın ? “
-“ nereye ?”
-“ ??? “

Bu yazıyı okuyanlara 250 SMS , yorum yapanlara  + 25 kontör göndereceğim.  Okumayanları kapsama alanı dışında tutacağım .

21 Ağustos 2011 Pazar

EYVAH EYVAH, DURUMLAR GERÇEKTEN FECİ.

-“ eyvah eyvah , gene baskın yemişiz tertip “

-“ nerede komutanım “

-“ Bilmem öyle söylediler .

-“ Kim söyledi komutanım ?

-“ Ne bileyim ben ya , demin kantinde konuşuyorlardı .

-“ Gidip öğreneyim bari gene neler olmuş

-“  Dur ya bir kahvaltını et sonra gider bakarsın , ne acelesi var .

-“ Ne bileyim merak etdim işte, Allah verede fazla ölü olmasa

--“ yok 9-10 tane filanmış Allahtan .

-“ Bende korktum 50-60 filan diye , neyse ucuz atlatmışız doğruysa rakam .

-“ Yaa komutanım neden biz sürekli baskın yiyoruz? Aynı karakola kaç defa baskın yapıyor adamlar .

-“ Bak  tertip bu karakolları yapmak, sağlamlaştırmak için para lazım aslanım para . varmı para ?

-“ Yokmu ?

-“ Ya kardeşim senin dünyadan bir haberin yok . Her sene şehirlere lale ekmek için kaç paraya ihtiyaç var sen biliyonmu ?  sonra bu karakolları güçlendirmek için ihale açmak lazım. Sen ihale bedellerini biliyormusun ?  sonra bu işi yapacak müteahhit bulamamışlar . Veli Göçer de içeride olduğu için bu ihale ertelendi “

-“ ya komutanım yapmayın ne olur . neler oluyor bu ülkede . Bu ülkenin insanları askerini hiçmi sevmiyor ? . biz ne yaptık bu insanlara da sürekli bizimle uğraşıyorlar  ? “

-“ Bak tertip ; bu işleri anlayabilmen için tarihe bakman lazım . Taa Mısır daki tek tanrılı dini icat eden Firavun a kadar geri gitmen lazım. Halife nedir onu öğrenmen lazım , menemen olaylayını öğreneceksin , falan filan . Bırak sen şimdi bu kasvet konuları , al şuradan şöyle demli bir çay “

-“ Komutanım , biz terörist kamplarının yerlerini bilmiyormuyuz ki sadece herifler baskın yaptıktan sonra gidip boş kampları bombalıyoruz . Neden bunları sık sık bombalamıyoruz ? heriflerin kamp kurmasına müsaade ediyoruz ? kafayı yiyeceğim komutanım ?

-“ bak asker , bu işler biraz karışık. Öyle zırt pırt sınırı geçip gidip elalemin gavurunun topraklarını bombalayamazsın , yürek ister bunu yapmaya “

-“ biz de yürek yokmu komutanım , biz değilmiyiz dünyaya korku salmış insanlar “

-“ lan git , o zamanlar  amarikamı varmış , avrupamı varmış, ne zaman onlar ortaya çıkmış   zaten biz de vınlamışız  piyasadan .”

-“ yaa komutanım, iki kilometre mesafedeki kampları bombalayacak yürek yokmu bizde “

- yok aslanım yok demekki. Ne diye sen gene böyle konulara girdinki. Bak silahlı kuvvetlerin yarısı hapiste. Senide mi göndersinler istiyorsun mapusa . 
  Bu işler karışık konular. Öyle  her istediğin zaman 10 askerini öldürdüler diye gidip kampları bombalayamazsın. İzin alman lazım . Yoksa adamlar iktidar partisini bir dahaki seçimlerde aşağı indirirler “.

-“ yok artık ya “

-“ var artık “

-“ yani hükümetin yüzlerce askerimizi öldüren teröristlerin kamplarını bombalamamız için izinmi vermesi gerekiyor 

-“ evet 

-“ koca türk ordusu kendi başına memleketi koruyamayacakmı , yokmu bizde o cesaret komutanım “

-“ tertip ben eve gidiyorum , hanım bekliyor, geç gidersem fırça yerim .”

-“ komutanım bize ne oldu böyle ? hanımdan kork , hökümetden kork , düşmandan kork, amarikadan kork . Ne olacak  bizim halimiz böyle . Rahmetli Atatürk neler düşünüyordur acaba , adamcağız yatdığı yerde fır dönüyordur . Yunanlılar bizden korkuyorlar ama komutanım , demekki korkulacak tarafımız varmış dimi ? "

-“ ona öyle demezler aslanım. Kısaca  “ korku boku Selanik derler . Bu işler seni beni dişler . Sen sen ol bu işlerle kafanı yorma .

 Salamon , John ve Hans  gerekeni yaparlar .(!)

20 Ağustos 2011 Cumartesi

ANLAYAMADIĞIMIZ ASKERİ HAREKATLAR.


Türk Silahlı Kuvvetlerinin birkaç günden beri gerçekleştirdiği saldırıları şöyle özetleyebiliriz :

----'''Irak’ın kuzeyinde Kandil Dağı, Hakurk, Avaşin-Basyan ve Zap Bölgelerinde tespit edilen bölücü terör örgütüne ait 28 hedef grubuna Türk Hava Kuvvetleri uçakları tarafından 18 Ağustos 2011 perşembe günü sabah ve müteakiben akşam saatlerinde etkili bir hava hârekatı icra edilmiştir.

---Malatya Erhaç’ta 173’üncü Şafak Filo’ya ait RF-4’ler havalanarak 45 derece açıyla 200 kilometreye kadar uzaklıktaki hedefleri tespit edebilen “optik gözlerle” tek tek PKK unsurlarını belirledi

----azami menzili 40 kilometre olan 155’lik “Fırtına” obüsleriyle Zap, Avaşin - Basyan ve Hakurk bölgelerinde koordinatları belli hedeflere topçu ateşi yapıldı.

----168 hedefin topçu ateşine tutulduğunu” bildirdi.
     ESKİDEN SINIFTA KALANLARA TOPÇU DENİRDİ.

----8’inci Ana Jet Üssü’ndeki “Pars Filo” olarak da bilinen 181’inci Filo’ya bağlı gece görüş ve vuruş kabiliyeti olan Lantirn sistemli 14 F-16 havalandı
      VAY BE LANTİRN HAA..

----operasyonda güdüm kitli 2 bin librelik MK 83/84 bombalar kullanıldı.
     YANİ ???

----Hedefleri lazerlerle işaretleyen ve pilotların gece şartlarında gündüz gibi görmesini sağlayan 3 podlu (seyrüsefer -navigation, hedef-targeting) ve flir-aydınlatma) “Lantirn” sistemle bombalama başladı.
      LAZER EPİLASYON MERKEZLERİNDE DE BÖYLE CİHAZLAR VAR DERLER.

----60 hedef vuruldu
   VAY VAY VAY HERHALDE YÜZLERCE ÖLÜ VARDIR .

AKŞAM SAATLERİ ……….

----16 F-16 önceden belirlenmiş hedeflere bombaları bıraktı.
      BRAVO , İYİKİ UNUTMADILAR BIRAKMAYI .

----Heronlar harekâtın sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir değerlendirme yapmak amacıyla istihbarat uçuşları gerçekleştirdi.
     BRAVO İYİ AKILLARINA GELDİ HERONLARI KULLANMAK .

----Karadaki istihbaratçılar da, her kamp için ayrı istihbarat toplamak amacıyla başta örgütün telsiz konuşmalarını dinleyip, örgüt içindeki birimlerden bilgi topladı.
    BU TELSİZLE DİNLEME YENİMİ İCAT EDİLDİ ????

---- ÖLÜ TERÖRİST HABERİ  ALMAK İÇİN 4 GÖZLE BEKLİYORUZ .  Bu kadar şaşalı operasyonlardan sonra herhalde 2-3 terörist ölmüştür herhalde ???
     HENÜZ BİR HABER YOK

                        VE  PARANIN ÖBÜR YÜZÜ …..

1984- 2009 .Ağustos yılları arasında 

4241                                            asker
217                                            polis
1378                                        köy koruyucusu
5669                                      vatandaş
                                                                        ölmüştür .

1984 – 2005 yılları arasındaki maddi zarar 60 milyar dolar  dır .

ŞİMDİ  DİKKAT  …….

TSK’nın K. Irak’ta PKK’yı hedef alan en son hava harekatı 20 Mayıs 2010’da yapılmıştı.

Yani o günden bugüne kadar:

                     homini gırtlak , püfünü kandil (31) , tumba yatak .

Hükümet + TSK + PKK + dış güçler =   cenaze levazımatçıları .

Durum budur . Bir dahaki bombalama, basın sesini bayağı bir çıkartdığı zaman olacaktır . 

O zamana kadar tüm vatandaşlarımıza iyi uykular , renkli rüyalar diliyorum .

Hiç üzülmeyin   “ tanrı her şeyin iyisini bilir . Alın yazısından kaçılmaz . Her işte bir hayır vardır 

Şehitlerimiz gitdikleri yerde huriler tarafından karşılanacaklar ve aziz mertebesine ulaşacaklardır.

HŞCKLN .

19 Ağustos 2011 Cuma

KAMPLARI BOMBALAMAK GÜNAHMI, AYIPMI ?

TSK yani Türk Silahlı Kuvvetlerinde bilgisayar ve teknolojik donanım olmadığı için  Irak daki PKK kamplarını tesbit edecek yetenek yokmuş . diyorlar !

Dolayısıyla bunu  velimiz ABD nin yapması gerekiyormuş ama onlarda maalesef bize istediğimiz bilgileri vermiyorlarmış .

Bu bilgileri vermedikleri içinde  silahlı kuvvetlerimiz , sınırdan 2km uzakta olan PKK kamplarını bulmakta ! zorluk çekiyorlarmış.

Böyük Türkiye Hökümeti ABD den birkaç defa  bu kampların adreslerini vermeleri konusunda rica da bulunmuş . Cevap hemen gelmiş .

  1. habur kampı  : sınıra çok yakın- Irak
  2. kandil kampı  : sınırdan  biraz içeri girin 1km ötede bakkal Mahonun dükkanının hemen arkasında
  3. zakurk kampı  : habur kampının 1.5 km  doğusunda İran sınırı yakınlarında .
Fakat istihbarat birimlerimiz bu yerleri bir türlü bulamamışlar !!

Ayrıca ABD silahlı kuvvetleri şöyle bir bildiri yayınlamış.
  TSK  ile olan yakın ilişkimiz tüm süratiyle devam etmekte olup tüm bilgiler paylaşılmaktadır  ve dost ülke Türkiye ile sımsıcak ilişkilerimiz devam edecektir. En son bilgi, Lindshay Lohan adlı kızımızın rehabilitasyon merkezine kaldırılmasıdır. Paris Hilton da bahamalara tatile gitmiştir . “ 

İşte bu sımsıcak ilişkiler devam ederkene ramazan gelmiş çatmış .

Bir dedikoduya göre Genelkurmay  hökümete;  “ şu kampları bulmak için ırak’a casus göndersek nasıl olur diye sormuş  “.

Bu dahiyane fikre bayılan hökümet “ nasıl akıl edemedik ya bu işi  diye serzenişde bulunmuş  ve bu casus işinin  mübarek ramazan dan sonra gerçekleşmesini şart koşmuş .

“ Ramazan boyunca oruç tutan  ve kurtuluş savaşını beraber yaptığımız kardeşlerimizle aramız bozulmasın , ramazan dan sonra gereken yapılır    diye fikir beyan etmiş .

Bu arada 10 sene önce 6 yaşındayken Google Earth den PKK kamplarını tesbit eden kızım dün  bana gelerek ;

 “ baba baba devlet de ve TSK da bilgisayar yokmu  bu katillerin kamplarını tesbit edecek , bu adamlar neden askerlerimizi öldürüyorlar acep “  diye sordu .

Bende  “ güzel kızım , bu işler biraz karışık  ABD dümbelek , İsrail zurna , Almanya da tef  çalar bizde oynarız .”

Sonra galiba Irak Kürt Yönetimi oraya gitmemiz için vize vermiyormuş “ dedim ve ilave etdim .

“ her sene 1.200.000 kişi doğuyor , bizde adam çok . Her katliamdan sonra aileler çıkıp evladım vatana feda olsun , diğer evladımı da alsınlar dediği için problem yok . Gidenden çok gelen var .

Hem bak kutsal kitap da ne yazıyor.

Her canlı bir gün ölümü tadacaktır .

“ Ya sen baba ? “ diye sordu garibim .

“ Benim kontrat uzun kızım merak etme. Ayrıca 10 senede opsiyonum var “ .

Gitmeden önce son sorusu şu oldu :

“ baba neden bu ülkede herkes birbirine öküz  diyor , yazık değimli öküzlere !  .

Buyrun cevap verin bakalım ..




15 Ağustos 2011 Pazartesi

TARIM DA FACİA ..

Çocukluğumuzdan beri sadece palavracı devlet büyüklerimizin değil ama kulaktan dolma bilgilerle bize sürekli, " kendi kendine yeten tek ülke biziz " cazını çalan büyüklerimiz sonunda pes etmişlerdir herhalde, Türkiye nin son yıllardaki durumuna .

Evet durum oldukça vahim !

Yere göğe sığdıramadığımız tarım ülkemiz herşeyi ama herşeyi ithal etmeye başladı .

1980 lerde tarım ihracatımız 2 milyar dolar iken ithalat sadece 50 milyon dolar imiş .

Son 30 yılda gelinen nokta ise şöyle : ihracat 4.3 milyar dolar, ithalat 4,5 milyar dolar
.

Yunanistan'ın yüzölçümünün iki katı kadar tarım alanı olan Böyük Türkiye Yunanistan ve ABD den pamuk almaktadır . Şaka gibi dimi ?

Buğday konusunda atılan palavraları bir hatırlayın. Konya ovasında yetişen buğday ile dünyayı doyururduk dimi ?

Bok doyururuz ! Rusya dan buğday alıyoruz buğday .

Fransadan arpa , mısırdan pirinç , Ukrayna dan mısır .

Karadeniz bölgesinde yetişen çay ile tüm dünyaya demli çay içirirdik hani . Sri Lanka dan çay ithal etmek zorundayız . Hem yetmiyor hemde bizim çayımız kalitesiz.

Türkiye nin tarım alanı İngiltere nin yüzölçümü kadar ama Konya Ovası denen mümbit taoprakları kuraklığa mahkum ettik ve sadece 1/4 i sulanabilir durumda.

İran dan karpuz bile geliyor çünki bizim arkadaşlar kabak fidesinde kaçak karpuz yetiştiriyorlar ve kimse yemiyor .

Bu sene 7 TL den aşağıya kayısı yiyen varsa haber versin .

Haa bu arada unutmadan söyleyeyim; her tarafı kar ve buzla kaplı Kanada dan Kırmızı mercimek ithal ediyoruz .

Daha neler var neler , maydanozlu köfteler.

Durum budur, oku oku kudur .

Her yıl 1.200.000 kişi arttığımızı, ve kuraklığın gitdikçe kötüleştiğini düşünürseniz 10 sene sonra babayı yersiniz.

Ne Malataya da kayısı , ne Konya da buğday , nede Bursa da şeftali kalır .

Kala kala iki ayaklı şeftali kalır (!).

Haa %95 i Böyük Türkiyemiz de y
etişen Finduk'uda büyük bir başarıyla bok ettik ve fiyatı 10 dolarlardan 2 dolarlara kadar düştü ve piç oldu . Yakında gavur başka bir alternatif bulur ve bizde findukları müsait bir yerimize ......
Daha neler olacak neler.

Seyretmeye DEVAM.

12 Ağustos 2011 Cuma

TELEFON ET ÇILDIR .

Eminim hepiniz son zamanlarda bir kaç kez kurumsal bir firmayı arayıp, birşeyler öğrenmeye veya bir sorununuzu anlatmaya çalışmışsınızdır .

Veee gene hepiniz, o telefon görüşmesi veya görüşmemesi sırasında gerilip yay gibi olmuşsunuzdur .

Hangi firmayı ararsanız arayın karşınıza o mekanik sesli lanet kadın çıkar ve başlar hangi işiniz için nereye bağlanmanız gerektiğini anlatmaya .

Tabii anla anlayabilirsen .

Ona bas buraya bağlan , buna bas şuraya bağlan , bana bas bana bağlan filan falan .

Geçenlerde devlet bankalarından birini aramak zorunda kaldım . Kendi işim olsa, kesin devlet memuruna , büyüklerine, tüm ülke vatandaşlarına sövmekten binlerce dava açılmıştı.

Neyseki bir bağyan arkadaşım için gerçekleştirmiştim bu lanet telefon konuşmasını , onun için maksimum ölçüde sabırlı ve sakin olmaya çalışıyordum .

       " ŞEY Bankasına hoş geldiniz, ingilizce için 3 e , fransızca için 4e , japonca için 5e, urduca için 6ya , kuşdili için 7ye basın . Türkçe mesajlarınız için hiçbir yere basmayın ."

       Tekrar hoşgeldiniz, sizi aramızda görmekten duyduduğumuz mutluluğu nasıl ifade edeceğimizi bilemiyoruz.
       Eğer banka işlemleri için aradıysanız 1e, kart işlemleri için 2 ye , havale işlemleri için 3 e , hesaplarınız için 4 e , tüm diğer işlemlerinz için 5 e basınız ."

Ben hemen kart işlemleri için gerekli olan 2 ye büyük bir şevkle, sanki bir bok başarmış insanın heyecanıyla bastım .

-" lan helal olsun bana be, vay be nasıl hemen nereye basacağımı buldum "

Bu arada telefondaki kadın sesi gayet sakin bir şekilde devam ediyor .

    " kredi kartı işlemleri için 1 e, banka kartı işlemleri için 2 ye , ek kart işlemleri için 3 e , yeni kart başvurusu için 4e , başvuru neticelerini öğrenmek için 5 e , şifre işlemşleri için 6 ya , bu mesajı tekrar dinlemek için 7 ye basın . "

     " haaa pardon buradan çıkıp başa dönmek için 8 ye basın ."

-" allah allah ya yeter ya , bağla bir yere ya " diye yavaş yavaş sinirlerim test edilmeye başlandı .


Hemen aslanlar gibi 6 ya bastım ve bu işlemin son olduğunu düşünerek beklemeye başladım

Ses tekrar geri döndü . O tatlı munis ses sanki kulaklarımı tırmalamaya başlamıştı .

     " Yeni şifre girmek için 1 i , eski şifreyi sorgulamak için 2 yi, eski şifrenizle ilgili problemleri öğrenmek için 3 ü , daha önce kaydı alınmış kart şifresinin sorunlarını bildirmek için 4ü tuşlayın .Menüye geri dönmek için 5 i tuşlayın ."

Daha henüz kahvaltı etmediğim ve çok acıktığım için aklım yiyecek birşeyler bulmaktaydı . Menü lafı geçince bağırmışşım .
" pastırmalı yumurta " diye . Kız arkadaşım garip garip bana bakıyordu . Hemen kendime geldim . Ama bu arada sesin söylediklerini unutmuştum, ayrılan sürede basamadığım için lanet ses

      " size ayrılan süre içerisinde gerekli yere basmadığınız için görüşme sonlanmıştır , aradığınız için teşekkür eder , aile büyüklerinize saygılarımız sunarız " diye teşekkür edip " çat " diye telefonu kapattı .

 Aynı işlemleri bir kere daha yaptım , fakat maalesef oraya bas buraya bas diyen melun kadın tarafından gerekli yere yönlendirilemediğim gibi fuzuli yerlere de yönlendirilerek zıvanadan çıktım .

Tam başardığımı sandığım anda, ses bir kere daha sinirlerimi germeyi başardı
       " OGS işlemleri için 1 i , KGS işlemleri için 2 yi , Repo işlemleri için 3ü , Depo işlmelri için 4 ü , köprü geçişleri hakkında bilgi almak için 5i tıhlayınız .

Artık sabrım tükenmiş , gömleklerimde düğme kalmamış, küfürün biri diğerini kovalamaktaydı . Kız arkadaşım kolumdan tutmuş , kafamı okşuyor, beni sakinleştirmeye çalışıyordu .

Ben hala büyük bir azimle hala hangi tuşa basmam gerektiğini duymaya çalışıyordum ama mümkün değildi . Her tuşa bastığımda yeni ve saçma bir yere yönlendiriliyordum .

" Ziraat bankasını aradıysanız 1i , garanti bankasını aradıysanız 2 yi , yapıkredi için 3 ü gibi saçmalaıklar başladı ve sonrasını hatırlamıyorum.

Ambulansın içinde kolumu sevgiyle tutan hemşire ile karşı karşıya geldim.
     " Hoşgeldiniz efendim , sizin için yapacağım bir şey varsa 1 i ,  yoksa 2 yi ,  elinizi tutmamı istiyorsanız 3ü , su istiyorsanız 4ü tuşlayın . Diğer hizmetlerimiz için 5i tuşlayın .

" lan elbiselerini çıkartmak istiyorsam kaçı tuşlayacağım yavrum fıstık "

" tuşlayın tuşlayın , deli gibi tuşlayın lay lay lom ..."

İşte böyle umarım hepiniz birer kere bu travmayı yaşar, kredi kartı başvurunuzu sormak için arar köprü geçişi için en uygun yöntemi öğrenirsiniz .

10 Ağustos 2011 Çarşamba

NEDEN KİMSE BİZİ SEVMEZ.

Önce bu soruyu biraz çevirip, yani kelimeleri değiştirip kendimize sormammız lazım .

Neden biz kendimizi sevmiyoruz ?

Bazı arkadaşlar bu soruyu cevaplamakta zorluk çekiyorlar. Bunlar kendilerine toz konduramayanlar. Yani Türk ırkının bu kadar boktan olabileceğine inanmayanlar , inanamayanlar .

Bazı arkadaşlar ise bakan kör . Yani yapılanların çok da kötü olmadığını, bu icraatların dünyanın her ülkesinde olabileceğini, dolayısıyla bunun bizi neden bu kadar alçak bir toplum gibi gösterdiğini anlayamadıklarını söylüyorlar.

Şimdi bu arkadaşlara, yani bakan körlere şöyle bir tablo sunmak istiyorum .

Son 15 senede meydana gelen skandallara bir göz gezdirsinler .

Neşter Operasyonu: Tıp adamları, eczacılar tüccarlarla bir olup SSK'yı sahte faturalarla dolandırmadılarmı ? 100 TL lik kalp pilini 1000TL ye SSK'ya çakmadılarımı ?

Hortum Operasyonları : Bu memlekettte ki kelli felli iş adamları bankaları hortumlamadımı . On milyarlarca dolar hortumlanmadımı . Karşılığında ceza gören varmı ?

Hayali ihracatlar hız kesmeden devam etmiyormu ? kaç defa gümrüklerdeki operasyonlarda yüzlerce gümrükçü , komisyoncu , iş adamları içeri tıkılmadılarmı ?

Adalet Sistemi denen şey herkes tarafından eleştirilmiyormu ? Bu kadar rezil bir sistemi değiştirmek konusunda bir ilerleme kaydediliyormu ?

Orman arazileri , Hazine arazileri bazı kimseler tarafından gasp edilip vatandaşlara satılmııyormu ?

Bankalar vatandaşları, yok efendim havale ücreti , yok efendim yıllık cüzdan bedeli, yok efendim kredi komisyon bedeli adları altında soyup soğana çevirmiyormu .

Bu ülke değilmi ki, KIZILAY gibi bir hayır kurumu soyuldu .

Bu ülke değilmiki , yaşlısına sahip çıkamayıp yıllardır 650 TL için kuyruklarda süründürdü, Bakım evlerinde yedikleri dayağın haddi hesabı yok.

Bu ülkedeki yaşayan şerefsizler değilmiydi 1999 depreminde depremzedelere yardım götüren kamyonları soyan .

Daha nice pislik, rüşver , irtikap , dolandırıcılık, hırsızlık, işkence, kötü muamele, haksız yere hapis, fikir suçundan içeri atılanlar.... ve daha nice insanlığa yakışmayacak davranışlar .

Bu memleketde politikacılar sahte faturalarla Meclis'i soymadılarmı ?

Otobüse binice leş gibi ter ve ayak kokmuyormu ?

En önemlisi Cenazeler dedikodu mekanları olmadımı ? Yakınlarımızın, arkadaşlarımızın cenazelerinde sessiz, üzgün olmamız gerekirken, dediko yapan, espriler yapan taş kalpli, sevgisiz, saygısız bizler değilmiyiz.

Avrupa da ikinci sınıf olmaktan öteye gidemeyen bu garip insan topluluğu biz değilmiyiz ? şimdide onları islamiyet ile tehdit etmiyormuyuz ?

Dünya ya Türban ihraç eden, şimdi de Badem Bıyık ihraçı konusunda çalışmalar yapanlar bizler değilmiyiz ?

Zahmet edip Almanya ya gidin ve durumu görün . Türklüğünüzden iğrenirsiniz .

Bu ahval ve şerait içinde dahi vazifemiz kendimizi övmektir.

Etrafta gördüğünüz o cafcaflı AVM ler, binalar, pahalı otomfiller tiyatro perdesinin dekorları. Perde kalktımı arkası tam bir felaket ..

Bunu söyleyen Tosun, kızana  ko..n

Şimdi söyleyin; avrupalı olsanız böyle bela bir ırkı aranıza almak istermiydiniz?

Eğer kafanız azıcık çalışsaydı; avrupaya kabul edileceğinizi düşünürmüydünüz ?

efendim ??

zııttt erenköy ...

8 Ağustos 2011 Pazartesi

1. KÖPRÜDEN NASIL GEÇİLMEZ.

Bürokrasi bitti diyen arkadaşlara Aziz Nesin’’in hikayelerini aratmayacak bir olay aktarmak istiyorum .

Bu bir şaka değil gerçektir . İsteyen  Boğaz da bulunan köprülerden geçerek durumu müşahade edebilir.

Geçenlerde köprüden  geçebilmek için  TCK yani KaraYollarına ait KGS geçiş kartı aldım ve bu kart için 30 TL ödedim .

5 TL kart parası, 25 TL ise geçiş ücreti .

Bu lanet kartın içindeki kontür azalınca, doldurmaya karar verdim . Zincirlikuyu daki benzincide kartın doldurulduğunu öğrendiğim için, köprü yoluna girmeden doldurmaya karar verdim .

 Kasadaki vatandaş, elimdeki kartın burada doldurulamayacağını 1. köprüdeki gişelerin  yanındaki binada doldurulduğunu söyledi.

Orada bulunan sade bir vatandaş ise bu kartın ancak 2. köprüde doldurulduğunu, 1.köprü de böyle bir hizmet verilmediğini (!)  belirtti.

SHELL firmasının kendi KGS si olduğunu ama belli bir süredir ellerinde kart olmadığı için bana satamayacaklarını anlattı. Kart sıkıntısı varmış (!)

Ben, 1. köprüde  kartın doldurulacağuna inandığımdan yola koyuldum ve gişelerin yanındaki Tiyatro ya ulaştım . Arabamı park ettim ve içeri girdim .

Ziraat Bankası yazan pencereye gidip, kartı doldurmak istediğimi beyan etdim .

CEVAP : Burada sadece Ziraat Bankasından alınan  kartların doldurulduğu idi .

Arkada Bank Asya yazan pencereye yöneldiğimde ise aynı cevabı aldım;

“ Burada bank Asya dan aldığınız kart doldurulur .

Hemen yan tarafda bulunan ve 2 adet suratsız memurun bulunduğu Kara Yolları yazan bölüme gitdim ve şu cevabı aldım .

Biz burada kart doldurmuyoruz, kartı ancak 2. köprüde doldurabilirsiniz .

Kara Yollarından aldığınıuz KGS yani Kartlı Geçiş Sistemi kartını 1. köprüde doldurmanız mümkün değil . ?????

NEDEN ??

Siz açıklayın neden . Çünki sorduğum Öküzler bunu açıklayamadı . Telefon etdiğim numaradaki Kara Yolları Öküzleri ise hiç açıklayamadılar . Dilekçe verin dediler .

Sonuç olarak ve tabii mecburen Ziraat Kartı almak zorunda kaldım . Öküzler asgari ödemenin 50 TL olduğunu söylediler . Yani, eğer cebinizde 25 TL var ise  devlet size kart satmıyor .

Karayollarında minimum 30 TL , Ziraat Bankasın da 50 TL ödemeniz gerekiyor.

Peki bu fark neden ? Çünki  2 ayaklı öküzler öyle karar vermişler .

 Bu şu demek oluyor :

“ paran yoksa köprüde ne işin var kardeşim, Sirkeci den araba vapuruyla geç 

Bende hemen Darıca Hayvanat Bahçesine gidip tüm hayvanlardan özür diledim .

“ Aramızdaki tek fark  bacaklarımızın sayısı, rolleri değiştirsek eminim bu ülke daha yaşanılır bir hale gelir “ diye gönüllerini aldım .

Masum ve sevimli bakışlar atdılar, sessizce izlediler .

Mal gibi anlamsız cevaplar vermediler .


7 Ağustos 2011 Pazar

DÜNYA EKONOMİSİ NASIL BATTI.

NAPOLYON  demişki:
 “ Eğer bir hükümetin finans politikası bankerlerden ödünç almaya endekliyse,  o takdirde finans kuruluşları memlekrtin kontrolünü elinde tutar.  Çünki borç veren, borç alandan daima üstündür.  Finanscılarda vatanseverlik yoktur ve hepsi karaktersizdirler. “

İşte buradan yola çıkarak tüm dünyadaki, finans kuruluşlarının nasıl fütursuzca dünyanın finans sistemiyle oynadığını görmeye çalışalım .

Zaten Dünya demek ABD demektir . ABD ekonomisinin daha doğrusu finans politikalarının kimler tarafından yönetildiğini daha doğrusu arsızca sömürüldüğünü gelin hep beraber inceleyelim .

Yanlışsın diyen var ise, bu kıymetli yorumlarını yazmakta özgürdür.

Federal Reserve Bank denilen kuruluş ABD hükümetine sürekli borç vermektedir ve 9 finans şirketinden meydana gelmektedir .

 $1. Rothschild Banks of London and Berlin
$2. Lazard Brothers Banks of Paris
$3. Israel Moses Seif Banks of Italy
$4. Warburg Bank of Hamburg and Amsterdam
$5. Lehman Brothers of NY
$6. Kuhn, Loeb Bank of NY (Now Shearson American Express)
$7. Goldman, Sachs of NY
$8. National Bank of Commerce NY/Morgan Guaranty Trust (J. P. Morgan Bank - Equitable Life - Levi P. Morton are principal shareholders)
$9. Hanover Trust of NY (William and David Rockefeller & Chase National Bank NY are principal shareholders).

Tüm bu kuruluşlar Yahudi asıllı kişiler tarafından kurulmuştur.

Bu kuruluşlar Amerikan finans sistemini Kumarhane ye çevirmişler, bunun sonunda bir çok kriz baş göstermiştir.
Maalesef tüm bunlardan ders almayan ABD aynı sisteme devam etme temayülü göstermektedir . Barrack Obama bu konuda bir şey yapmak arzsundadır ama Yahudi Lobisi tüm gücüyle Obama ya karşı cumhuriyetçileri kullanarak baskı uygulamaktadır .

Tüm dünya ülkelerine karşılığı, para basılmadan ödenemeyecek hazine bonoları gibi bir yığın saçma kağıt verip, para toplayan ve borçlanan ABD sonunda kendi ipini çekmeyi başarmıştır . 

ABD ekonomisinden trilyonlarca doların nereye gitdiği ise aşikardır .

Büyük Ortadoğu Projesi doğrultusunda Ortadoğuda savaşlar organize edilmekte ve İsrail ve Kürt Devletinin ortak menfaatlerine uygun olarak, Fırat ve Dicle yi kapsayan eski Mezopotamya topraklarını ele geçirme planları devam etmektedir.

Bu projenin eşbaşkanı da başbakan RTE’dir ve bunu defalarca beyan etmiştir.  

Vatanperver, sadece kendini ve ırkını düşünmeyen, dünyanın iyiliği için uğraşacak kişiler  finans dünyasının başına gelene kadar, durumumuz boktur, huzur ve barış yoktur.

Moody’s ABD nin notunu düşürür, hisse senetleri düşer, borçlanma faizi yükselir . Yukarıdaki Finans Kuruluşlarına hakim arkadaşlar gene ABD hükümetine yüksek faizle borç verirler, ucuz hisse senetlerini toplayıp daha sonra karlı bir şekilde satarlar .
KUMARHANE  devam eder .

2 Ağustos 2011 Salı

BATAN GEMİ .



Zaten  geminin batmakta olduğu taa şeyden beri belli değimliydi.

Yıllardır politikacılardan şikayet eden bizler değilmiydik .

Onların kalitesiz, eğitimsiz ve sadece ceplerini doldurmak için seçildiklerini  söyleyip durmadıkmı .

Eğitim sistemimizin ezberciliğe dayandığını, çağdaş adam yetiştirmekten uzak olduğunu , birbirimize anlatıp durmadıkmı ?

Bilimsellikle ilgili hiçbirşey yapılmadığını, sanayimizin bile kopyacılığa dayandığını, AR_GE çalışmalarına para ayrılmadığından dolayı, her şeyimizi ithal ettiğimizi söyleyip durmadıkmı .

Saçını sarıya boyayana orospu, bıyıklılara kıro , beyaz çorap giyenlere maganda, köydeki okul eğitiminin kalitesi sayesinde aptal kalmış vatandaşa mal demedikmi.

Kimsenin birbirini sevmediği sevgisiz bir ortamda, toplumsal uzlaşma olmayacağını  anlamadıkmı sanki.

Tüm ülkeyi soyup soğana çevirmedikmi .

Depremzedelere mal götüren kamyonları , Darülacezeyi , Kızılay’ı , SSK yı dolandıran bizler değimliydik .

Her şeyin alaturka bir anlayışla yönetildiğini şikayet edip durmadıkmı .

Askerin , polisin , devlet memurunun, öğretmenin , devlet erkanının karşısında, gururumuzu ayaklar altına alıp hazırola geçmedikmi ve hala geçmiyormuyuz.

Her şeyi Allaha havale etmedik mi ve hala da her işimizi Allahın yardım ve destekleriyle sürdürmüyormuyuz .

Atamızın yurdu emanet etdiği gençler ne yapıyor dersiniz .  hahaha tam bir komedi . Onlar birer iletişim dahisi oldular da biz anlayamıyoruz .

Ya birbirinden farkı olmayan ve bir türlü bir araya gelemeyen aslan  solculara ne demeli .

Hastane, okul hizmetinden fazla olarak Cami hizmeti yokmu ?

Sonuç olarak, yıllardan beri bu memleketi düzeltmek, muasır millet seviyesine getirmek için sadece ve sadece alışveriş merkezleri yapmanın , lüks araba kullanmanın, yazlıklarda yazlanmanın yeterli olmadığını göremediğimiz doğru değilmi.

Paşalarda sağ olsun son yıllarda bayağı hasara uğramadılar mı . Birine etekli dediler , birine tarikatçı dediler , diğer biri maçlardan çıkamadı ve gizli görüşmeler uzmanı oldu , biri esti esti gürledi ama yağamadı gitti .

Kısacası 1923 den beri süren Derin Uyku durumu hala devam etmektedir .

Ara sıra, ciddi vatan evlatları çıkıp seslerini yükseltmeye çalışıyorlar ama onlarda yalnız kalmış olmanın sıkıntısıyla  çabuk bıkıyorlar  ve hemen Nevizade ye.

Kaleler birer birer düştü diyorlar . Sahi hangi Kalelerdi bunlar ? savunan askerler kimlerdi ?

Neyse iyi uykular.