21 Aralık 2014 Pazar

MODERN TÜRKİYE DEN MUHTEŞEM TOPLUM MANZARALARI

Değerli okuyucular.

Ben söylecek bir laf, yapacak bir yorum bulamadım . Buyurun hep beraber çağdaş, böyük Türkiye nin TOPLUM Haritasına bir göz geçirelim .

Görün bakın, bilimle ilimle bu kadar içiçe olan bir toplum daha varmıdır.

Eksiklerim varsa affola .
Haa bunlara bir de muskalar, okunmuş pirinçler, dualar, fallar, medyumlardan medet uman Okumuş Cahilleri ilave edebilirsiniz.


Ensar Vakfı
1979 yılında Erenköy Cemaati‘ne bağlı olduğu bilinen öğretmen ve  İmam Hatip öğrencilerine burs vererek destekleyen bir vakıftır. Kurucuları arasında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş ta vardır. Kaynak: https://www.ensar.org

Kadiri Muhammediye
Kadiri tarikatı kökenli Muhammediye kolu İstanbul, Ankara, Kayseri ve Düzce’de güçlü. Lideri Şeyh Seyyid lakabını kullanan Muhammed Ustaoğlu. 1987’de imamlıktan emekliye ayrılan Ustaoğlu, İstanbul’da yaşıyor. Kendisinden sonra yerine geçmesine kesin gözüyle bakılan oğlu Muhittin Ustaoğlu da Diyanet İşleri’nde görevli, Düzce’de imamlık yapıyor.

Halveti tarikatının Şabaniye Kolu
Şeyhlik postunda Mehmet Dumlu oturuyor. Türkiye’nin en aktif Halveti tarikatı olarak biliniyor. Düzenli yaptıkları zikir törenlerine kadın ve erkeğin bir arada katılmasıyla tanınıyorlar. Kütahya merkezli cemaatin zikir törenlerine İstanbul’un yanı sıra, Bursa, Uşak, Eskişehir, Ankara ve Afyon’dan da geniş katılımlar oluyor.

Hizb-ut Tahrir
Grup kendisini “İdeolojisi İslam olan parti” olarak tanımlıyor. Adlarını Hizb-ut Tahrir Türkiye sözcüsü Yılmaz Çelik’in İstanbul Fatih Camii’ndeki basın açıklamasıyla duyurdular. Ankara ve İstanbul’un yanı sıra Şanlıurfa ve Van’da da güçlü oldukları biliniyor. Örgüt çalışmalarını Ankara merkezli Köklü Değişim adlı dergi çevresinde sürdürüyor.

Galibiler
Kadiri-Rufai tarikat geleneğinden gelen cemaatler arasında tarikatlığını ilan eden tek kol. Şeyhleri Hacı Galip Hasan Kuşçuoğlu. Zikirde şiş çekmeleriyle tanınıyorlar. Her perşembe akşamı Ankara’nın Hüseyingazi semtindeki Tevhid Camii’nde yaptıkları zikre yaklaşık 3 bin kişi katılıyor. Müritlerin çoğu çevredeki sitelerin esnafı. Şeyh Kuşçuoğlu kendisini şöyle tanımlıyor: “Mezhep olarak Hanefi; meşrep olarak Alevi; yol olarak Kadiri-Rufai Galibiyiz.” Faaliyetlerini, şeyhin adını taşıyan eğitim vakfı kanalıyla sürdürüyor. Cemaat Antalya’da da faaliyette.

Nurcu Kırkıncı Hoca Grubu
Said Nursi’nin ölümünden bu yana Nurcular 10’dan fazla gruba bölündü. En etkin grup Fethullah Gülen cemaati. Ancak, Nurcular içinde bir isim var ki, Said Nursi’nin ölümünden bu yana “talebeler” içindeki saygın önder konumunu hiç kaybetmiyor.

İcmalciler
Kadiri Tarikatı’nın İcmal Kolu’nun lideri Haydar Baş son dönemde çalışmalarını Bağımsız Türkiye Partisi adıyla sürdürüyor.

Cerrahiler
Halveti tarikatına dayanıyor. Dergahları, İstanbul’da Fatih-Karagümrük’teki Kethüda Canfeda Hatun Camii bitişiğinde. Zikirlerinde, müzik ve ibadet dışında hiçbir şey konuşulmuyor. Müritleri arasında çok sayıda tanımış ses sanatçısı bulunuyor.

Uşşakiler
Halveti Tarikatı’nın bir kolu Uşşakiye. Merkezi İstanbul Kasımpaşa. Kurucusu Pir Hüsameddin’in türbesi de bu semtteki aynı isimli camide. Tarikatı kamuoyuyla tanıştıran isim İbrahim İpek. Uzun yıllar sessiz faaliyet gösteren tarikat onunla birlikte ün kazandı, İpek Yolu adlı yeni bir cemaat oluştu.

Menzilciler
Nakşibendi Tarikatı’nın Menzil Kolu adını Adıyaman’ın Menzil köyünden alıyor. Cemaatin en ünlü ismi, uğradığı zehirli iğne saldırısından bir süre sonra hayatını kaybeden Raşit Erol. Şeyh postunda şimdi kardeşi Abdülbaki Erol oturuyor.

Tillocular
Kurucuları Sultan Memduh Hazretleri’nin türbesinin bulunduğu Siirt’in Tillo beldesi manevi merkezleri. Süryanice “Yüksek Ruh” anlamına gelen Tillo geleneği Kadiri Tarikatı’nın en güçlü kollarından

Hazneviler
Türkiye Kürtleri arasında en güçlü Nakşibendi cemaatlerinden biri.

Hakikatçılar
Hemen hemen tüm cemaatlere karşı yürüttüğü mücadeyle tanınan Hakikatçılar’ın şeyhi Ömer Öngüt. Adapazarı’nda yaşıyan Öngüt, Cemalettin Kaplan, Fethullah Gülen, Necmettin Erbakan, Süleymancılar, İsmailağa Cemaati ve Diyanet’e yönelik ağır eleştiri içeren kitaplarıyla tanınıyor.

NakşibendiYahyalı Cemaati
Kayseri’de Gülen Cemaati’yle birlikte en güçlü dini grup. Nakşibendi tarikatının Anadolu’daki en önemli kolları arasında. Yahyalı Hacı Hasan Efendi’den alıyor adını

Işıkçılar
Seyit Abdülhalim Arvasi’ye bağlı Hüseyin Hilmi Işık’ın kurduğu cemaat günümüzde İhlas Holding şemsiyesi altında büyüdü. Cemaatin lideri Enver Ören’in rahatsızlığı ve İhlas Finans’a el konulması cemaatin güç kaybetmesine neden oldu.

Gülen Cemaati ve Nurcular
Türkiye’nin tarikat ve cemaat haritasında Nurcular ağırlıklı yer işgal ediyor. Tarikatın en ünlü ismi Fethullah Gülen’in etkinlik alanı Türkiye’nin tüm illerini kuşatıp, tarikat okulları kanalıyla Afrika’dan Uzakdoğu’ya uzanıyor.

Süleymancılar
Cemaatin kurucusu Süleyman Hilmi Tunahan, soyunu Nakşibendi Şeyhi Selahaddin İbni Seracettin ’e dayandırıyor. Zamanla bağımsız bir yol izledi. Kurduğu Kuran kurslarından yetişen öğrenciler, hocalarının mehdiliğine iman edip, Süleymancılar cemaatini oluşturdu.

İskenderpaşa Cemaati
Geçmişi 1800’lü yıllara, Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi’ne uzanıyor. Uzun süre, Gümüşhanevi tekkesi cemaate ismini verdi. Mehmet Zahit Kotku şeyhlik postuna oturduktan sonra, görev yaptığı İskenderpaşa Camii tarikata ismini verdi.

Melamiler
Melami Tarikatı’nın kamuoyu önüne çıkan en önemli ismi Ahmet Arslan. Emekli astsubay Arslan, Şeyh Hasan Özlem’in 1996’da ölümünün ardından posta oturdu. 66 yaşındaki Arslan, Manisa’nın Salihli ilçesinde yaşıyor.

Erenköy Cemaati
Kökleri Kelami Dergahı’na ve şeyhi Erbilli Mehmet Esat’a dayanıyor. Mehmet Esat, tekkeler kapatılınca Erbil’deki arazilerini satıp, İstanbul’a yerleşti. Erenköy’de bir köşk aldı, cemaatin temellerini attı. Menemen Ayaklanması’na karıştığı iddiasıyla gözaltındayken rahatsızlanıp hayatını kaybetti. Erenköy Cemaati, Mehmet Esat’ın halifesi Mahmud Sami Ramazanoğlu’nca kuruldu.

İsmailağa Cemaati
Kurucusu Ebuishak İsmail Efendi, 1723’te Fatih’te adını taşıyan camiyi inşa ettirdi. Ölümünden sonra cemaati tarikat yoluna girdi. Şeyh Batumlu Ali Haydar Efendi, 1960’da ölene kadar liderliği yürüttü. Görevi İsmail Ağa Camii imamı Mahmut Ustaosmanoğlu devraldı.

BİR MASAL KİTABINDAN BU KADAR HİKAYE ÇIKARMI DEMEYİN. DAHA NELER VAR NELER.

30 Kasım 2014 Pazar

BU LAKAPLAR UYGUNMUDUR ???

Eskilerden beri süregelen bir lakap takma merakı vardır bu memleket de .


Şöyle bir hafızanızı ( tabii bu son senelerde ki gündem bombardımanından dolayı kaldıysa ! ) yoklayın kimlere ne lakaplar takılmıştı .

Bilhassa siyasette takılan lakaplar unutulacak gibi değil .
    Süleyman Demirel'e                                     " çoban sülü "
    Bülent Ecevit'e                                            " karaoğlan "
    Deniz Baykal'a                                            " teflon  "
   Mesut Yılmaz'a darbe taraftarı olduğu için     " onbaşı "
   Kenan Evren'e                                             " netekim "
   Mustafa Taşar                                             " otel ayısı "
   Kürşat Tüzmen                                            " action man "
   Kemal Kılıçdaroğlu                                       " gandi  " .
 Daha nice politikacı ve bürokrata ilginç benzetmeler yapılmıştı .

Tabii bu arada futbolda da çok ilginç lakaplar vardı .

" kral Metin "    " leblebi Mehmet "    " cici Necdet "     " boncuk Ömer "       " kelle ibrahim "

"kova Osman "   " ceylan Bedri "    " şiir Refik "   "Berlin panteri Turgay  "  " taka Naci "  

"papaz Kemal "    gibi türk futboluna damga vurmuş futbolcularımıza hoş lakaplar takılmıştı .

Şimdilerde futbolcu kalmadığı için lakap da takmak da gereksiz bir icraat oldu .

Haa illahi de takacam diyorsanız, yardımcı olmak  amacıyla buyrun size bir kaç örnek : güle güle takın .

 " kırıtık Selçuk "  ,     "muhasebeci Hakan "   " mali müşavir  Semih "   " finansör Gökhan "     " borsacı  Mehmet "      " faiz  Volkan "    " şike İbrahim "   " Teşvik Aziz "   "dalyan Emre "  gibi tamamen paraya odaklanmış olan yeni nesil futbolcularımıza uygun lakaplar bulabilirsiniz .

Bugünlerde takımlarımıza lakaplar takmak moda oldu

"  Filenin Sultanları  "                        veleybolcü kızlarımız .

"  potanın melekleri  "                        kız basketçiler .

"  12 dev adam ( bence cüceler ! ) "    erkek basketçiler .

"  minderin aslanları  "                       erkek güreşçiler   ( sürekli sırt üstü yatdıkları için )

"  filenin perileri "                               yıldız kız veleybolcular   için ( meleklerde günah işleme potansiyeli yüksek olduğu için, daha saf ve bakir görüntü veren   PERİ uygun görülmüş genç kızlarımıza  .Ama siz merak etmeyin,abla olduklarında  "melek" olacaklar.)  uygun görülen lakaplar.      

Bunun sonu gelmez . Takımları motive etmek amacıyla mıdır nedir , sürekli bir lakap takma ihtiyacı hasıl olmaktadır .

Tabii bendenizde bir kaç teklif yapmak durumundayım . Eğer bürokratlarımız , spor camiamızın değerli büyükleri uygun görürlerse ,  bu lakapları,uygun takımlar için ücretsiz olarak kullanabilirler .

Kız yüzme milli takımı  için  " havuzun  levrekleri "

Erkek su topu takımı için " havuzun  fokları  "

Erkek Pisiklet takımı için  "  yolların  tekerlekleri  "

Erkek masa tenisi takımı için  " masanın  zıpzıp ları  "

Tabii son olarak  Erkek Futbol Milli takımımızı es geçmek olmazdı değil mi . Onlara da tarihi başarılarına  , kişiliklerine ve davranış biçimlerine uygun olarak bir lakap takmak gerekiyordu .

"    Yeşil Sahaların  Topları  " ..

Uygunmudur ? 

Bence evet .

9 Ekim 2014 Perşembe

ÖSYM DEN UFAK YANLIŞLIKLAR.VE MAĞDUR ALİ DEMİR..

Hata insanlara mahsustur ..

Ama politikacılar , bürokratlar hata yaptıkları zaman nedense bunu kabullenmekte zorlanırlar .

Kabul eden olursa ki  bu bir elin parmaklarını geçmez  , ona da hata değil yanlışlık derler.

Tabii bu yanlışlığında , olağanüstü şartlar altında  kendilerinin bilgisi haricinde , yapıldığını iddia ederek , zeytinyağı kıyafetinde hayatına devam eder ..

İşte bu yanlışlıklardan bazılarını bilgilerinize arz ederim .

ÖSYM  Başkanı Ali Amca , skandal sınavdan sonra  muhabirlere derdini anlatmaya çalışıyor .
      --'' çocuklar bu şifre olayını kim nereden çıkardı vallahi anlamadım . Alemsiniz yani , nereden bulursunuz böyle  asparagas haberleri . Vallahi billahi şifre diye bir durum söz konusu değil ."

3 gün sonraki röportajda Ali Amca biraz hafiften kızarmış bir yüzle ;
    --'' çocuklar esasında  şifre yok gibi ama sadece bu sınav sorularının katsayılarının hesaplanması kolay olsun diye arkadaşlar , allahın izniyle  , vallahi ufacık bir şifreleme sistemini devreye sokaraktan şey etmişler ..

Gazeteciler kaç tane kitap basıldığını sorarlar , Ali Amca yüzünü tatlılaştırarak  cevap vermeye çalışır :
--'' biz ona , çok tatlı ve şirin olduğu için kitapçık dedik . Görseniz o kadar tatlıdır ki kerata , insanın yiyesi gelir hınzırı . ''

--''Efendim Mahkemeye verdiğiniz savunmada daha önce varlığını kabul ettiğiniz  şifreyi red etmişsiniz '' diye sorar bir gazeteci .  Ali Amca alı al , moru mor bir şekilde gene en tatlı yüz ifadesini takınarak :

--'' Şimdi çocuklar bakın , biz besmeleyle  bu basım işine başladığımızda  programda sorun  yoktu ama Meteksan adlı matbaa maalesef  basım hatası yapmış ama allahın izniyle bunun da üstesinden geleceğiz .
    Rastgele yapılması gereken işlem YÖK Başkanının yüzünden belli bir kurgu ve kalıba göre yapılmış . Ben o sırada çişe gitmiştim , geri döndüğümde kitapçıklar basılmıştı .

 Vallahi de  billahi de tillahi de şifre yok . Bu iş tamamiyle koltuğunu bırakmamakta ısrar eden YÖK Başkanı Osman Durmuş un ''

--'' efendim Osman Durmuş eski sağlık bakanı '' .  Ali Amca şaşkın bir vaziyette :

--'' bak gördünüz mü ,emekli olmuş  adamın işi gücü yok , matbaaya gelmiş  burnunu sokup ortalığı karıştırmış . Sonra o adam istifa etmemişmiydi ? allah allah neler oluyor bu memleket de ya.  Çivisi çıkmış bu memleketin .

--'' Sayın Demir , ÖSYM nin algoritma sisteminin doğal sonucu olarak  bu durumun  ortaya çıktığını söylemesini nasıl değerlendiriyorsunuz ? ''

--'' bakın arkadaşlar ,algoritmik logaritmanın içselleştirdiği matematiksel şifreleme sisteminin  şıklarda en büyük sayının sağında bulunan şıkkın salak , solunda bulunan şıkkın ise solak  seçenek olduğu gerçeğine dayanarak , cumhurbaşkanımız ve tüm bakan arkadaşlarımız peşi sıra tatmın oldular ya siz ona bakın .    hehe .

--'' ?????? ''  .

Tüm muhabirler kafaları karışmış vaziyette biribrlerine bakarken Ali Amca anında ikiler ..

Siz tatmin oldunuzmu bilmem ama  devlet erkanı  tatmin oldu ya siz ona bakın . Onlar bu olayı unuttular gündemi değiştirecek , ekonomik hezimeti unutturacak , yepyeni bir gündem  maddesi üzerinde çalışmaya başladılar bile .

Şimdi sıra Anayasanın değiştirilemez 3 maddesinin ARINÇ tarafından  1'e indirilme teklifi .

Bizde gündem maddesinden bol ne var ???   davar ..

Davar mı ? nerede ?

Her yerde ..
 

20 Eylül 2014 Cumartesi

VATAN SAĞOLSUN AMA TATİLİMİZ SANKİ DAHA ÖNEMLİ.


Geçenlerde çok önemli bir cumhurbaşkanlığı oylaması vardı .

Daha önceki seçimlerde zahmet edip gelmeyenler sayesinde AKP denen  örgüt 12 seneden beri ülkeyi hallaç pamuğuna çevirdi.

Belki de bu son şansımızdı, bu örgütün başındaki sofudan kurtulmak için .

Biz çağdaş, laik insanlar yalvardık tatilde olanlara gelip oy kullansınlar .

Olmadı oylarını gittikleri yerde kullanmaları için gerekli önlemleri alsınlar diye .

Ama neeerde ! arkadaşlar sanki memleket çok iyi durumda değişmiş, harika çağdaş insanlar tarafından yönetiliyormuş gibi kıçlarını kımıldatıp oy kullanmak zahmetine katlanmadılar ve örgütün son darbesine bizi maruz bıraktılar.

Bu arkadaşlardan birisiyle ufak bir röportaj gerçekleştirdik,

" efendim iyi tatiller, nasıl geçiyor tatiliniz ?

-" çok iyi, hiç denizden çıkmıyorum , herşey harika ."

" efendim , bugün çok önemli bir oylama vardı belki biliyorsunuz "

-" ne oylaması efendim , bi hatırlatsanız lütfen "

-" cumhurbşkanlığı seçimi var bugün. Belki bilmiyorsunuz  halifemiz padişahlığını ilan etmek üzere.

-" ha tamam hatırladım da ben bugün olduğunu unutmuşum, gelecek sene zannediyordum "

Ropörtajı yapan muhabir ağzı açık şaşkınlıkla soruları sormaya devam ediyor .  .

-" dini rejimden korkan laik vatandaşlar bu oylamaya çok önem veriyorlar. Tatildeki kişilerin muhakkak oy kullanması gerektiğini, kullanmayanların memleketi dincilere  teslim edeceklerini iddia ediyorlar "

-" yok efendim öyle şey olur mu,. Burada kaç kişiyiz ki oy kullanmayan . oy  kullanan milyonlar var .
illahiki bizim mi oy kullanmamız gerekiyor , biz mi kurtarcaz vatanı ? "

-" Çocuklarınızın geleceği açısından tereddütte değilmisiniz "

-" hayır efendim , ben önümüzdeki seneki tatili şimdiden ucuza kapattım. O parayı bi kenara attım "

-" tatil mi önemli memleket mi beyefendi ? "

-" bana bak arkadaşım , bütün sene çalışıyoruz didiniyoruz, yoruluyoruz. Bu yorgunlukla kafamı kalıyor insanda . Bir dinlenelim sonra bakarız sağlam kafayla "

-" eğitim, hukuk, yargı, emniyet hepsi yobazların eline geçti, iş gittikçe kötüye gidiyor "

-" ben her gün rahat rahat işe gidip, akşamları huzur içinde dizilerimi seyrediyorum . Sabahtan akşama kadar arkadaşlara hiç kesintisiz SMS gönderiyorum.  Hafta sonu maça bile metrobüsle çabucak gidiyoruz.

-" yani sizce durum gayet iyi öyle mi ? "

-" tabii sıkıntılar var ama çoğu abrtılı yorumlar . Hadi eyvallah ben denize giriyorum , sende atla serinle , siktiret memleketi. nasıl olsa onu birileri çıkar kurtarır. "

-" oldu efenim, haklısınız bende dalayım bari suya, koymuşum memlekete . Hanımmm  kolluklarımı versene "

Tatile gidin tatile, yakında o beyinsiz çocuklarınız zorunlu din dersleriğne girmeye başladığı zaman görürsünüz ebenizinkini .

Durmak yok yüzmeye devam .

8 Eylül 2014 Pazartesi

AL BİRİNİ VURARKEN ÖTEKİNE , TIN DİYE BİR SES GELİR Mİ ?


İnanın bana ses mes gelmez.

Boş ses bile gelmez .

Çünkü tüm taraflar boş teneke gibi .

Fenerbahçe, Galatasaray'ı maçta seyirciyi galeyana getirmekle suçladı.

Galatasaray, Fenerbahçe'yi stada girerken futbolculara küfredilmesine mani olmamakla suçladı.

FB, Gs'yi şike dosyasını UEFA'ya göndertmekle suçladı. Halbuki adamlar pür-ü pak, analarından doğdukları gibi bembeyaz ve tertemiz.

GS, ise FB'yi  TFF- yani  Türkiye Fuzuli işler Federasyonunda lobi kurup maçları yönlendirmekle suçladı.

FB ise GS'yı MHK deki hakemleri manipüle etmekle suçladı.

En komiği ise Azize'nin Ünal Amcaya futbolu kirletiyor demesi. Şaka gibi .Adam sanki melek, bir kanatları eksik.

Tabii bu arada öyle bir bomba var ki, artık bunu nerede isterseniz, nerenizde isterseniz patlatabilirsiniz.

Böylece futbolda dürüstlük, terbiye, ahlak, gibi kavramlar bitmiştir.

Kısacası bundan sonra ne yaparsanız yanınıza kar alacak. UEFA' nın yaptığının yanında ne yapsanız solda sıfır kalır.

UEFA denen kuruluş, bir kere  İngiltere de bir kere de Türkiye de ırkçılıkdan yargılanan bir manyağı
dinler arası dostluk turnuvası kapsamında özel bir maça davet etti.

Yuh be arkadaş, koca Türkiye de başka adam mı yoktu ulan.

Evet EMRE denen külüstürü davet ederek tüm ezberimizi bozdu.

Bundan sonra kimse seyirciyi suçlamasın . Kimse şike yapanları suçlamasın .

Yaşasın ırkçık, yaşasın Emre..

3 Eylül 2014 Çarşamba

OKU, ÜFLE YOLUN AÇIK OLSUN


Siz ne derseniz deyin , bizim ülkemizde mantık yürümez.

İnsanlardan mantıklı davranışlar beklemek bence ciddi bir vakit kaybı .

Felsefe olması zaten imkansız, çünkü tanrı tarafından gönderilmiş, peygamber tarafından yazıldığına inanılan bir kitap var.

Bu kitap hem felsefe, hem mantık, hem sosyoloji, hem yaşama şartları  hatta hatta  hava durumunu bile kazmalara pardon insanlara anlatıyormuş.

Dolayısıyla böyle pozitif bilimler gibi saçma sapan konularla kafamızı yormamamız lazım .

Evliliklerimizi sağlam temeller üzerine oturtmak istiyorsak, önce bir falcı bulup evliliğimizin detaylarıyla ilgili bilgi alacağız, daha sonra ise bir medyuma gidip gerekli tavsiyeleri dinleyeceğiz.

İş hayatımızda önemli kararlar almadan önce muhakkak bir medyuma danışmamız gerek . İş yerimizin kapısının tepesine de şöyle üfürüğü kuvvetli bir hoca tarafından okunmuş, daha sonra üçgen şeklinde katlanmış bir bereket duası koymamız şart.

Yoksa ne bok yersen ye, işlerin ters gider.

Yeni arabana biner binmez, siperliğe bir küçük yeşil kitaptan koyman lazım ki seni kazadan beladan korusun . Sen istersen 385km süratle git eğer küçük yeşil masal kitabı siperlikde veya torpido da ise hiç korkma .

Partnerinin - ilkel toplumlarda bunların karı-kocadan başka sosyal statüde olması beklenemez- sana bağlı kalması için, hemen bir hoca bulup ona " sadakat" büyüsü yaptırmamız lazım ki evlliliğimiz başarılı bir şekilde devam etsin .

Mesela ben son evliliğimde karıya öyle bir büyü yaptımkine,  evdeki hizmetçi ile olan ilişkimi görmesine rağmen inanmadı .

Benden söylemesi; öyle gavur icadı söylemlerle, bilgilerle hayatınızı sürdürmeye kalkışmayın. Boşuna vakit kaybı .

Kitap, olmadı hadisler, olmadı din alimlerinin faydalı görüşleri ne diyorsa o .

Gerisi hafa fiso .

Bakın Bilal'e, kitabı takip etti ve dürüstlüğü seçti.





30 Ağustos 2014 Cumartesi

YENİ TÜRKİYE ..


Olamaz mümkün değil, yeni bir ülke beklemek hayal olur.

Topraklar aynı, yani toprakdaki bakteriler, virüsler, mineraller aynı.

Dolayısıyla, istediğiniz kadar kıçlarınızı yırtın yetişecek olan zerzevat aynı olacak. Daha kaliteli hububat yetiştirmek için kimyasal maddelere ihtiyacınız var.  Bu mümkün mü? evet mümkün.

Gayet ileri teknoloji ürünü gübreler ile daha çok ve daha düzgün zerzevat, meyve, hububat yetiştirebiliyorsunuz . Ama tabii kalite  kesin daha kötü. Tatsız tuzsuz şeyler yemeye başlıyorsunuz .

İnsanlar içinde aynı sorunlar mevcut . Bu topraklarda yetişen insanların cinsi, kalitesi bozuk olduğu için kaliteli insan yetişmiyor.

Yetişenler de öyle çok kaliteli değiller.batılı hemcinsleriyle mukayese ettiğinizde, kesin defoları farkediyorsunuz. Görüntüsü güzel olsa tadı kötü oluyor. tadı güzel olsa bol çekirdekli oluyor.

Kısacası muhakkak bir boktanlık olduğuna şahit oluyorsunuz.

İnsanları daha kaliteli yetiştirmek mümkün mü ?  Burada kaliteden ne anladığınıza bakmak lazım. Daha iyi  akademik eğitim diyorsanız, evet  şimdiye kadar beceremedikse de bu mümkün.

Çok daha kaliteli, bilgili insanlar yetiştirebiliriz .

Peki bu yeter mi ? yani kalite deyince robot gibi okuyan, çalışan, para kazanan insan mı akıla geliyor.

Toplum değerlerini, yargı değerlerini, oturup kalkmayı, adab-ı muhaşeret denen kurallar silsilesini uygulamayan, uygulamaya direnç gösteren insanlar topluluğu olmaktan kurtulabilecekmiyiz ?

Bence çok zor. Bu topraklardaki bakterilerden, virüslerden etkilenerek büyümesini sürdüren bu canlı türlerini, gerçek anlamda birey haline getirmek çok zor. Hatta imkansız. Çünkü hayat gittikçe zorlaşıyor, aileler çocukları eğitemiyorlar. Nüfus çoğalıyor, iş bulup geçim sağlamak zorlaşıyor. İnsanlar gün  geçtikçe daha geçimsiz, kavgacı oluyorlar.

Bu şartlarda onlardan beklenen standart birey olma vazifelerini yerine getirme şansları bence sıfır.

Zaten, bakdığınız zaman, medeni olma olgusu bizlere yakışmıyor.

Yurt dışında yaşayan türklere sorun, en çok neyi özlüyorlar.

Cevap hazır; kargaşayı özlüyorlar.

Bu kadar basit vatandaşlar. Kıçınızı yırtmayın medeni olcez diye.

Yakışmaz  bizlere.

Dolayısıyla yeni Türkiye başlamadan OUT, artık ne İN olursa.

6 Ağustos 2014 Çarşamba

BLOGGING....: TATİL NASIL GADDAR OLABİLİYOR.

BLOGGING....: TATİL NASIL GADDAR OLABİLİYOR.: Altı üstü 1 hafta sürecek bir tatil için tam 4 hafta plan program yaptık . Hemi de ne planlar, ne hesap kitaplar.  Tam bir bütçe uygu...

TATİL NASIL GADDAR OLABİLİYOR.


Altı üstü 1 hafta sürecek bir tatil için tam 4 hafta plan program yaptık .

Hemi de ne planlar, ne hesap kitaplar.  Tam bir bütçe uygulaması şeklinde geçti bu 4 hafta .

Hangi uçak şirketi ile  saat kaçta uçarsak daha ucuz olur ? hangi uçağın Shuttle bağlantısı hangi saatte daha hesaplı .

Sabah ilk uçuşa binersek  Havaş ın servisi varmı ?   YOK . eee o zaman taksiye binmek zorundayız. O zamanda uçuşun ucuzluğu güme gitti . Koy uçak parasını taksi parasının üstüne; +  sabahın köründe kalkmanın ağzımıza verdiği pas tadının giderilmesi için gerekli olan Kahve parası . oho oh oldumu sana kol gibi bir fatura .

Vazgeçildi ilk uçuştan . Öbür hava yollarının daha mantıklı saattaki uçuşuna bilet alınmak üzere web sahifesine girildi. O da ne !  kredi kartını kabul etmiyor  (! ) . kahrolası  tatil, daha başmadan  sinir etmeye başladı .

-“ götürmicem işte seni tatile lanet kredi kartı “

Neyse sonunda planımızı sonuçlandırdık  ve  otomfil ile gitmeye karar verdik . Depoyu fulledik ve Şirin Hanımı, az benzin yakmak için benzin deposunun tarafındaki koltuğa yan kaykılması şartıyla oturttuk .

1882 adlı bir Taş Hotel de harika bir vakit geçirdik . Hem bina  hem sahipleri hemide 5 odada kalanlara şefkat dağıtan 2 cici hanım öyle güzel alaka gösterdiler ki pes valli billi .

Bu oteli herkese tavsiye etmece .

İlk sabah kalkamamak üzere  planlanmış olmamız lazım ki, kafalarımızı yastıktan kaldıramadığımız gibi, kahvaltı ederken düşmememiz için bizi koltuklarımıza bağladılar .

Plaja gidene kadar akşam oldu desek yeridir . Birimiz ( kızım ) mayosunu giymeyi unuttu,bir diğerimiz 12 numara güneş kremini bulamadı  ben ise kova kürek diye tutturmuşum. Neyse Şirin Hanım başımdan aşağı soğuk suyu dökünce toparladım .

Hangi plaja gideceğimiz konusundaki sevgi ve cömertlik dolu teklifler sonunda Ilıca Plajına gidip nostalji yaşamaya karar verdik . İyiki de gitmişiz . 45 senedir görmediğim  bir kız arkadaşıma rastladım  ve Şirin Hanım’ın ve Naz’ın şaşkın bakışları arasında ona doğru koşmaya başladım.

Kum da koşmanın zorluğunu unutmuş olmalıyım ki 2 defa düşerek kızcağıza ulaştım;

-“ canım ne haber, nasılsın, hiç değişmemişsin “
Kızcağız uzaylı görmüş gibi bana bakarak;
-“ ay vallahi sende aynı kalmışsın, hala yakışıklısın “
-“ sağol şeker, bir insan bu kadar mı aynı kalır “
-“ haha her zamanki gibi çok komplimantiksin “
-“ kız sana kompiliman yapmamak mümkünmü? Peki neler yaptın neler yapıyorsun, çoluk çocuk “

-“ var var 3 tane Allah bağışlasın, bir de kocam var “
-“ bravo vallahi. Bende az kalsın çocukları babasız yaptın zannedecektim eğer kocandan   bahsetmeseydin “

-“ yaa hala espritüelsin vallahi , peki sen neler yapıyorsun ? evlilik filan ?”

-“ vallahi şeker  2-3 tane eskittim, ama sadece bir kızım oldu, hala bekarım ve diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim “

-“ hahaha . hiç kimseyi görüyormusun bizim gruptan ?”
-“ evet tabii romatizma merkezinde görüşüyoruz arasıra, ya da Huzur Evleri araştırması yaparken rastlaşıyoruz  kimi zaman “

Durduğum konum itibarı ile sırtıma yapışan güneş sayesinde eriyen etimden süzülen ter popomun yarığından aşağı doğru süzüldüğü için inanılmaz bir kaşıntı yapıyor.
Tabii bende  elim mayomun içinde hart hart kaşımaya başlamıştım,namusssuz öyle güzel de kaşınıyordu ki. .

Bu arada durumu farkeden kızım uzaktan bana uyarı amaçlı kaş göz yapıyordu Ama ben kaşınmaya başladımı dı kimse beni durduramaz .

Kızcağız benim suratımdaki ifadeyi görmüş olmalı ki ban şöyle bi bakıp;
 " hayrola bişimi arıyorsun ? " demez mi, bastım kahkahayı " eriyorum aşağıya doğru" demişim.

-“ sen var ya sen, hiç yaşlanmazsın da ; ne olur beni affet senin adını hatırlayamadım (!) “
-“ şaka söylüyorsun değilmi ?” diye afallamış vaziyette bakıyorum.
-“ yok vallahi, insan yaşlandıkça isimleri hatırlayamıyor “.

Bu arada ben o sırada bize doğru gelmiş olan ve  kocası olduğunu anladığım vatandaşa şöyle bir selam çakıp , şekerin kolunu dostça okşuyorum ve;
-“ çüşünüz be şeker bana bunuda mı yapacaktın “ deyip saçlarını çekiyorum.

Şeker biraz demorolize olmuş, yüzü hafifçe kızararak  bana soruyor
-“ peki benim adım ne “
-“ kız Mebrure senin adını nasıl unuturum “

O anda şekerin kızarmış olan yüzü morarmaya başlamıştı ve kocasına döküp bakmaya başladı .Ben de dönüp Şirin Hanım a bakmaya başladım ve acaba her zamanki gibi beni sapıklıkla  suçlar bir surat ifadesi takınıp takınmayacağını görmeye çalıştım.

Tabii sonuç aynı idi . Şöyle bir surat ifadesi gördüm:
“ sapık ne olacak (!) “

Aynı anda şeker bana adımı bir daha sordu ve ben adımı söyledim .Kızcağız şaşkınlıkla gülmeye başladı . Hem gülüyor hem kocasına bakıyordu .Sonra bana döndü ve;
-“  Ben seni tanımıyorum bir yanlışlık oldu, sende benim eski bir arkadaşıma benziyorsun “ demez mi .

Ben alı al moru mor gülümsemeye çalışırken Şirin Hanım dan akşam gelecek yorumları düşünmeye başladım . Hele orada saftirikçe oturmuş beni seyreden kızımın, beni okşayıp
-“ ah benim yaşlı bunak babacığım “ deyişini aklıma getiriyordum ki  şeker bir den üzerime saldırdı ve;

-“ hahah nasıl kandırdım seni manyak Enis, ben Münire’yim. Sen benim adımı nasıl unutursun haa söyle bakayım “.

Ben şoke olmuş vaziyette, içimden küfrediyorum, “ aman ne komik ne komik , sıçmışım Münire'ye de Çeşme'ye de , Tatile de. “ .

O günden sonra eski bir arkadaşıma benzettiğim birine gözükmemek için kızımla defalarca takı dükkanlarına dalmayı bile göze aldım .

Tatil ile ilgili diğer maceralarımızı ileride yazmaya devam edeceğim.

2 Ağustos 2014 Cumartesi

AİLEMİZİN ELEKTRİK DİREĞİNİ KAYBETTİK.


Bu toplumun en büyük meziyetidir yalakalık.

Ben buna menfaat gereği yapılan yağcılık da derim .

Mesela hocanızdan iyi not bekliyorsunuz , dolayısıyla ona karşı biraz saygılı olup, azıcık çalışacağınız yerde , şöyle yavaş yavaş yağdanlıktan damlar gibi ;
  " hocam nasılsınız, bugün çok şıksınız , allah sizi başımızdan eksik etmesin ." ,der. Hatta bazı yağcılar bunu daha da ileri götürür ve " hocam siz olmasanız bu okul çekilmez vallahi "  diye iyice yavşar.

Dediğim gibi bu memleket insanının en büyük özelliğidir, yavşamak , yağcılık çekmek .

Dolmuşa binip öküz gibi bir şoföre rastlayınca ,tersleyeceğiniz yerde,  istediğiniz yerde bıraksın diye yağ çekenlere ne demeli; " şoför bey işleriniz nasıl ? umarım bugün herşey gönlünüzce olur " . Eee hani herif leş gibi ter kokuyordu , herkese öküz gibi davranıyordu ! ne oldu , hadi bir cevap versene . Yok, tam tersi yağcılık.

Başkakan ın karşısında hazır ol vaziyetinde dikilip, eğilip bükülen , vıcık vıcık yağlı tipleri görmüyormusunuz , nasılda ayaklar altında paspas olmaya  meraklılar..

Adamalara biraz yaklaşın vıck vıck seler çıkardıklarını duyacaksınız.

Benim en komiğime giden yağcılık ise ölüm ilanları .

Adam iyi kötü bir ün yapmış, ölmüş, sittirolup gitmiş. Devlet erkanından 3-5  zevat laf olsun torba dolsun diye başsağlığı telgrafı çekmiş.

Tabii ki güneş gözlüklü meşhurlar gelipte dedikodu yapsın diye cenaze Teşvikiye Camiisinde yapılmış .

2 gün sonra gazetelerde çarşaf çarşaf ölüm ilanları .

"  Çok ani gelen ve hepimizi müteessir vaziyette bırakan, canımızdan çok sevdiğimiz ve sevmeye devam edeceğimiz ailemizin çok kıymetli, dahası çok değerli, pırlanta kıymetindeki  aile büyüğümüz, yaşama sevincimiz, babamız, atamız, kocamız herşeyimiz değerli insanoğlu Şemso' muzu ( Şemsettin Tekatar)
elim hastalığı boyunca  gerek teşhisleriyle gerekse bakımlarıyla yakından ilgilenen
Mynmar hastanesi tıp insanlarından

Sn Dr Bedrettin Otuzbir
Sn Pr.Dr. Tidjani Altmışdokuz
Hemşireler Nebahat, Melahat
Hastabakıcılar  Haso, Muro ya

Ziyaretçilerimizin arabasını cansiperane bir şekilde park eden otopark görevlisi  Hamdullah kardeşimize,

Bizlere, üşenmeyip, kıymetli zamanlarını harcayarak yaverlerine  taziyet mesajları  göndermelerini söyleyen
Cummurbaşkanımıza, TBMM başkanımıza, başkakanımıza, Kültür bakanımıza, Bokparti başkanı Muktedir'e
Dışişleri bakanlığı müsteşarlarına,
Valimize,
Mahalle Muharımıza
Kaymak amımıza,

Bazı durumlarda cenaze sahipleri hızlarını alamayıp devam ederler;
İngiltere Kraliçesi ne
Unesco Başkanı na,
Rahmetli İndira Gandhi ye,
Papa ya,
Bu vatan için canını veren şehitlerimize,
Bize bu  toprakları kazandıran Alparslan (MS 1046 -1103) komutanımıza,

Teşekkürlerimizi, minnettarlığımızı, iyi dileklerimizi bildirerek ulu tanrıdan tüm kalanlara sabır, merhuma iyi yolculuklar dileriz.

AİLESİ; DOSTLARI, SEVENLERİ, KOMŞULARI, SINIF ARKADAŞLARI VS VS.






7 Haziran 2014 Cumartesi

ALO ALLAHIM SENMİSİN ?



-Alo sayın allahım  sizmisiniz ?

- lan başka kim olacak , bu telefonu benden başka kim açar ? sonra siz mi olduk artık ?

-özürler tanrım , hani belki Mikail  açar filan diye düşündümüdü ?

- sen daha hala konuşmasını öğrenemedin mi ?

- vallahi tanrım , inan bana bu ülkedeki eğitim gitdikçe kötüleşmeye başladı . Derslerin çoğu boş geçiyor zaten öğretmenlerimiz de bize vakit ayıramıyorlar.

- gene ağlamaya başladın dimi lan Seyfi .

- ahh be tanrım , sorun bitmiyor ki , biri bitiyor biri başlıyor. . Sende elini eteğini çektin bizden . İşler çığrından çıktı .

- Bak Seyfi cim benim şaşkın kulum, sizi yaratanlar size beyin denilen bir organ verdiler, kullanın , sorunlarınızı çözün diye . Sende de var ondan biliyormusun ?

-aaaa yapma be tanrım, neden bana sardın şimdi. ? ben tek başıma ne yapabilirim ki ?

- haa bak şimdi esas konuya geldin . Seni takip ediyorum uzun zamandan beri . Doğduğundan beri şikayet edip duruyorsun , hep kendin için yaşadın .

   Sosyal yardım projelerinin hangisinde rol aldın . Bir gün eline bir kutu oyuncak alıp Çocuk esirgeme Kurumu na gidip o garip çocukları sevindirdin mi ?

   Bir gün eline 1 kutu lokum alıp , yaşlılar yurduna gidip , onlarla sohbet edip , ellerini öptün mü ?

   Bir gün bir hayır kurumu , bir hastalık derneği için para getirecek bir  proje ürettin mi ?

  Bir gün dünya çevre ve iklim problemine yardım için 3-5 arkadaşına ortak çalışma teklif etdin mi ?

 Bir gün  600 lira toparlayıp, evden çıkamayan engelli bir zavallı kuluma tekerlikli araba hediye etdin mi ?

-allahım ne olur daha fazla hırpalama beni .

-" Bak canım kulum benim , senin dünyaya gelme sebebin sabahtan akşama kadar dua edip bana kulluk yapman değil .  Sen yaşadığın toplum içerisinde faydalı, bilinçli, yardımsever bir birey olarak yaşamak zorundasın ".
   "Karşıma geldiğinde soracağım sana , insanlık için ne yaptın diye .  Eğer cevabın " ama ben islamın 5 şartını çok iyi yerine getirdim , hatta fazla 5 rekat namaz,defalarca hacca gitdim " ise yandın arkadaş ."

  " Ben sizden bana tapınıp durmanızı değil , aklınızı kullanıp kendinize, bana yakışır biçimde , çağdaş medeniyetler kurmanızı istedim "

  " Şimdi , kafanı ellerinin arasına al ve insanlık için  yapabileceklerini düşün" .

"Bir daha da her Galatasaray maçından önce bana dua edip durma . Çünki ben takım tutmuyorum ."
Artık aklınızı başınıza toplayın , yoksa İSA yerine size Ebu Süfyan'ı gönderirim ."

-zaten gönderdin bi tane be allahım "

-"gerçi siz şeytan dan beter oldunuz .Sizi ancak ters evrim düzeltir.
    ben kaçtım Seyfi , söylediklerimi unutma. "

-" tamam da allahım bu adamı ne zaman geri alacaksın, bıktık biz bundan "

-" yakında koçum yakında "

-" yaşa be tanrım , hoşçakal, kendine iyi bak , birşeye ihtiyacın olursa beni ara "

-" sağol baba "



28 Mayıs 2014 Çarşamba

TÜRK NEDİR .

Türk ORTA ASYALIDIR.
Türk barbardır .
Türk göçebedir.
Türk akıncıdır .
Türk maceraperestdir.
Türk savaşçıdır
Türk çiftçidir.
Türk ezilmeye başlar. .
Türk göç etmek zorunda kalır.

Türk hazarın KUZEYİNDEN geçer .
Türk kuzeyden yoluna devam eder.
Türk sağlam bedene sahiptir .
Türk üşümez ,
Türk mucittir.
Türk birliğini bozmaz.
Türk öğrenir.
Türk çalışır.
Türk yeni medeniyetlerle birlik olur.
Türk çağdaş devletler kurar.

Türk Hazarın GÜNEYİNDEN  geçer.
Türk  atlıdır.
Türk deveye binmeye başlar .
Türk tembeldir.
Türk bol bol uyur.
Türk arap kavimleriyle birleşir.
Türk  müslüman olmaya başlar .
Türk  cahildir.
Türk eğitimsizdir.
Türk çalar, çırpar.,
Türk riyakardır.
Türk hırsızdır.
Türk birbirlerine madik atar.
Türk bilimden uzaklaşır.
Türk kaderci olur .
Türk sefahat içinde yaşar.
Türk yabancı karı alır .
Türk batar .

Türk ATATÜRK olur .
Türk cesurdur.
Türk vatanseverdir.
Türk çalışkandır.
Türk zekidir.
Türk birbirini sever.
Türk dürüsttür.
ATATÜRK ölür.

Türk birbirine düşer.
Türk çağdaş eğitimi bırakır.
Türk yabancı uşağı olur .
Türk çalar, çırpar.
Türk cahildir.
Türk okula gitmez.
Türk yeniliğe direnç gösterir.
Türk bürokrasi sever .
Türk vergi çalar.
Türk bin türlü hile yapar.
Türk satılıktır.
Türk haindir.
Türk en koyu müslümandır.
Türk geri dönüşüne başlar.

Türk yobazları seçer.
Türk dincidir.
Türk kadercidir.
Türk yatar kalkar namaz kılar.
Türk merasimle cuma yı kutlar.
Türk hocalardan icazet alır.
Türk tarikatlara bölünür.
Türk mezhep kavgalarına başlar.
Türk değişik kutsal günler uydurur.
Türk artık uşak olmuştur.
Türk araplarla, hristiyanların arasında ping pong topu olmuştur.
Türk bir bakar , hamurunun %7 si türkdür.
Türk sebze çorbasıdır.,
Türk atatürk ... o kimdi ? der .

Ne mutlu türküm diyene .





2 Mayıs 2014 Cuma

AT MARDİNİ DEBRELİ CAN ...

Bie arkadaşım var, 6 yaşından beri tanırım . Hatta  5 bile diyebiliriz .
Aynı semtte 3 bina ara ile otururduk . İkimizin de dadıları yabancı olduğun için onlar dostluk yaparken biz de arkadaşla park da kumculuk oynardık . 
Bu arkadaş daha o yaşlarda bana sürekli masallar anlatırdı. Ben  ona göre daha fazla  sokaklarda daha doğrusu koruda vakit geçirdiğim için anlattıkları uykumu getirirdi .

Bizim arkadaşlığımız dadılarımızın bizi yanyana çişe tuttukları zaman başlamış. herifçi dönüp üzerime işemiş.
Bu huyunu sonraki yıllarda da devam ettirdi ve çeşitli zamanlarda işerken kendisine bakıp gülen arkadaşlarımızı bi güzel suladı .

Diteceğim o ki, bu arkadaş bizler gibi dışarıda çok fazla geçirmediği için olsa gerek evdeki hayatında kendisine anlatılan veya kulak misafiri olduğu yaşlılardan öğrendiklerini bize ilaveler yaparak anlatmya bayılırdı.

mesela bi gün gelip "  çocuklar bizim evin önündeki manolya ağacı 150 yaşındaymış "  veya bi başka gün " istanbul boğazı eskiden o kadar darmış ki 5 dakika da yürüyerek geçerlermiş " derdi .  Biz de ağzı açık ayran budalaları gibi dinler " allah allah " çekerdik.

Arasıra italyanca şarkılar söyler dururdu . Sonraki yıllarda o şarkıyı duyduğumuzda, onun şarkı sözleriyle   gerçek sözler arasında dağlar kadar fark olduğunu anladık.

Zaten acaip bir çocuktu, ilkokul 1. sınıfta sene ortasına kadar hergün dadısı okula gelir kapıda ona gazoz gösterir teselli ederdi. Garibim sürekli ağlar, sümükleri akar dururdu. Ondan dolayı öğretmenimiz olacak gaddar Dürdane ona " tuzlu burun " adını takmıştı.

Ne kadar ağlarsa ağlasın atmasyona hiçbir zaman stop demedi. Sürekli atadı tutdu.
Bu atmalar ileriki yıllarda da devam etti .şu anda 59 yaşında olan arkadaşımız hala atmaya devam ediyor.

Son atmasyonu ise ;  "yeni yelkenlimle 2.5 ay ege denizinde iş buldum temmuz 15 den ağustos sonuna kadar doluyum "  .

Tüm arkadaşlar tetikteyiz ve sürekli bu masallara yanlışlıkla inanma konusunda birbirimizi uyarıyoruz. hele hele kafaları çekdiğimiz zaman ve arkadaşımız anlatmaya başlamışsa içkiyi kesip, kendimizi ayıık tutmaya çalışıyoruz.

Çünki bu arkadaşımız hele bi de içkiye başlayıp 2 kadeh döktüyse işte o zaman masalcı nine yanında halt eder.

Neyse sonunda bu palavraları atmaması konusunda yoksa kötü olacağını söyleyip kendisini ilkna atmeyi başardım . Nasıl mı ?  Evlerinde çalışan travestinin yıllar sonra arkadaşımızı banyoya sokup sokup yıkadığını herkese anlatmakla tehdit ederek .
Tabii o yıllarda travesti arkadaş bu mesleğe yeni yeni giriş yaptığı daha doğrusu planlama aşamasında olduğunu açık yüreklilikle ifşa etti.

Şimdilerde bu arkadaşımız ne zaman masala başlasa, " hoooppp dedik Kadri geliyor " deyip , kısa kesmesini sağlıyorum ..

Ben bu arkadaşımız konuştuğu zaman bir kere bile olsun mangal da kül bıraktığına şahit olmadım .
Sıkı atar haa.

16 Mart 2014 Pazar

BAŞKAKAN DAN MAZİDE KALDI VAAZI.

Bazı şeyleri unutmak ne güzel .

AK patiden önceki Türkiye manzaralarını hatırlayalım .

Suları akmayan şehirler,  su bulamadıkları için toprakla abdest almaya çalışan benim mütedeyyin vatandaşlarım vardı.

Kağıt sıkıntısından dolayı insanlar tuvalet kağıdı yerine gazete kağıdı kullanırlardı . Akşam adam eve geldiği zaman gazete çocuklar ve hanım tarafından kullanıldığı için, hanımı yüzüstü yatırır gazete okurdu.

Kışın yolları kapanan köylerimiz vardı . Şimdi ise bizden kurtulmak için kendi yollarını kendileri kapatıyorlarmış zındıklar.

Sürekli zarar eden kamu bankaları vardı . Şimdi ise tüm yandaşlarımıza bu bankalardan teminatsız istedikleri kadar kredi veriyoruz.

Tek şeritli "git git bitmeyen" yollar vardı . Biz bunları " git git biten " duble hale getirip geçiş ücretlerini duble geçirmeye başladık . İnsanlarımız bu yollardan geçmeye, geçirilmeye doyamıyorlar.

Benzin fiyatlarını dünyanın muasır medeniyetlere ulaşmış ülkelerinin arasında 1 numuro yaptık . Benzin istasyonlarından depoyu dolduranlara 1 tepsi KOL böreği vermeye başladık.

Polis tarafından sürekli iyi muamele görüp dayak özlemiyle tutuşan insanlarımız vardı . Allahın izniyle bu özlemlerini sona erdirdik . Sokağa çıkan her vatandaşımıza bir kamyon sopa, yanında 1 kutu biber gazı hediye etmeye başladık.

Mahkeme ve polisin yerini almış suç örgütleri vardı. Bunları hepsini hapise tıktık. Onların yerine Fethullah Hoca ya ait ekipleri görevlendirdik . Onlarda sağ olsunlar inşallah , tüm askerleri , profesörleri ve islam alemine faydaları olmayan laik kişileri  Silivri'ye tatile gönderdiler.

Eskiden ortalık yemyeşildi ve insanlar ağaç görmekten sıkılmışlardı . Biz allahın izniyle maşallah ormanların, parkların büyük bir kısmını gençlerimizin seyahat gereksinimlerinin karşılanması için AVM lerle donattık .

Küf kokan mahkeme salonları vardı, adaletin tecelli etmesi en az 20 yıl sürüyordu . Yaptığımız Adalet Sarayları sayesinde gül kokulu salonlarda bu süreyi 19 yıla indirdik .

Bankalar kredi vermeye çekiniyorlardı . Şimdi maşallah ve inşallah 31 kalem masrafla tüm halkımıza gerekli kredileri 3-5 teminat, 2-3 ipotekle anında ve tek bir sms ile veriyorlar.

Sokaklar bomboş ve ıssızdı .  Biz tüm mümin kardeşlerimize, sokaklara seccadeler, hasırlar koyarak,  namaz kılma özgürlüğü getirdik .

Ülkemizde yeterli sayıda akil insan yoktu . Etrafta ne kadar boşta vatandaş varsa onları gerekli ikna yolları ile eğitip alil insan yaptık .

Memleket de gençleri eğitecek , onlara maneviyatı, bilimi öğretecek beyinler yoktu . Cübbeli Ahmet Hoca, İsmailağa,Ali Rıza Demircan gibi bilim adamları yetiştirdik.

Başları üşüyen kadınlarımız vardı . Allahın izniyle hepsinin başını türban denen harika moda simgesiyle kapattık.

İnsanlar Atatürk, laiklik, bireysel özgürlükler diye tutturup duruyorlardı . Onları dinlerine bağlı vatandaşlar yapmak için gerekli düzenlemeleri yaptık .

Bu kötülükler hep mazide kaldı .

Artık varsa yoksa  hadisler, tekkeler, tarikatlar, mezhepler, hocalar, türban, badem bıyık .

Kısacası dindar bir nesil için gerekli adımları, uyuyan laikler sayesinde attık .

Büyük medeniyet yolunda daima ileri.

İyi uykular Türkiye.


23 Şubat 2014 Pazar

BENİM BİDON KAFALI BACIM.


Kabataş ta uğradığı müessir saldırı neticesinde psikolojisi bozularak halüsinasyonlar görmeye başlayan başkakan Erdoğan'ın kıl bacılarından yalancı Zehra nın anılarıdır bu yazı.

" bir gün oturduğumuz Fatih çarşamba da gezinirken kendimizi kabataş ta tramvay durağında bulduk . Kocamı aradım nerede acaba diye . Bulamayınca telefon ettim . Bana " kalabalık bir günahkar grubun arasına düştüm, beni iteleye kakalaya Beşiktaş'a kadar sürüklediler " dedi.

Çok üzülmüştüm, gözlerimden yaşlar akıyordu yukarıya doğru . Bebeğim bir şey anlamasın diye arkamı dönüp Seyrantepe otobüs durağına karşı ağladım ağladım .

Kocamı çok seviyordum, onun itelenip kakalanması beni derinden sarsmıştı.ne de olsa benim saçlarımı ötrmem konusunda yardımcı olan ve beni tanrıya yaklaştıran oydu .

Erkeğim benim ..

Tam o sırada arkamda gürültüler duydum. Döndüğümde 2000 cıvarında silahlı bir grubun " en büyük hazreti isa başka büyük yok " diye koşturduğunu gördüm  ve çok üzüldüm .

Halbuki bizim peygamberimiz daha büyüktü ve sonuncu peygamberdi.  Bunu kendilerine güzelce anlatmaya çalıştım ve kuran dan ayetler okudum .Bebeğim de huşu içerisinde miyavlamaya başlamıştı.

Bu grup tamamiyle siyah deri kostümler giymişti, ellerinde kırbaçlar, çivili sopalar, titreşimli uzun  uzuv şeklinde çubuklar vardı. hepsinin burunlarında ve kulaklarında muhtelif ebatlarda küpeler sarkıyordu.

Erkeklerden bir tanesi ne " erkeksen bana vur , beni kırbaçla " diye bağırdım. Vurmaya ve beni soymaya başladı , üstüme oturdu ve elindeki rakı şişesiyle göğüslerime vurmaya başladı. Aynı zamanda burnumu sıkıca tutmuş, incilden ayetler okuyordu.

kafasında türban olan gençlerden biri elindeki Tevrat ı kafama vurdu, kendimden geçtim "

Uyandığımda yatağımın kenarında yere düşmüş vaziyette buldum kendimi. Kesin bu deri kıyafetli sapıklardan biri beni itmiş olmalı yataktan aşağı.

Sayın başkakan ım ne olur bana vuran o gençleri bulun geri getirin. Daha bir çok şey yapacaklarına söz vermişlerdi.

Vurun bana allah rızası için  vurun , ben Zehra'yım, türbanlı bacınız.




17 Şubat 2014 Pazartesi

FENERBAHÇE KULÜBÜNDEN TARİHİ AÇIKLAMA

Galatasaray Spor Kulübü nün  FB nin Kasımpaşa ile yapmış olduğu fudbol maçından sonra yapmış olduğu , Futbol Federasyonunu uyarıcı açıklaması sonrası , Sazanspor..pardon Fenevbahçe Zipor Kulübünün yapmış olduğu eğitici açıklamayı aşağıda bilgilerinize arz ederim .

" binlerce yıldır aynı toprakları, aynı yemekleri paylaştığımız , aynı yağan yağmurlarda ele ele kol kola yürüdüğümüz, mutlulukları, hüzünleri paylaştığımız GalatasarayJimnastik Kulübüne gönül vermiş, gönlünü renklere kaptırmış yüce dostlarımıza ;
  Dün Kasımpaşa lı kardeşlerimizle yapmış olduğumuz ve hakem arkadaşların büyük uğraşılarımızla lehimize vermiş olduğu haklı kararları tenkit eden Galatasaray lı dostlarımıza sporun Atatürk ün dediği gibi  ahlaklı, dürüst bir eylem olduğunun şüphe götürür olduğunu hatırlatmak isteriz.

Kurumsal açıklama yapan yöneticilerin illahi üniversite mühendislik fakültesinden mezun olma şartının olmadığını, isterlerse ortaokul 2.sınıf terk arkadaşlarında yorum yapabileceğini hatırlatmak isteriz.

Bağdat Caddesinde ki büyük yürüyüşte bize destek veren  1 adet erkek, 1 adet kadın  GS taraftarının ileri ki yıllarda  GS Kulübü tarafından desteklenmeyerek yalnız bırakılmalarının   onlar üzerinde ne gibi travmalar yaratabileceğini hatırlatmak isteriz. 

GS Kulüp Başkanının da bu açıklamada yer alarak koca fenevbahçe camiasının hisleriyle oynamasının bu gençleri ciddi psikolojik sıkıntılara sürükleyebileceğini belirtmek isteriz. Başkanlar bugünler, yarınlar ve geçmişler içindir. 

Tarih yazma yalanlarının iki camia arasında derin acılar oluşturabileceği gerçeğini hatırlatmak da fayda telakki etmeliyiz . 2000 yılında alınan UEFA Kupasının hangi şartlar ve masa oyunları ile kazanıldığının dedikodusunun her tarafta yapıldığını bilmediğimiz sanılmasın.

Şanlı eğitim kurumumuz olan Bağdat Caddesinde mukim Fenerbahçe Lisesi nin tedrisat ve öğrenci kalitesi açısında  Beyoğlu eğlence merkezinin göbeğinde yer alan  Galatasaray Lisesi ile mukayese edilmesinin ne kadar ezik ve anlamsız olduğunu kamuoyunun takdirlerine sunarız. 
Bu eğitim kurumumuzun tüm talebeleri yaş ortalamasının 3 yaş üstünde olgun kişilerdir ve hepsinin adliyelerde aslan gibi dosyaları mevcuttur. 

Gülme nin insani bir duygu olduğunu , kendilerinin bize bol bol güldükleri gibi bizim insanlarımızın da, ezik olsalarda, gülme hakları olduğunu kendilerine öğretemediğimiz için üzüntü duyarız. 

Antalya maçı hakemi kardeşimize sevgiler ve saygılarımızı sunar, çocuklarının eğitimleri için Fenevbahçe Lisesi nin kendilerine her zaman açık olduğunu , beğendiği her hangi bir daire varsa müteaahhitlerimizin kendisine her türlü kolaylığı sağlayacaklarını burada namusumuz ve şerefimiz üzerine and içeriz.

Kulübümüz de şike ve teşvik üzerine kurslar Mart ayında başlayacaktır.başvurular Boklu Dere Tesislerine yapılabilir. 

saygılarımızla
1907 FBliler derneği, 1907 Genç FB liler, 1907 genç Oğlanlar,1907 orta yaşlı FB liler, 
1907 tekaüt FB liler, 1907 ileri yaştaki FB liler, 1907 dereağzı FB liler, 1907 dere arkası FB liler, 1907 eski oyuncular, vs vs .



1 Ocak 2014 Çarşamba

YENİ YILDA NELER BEKLEMEMELİYİZ.


1.  Ekonomi de düzelme beklemek tam bir pembe rüya  olacaktır. Bu rüyanın star'ı ise pembe terlikleriyle Başbakan olmalı.

2. Erkekseniz karılarınızdan, kadınsanız erkeklerinizden  gerek yatakta gerekse alışverişte cömerlik beklemeniz tam bir hayal kurmak olacaktır.
   Ahali gerek cahilliklerinden gerekse vurdumduymazlıklarından dolayı self-tatmin sistemine devam edecekler.

3. Gençlerimizde okuma, bilgi edinme, saygı, sevgi gibi olguların oluşmasını bekleyenlere yazık olacak. Gençlerimiz dizi seyredip, SMS göndermekten başlarını alamayacaklardır.

4. Ruh hastaları sayısında gerçek bir artma olacak, nüfusun ciddi bir kısmı ruhi dengesizlik moduna geçecektir.

5. Trafikde seyretmeye çalışacak vasıtaların siperliklerine minik yeşil kutsal kitap sıkıştırıp ,tanrıya trafiğin düzelmesi için dilekte bulunanların sayısı daha da artacaktır.
   Bu dilekte bulunan bazı öküzler 70km/saat hız yapılması gereken yollarda 180km yaparken gene tanrıya kendilerini kollması için dua etmeye devam edecekler.

6. İşlerin iyi gitmesi için yığınlar iş yerlerinde ki giriş kapısının üstüne  karınca duaları asacaklardır, asmalılardır. Çünki Türkiye de makro ekonomik dengeleri düzenleyen tanrıdır.

7. Kocalarıyla araları bozuk olan veya kocalarının kendilerini boynuzladıklarını sanan aval kadınlar, ilişkiyi düzeltmek için bilimsel yollara başvurmak yerine, bazı semtlerdeki hocalarımıza gidip dualar yazdırmaya full
devam edeceklerdir.

8. iş adamlarımız her zaman olduğu gibi içinde bulundukları sene içerisindeki tüm adımlarını yamuk, çoğu gay medyumlara danışarak atacaklardır.

9. Tabii uzun yıllardan beri türk halkının vazgeçilmezi olan yatır  seyahatleri tüm hızıyla devam edecektir.
  Bu senenin en popüler mekanı  " yaşadığı TASAVVUR  edilen , ve mezarının orada olduğu  TAHMİN  edilen  12 metrelik dev mezarıyla  YUŞA HAZRETLERİ  dir.
 Mezarın etrafında tur atılırken sağdan kıyım kıyım gidilmesi gerekmekte olup, okunacak dualar broşür olarak elinize verilecektir.

  Tan turlar   10.- TL   , yarım tur    5.-TL  dir.

10.  Ben daha fazla yazıp ta sizin sürprizlerinizi daha önce ifşa etmeyeyim . Siz en iyisi başınıza gelecekleri geldikçe öğrenin.
   Nasıl olsa, daha önce bilseniz de dizi seyretmekten önlem almaya vakit bulamazsınız .

YENİ YILINIZ KUTLU , YOLUNUZ AÇIK OLSUN .

NOT :  Eyüp te  Muhammed Hoca muskalarınız için hizmetinizdedir.  Boyunlarınız muskalarla dolsun benim sevgili okurlarım .
  Sakın ha Tanrınıza kendi başınıza dua edip bir dilekte bulıunmayın. Çünki bu işler aracısız olmamaktadır.