30 Nisan 2012 Pazartesi

TÜRKİYE DE AİLE YAPISI VE MANYAKLAR.

Böyük Türkiye de geçenlerde yapılan ve aile yapısını inceleyen kapsamlı anket sonuçları bir çok gerçeği ortaya koymuştur . 

Bu gerçeklerle yüzleşmeye hazırmısınız ? 

Bence bu yazıyı hiç okumayın . utanç duyabilirsiniz . gerçi  " yüzümüz ayakkabı köselesi gibi "  diyebilirsiniz  ama genede anket sonuçları sizi rahatsız edebilir . 

Tabii biraz utanma sıkılma duyguları kaldıysa . 

" kaldı " diyenlerden özürler dilerim . " efendim ? " diyenlere sevgiler .

Ailelerin %93,8 i hiç gece kulübü , bar gibi yerlere gitmediklerini beyan etmişler . Bu gayet normal . Adamların cebinde paramı var ki gece kulübüne gidip soyulsunlar . 

Gerçi bu insanların ceplerine para koysan da gitmezler . Onun yerine " ay çekirdeği " alıp TV nin karşısında mallar gibi dizi seyretmeyi tercih ederler. 

Geçenlerde bir arkadaşın( A+) evine davetliydim. kapıdan girer girmez karısı lütfen ayağa kalkıp " hoşgeldin, bize 45 dakika müsaade et , bizim dizimiz var " dedi.  " peki " ben bir kenarda oturur sizi seyrederim " dedim .  Hiç üzerlerine alınmadılar . 

Çüşşşş artıkın be . 

Gene bu araştırmada erkelerin büyük bir çoğunluğu  " kadınların  bakire olmasını "  , kadınların ise  " erkeklerin paralı olmasını "  tercih etdikleri ortaya çıkmış.

İşte budur;  kadın dediğin başka el değmemiş, paketi açılmamış çikolata gibi olmalı .
Ne o öyle paketi açılmış, dokunulmuş çikolatayı ne yapalım biz . 

Bize, genlerimizin gereği olan kanlı bir ilk gece lazım .Kan lazım kan .

Ankete katılan ailelerin %80'i birlikte hiç tiyatro ve sinemaya gitmediklerini , %64 üde hiç tatile gitmediklerini belirtmişler . 

Aile yapısına bak hizaya gel . Beraber tek yaptıkları , hiç konuşmak zorunda olmadıkları zaman olan TV de dizi seyretmek .

Bu şartlar altında, anketin ortaya çıkardığı sonuç ; boşanmaların büyük bir kısmının ilgisizlik ve sorumsuzluktan dolayı vuku bulduğu . 

Hahahaha kadın nasıl ilgilensin adamla,  " o suratsız adam Bihter'i ha düzdü ha düzecek ".
Bırakıp kocasıyla ilgilense Bihter becerilmiş olacak, güzelim icraat kaçmış olacak . 

Kısacası durum bir hayli kötü . Böyle aile olacağına olmasın daha iyi diyenlerin oranı %76.

Ne dans , ne kültür ve sanat faaliyetleri, ne beraber gezme tozma , ne sohbet, ne de  adam gibi seks .

Ne hobileri var , ne okurlar, ne çocuklarını eğitecek vakitleri var . Ama  allah için nüfusun  %98 i dini bütün olduğunu söylüyor .

Yeter de artar kardeşim , daha neye gerek var . Allah inanana yardım eder.

Çocuklar tek başlarına, sms göndererek büyüyorlar.

Ayrılın bence.

Sizce ?


















27 Nisan 2012 Cuma

İNSAN HAKLARI DENEN ŞEY KULLUKTA VARMIDIR.

İnsan Hakları  diye bir şey tutturmuş insanlar .

Neymiş insanlarında hakları varmış , insanların demokrasilerde bir takım özgürlükleri ve buna bağlı olarak bir takım alacakları varmış .mış mış

Bilhassa bu hristiyan toplumlarında bu  İnsan Hakları denen zırva had safhaya ulaşmış .

İnsanlar çılgınlar gibi , devletten hesap soruyorlarmış. Sürekli devleti rahatsız ediyorlarmış ve yeni taleplerde bulunuyorlarmış .

Bu yetmiyormuş gibi , bir de Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini kurmuşlar ki burada hakları yenildiği zaman hesap soruyorlarmış.

Bu gavur kardeşlerimiz, zahmet edip gelsinler de  buradaki İnsan Hakları kavramının nasıl içinin boşaltılıp, yerine hadislerle doldurulduğunu görsünler .

Bizden biraz ders alsınlar .

Bakın dün adalet bakanımız Sadullah beyefendi AİHM nin çok fazla konuda yetkili kılındığını , olur olmaz konularda ahkam kesmemesi gerektiğini söylemiş .

AİHM nin iç hukuk yollarında mağdur olan vatandaşların haklarını  savunmak için AİHM ye başvurduğunu , mahkemeninde çok çabuk karar verdiğini söylemiş .

Sayın Bakan , adam olun da vatandaşlarınızın haklarının yenilmemesi için mahkemelere çeki düzen verin , insanların yıllarca mahkeme kapılarında süründükten sonra  adalet mekanizması tarafından ezilmesine mani olun ondan sonra ahkam kesin .

Neymiş AİHM aceleci davranıyormuş . Yok ya herkes enayi sen akıllısın .

10 sene olmuş iktidara geleli. Ne yaptınız Hukuk pardon Guguk sistemini düzeltmek için ? .

Siz istiyorsunuz ki insanlar kadıya gitsin yada şeyhülislam efendiye . , onlar bir karar versinler , oldu bitdi.

Şeriatın kestiği parmak  acımasın . Allahın kulları bıraksın bu insan haklarını filan kulluk etsin .

Olur canım , başka ??

25 Nisan 2012 Çarşamba

DOKTORLARI NEDEN ÖLDÜRMELİYİZ..

Çünki onlar hayatlarını, hepimizin sağlığı daha iyi olsun diye dirsek çürütmek yerine, muayenehanelerinde 2 tık tık 1 reçete ile  adam kazıklamakla geçirmiş  insanlardır.

Çünkim onlar merhamet duygularının ağır basması gereken bir iş sahibi olduklarını unutarak işlerini savsaklamaktadırlar.

Çünkim onlar sağlık ve afiyet dağıtma gibi kutlu bir göreve sahip olduklarını unutarak , bir an önce akşam olup da evlerine kaçmak isteyen insanlardır.

Çünkiciğime onlar şifa verdiği inanılanla insanlar arasında aracı olmaları gerekirken işlerini savsaklamaktadırlar.

Çünkü onlar vicdanlı olmak ile soğukkanlı olmak arasındaki dengeyi bir türlü kuramayan insanlardır.

Çünkim onlar hayat ile ölüm arasındaki ince çizginin farkında olamamış , olsalarda buna önem vermemiş insanlardır.

Çünki onlar "insan" ile "insanlık vasfını kaybetmişler " arasında ayırımcılık yapan insanlardır.

Çünkü onlar arabalarını satarken " doktordan " başlığı altında ilan vererek diğer insanlardan avantajlı duruma geçen insanlardır.

İşte yukarıda bahse konu karakteristik özelliklerinden dolayı, tüm doktorları- istisnalar kaideyi bozmaz-  Taksim veya Sultanahmet Meydanlarında sallandırmak  gerekir.

Olmadı en müsait bir köşede kıstırıp, hacamat etmek lazım .

Ellerinize sağlık..

23 Nisan 2012 Pazartesi

BEN BU HAPİSANEYİ BEĞENMEDİM , DENİZ KENARINDA OLANI YOK MU?

Ülkenin birinde çok uzun yıllardır kendisine  çeşitli suçlar isnat edilen bir zat_ı muhterem, sonunda yakayı ele vermiş ve yargılanarak hapse mahkum edilmiş .

Fakat bir türlü suçlu olduğuna inanamıyormuş .

Sürekli TV kanallarına  suçsuz olduğunu söyleyip duruyormuş.

Kendisi hariç herkes suçlu olduğuna %100 eminmiş.

Kendisine, teamüllere aykırı olarak hangi hapishane de ikamet etmek istediği sorulmuş .

O da düşünmek için biraz süre istemiş ve en kısa zamanda bir mapushane belirleyeceğini ve diğer isteklerini bir liste halinde vereceğini yetkililere bildirmiş.

Kendisine açık ceza evi teklif etmişler , " Üşütürüm açık havada  , sonra idi idüğü belli olmayan kuşlar saldırabilir " demiş .

Antalya yı teklif etmişler ,  " orada havalar çok rutubetli ve sıcak " diye itiraz etmiş .

Bodrum  Mapushanesini teklif etmişler , bu teklife de " iyi de pencereden sokakta gezen mini etekli, şortlu kızları görüp , moralim bozulabilir " demiş.  " Sonra Bodrum da Elazığ daki gibi ceviz yok, ceviz yemeden yaşayamam " diye devam etmiş. .

Şimdilerde, akşamları eve çıkabilmesine müsaade edecek bir müdürü olan uygun bir hapisane araştırılıyor.

Diyeceksinizki " isnat edilen suçlar çok vahim , nasıl oluyor da böyle bir kişiye sadece 5 yıl , Aziz Yıldırım'a 100 küsür yıl isteniyor ? " .

Haa burası Türkiye yok öyle .

Yerse ..

Yemezse yediriyorlar.  

21 Nisan 2012 Cumartesi

SİZ ÜNİVERSİTE OKUSANIZ NE OLUR , OKUMASANIZ NE OLUR . telerimizGiren bir

Üniversitelerimizin hali malum .

Giren bir pişman , girmeyen başka bir pişman , çıkan hepten pişman . ,

Ne oldu , yere göğe sığdıramadıkları koca kafa oğlumuz  ilim irfan yuvası üniversiteye girdi , biz adam olacak zannederken herifçi anarşist oldu . Sokaklarda diğer ideoloji  mensupu okuldaşlarını kovaladı , yakaladıklarını kurşunladı , yakalayamadıklarını polise ihbar etti.

Anne ve babası da " çocuğumuz  ünüversiteyi bitirince doktor olacak " diye sevindiler .

Bunlar 1970-80 li yıllarda olanlardı .

Sonraları yeni hükümetler yeni palavralarla iktidara gelince zannettik ki insanlar birbirlerini sevecekler , huzur içinde okuyacaklar , üniversitelerimizin kaliteleri yükselecek falan filan .

Gerçi bu eğitim konusu çok önemli değil ama konu bulamadığım için saçmalayayım bari dedim .

Son YGS ( neyse ?? ) sınavlarında 50.000 küsur talebe sıfır çekmiş . 2011 de bu sayı 38.000 kazma imiş.

Temel matematik de 40 sorunun tümünü yanıtlayan kazma sayısı sadece 1316 .

Peki kaç kişi sınavlara girdi  1.837.737 . Bunlardan sadece 1316 sı tüm sorulara cevap verebildi . Türkçe de sadece 926 kişi tüm sorulara doğru cevap verdi.

Haa bu arada unutmadan şunu da ilave edeyim , müracaat eden talebelerden 57.000 adet kazma sınavlara girmekten son anda vazgeçmiş .  ŞAKA gibi değilmi . Herhalde, bir kısmı  fenevbahçe antremanı nı seyretmeye Bokludere'ye, bir kısmı vaaz dinlemeye gitmişlerdir. Bir kısmı da uyanamamıştır .

Arkadaşlar bu kazmalar 3 sene orta , 4 sene lise de okudukları müfredat dan neden sınva girmezler ??

Dershanelere 1 senede ( 365 gün eder )  2 milyar dolar para verildiğini biliyormusunuz ?

Cevap yok dimi ?  Olacağını da beklemiyordum zaten .

Özür dilerim rahatsız etdim . İyi uykular.

Alda rahatlık versin ..

Haa Sümeyye kızımız 1. gelmiş tebrikler . Ne yapsın kızcağız , o yasak , bu ayıp , şu günah derken evde oturup ders çalışmaktan başka ne yapsın .

20 Nisan 2012 Cuma

FANATİK BİR AVUKATIN MACERALARI .

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde bir ülke varmış .

Bu ülkede yaşayan insanlar, nedense bir türlü terbiye edilemezmiş .

Doğumdan ölene kadar büyük bir sorumsuzlukla, boşvermişçilikle, gelişime karşı duran tavırlarıyla yaşayıp giderlermiş.

Büyük bir çoğunluğu da yaşamlarının her alanında radikal imiş.

Bu ülkede Murat Gökhan Orçun adlı bir Avukat çıkmış. Bir futbol takımının iki elemanı nın antrenman sahasında kavga etmesini kendine dert edinmiş ve bu durumu yargıya taşımaya karar vermiş.

Bu avukat arkadaş,  futbolculardan birisinin diğerine yumruk atmasını " kasten adam yaralama ve adam öldürmeye  eş değer " kabul ederek , savcılığa  bu olayı örtbas eden GS kulübü hakkında suç duyurusunda bulunmuş.

Bu avukat arkadaş , F.Bahçe Avukatlar Derneği üyesi olduğunu , ama bu başvuruyu bir vatandaş olarak yaptığını söylemiş.

Aferin çok iyi yapmış . Biz ülkemizde böyle vatandaşları görmek istiyoruz .

Adam mağdurdan yana . Yani bir süpermen .

Acaba arkadaş, Fenerbahçe  antrenman sahasında kaleci Rüştü yü döven ve basına yansımamış bir yığın kavga olayı konusunda girişimlerde bulunmuş mu ?

Mağdur insanları savunmayı, haklarını aramayı kendine vazife edinmiş , bu kadirşinas insan , bundan sonra kendisine başvuracak tüm vatandaşlara yardımcı olacak mı acaba .

Olmazsa namert dir.  Bunun takipçisi olmaya karar verdim .

Bu arada ispanyol vatandaşı Riera yı korumaya alan bu güzel davranıştan dolayı kendisine burada GS kulübü ve ülkem adına sevgi ve şükranlarımı göndermekten mutluluk duyarım .

Sağolsun varolsun .Çok yaşasın bu güzel insan .

Bundan sonra her hakkınız yendiğinde beyefendi ye müracaat edin .

16 Nisan 2012 Pazartesi

TÜRKİYE DE FUTBOL VARMI YOKMU ? YOKSA NEDEN POLİS VARMIŞMIDIR. ..

Dünyada bir başka kara parçası olsun ki bizden daha  engebeli olsun .

Tabii engebe deyince, siz eminim dağlık bölgelerden bahsettiğimi zannetmişsinizdir .

Aklınıza hemen lise dönemlerinde atlasta gösterdikleri coğrafi harita gelmiştir. Biliyorsunuz ki bir de beşeri harita vardı ve bu haritada insanların ve hayvanların yerleşim bölgeleri gösterilirdi.

Hangi bölgede öküz yoğunluğu var , hangi bölge en fazla ayı göçü alıyor.

Hep bildiğimiz, marmara bölgesinin enfazla hayvan göçü aldığı idi ve bu aynen devam ediyor.  Çünki tüketim en fazla burada .

Tüketim derken siz ne anladınız ?

Hahahahaha ilahi güldürdünüz beni. Bazılarınızın kitap dediğini dıuyar gibiyim . Allah sizide güldürsün .

Kitapmış!

Bakın konu dağıldı gene . Ben futboldan bahsedecektim , siz konuyu nereye çektiniz. Daha doğrusu konu oraya kendiliğinden çekiliyor.

Öküz çekiyor da ondan , benim bir suçum yok .

Dünyanın hiçbir ülkesinde misafir takım seyircisi yasaklanmaz . Sözde emniyeti sağlayan ve içerisinde polislerin vazife yaptığı daha doğrusu yapmaya çalıştığı kurum , gerekli önlemleri alır, müsabakaların huzurlu geçmesini sağlar .

Bu da gayet basittir, yabancı takım seyircisini bir yerde toplar , otobüslerle stada getirir, yoğun koruma eşliğinde stada sokar, sonra oradan çıkarır , aynı noktada siktireder, böylece iş de biter .

2500 adet Yak'ı  geçmiş senelerde olduğu gibi kontrol etmek  çok zor değil .

Toplu sokar, toplu çıkarırsın .  Yani bir nevi toplu gösteri.

Sen bunu yapmazsan, seyirciyi futboldan mahrum bırakırsan, futbolu öcü gibi göstermeye devam edersen , futbol seyircisi azalır, sonunda  Yayıncı Kuruluş dan babayı alırsın . Çünki kimse maça gitmemeye başlar .

Zaten futbol da futbol olsa,  Avrupa da esamesi okunmayan spor dalı .

Nüfus 73milyon, yurt dışına transfer olabilen futbolcu sayısı  2.

1900 lerin başından beri yapabildiğimiz, Galatasaray ın aldığı 2 kupa.

Sonuç, kendi ahırımızda tepişiriz de bari 2 taraf tepişmeyi seyredebilsin . Polis bunu halletsin , Cop var , Biber Gazı var, Tazyikli Su var, Boyalı su var.

Polis içinde değişiklik olur . Onlarda hep talebe, işçi, öğretmen dövmekten sıkılmışlardır. Biraz da şut atarlar ne güzel.

Pazar günü  bir kaç bin FB'li olsa da dövsek fenamı olur :))

15 Nisan 2012 Pazar

HOCAM, SABAH HELAL ÇAY İÇMEK SEVAB MI ??

Bir gün geçmesinki dinciler yeni bir adet çıkarmasınlar .

Amaçları ibadet mibadet olmayan , kutsal kitaplarını okumasını bile beremeyenler sanki laik düzene inat hergün bir yenilikle karşımıza çıkıyorlar .

İşin kötüsü , bunlara bir çok kişi ve kurumda alet olamaya hazır ve nazır  aportta bekliyor .

Ben, 5-6 sene hariç tüm ömrünü maalesef bu ülkede geçiren bir kişi olarak , " Helal Gıda " diye bir şey duymadım .

Ben duymadımsa " yoktur "

Yahudileri taklit etmek amacıyla önce bir "Helal Et" furyası başlattılar . Daha sonra bu MODA değişik gıda ürünlerine yansıdı .

En son da Çaykur denilen alengirik ve fuzuli kurumun yeni uygulamasına kadar uzandı .

Evet son moda  helal ürün " ÇAY " . Neymiş Helal Çaymış . Şaka gibi değilmi .

Çaykur müdürü olacak kişiye sormuşlar , " peki çayı nasıl helal yapacaksınız ? helal çay ne demektir ? biz şimdiye kadar Haram Çay mı içtik ? diye .

Tabii cevap " kem küm " .

Ben size AKP kaynaklarından aldığım bilgiyi aktarayım ;

1. Çay ı toplayan kadınlar , sabah evden çıkmadan önce muhakkak abdest alacaklar .
2. Çay ı toplamaya başlamadan önce besmele çekip, niyet edecekler.
3. Toplanan çaylar , taşınmadan önce dualar eşliğinde traktör romorklerine yüklenecek .
4. Çaykur fabrikasında , hocalar tarafından okunmuş sularla yıkanacaklar.
5. Çayların doldurulacağı kutular Diyanet İşleri tarafından Helal kabul edilmiş matbaalar tarafından basılmış olacak .
6. Bu çayları taşıyan kamyonlar , yola çıkmadan önce tekbir getirilerek ve arkalarından zemzem suları dökülerek uğurlanacaklar.

İşte bu şartları ihtiva eden çaylar " Helal " olacak . Bu çayları içenler mümin , diğerleri " zındık " kabul edilecek.

Bundan böyle , aşağıdaki çaycıya " 4 çay getir " diye bağırılmayacak . Önce çayın Helal olup olmadığı öğrenilecek , daha sonra ,
" çek 4 demli helal çay " diye bağırılacak .

Bunu yapmayana çaylar " zehir zıkkım " olsun ..Afiyet şeker olmasın .

12 Nisan 2012 Perşembe

İNTİKAM SOĞUK YENEN PİLAVDIR .


Hani diyorlar ya , iktidar sürekli intikam peşinde diye .

!923 Cumhuriyetinden sürekli intikam alıyor diye .

28 Şubat post modern darbesinden intikam aliyor diye . 

Bu adamlar neden sürekli intikam peşinde onu bir soruşturmak lazım , anlamak , sindirmek lazım . Tabii eğer bu intikam almaya inanıyorsanız . 

Belki de sadece demokrasinin gereğini yapıyorlardır . Biz de demokrasi bilinci gelişmediği için anlayamıyoruzdur . 

Olaya biraz da pozitif bakmak lazım. 

mı acaba ?

1923 de ne olmuş , Osmanlı neden yıkılmış , neden yeni bir cumhuriyet gerekmiş, bunları biliyormusunuz ?

Daha doğrusu bu intikam hırsıyla yananlar biliyorlarmı ? 

Selçuklular neden yıkılmış da Osman Efendi gitmiş Osmanlı Devleti adı altında yeni bir devlet kurmuş . 

Bence çok ayıp etmiş Selçuklulara . 

1923 yılında da Atatürk ve arkadaşları çok ayıp etmiş Osmanlılara .Keşke bıraksalardı da İngiliz mandası olsaydık . Hiç olmazsa şimdi çoğumuz hristiyan olurduk da  eşlerimiz, çocuklarımız la gider adam gibi ibadet ederdik . 

Olmadı dimi, beğenmediniz . 

Bir de " bardağın dolu tarafından bakmaya çalışın " .  Düşünsenize , ne ezan gürültüsü olurdu , ne kanunsuzluk var olurdu . Hergün Fish&Chips yerdik , çünki  ingilizler trolculüğe müsaade edip kendi ayaklarına sıkmazlardı .
1923 de kurulan yeni Cumhuriyet yüzünden babaannem ve anneannem başlarını örttükleri zaman saçları gözükürdü . İşte bu yüzden günahkar oldular ve büyük bir ihtimalle "kutsal kitap" da yazan emire uymadıkları için cehenneme gitmişlerdir . 

İşte iktidar daki Badem bıyıklı, sünnetli  arkadaşlar bizde cehenneme gitmeyelim diye yardımcı olmaya çalışıyorlar. 

Ne var bunda ???

Ama önce intikam , sonra devrimlere geçerler .


9 Nisan 2012 Pazartesi

12 Eylül - 13 Eylül -14 Eylül -1980 ....9 Nisan 2012

 O günden bu yana ne değişti diyeceksiniz .

Eminim ki çılgınlar gibi merak ediyorsunuzdur . Kafa yapımız ne kadar değişti acaba diye .

Ben size deyiverem .

Hiçbir şey değişmedi . Daha doğrusu 32 senede kafa yapınızın , düşüncelerinizin katettiği mesefe çok daha fazla ve olumlu olmalıydı .

Ama geriye dönüp bakdığınız zaman, tabii eğer o yıllarda olgun bir kişilikseniz, bir arpa boyu yol gitdiğimizi görebilirsiniz .

Teknolojik aletler, iletişimdeki ilerleme , harika alışveriş merkezleri , gökdelenler hariç herşey hemen hemen aynı gibi .  Haa bir de gümrük mevzuatı değişti ki avrupa  bize malını geçirebilsin diye .

Hergün onlarca kişinin sokaklarda öldürüldüğü , belediye otobüslerinin makineli tüfeklerle tarandığı , kısacası sokakların Texas gibi olduğu  bir ortamda bu iç savaştan kurtulmak için, askeri darbeyi arzuladık .

Aradan 32 sene geçti , biz hala asker gelsin bizi kurtarsın istiyoruz .

Kimse taşın altına elini, kolunu , bacağını sokmadığı için ,  başkalarından tepki göstermelerini , mitingler düzenleyip yürümelerini bekliyor .

Bu ülkede olan bitenlere karşı bu kadar duyarsız kalan ve adeta " Uyuyan Güzel " masalını oynayan bu halk, tabii ki askerden hayır bekler .

1980 tarihinde de bu böyle oldu ve herkes askeri istedi ve huzura kavuştu . O yıldan bu yıla huzurun , demokrasinin tesisi konusunda ne yaptık . HİÇ .

Üstüne üstlük sağ sol diye bölünen toplumu , bu sefer de dinci-dinsiz, türk-kürt diye 2 dilime daha bölmeyi becerdik .

Kendimize çağdaş bir anayasa yapıp insan gibi yaşamak yerine gitdik 1400 yıllık kuralları rehber kabul etmek için yarışıyoruz adeta .

Ne ekersen onu sıçarsın ..

5 Nisan 2012 Perşembe

UFAK MUFAK İDARE ET DEĞİL , MUHAKKAK ÖLÇMEN LAZIM ..



Geçenlerde Beşiktaş vapur iskelesine doğru yürüyordum .  Yeşil yeşil giyinmiş arkadaşlar  insanlara doğru hamle yapıp onlara birşeyler anlatmaya çalışıyorlardı .

Hemen anladımki ; bu kişiler Greenpeace üyeleri idi ve insanları üye olmaya, her ay belli bir bağış yapmaları için ikna etmeye çalışıyorlardı . 

Ama yazık bu toy çocuklar bilmiyorlar ki bizim halkımız sadece yapılan işlerle mutlu olmasını sever , o işe katkı yapmakta pek istekli davranmaz .  Yani  '' Armut piş ağzıma düş ''  .
Zaten Cumhuriyet mitinglerine hava çok sıcak diye katılmayan yığınları bilirim ben .Ama iş kahramanlığa gelince atdıkları zaman mangalda kül bırakmazlar . Hepsi birer cumhuriyet çocuğudur , hepsinin nineleri dedeleri bu vatan için  canlarını vermişlerdir.

Hepsinin  ataları kadın hakları için yürümüşler , haklarını söke söke almışlardır. .

Ama bu kişilere '' miting var, yürüyün  '' derseniz ,  "ya hava çok sıcak , yada çok soğuk "  derler .
Dedim ya hele hele Greenpeace ' in çevre için çalışmaları  bir macera filmi seyreder gibi gelir bu fuzuli tiyatro oyuncularına.

Neyse , günlerden bir gün Beşiktaş Vapur İskelesinde  , bu GreenPeace gönüllülerinden biri önümdeki adama yaklaştı ve başladı bilgilendirmeye ;
                   _ ''  merhaba , iyi akşamlar  ; Seninki kaç cm kampanyasına katılmak istermisiniz ''  
                   _''   ne diyorsun aslanım sen ''
                   _''  efendim  biliyorsunuz Greeanpeace olarak çevreye faydalı olup balık neslini uzatmak için             
                       kampanya  düzenledik ve bunun adını  '' Seninki kaç santim ''  olarak uygun gördük .
                   _''  size ne kardeşim kaç santimse kaç santim ''
                   _''  yok efendim anlamadınız  , yani  biz şunu savunuyoruz ; şimdi biz diyoruzki ''
                   _'' ne diyorsunuz kardeşim çevre için benimkinin kaç santim olduğundan sana ne ''
                   _''  gene yanlış anladınız beyefendi , biz sizinkinin kaç santim olduğunu öğrenmek 
                        istemiyoruz yani '
                   _'' bak kardeşim bu bir kamera şakası filanmı ? ''
                   _''  yok beyefendi ben galiba izah edemedim  , haklısınız şunu daha açık bir şekilde size
                       anlatmaya çalışayım , müsaade ederseniz ''
                   _''  ne diye müsaade edeyimki aslanım , . bak geysen açık açık söyle , ben gaylere
                         kızmıyorum , ama bana asıldıkları zaman sinirim bozuluyor . Varsa bir istediğin söyle
                        ama benim sizlerle hiç bir işim olmaz yani anlatabiliyormuyum ?''
                   _''  bakın beyefendi , bu kampanyanın sizinkiyle alakasaı  yok , biz sadece .....
                  _''  bak sevgilim benimkiyle alakası yoksa bana niye takılıyon  o zaman ? ''
                  _''   Beyefendi bunun  Balık neslinin tükenmemesiyle ilgisi var , balıkların neslinin kurumaması için
                         Greenpeace tarafından düzenlenmiş çok faydalı bir kampanya . İnsanlara önce ölçmelerini
                         söylüyoruz yani .  Tuttuktan sonra uygun olup olmadığını hemen ölçerek anlamanız lazımki ...
                 _'' lan bana bak hötöröf siz benimle kafamı buluyorsunuz , ölçmem lazımmış !! size ne lan ölçerim
                     ölçmem , varmı bir diyeceğiniz , ölçmüyorum işte .
            O sırada diğer GreenPeace üyesi de bu konuşmaya yardımcı olmak amacıyla onların yanına geldi . Ama ben tabii kopmuştum bir kere , gözlerimden yaşlar geliyordu .

                _''  bakın beyefendi arkadaşım anlatamadı durumu size , kendisi yenidir , ben daha tecrübeliyim
                        müsaade ederseniz durumu anlatayım size ;
                       Bakın  denizlerdeki balıklarımızın soyu kurumasın diye , biz insanlara tuttuduğunuz balıkları
                      önce ölçün diyoruz , eğer baktınız çok ufak  bırakın , yemeyin ''
                    _'' oha lan şimdi sen dahamı iyi anlatdın yani bu hötöröf ten , o tut dedi sen bırak diyorsun . bak
                     aslanım siz beni tanımıyorsunuz . Tanımakta istemezsiniz , zaten de tanımayın . ''
                    _''  Beyefendi ölçeceğiniz denizden tuttuğunuz balık , yada balıkçı dan almış olduğunuz balık .
                       Eğer elinizdeki balık baktınız size verilen ölçülerden ufak ise ;  almıyor ve şikayet ediyorsunuz
                       Hemen zabıta ekiplerini arıyor ve şikayet ediyorsunuz .
                       Her balığın bir ölçüsü var . Mesela 6 cm den ufak hamsi yemeyeceksiniz , almayacaksınız ,,
                    yakalayanları ihbar edeceksiniz ki bir daha ufak , yavrular yakalamasınlar .
                    _'' ha şöyle lan , konuyu şimdi anlamaya başladım . Bu çocuk tecrübesiz anlatamadı . Eline aldı
                    ölçtü , tutdu  sonunda ufak diye bıraktı .. hahahaha . ufak gelmiş hahahha .
                   _'' beyefendi ayıp oluyor ama  '' dedi birinci greenpeace üyesi
                   _''  Beyfendi bundan sonra  elinize ne zaman bir palamut verseler ölçeceksiniz  yemeden önce .
                        hahahaha ." diye gülmeye başlamazmı , sonradan gelen çocuk .
                   _'' lan iblis gel buraya ben sana gösteririm palamutu .. ''

               Eve kadar güldüm bu konuşmaya . Aynı konuşmayı ben Apartman Görevlimize yapmayı düşünüyorum . Herhalde oda gider yöneticiye anlatır ve acilen işten kovulur .
               
                     İşte dostlar  durum böyle ; bundan sonra elinize aldığınız her çeşitin kaç santim olduğuna bakma
                    dan ....!!!!!!!?????
               
                

4 Nisan 2012 Çarşamba

BİR ZAMANLAR BİR TOPRAK PARÇASI VARMIŞ ...

Herhalde heeya en azından okumuşsunuzdur .

Taş attığı için Pozantı hapishanesine konan çocuk'u. Bu çocuk , hapishane müdürü olacak öküzün kendisine kızıp gene hapisanede bulunan ve yaşça daha büyük olan Özgür adlı çocukun koğuşuna koyduğunu ve Özgür'ün de bu hediyeyi reddetmeyip çocuğun ırzına geçtiğini umarım biliyorsunuz dur.

Bilmiyorsanız yazılı basında daha önceki günlerde çıkan yaazıları şöyle bir okumanızı rica ediyorum.

Adalet Bakanlığı da derhal soruşturma açtı.
Sonra kendisinin de “taş atan” sanıklardan biri olduğu anlaşılan Özgür, “tecavüz” suçundan tutuklandı.
Daha sonra ne oldu peki?
Pozantı mağduru çocuğu da “korsan gösteriye” katılmaktan tutukladılar.
Buraya kadar " tecavüz hadisesinden " başka bir şey göremediniz gibi geliyor değilmi .

Tecavüze uğrayan ve taş atmaktan başka suçu olmayan çocuku aldılar hapisaneye koydular . Halbuki bu durumda böyle bir çocuku hapisaneyemi gönderirsiniz yoksa yaşadığı tecavüz travmasını unutabilmesi için hastaneye mi .
Şu garabete bakın ; bu çocuku taş atı diye hapisaneye koyan devlet baba , onu orada koruyamadığı gibi , tecavüzden sonra tekrar hapise atıyor . 
Sonra TV lere çıkıyorlar Devlet güçlüdür , devlet gereğini yapar, devlet vatandaşlar için vardır diye boş boş ötüyorlar.

Al size Devlet, tepe tepe kullanın ..  Bu mu ulan devlet ? 

Siz şimdi merak ediyorsunuzdur , bu zavallı çocuku Özgür denen tecavüzcü Özgür'ün odasına hediye diye sunan sapık hapisane müdürü  ne oldu diye . 

Adalet (!) Bakanlığı bu konu ile ilgili hiç bir açıklama yapmadı henüz . Sapık müdür ortalıklarda dolaşıyordur herhalde . Aman otobüse filan bindiğinizde arkanıza dikkat edin .  Devlet T-shirt lü biri gelip size yaslanabilir .

Küçücük bir çocuğu koruyamayan , korumak isteyenlere provokatör diyen, vicdanları acıları görmeyen  , 4+4+4 diye tutturmuş, dinini dayatmaya çalışan insanlardan  ne beklersiniz bilmem ama .

Benden sıfır ..

Hatta nakıs 15.

3 Nisan 2012 Salı

DERSHANE Mİ KERHANE Mİ ?

Başlık daki sorunun yanıtını bana sorsalar, bir çok kişinin vereceği cevabı verir ve en büyük Türkiye derdim .

Tabii bazıları için, hatta nüfusun çoğunluğu için ikinci şık geçerli şık olurdu .

Hatta bu konuda girişimlerde bulunmak üzere bir komisyon kurulacak olsa , önce "O" koşardı .

Amaç memleket gençliğine fayda sağlamak ise, ahalimiz bir an düşünmez, kendini feda eder. Hele böyle " eğitici " bir konuda elinden gelmeyeni bile elinde geleninin yanına koyar , ikisini birlikte değerlendirirdi.

Dershane konusunun gençlik için ne kadar önemli , ne kadar hayati olduğunu bildiği içindir ki, senede 16 milyar lirayı buralara dökmektedir.

Türkiye denen ülkede Dershane sayısı   4193
                                 Lise sayısı           3357.

Şaka gibi değilmi ?  Okulunda derslerine girsin , bir şeyler öğrensin , adam olsun diye gönderdiğiniz küçük öküzlerin büyük bir kısmı , derste dalga geçip bir bok öğrenmedikleri için , bu eksiklerini dershanelere giderek ,evlerine mini etekli özel  eğitmenler çağırarak kapatmaya çalışıyorlar .

Bunu dile getirdiğin zaman , o sivri bukalemun vari dilleri uzuyor ve hemen cevabı yapıştırıyorlar : " ama çocuklarımız üniversiteye hazırlanıyorlar .

Ulan, çocuklarınız okulda öğrendikleri bilgilerle üniversite sınavına girseler olmazmı ?

ııh olmaz . Onlar illahiki dershane parası ödeyecekler .  16 milyar 700 milyon törkish lira !!

Kısacası yaklaşık 9 milyar dolar gibi türk halkı için ufak bir meblağ uçup gidiyor .

İşin daha enteresanı ise 2001  de 864 olan bu dershane sayısının geçen 10 sene süresince , inanılmaz derece de arttığı .

Yani eğitimi iyileştiriyoruz , çağdaş eğitim sistemine kavuşturuyoruz ülkemizi diye  gazetelerde , TV lerde boy gösteren zevat aslında işsizliğe mani olmak için bu dershaneleri açık tutup, ceplerinizden para çalıyor .

Siz de oturmuş tıkır tıkır bu paraları veriyorsunuz . Yok mu arkadaş sizin sivil toplum kuruluşunz , yok mu sizin sendikanız , yokmu sizin biraraya gelip protesto edecek  yüreğiniz .

Yürekmi ?   " o nedir ya " dediğinizi duyar gibiyim .

Sabahtan akşama kadar Facebook da felsefi yazılar yazıp , ele güne zeki, filozof görünmeye çalışacağınıza , bu yazdıklarınızın %10 unu uygulasanız da şu gençliğe bir faydanız olsa .

Sağolun , çiftlik de durumlar aynı. Her sene yaklaşık 1milyon 50bin kadar yeni öküz doğuyor .

Beslemek gitdikçe zorlaşmaya başladı, ama neyseki seneye hepsi Kuran öğrenecekler de bir nebze olsun kendilerini kurtarabilecekler .

Pardon pardon , sizleri dizilerinizden alıkoydum .

Şimdi benim neden ikinci şık kı desteklediğimi anladınızmı .. İllahiki Kerhane .

2 Nisan 2012 Pazartesi

MOLLALARDAN SINAV MARİFETLERİ.

Gündemin bu kadar sık değişmesi , hergün yeni bir skandal olay ile sarsılan siz TC vatandaşlarının, zaten balık gibi olan hafızanızda önemli olayları tutmanıza müsaade etmiyor.   Şimdi size bir şey hatırlatacağım .

Eminim ki; aa biz bunu unutmuştuk diyecektiniz .

Hani KPSS denen garabet sınav da sorular çalınmıştı ve molla yandaşlarına satılmıştı . Daha sonra bir ihbar üzerine  3 kağıt ortaya çıkmış ve herkes yapanları ayıplamıştı .

Tabii halkın korkunç (!) tepkisini gören daha doğrusu duyan yetkililer hemen seferber olmuş ve büyük bir özveriyle bu işin peşini bırakmayacaklarını açıklamışlardı.

Hatta ve hatta Başbahan Receb Tayyip Erdoğan beyefendi , bu bizim için vahim ama %50 için gayet normal kabul edilen  bu olayın faillerinin ortaya çıkarılması için  gerekli emirleri verdi .

Daha doğrusu biz gerçekten verdi sandımıştık .

Ee tabii ki sevinmişti buna inanan bazı salak vatandaşlarımız . Başbakanlarının böyle bir dalavereyi, dindar bir kişi olarak ortaya çıkarmak için elinden geleni yapacağını , çünki  hak yemenin günah olduğunu bildiğini zannediyorlardı.

Ama unuttukları bir durum vardı . Bu durum, mütedeyyin vatandaşlarımızın, tüm bu yapılan skandalların bir amaç uğruna yapıldığı konusunda inançlı olmaları idi .

Yani, Deniz Feneri , KPSS , ÖSYM , Kombassan , Yimpaş , Refah Partisi  3 Trilyon meseleleri  mütedeyyin arkadaşlar için cihad yolunda bir gereksinimdir .

Bu yolda herşey mubahtır .

İtirazınızmı var ?  bence olmasın , itirazınız olmasın , çünki bu bir gerçektir .

Kulağıma " benim itirazım var , böyle bir şey olamaz "  diyen cırtlak sesler geliyor .

Hodri meydan ..

Ne oldu Deniz Feneri davasında ?

Hani polis denen kurumun elinde KPSS Dolandırıcılığı ile ilgili  deliller vardı.

Hani, Adil Düzen diye bağıra çağıra kafalarımızı ütüleyen  Refah Partisi Başkanı tarafından iç edildiği mahkemece ispatlanan 3 Trilyon  geri gelecekti .

Hani Yimpaş ve Kombassan mağdurlarının hakları savunulacaktı .

Hani din spora alet edilmeyecekti . Fenevbahçe ele geçirilmeyecekti !!

Hani,  ingilizcede BAL demektir . Bal da tatlıdır .

Öküzlerin ağzına bir parmak bal çalarsın , sıkıntılarını unuturlar , seni  tanrı gibi görürler .

Bu memlekette bal'a filan ihtiyaç yok .

"Allah için müminler " deyiver , milyonlar peşinden koştura koştura gelir ..

Ondan sonra vur patlasın çal oynasın . Hem oynasın , hem kaynasın ..