27 Aralık 2018 Perşembe

2073' E DOĞRU TAM GAZ.

2073  Böyük Türkiye nin Hedefleri ,
Son zamanlarda partilerin birbiri ardına 2023 yılını hedef yıl olarak  kabul etdiklerini duymakta ve okumaktayız .
2023 yılı cumhuriyet in kuruluş yıldönümüdür .
Bu günde  her sene hepimiz çılgınlar gibi eğlenerek  bu harika rejimi kutlarız .
Bazılarımız bununla da yetinmez  çocuklar gibi eğlenmek için Gülhane Parkı na gidip  patlamış mısır eşiliğinde mini etekli kızları seyreder ve dondurma yalar .
Bu kişilerin 23 Nisan dan anladıkları  bu kadarla sınırlıdır . Sorun ; çoğu 23. Nisan'ın ne olduğunu bile bilmez .
Hele hele , yeşilden yana tavır renk alanların bu günü zorunlu olarak , adet yerini bulsun diye kutladıklarını çok iyi bilmekteyiz .
Hatta ve hatta , bu gruplar alternatif bir kutlama  icat etmişler ve 23. Nisan kutlamalarına rakip bir eğlence yaratmışlardır . *
Evet 2023 yılını hedef tesbit etmek  , bence hedef küçültmektir . Hedef 2073 olmalıdır .
2073 yılında Türkiye de neler olacak derseniz . Eğer hedefi 2073 olarak belirlersek ; işte bu hedef doğrultusunda korkunç atılımlar yapıp muasır medeniyetler seviyesine ulaşmakta bir iki adım atmış olabiliriz .
Ama tabii şimdiki muasır medeniyetler hala bu gezegende iseler . Onlar bu hızla giderlerse , başka bir gezegene yerleşmiş olabilirler .
İşte felaket o zaman  başlar . Bütün hayatımız taklit üzerine olduğu için , adamlar gittiğinde taklit edecek bir şey bulamayacağımız için arapları taklit etmek zorunda kalabiliriz .
2073 yılında Türkiye de ne değişiklikler olabilecek diye sorarsanız şöyle bir iki satırda özetleyebiliriz .
Badem bıyık ve türban zorunlu 2 yıllık eğitimin bir parçası  olabilir .
Emniyet Kuvvetlerinin  urbaları yeşil renk ve ellerindeki biber gazı bombaları yerine  gülsuyu bombaları olabilir
Petrol Ofis hala petrol arıyor olacakki arapların petrolü bu yıllarda bitmiş olacak . ve tüm dünya  alentrikli veya değişik enerji kaynağıyla çalışan sistemler bulmuş olacak .
Boğazlar özelleştirilmiş olacak . Sahilden denize girmek ücretli olacak .
Kök hücre çalışmaları sayesinde balıklarımızı kendi evlerimizde üretiyor olabiliriz . Tabii  ulemalar dinen bir sakınca görmezlerse .
Sarı minibüs şoförleri  deodorant kullanmaya başlamış olacaklar .
Gazeteciler yazdıklarından dolayı tutuklanmayacaklar . Çünki tüm yazıları yayınlanmadan önce Ulema kontrolünden geçecek .
Erkekler için flört sırasında    kadınlara para harcamak gibi bir durum söz konusu olmayacak . Zaten ikili ilişkiler  yasaklanacak .
Nüfusumuz rahmetli Özal ın arzu ettiği rakkamı kat be kat geçerek 150 milyona dayanacak .
Ahmak vatandaşların sayısı kat be kat artacak  ama şişmanlığın etkisiyle gidemedikleri yatırlara  bilgisayarlarlarında sanal ziyaret yapacaklar .
Açlıktan şikayet eden kimse kalmayacak . Nüfusun %47 si tanrı inancıyla ayakta kalacak , diğer kısmı ise reyiki , yoga , aryuveda gibi sistemlerin etkisiyle kendinden geçip , ileri nefis geliştirme teknikleriyle  hiçbir şeyin farkında olmayacaklar .
Dana nice güzel değişiklikler bizi beklemektedir bu 2073 yılında .

Onun için hep beraber güzel günlere , hep beraber 2073 e ..

26 Ağustos 2018 Pazar

MAHO oluvee NAZO .




Zaten doğumuda bir garipti .

9 ay bekledik erkek olacak diye .

Neden mi ?

Neden olacak, bir yığın insan bir yığın alaturka test yaptılar ve erkek olacak dediler .

Kimi makas testi yaptı, makasın ağzı açıldı, hah erkek olacak dediler . Kimi garının garnı yumurta gibi erkek olacak dediler .

Daha bir yığın kocakarı testleri yapıldı . Sonuç : hep erkek tam erkek .

Bizde bunlara inanır gibi olduk,  gittik,  doğmayan bebek'in adını Maho koyduk .

Ondan sonrası tam bir komedi . Maho aşağı Maho yukarı . Maho geldi , Maho gitti.

Kısacası bir Maho tiyatrosu oynanıyor .

Küt bir telefon
-'' alo Enis senmisin ? ''
 - ''evet lan benim  kim olacak ''
-" ha baba naber ne var ne yok , Maho dan ne haber ? ''
-" lan oğlum bu herif çok tekmeliyor, herhalde büyüyünce fudbolcu yapcez "

İşte böyle geçti günler, taa ki doğumhane nin kapısında  Hemşire dışarı çıkıp ta
-'' müjdeler bir kızınız oldu ''  diyene kadar .

Şrak kadanak bayılmışım . Bayılmamın sebebi kırolar gibi erkek çocuk delisi olupta kız çocuk gelince şoke olmamdan değil, o kapının önünde kısacık koridorda yaklaşık 25-26 kilometro volta atmış olmanın verdiği  zevkli yorgunlukdu .

Derken doktor çıkar dışarı , sırıtarak .
-" hadi gözün aydın kapkara bir  kızın oldu ''  . kendimizi o kadar alıştırmışız ki  erkek çocuğa, ağzımdan ;
 -" hadi ya ''  çıkmış .  Tabii doktor amca gülerek yürüdü gitti . Alışmış adam keza manyaklara .

Maho oldumu Nazo ..

Kayınvalide nin bana sarılışını hatırlıyorum. Bir de kızımın ennesinin kankası Zümrüt'ün gülümsemesini hiç unutamam, sanki kendi çocuğu olmuş gibi sevindi yavrucak .

Bekledik bir 10 dakika, sanki yıllar geçti, çıkarttılar dışarı . Sanki siyah bir maymun, gülüyor gibi .

Hüngür .

Hala ne zaman düşünsem hüngür . Bende bir sulugöz oldum ki sormayın, yaşlılıkmı nedir. Yoksa acaba Kanada -İstanbul arasındaki mesafenin vermiş olduğu özlemin intikamı mı  dersiniz .

Dedim ya o ilk görüntüsü gülüyor gibiydi . Ondan sonraki yıllar hep güldü , güldü . Yüzerken bile kahkahalar atardı .

Yatağın içinde yatmış , ayaklarıyla biberonu tutmuş gülerdi .  Banyo yaparken gülerdi , gözüne sabun kaçar kahkahalar atardı .

Havadan yaprak düşerken, onu neşe içinde kovalar, yakaladığı zaman çılgınlar gibi çığlıklar atardı .
hep gülerdi, hep neşeliydi, hep sevecendi, hep sevgi doluydu . Bilhassa hayvanlara ve bana(!) karşı inanılmaz sevgi yüklüydü .

Neden böyle past tense kullanıyorsun diye sorabilirsiniz . Eskisi kadar sık göremeyince,  insan geçmişiyle daha fazla yaşamaya başlıyor . Geçmişde yaşanmış sevimlilikler eğlenceniz  oluyor .

Gözden ırak olan , gönülden de ırak olur derler . Doğrumu acaba ? Bu atasözlerinin bazıları da kafamı bozuyor vallahi billahi.

Hiç zannetmiyorum, öyle olmamasını diliyorum. Bekleyip göreceğiz .

Küçük misafirim geliyor . gel kuşum gel, tam zamanında geliyorsun .

Yakıtım bitmek üzereydi.

Fulle babişkoyu .


17 Ağustos 2018 Cuma

LOTO BANA ÇIKTI BE YA..

LOTO TALİHLİSİ

Haftalardır katlayarak bir sonraki haftaya devreden sayısal loto bu hafta 3 milyon sınırına dayandı durdu…
Ülkeyi baştan sona saran loto heyecanı vatandaşlar arasındaki “çıkarsa neyaparsın” fantezilerine de her gün yeni ufuklar kazandırdı böylece.Tabii bütün bu hayaller cumartesi gecesi TV de canlı yayında kazanan numaralar belli olunca, kimi buruşturarak, kimi küçük parçacıklar halinde kül tablası, çöp torbası, soba, şömine vs. gibi yerlere fırlatılan loto kağıtları ile birlikte yok olup gidiverdiler.

BİR KİŞİ HARİÇ!

TV den yazdığı numaraları önündeki loto kâğıdına aktarmaya çalışırken içtiği rakıların da etkisi ile kafası çok karışan Belediye Mezarlıklar Md. lüğünden emekli 63 yaşındaki GONZO lakabıyla bilinen ÖMER ÇOHRİ çareyi mutfakta bulaşıkları yıkayan karısına seslenmekte buldu;


—Leyloş, bu numaraların hepsi benim kaatta var beya, n’olucak şimdi

Leyloş ellerini belindeki önlüğe kurulayarak yaklaşıp kâğıttaki numaralara göz attıktan sonra;

—Evet, numaralar doğru ALTIYI tutturmuşun işte, diye söylenerek mutfaktaki bulaşıklarına geri döner.

ÖMER OHRİ’ nin 3 milyonluk ikramiyeyi kazandığı Marmaris te yaylım ateşi gibi her yerde duyulur tabii. Yerel bir TV kanalı hemen ÖMER ÇOHRİ’nin peşine düşerek kendisiyle canlı bir söyleşi yapmayı planlar.
Kamera ekibi ÖMER ÇOHRİ’nin Armutalan daki köy evini bulur. Ekip kamera, ışık, mikrofon vb. aletleri arabadan indirip ÖMER ÇOHRİ’nin evinin yolunu tutar.
Bahçe kapısından içeri girdiklerinde karısı Leyloş’u Zoti adındaki ineklerini sağarken bulurlar.

—Pardon, burası ÖMER ÇOHRİ’nin evimi?

—He ya, n’olduki?

—Biz TV kanalından geliyoruz. Ömer beyle bir söyleşi yapacaktık ta.

—Bilmem, kendisine sorun evdedir.

Kameramanın birkaç kez tokmaklamasında sonra kapı açılır.

—Ömer Bey?

—Evet?

—Lotodan büyük ikramiyeyi kazanan Ömer Bey mi?

—Evet!

Bunun üzerine ÖMER OHRİ neler olduğunu anlayamadan bütün çekim ekibini evin içinde bulur.

—Ömer Bey seyircilerimiz büyük ikramiyeyi kazanan kişiyi çok merak ediyorlar. Sizinle bu muhteşem olay hakkında küçük bir söyleşi yapmak istiyoruz.

—Yani ben telivizyuna mı çıkcam?

—Evet, hemde canlı yayında bütün insanlar sizi seyredecek

Ömer Çohri heyecandan hemen karısına seslenir;

—Leyloş! Bak hele beni telivizyuna çıkarceklermiş duydun mu?

Leyloş’un umurunda değildir bunlar. Sinirlenip Ömer Çohri’yi tersler;

—Bağa bak, öle deli gibi seslenip duma inek gorkudan sütten kesilivercek şimcik.

ÖMER ÇOHRİ’nin zaten keyiften ağzı kulaklarına varmaktadır. Masada duran rakı şişesinden kendisine bir kadeh daha doldurduktan sonra;

—Tabi buyurun be ya ne isterseniz söyleyim, anadınmı

—Şimdi efendim gayet kısa bir söyleşi olacak, şöyle ki…

—Bi Dakka, ben üstüme temiz bi picama geçirip gelem. Telivizyuna çıkcaz ayıbolur be ya

—Leyloş, benim mavi cizgili picamamı nere godun?

Bu arada TV ekibi kamerayı kurar, ışık ve mikrofonu ayarladıktan sonra Ömer Ohri’nin oturacağı sandalyeyi kameranın önüne koyarlar.
Görüntü olarak fonda içinde geyik ve orman motifleri ve bir köşesinde Atatürk ve Kıbrıs adasını içeren bir Türk bayrağı olan sentetik bir duvar kilimi ile saatli maarif takvimi ve de Ömer Çohri’nin elinde tüfekli bir askerlik resminin bulunduğu duvarı seçerler.

Yeni pijamalarıyla içeriye giren Ömer Çohri’yi hemen sandalyeye oturturlar.

—Ömer Bey, konuşurken hep kameraya bakın lütfen.

—Şimdi neler hissediyorsunuz ve seyircilerimize neler söylemek istersiniz?

—Bilmem ki be ya, ha, benim bi ördek avı hikâyem vardır, herkes çok güler, anlatayım istersen

—Yok yok öyle değil, büyük ikramiye ile ilgili bir şeyler olsun.

—N’ossun?

—Bilmem, ikramiyeyi ben değil, siz kazandınız.

Bu arada kameraman lafın arasına girer;

—Abi söylet şuna bişeyler de gidelim ya, zaten kafası kıyak, zırvalamasın bide

—Tamam, tamam, Ömer Bey en iyisi şöyle yapalım. Önce adınızı soyadınızı, yaşınızı, işinizi söyleyin, sonrada bu parayla neler yapmak istediğinizi kısaca anlatın.

Kamera ve ışık ayarlanır, mikrofon yukarıdan uzatılır ve makyajcı kız Ömer Çohri’yi bir iki pudraladıktan sonra yönetmen;

—Önce bir prova yapalım sonra çekime geçeriz.

—Hemen başlayım mı?

—Tabii tabii buyurun

—Ben ÖMER ÇOHRİ 63 yaşındayım, emekliyim. Bi kızım var. Loto dan 3 milyon kazandım. Bu parayla önce kızıma siteler de bi butik açcem, sonra Kosovalı Arnavutlara yardım etcem. Sonna da benim Leyloş’nan Karadeniz e gezme gitcem. Ha bide hep çok istemiştim Çankaya ya gidip Cumhurbaşkanımızın elini öpcem.

—Çok güzel kısa ve öz. Şimdi hemen çekime başlayalım.

—Ben bi yudum daha rakı alayım, biraz heyecan bastı be ya

—Tamam, makyaj tazeleyin çekime başlıyoruz. Kamera ses vs her şey hazır mı?

—ÖMER BEY şimdi lütfen az önce söylediklerinizi dikkatlice kameraya bakarak tekrarlayın.

ÇEKİM 1

—Ben ÖMER ÇOHRİ, emekliyim, 3 milyon yaşındayım loto dan 63 lira kazandım…

—Kes kes, Ömer Bey karıştırmadan lütfen. 3 milyon kazandınız ve yaşınız 63, yani tam tersi.

—Hay Allah heyecandan karıştı be ya. Dur ben bi yudum rakı alayım

—Evet hazırmıyız? Tekrar başlıyoruz. Ömer Bey lütfen karıştırmadan dikkatlice

ÇEKİM 2

—Benim adım ÖMER LOTO, 63 yaşında emekliyim…

—Kes kes olmadı. Ömer Bey sizin soyadınız LOTO değil ÇOHRİ, lütfen

—Öyle mi dedim ben ya?

Kameraman tekrar araya girer;

—Abi bu herif çok gerzek hayatta kıvıramaz bu işi…

—Ya sende ikide bir yırtık dondan fırlama, zaten adamın aklı yerinde değil

—Tekrar alıyoruz herkes yerine

ÇEKİM 3

—Ben ÖMER ÇOHRİ 63 yaşında emekliyim ve Loto dan 3 milyon kazandım. Bu parayla önce kızıma siteler de bi butik açcem sonra da Cumhurbaşkanını alıp Karadeniz e gitcem…

—Ya kes gene olmadı. Ömer Bey siz karınızla Karadeniz e gideceksiniz, Cumhurbaşkanı ile değil

—Hay Allah genemi olmadı? Bu sefer karıştırmıcam söz, dur bi yudum rakı alam hele

—Evet, baştan alıyoruz. Ömer Bey lütfen biraz daha dikkatli. Hadi bitirelim şu işi artık.


ÇEKİM 4

—Ben ÖMER ÇOHRİ, 63 yaşında emekliyim, Loto dan 3 milyon kazandım. Bu parayla önce karımı alıp Karadeniz e gitcem sonrada kızıma Çankaya da butik açcem Cumhurbaşkanını da…

—Kes be öf ya olmadı yine. Kardeşim Çankaya da butik nereden çıktı şimdi, sen kızına butik i sitelerde açacaksın ya

Bu sefer ses ayarını yapan eleman araya girer;-

—Abi mikrofonu kafasına düşüreyim mi, belki zihni açılır

Kameraman;

—Yönetmen Abi, Allah aşkına sen oku şunu, adamı da görüntü olarak alalım ve bitsin bu iş

—Tamam, bu sefer şaşırmaca yok valla billa bülbül gibi şakıycam söz

—Ömer Bey, ya ver şu rakı dan bi yudum bana da, ulen adam gibi söyle şunu ya, işimiz gücümüz var. Hasbinallah, hadi bu son olsun. Arkadaşlar tamam mıyız?

ÇEKİM 5

—Ben Arnavut Ömer, şeyinden emekli, loto nun… mına kodum. Bu parayla nemi yapcem. Bak bütün Kosovalı Arnavutları Çankaya ya alcem, Cumhurun Başkanı na sitelerde butik açmazsam, Karadeniz i de rakı gibi bembeyaz yapmazsam… mına koyim, anadınmı…

—Tamam, tamam, yeter lan bu kadarı. Bu adam bana kafayı yedirtecek. …mına kodumun iki elle bi lafı doğrultamadı be. Senin de milyonunun da… tüne koyim. Çevir len kamerayı bana, yazıyı ben okuycam. Sende bu lavuğu arada bi görüntüle yeter, tamam mı?

—Sayın seyirciler, büyük ikramiyenin bu haftaki talihlisi 63 yaşındaki emekli Ömer Ohri. Kendisi şu anda…

TV ekibi toparlanıp çoktan gitmiştir. Gece yarısı olmuş ÖMER ÇOHRİ hala elinde rakısıyla sandalyede oturmuş;-

-Ben ÖMER ÇOHRİ, yani GONZO, 63 yıldır Çankaya dan dan  emekli olup 3 milyonluk LOTO oynayıp anadınmı…

- Ömer sabah olcek nerdeyse gel yat gari.

—Leyloş, bak dinle. Bu sefer tamamdır; Ben Gonzo LOtömer…


                 ----------------------------------------------------------------------------------------


5 Temmuz 2018 Perşembe

HER ŞEY VATAN İÇİN.



Zaten  geminin batmakta olduğu taa şeyden beri belli değilmiydi.

Yıllardır politikacılardan şikayet eden bizler değilmiydik .

Onların kalitesiz, eğitimsiz ve sadece ceplerini doldurmak için seçildiklerini  söyleyip durmadık mı .

Eğitim sistemimizin ezberciliğe dayandığını, çağdaş adam yetiştirmekten uzak olduğunu, birbirimize anlatıp durmadıkmı ?

Bilimsellikle ilgili hiçbirşey yapılmadığını, sanayimizin bile kopyacılığa dayandığını, AR_GE çalışmalarına para ayrılmadığından dolayı, her şeyimizi ithal ettiğimizi söyleyip durmadıkmı .

Saçını sarıya boyayana orospu, bıyıklılara kıro , beyaz çorap giyenlere maganda, köydeki okul eğitiminin kalitesizliği sayesinde aptal kalmış vatandaşa mal demedik mi.

Kimsenin birbirini sevmediği sevgisiz bir ortamda, toplumsal uzlaşma olmayacağını  bilmiyormuyduk sanki.

Tüm ülkeyi soyup soğana çevirmedikmi .

Depremzedelere mal götüren kamyonları , Darülacezeyi, Kızılay’ı, SSK yı dolandıran bizler değilmiydik .

Her şeyin alaturka bir anlayışla yönetildiğini şikayet edip durmadıkmı .

Askerin , polisin , devlet memurunun, öğretmenin , devlet erkanının karşısında, gururumuzu ayaklar altına alıp hazırola geçmedikmi ve hala geçmiyormuyuz.

Her şeyi Allaha havale etmedik mi ve hala da her işimizi Allahın yardım ve destekleriyle sürdürmüyormuyuz .

Atamızın yurdu emanet ettiği gençler ne yapıyor dersiniz? onların durumu tam bir komedi. Onlar birer iletişim dahisi oldular da biz anlayamıyoruz. Ayda 1000 sms lik paketi bitirmek için canlarını dişlerine takıyor yavrucaklar.

Ya birbirinden farkı olmayan ve bir türlü bir araya gelemeyen aslan solculara ne demeli .

Hastane, okul hizmetinden fazla olarak Cami hizmeti yokmu ?

Sonuç olarak, yıllardan beri bu memleketi düzeltmek, muasır millet seviyesine getirmek için sadece ve sadece alışveriş merkezleri yapmanın , lüks araba kullanmanın, yazlıklarda malum organ kebabı yapmanın yeterli olmadığını göremediğimiz doğru değil mi.

Paşalarda sağ olsun son yıllarda bayağı hasara uğramadılar mı. Birine etekli dediler , birine tarikatçı dediler , diğer biri maçlardan çıkamadı ve gizli görüşmeler uzmanı oldu , biri esti esti gürledi ama yağamadı gitti.

Öyle vurdum duymaz bir halk var ki, götünden donunu alsan " güle güle kullan kardeş " diyor.

Çocuklarına tecavüz ediyorsun, " büyüklerimizin bir bildiği vardır" deyip, üç kuruşa susuyor hainler.

Çocukları askerde pisipisine ölüyor " vatan sağ olsun, ben vatan için daha çok çocuk yaparım, onlarda şehit olsun " diyor. Gerçi çocuk yapmak için de mazerete gerek yok, zaten eli mikinde dolaşıyor herkes.

Kısacası 1938 den beri süren Derin Uyku durumu hala devam etmektedir .

Ara sıra, ciddi vatan evlatları çıkıp seslerini yükseltmeye çalışıyorlar ama onlarda yalnız kalmış olmanın verdiği hayal kırıklıklarıyla çok çabuk pes ediyorlar.

Kaleler birer birer düştü diyorlar.
Sahi hangi Kaleler bunlar? bu kaleleri savunan askerler kimlerdi? Bendim diyenin suratının ortasına okkalı bir ......

Neyse iyi uykular.