19 Ekim 2015 Pazartesi

EŞHEDÜ TUĞÇE-ÜL İSLAM.

Çok değerli ekonomi uzmanlarımızdan Prof.Dr.Tuğça Kazaz hanımefendi, sizi ağırlamaktan büyük mutluluk duymaktayım, hoş geldiniz.

-" hoş buldum tabii ki, teveccüh ettiniz aslında "

-" sağolun Tuğçe Hanım, nasılsınız ? "

- "allahu teala ve peygamber efendimiz sallahüaleyhüselamın manevi yardımları sayesinde maşallah iyiyiz."

11 Ekim 2015 Pazar

LOGOLARI SAKLAYIN YOKSA KÖTÜ YAPARIM.

Yıllardır bu ülke televizyonlarında olanları hayretliyorum ve her geçen gün biraz daha şaşırıyorum.

Şikayet konularından bir tanesi Reklamlar . Şimdi diyeceksiniz ki sende bu işi yapmıyormusun kardeşim, ne söylenip duruyorsun.

Bak güzel kardeşim; RTÜK denen tek dişi kalmış canavar , bir müddet önce TV deki reklamları 10 dakika ile sınırlamıştı.

Eeee sonra ne oldu ! Türk olmanın verdiği dayanılmaz kıvraklık ile bunu aşmak için kestirme yol buldular.

7 Ağustos 2015 Cuma

HELAL OLSUN HELAL GIDALAR.


Bildiğiniz gibi, son zamanlarda  taklit ustası insanların yaşadığı Muz Cumhuriyetimizde yeni bir moda baş gösterdi.

Saçma sapan modalara bir yenisi eklendi.

Hemide ne moda ama , tam bir ilkellik örneği. Komedi desem az , dram desem o da az. Artık siz değerlendirin derim

Müslümanlık zaten diğer dinlerin ve bilhassa yahudiliğin devamı olduğu için , bu yeni moda da tabii ki yahudilerden kopya edilmiş.

2 Ağustos 2015 Pazar

YENİ ULEMALAR.

Memleketimiz de gün geçmesin ki  yeni bir kişi tanrıya yanaşmak istedim, kapandım demesin.

Nasıl bir sıkıntı çekiyorlar, nasıl bir ümitsizliğe düşüyorlar ki dünyevi değerlerden ellerini eteklerini çekip, yeni bir maceraya atılıyorlar.

Hem de ne macera.

Bu macerayı uzun yıllardan beri yaşamaya çalışıp da ne olduğunu anlayamayan milyonlar gibi  onlar da sonu meçhul bir yolculuğa başlıyorlar.

28 Temmuz 2015 Salı

AKRABA EVLİLİĞİNDEN DOĞAN ÖKÜZ HALKLAR.

MPS i duydunuzmu ?  eminim çoğunuz buna hayır cevabı vereceksiniz  .
Mukopolisakkaridoz denilen  ve akraba evliliklerinden kaynaklanan tedavisi mümkün olmayan  berbat bir hastalık.  Biz bu hastalıklardan sadece MONGOL çocukları biliriz . Halbusi daha ne hastalıklar var . Kısacası bu akraba evilikleri tam bir kabus .
Türkiye akraba evlilikleri nedeniyle MPS hastalığının yoğun görüldüğü ülkeler arasında başı çekiyor .
Zaten her kötü çeken şeyin başında Türkiye var .

Bakmayın öyle  devlet büyüklerimizin ve milliyetçi borazanların atıp tutduğuna .  Medeniyet  ve çağdaş davranış bilimi  ,sosyoloji , mantık  dendiği  zaman hep en altlardayız .

Çekiştiğimiz ülkeler arasında  Gana ,  Somali , Mlawi  , Çat  ve Çatma var .

Nedir bu , bizlerdeki  akraba eviliği merakı  ?  neden illahiki akrabamızı şeyetmek merakı ..
Bunun birkaç nedeni olabilir .

1.  küçükken akraba çocukları arasında oynanan doktorculuk oyunu sırasında  hasta kızın doktora aşık olma sendromu .   Doktor  hastasına şöyle seslenir :
 --''lan kadın benden başkası bu vücudu muayene ederse  deşerim seni , anladınmı ''

2. Paralar sülale içinde kalsın diye , uygun  iki insanoğlu bulur evlendirirler . Zavallılar birbirlerini görmemiştir bile .
--'' gız sana birini bulduk ,Bahire teyzen vardı hani bubanın büyük teyzesi  , ha işte onun ortanca oğlu ,  harika bir çocukmuş , tarla sürerken trahtor bile kullanmimiş  ''
--'' vay ana desene öküz gibi birini bulmuşsunuz sağolun  ''
-- '' ne diyon gız beğenmedinmi , nankörlük etme , bütün mezra peşindeymiş çocuğun ''
--''  iyi işte bende onu diyom ana , kimsenin tarla sürecek trahtörü olmadığı için öküze meraklılar herald ..''
--'' gız başkasını bulalım da biriktirdiğimiz bütün altınlar  yabancı elleremi getsim .''
--'' doğru ana haklısın , ineklerin öküz seçme hakkı mı olurmuş demi ''
--'' bak dizileri seyretmekten dilin uzadı senin , keser buban o dilini sonna ''
--'' ana yapmayın ne olur , dilim bazen lazım oluyor , konuştuğum zaman ,komşunun oğlu bana baktığı zaman , haa birde dondurma yaladığım zaman  ''
--''  ?*(%&'^^+?  ''

3.  Birde beşik kertmesi var ki bu usul de tam bize göre . Genelde rakı muhabbetinde kertilen bu beşik  gençlerin başına tam bir beladır .
--'' lan Maho , benim oğlan var ya , şu yeni doğan ''
--'' hee var nolmuş ''
--'' lan herifçi tutturdu Maho amcanın yeni doğacak gızını istiyom diye ''
--'' oha sapık kerata lan ''
--'' lan Maho , ikisi birbirine çok yakışıyor lan , gel şunları beşiklerinde kertelim ''
--'' lan ayı benim gız daha doğmadıkıne  biribrlerine yakışsınlar . Sonnacığıma benim oğlum olacak oğlum ''
--'' lan Maho bahele , hani gız olursa  , bizim oğlana alalım onu . 3 öküz veririm sana , birde şu bahçede koşturan kaz varya  onuda verdim ''
--'' tamam lan verdim gitti . ''

Ve böylece birbirlerini daha görmemiş gençlerin eşleri belirlenizr ,zamanı geldiği zaman evlendirilirler  ve bu evliliklerden , adı  meclisten dışarı , malum kişiye benzeyen hastalıklı  garabet ucubeler ortaya çıkar .

İşte bu iki ayaklı öküzlerin akraba evliliği merakı  yüzünden , her yıl onbinlerce çocuk hasta olarak doğar ve ömürleri heba olur .  Bunların tedavileri , hastalık masrafları içinde harcanan para da cabası
.
Bundan sonra dikkat edin ; alınları geniş ve kafaları arkaya doğru kocamanlaşan , göz altlarında torbalar olan , tüm bu olumsuzlara rağmen kaderini kabullenmiş , durmadan allaha şükür eden  kimselere sorun  , muhakkak akraba evliliklerinden ortaya çıkmışlardır .  

Haa birde bunların yönetme meraklısı olanları varki !!!!

Yandı gülüm keten helva ... !!!!!

18 Temmuz 2015 Cumartesi

DOMALAN MANTARI.



Konya'nın Ereğli ilçesinde nisan yağmurlarının ardından çıkan ve afrodisyak  özeliği olduğu söylenen  '' DOMALAN ''  mantarına yoğun ilgi olduğu görülmektedir .

Bu mantarın besin değerinin  çok yüksek olduğunu söyleyen yetkililer  , yemeklerde et  yerine de kullanılabileceğini  belirttiler .

Yemeklere çok lezzetli bir tat katan bu mantarın yiyenlerde önce bir rahatlık daha sonraki saatlerde , yanındakilere  sevgi duyma , daha sonra ise sarılma hissi verdiğini söyleyen yetkililer  Konya için  çok değerli olan bu ürünün en kısa sürede ihracatına başlanacağını açıkladılar .

Ereğli Nüfus Müdürlüğünde çalışan Tanju İsterik  , '' bu mantarı iskandinavya ya doğru yolculuğa çıkan ve Rize den geçerken mecburen Konya da piknik yapan Vikinglilerin topraklarımıza bulaştırdıkları konusunda ciddi deliller sahibiyiz ''  demiştir .

Ereğli il sağlık Hıfzı Sıhha enstitüsünde görevli  Hüsamettin Trüf  , bu mantarın vikinglilerin atlarından topraklara geçmiş olabileceği konusunda teoriler oluştuğunu , bu konuyla ilgili devlet büyüklerimizin katkısıyla  bir araştırma başlatıldığını söylemiştir .

Ereğli kaymakamlık yetkileri  ise bu mantarın  geceleri kesinlikle dışarıda , gece kulüpleri barlar , hamam , masaj salonları gibi yerlerde tüketilmemesi gerektiğini  belirtmişlerdir .

Valilik bir tamim yayınlayarak Domalan Mantarı ile ilgili bir tamim yayınlamıştır .
1. Zaten yüksek olan nüfusumuzun planlamasına  yönelik çalışmalarının aksatılmaması için bu DOMALAN mantarının tüketilmemesi , alternatif ürünlere yönelinmesinde fayda vardır .

2. Sokakda yürürken mantar yemek , fiziksek değişikliklere sebep olacağından  bundan kaçınılması  faydalı olacaktır .

3. Havuz kenarlarında güneşlenen kişilere  bu mantarı barındıran yemeklerden verilmemesi , vatandaşlarında DOMALAN  şakaları yapmamaları konusunda uyarılar yapılacaktır .

4. Bu mantarı toplarken  domalanların uyarılması  , dizleri kıvırarak yere doğru eğilmekte fayda olduğunun vatandaşlara  anlatılması  gerekmektedir .

5.  '' en çok ne seversiniz ? ''  sorusuna   '' DOMALAN ''  denmemesi konusunda halkın uyarılması  şartdır .

6. DOMALAN mantarının adının nereden geldiği konusundaki  adab-ı muaşerete aykırı hikayelerin  gerçek olmadığının halka  izah edilmesi  gerekir.

imza
kaymakan vekili   Hüsmen Domaltan  ..

BU arada  Domalca köyünde Domalan Mantarı toplayan Ayşe Dömel  mantar toplamaya gitdiğinin 2. dakikasında tatlı!  bir kazaya uğradığını ve bundan sonra  her sabah erkenden mantar domalmaya pardon toplamaya gideceğini  muhabir arkadaşımıza kendinden hafifçe geçmiş bir şekilde, kısık gözlerle anlatmıştır .

Ayşe Dömel ayrıca '' burada mantar bitdiği zaman bizde yakın köylere domalmaya gideceğiz '' diye ilave etmiştir.

Konya Ereğlisinden  domaltacaklarımız  bu kadardır.
Ben spikeriniz Hüsamettin Domalcin,  hepinize bol bol domalacağınız neşeli bir bayram dilerim.


28 Haziran 2015 Pazar

HOCAM, KILLARI ALMAK GÜNAH MI ??

Değerli mümin kardeşlerim,
Siz siz olun, bir din ulemasına danışmadan kendi başınıza bi bok yemeyin. Yoksa işlediğiniz günahtan dolayı nereye gideceğinizi biliyorsunuz değil mi ?

Benden söylemesi . Bir seferinde abdest almadan koltuk altı kıl operasyonu yaptım, o gün bugün kıllar çılgınlar gibi uzuyor. 

Dolayısıyla, lütfen bizim görevli hocamıza danışın. Bakın, biz sorduk Abdülmüptezel  hocamız tüm samimiyeti ile cevapladı. 

-"Hocam, vücuttaki hangi kılları almak gerekir, hangilerini almak uygun olmaz?"

-"Koltuk ve kasık kıllarını, her hafta tıraş ederek temizlemek sünnettir. 15 günde bir de temizlenebilir. 40 gün uzatmak, günah olur. Erkeğin erkeğe, kadının kadına, göbekle diz arasına bakmaları haram olduğu için, kendi cinsi de olsa, kasık kılların lazerle, epilasyonla, ağda gibi bir metotla başkalarına aldırmaları caiz olmaz.

Erkeklerin kaş aldırmaları, cemal niyetiyle, yani düzenli görünmek niyetiyle caiz; süs için, ziynet için olursa, caiz olmaz.

Kadınların, kaşlarını almaları, inceltmeleri caiz değildir.

Alın, yanak, çene ve bıyık bölgesindeki kıllar ile iki kaş arasındaki kılları almaları, caizdir. Bacaklarındaki ve vücudunun diğer bölgelerindeki kılları ihtiyaçsız, herhangi bir yolla almaları, tenzihen mekruhtur.

Erkeklerin de, bacaklarındaki, göğüs veya sırtlarındaki kılları, ihtiyaçsız almaları caiz olmaz.

İhtiyaç halinde yani başka bir erkeğe verecekleri zaman temiz olmaları gerektiği için oralarını buralarını traş edebilirler. 

-" Hocam, Berberler, kulağın iç kısmında biten kılları, alkol alevi ile yakıyorlar. Bu şekilde kılları yok etmek caiz midir?

-"Evet, caizdir. Ama alkol kalmadıysa ve berber rakı, vodka gibi alkollü bir içecek kullanıyorsa yanında muhakkak bir meze bulundurmalısınız. Rakı mezesiz gitmez.

Şimdilik bu kadar, allahın rahmeti üzerinize olsun.

22 Haziran 2015 Pazartesi

DİKKAT ET YAĞMUR SUYU KAÇMASIN.

Eyyy vatandaşlar.
Önce söyleyeyim, bu yağmur suyuyla şaka olmaz. Unutmayın atalarımız bile yağmur ile ilgili bir ton  söz söylemişler.,

Yağmur yağıyor seller akıyor, arap kızı damdan bakıyor.

Atanın  birisi çıkmış bu lafı etmiş. Bize çok saçma gelen bu lafı neden etmiş acaba, araştıran oldumu ?

Yaptığım araştırmalar sonucunda şöyle bir sonuca ulaşmış bulunmaktayım.

1921 yılında  kurtuluş savaşımız sırasında babası ingilizler için casusluk yapan  ve hayatında yağmur görmemiş olan arabistanlı bir sümüklü kız, pencere önünde oturmuş savaşı seyrederken birden bire yağmur başlamış.
Çok şaşıran kız, camlara büyük bir hızla çarpıp korkunç sesler çıkaran yağmur damlaları camı kırmasın diye, pencereyi açıp dışarıya bakmaya devam etmiş.

Tabiisi, kızcağız ağzı açık ayrancı budalası gibi baktığı için yağmur damlaları ağzına girermiş. O da arasıra bu suları dışarıya tükürürmüş.

Bu sırada uyanan ve sabah namazı için poziyon alan dedesi, bu tükürme icraatını görünce çok kızmış ve torunu olan şebeleğe "- a kızım bak orucun bozuldu, neden ağzına su alıyorsun " diye azarlamış.

Kızcağız da o kadar kalbi kırılmış ki, o günden sonra pancereye yapışmış ve oradan hiç kalkmamış.

Bir tevatüre göre Garfield bu kızdan esinlenerek icat edilmiş.

Mahallenin piçleri de arapcığı ne zaman görseler, " yağmur yağıyor seller akıyor arap kızı camdan bakıyor " diye şarkı söylerlermiş.

Bu arada milliyetçi geçinen bazı  kaşalotlar da yağmur suyu kaçtığı zaman camii ye sığınırlarmış 

Kıssada hisse, " her yağmurun yağışı kendi bacağından asılır ."

21 Haziran 2015 Pazar

AL SANA BOL GAYME, ORANA BURANA SÜR.

Hayatımızın her döneminde çok para kazanmak için debeleniyoruz .

Tüm çabalarımız zengin olmak için .

Çok daha fazla para sahibi olup , daha iyi bir hayat standırdına sahip olmak için.

Çok para kazanınca  , daha hızlı bir  otomfil alabiliriz , yüzme havuzlu , hizmetçili  bir villada oturabiliriz  , falan filan ..

Diyelimki Ford Mondeo kullanıyorsunuz . Daha fazla para kazanınca  Renault Concorde , sonra BMW  , daha sonra Mercedes , biraz daha fazla para kazanınca Bentley . Bu böyle gider .

Sonucunda , belli kategorilerdeki  tüm arabaların  kaliteleri , işlevleri 3 aşağı 5 yukarı  aynıdır .

Hepsinin gaz pedalları lastik kaplıdır , vites kollarının elle tutulan kısmı bir çeşit topuzdur . Topuz işte alsan alınmaz satsan satılmaz .  Hepsi de bir çeşit pvc ile kaplıdır .  Hepsinin içinde oturmanız için koltuklar vardır. Hepsinin göstergeleri aynı gibidir.

Kadınlar için kullanırken makyaj yapabilmeleri için dikiz aynası mevcuttur.

Kısacası tüm arabalar bir noktadan bir noktaya sizi aynı zamanda ulaştırır . İstediğiniz kadar kıçınızı yırtın , mercedes ile Bebek-Karaköy arasını  Mini Cooper ile aynı zamanda alırsınız .

Daha fazla çalıştınız , didindiniz çabaladınız , imanınız gevredi ve  kendinize harika  , 6 odalı bir köşk aldınız .

Eeee ne olacak şimdi . O evi temiz ve bakımlı tutacağım diye  bir yığın insan çalıştıracaksınız , hepsi ayak altında dolaşacak .

Canınız evin içinde don la gezmek istedi , istersiniz ya ! , gezemezsiniz . Çünki moldovyalı kadın hizmetçiye ayıp olur .

Ya da bahçede ukraynalı  hizmetçiyi kovalayıp Türk erkeğinin misafirperverliğini tanıtacağınız  geldi !! sakın ha  sakın ha , bahçevan veya aşçı görebilir , hanıma ispiyonlayabilir ..

Sonuç olarak ev ne kadar büyük olursa olsun , eğer türkseniz zaten TV odasından ve yatak odasından başka oda kullanmayacağınız için  diğer odalar öylecene durur .

Gece olunca  yatacağınız yatak   bir odadadır , öbür odalar boynu bükük yalnız başlarına durup durular.
Sonuç olarak , ayda 15.000 TL kazanmakla  100.000 TL kazanmak arasında fark yoktur .
Ne yani  , 85.000  kayme fazla kazandığınızda  gidip 2 kilo karidesmi yiyeceksiniz ??  veya  5 yıldızlı otelin yüzme havuzunda yüzerken herkes sizemi bakacak . veya  2 kadeh cintonik yerine 5 kadehmi içceniz ..

Ya da haftada 5 gece dışarıdamı yiyeceksiniz !   cevabınız evetse ; boşalında semerinizi yeyin derler adama .

Durum budur . En iyisi alın teriyle , makul ölçülerde  kazanıp , hesabını bilmek ve bütçe dahilinde ( TC  devleti gibi değil )  yaşamaktır .
Ne demişler  azı karar , çoğu zarar ..

Atamız ne demiş   ''' çok , azın üvey kardeşidir ..'''
Atamız böyle bir şey dememiş der gibisiniz .   Haklısınız , zaten , ona atfedilen sözlerin %60 ını söylemediğine emin olabilirsiniz . Aynen ,  her konuda ahkam kesmiş olduğuna inanılan  o malum kişi gibi  .

Yeni haftada bol  , pardon makul , kazançlar diliyorum ..

25 Nisan 2015 Cumartesi

NE KIRKMIŞ BE KARDEŞİM .


Biliyorsunuz bizim gibi okumuş cahillerin yaşadığı ilkel medeniyetlerde, cühela olur olmaz her türlü batıl itikata inanır.  Bu itikatlarla ilgili 100 fasikül ansiklopedi basabilirsiniz, gene de yetmeyeceğine emin olun.
tövbe tövbe. mesela bu bir oldu.Bu halktan bi bok olmaz . " katranı kırk yıl kaynatsan olmaz şeker "

Bunların en önemlilerinden bir tanesi de 40 sayısına olan çılgın aşkımız.

Eski Türk inanışına göre ruh, kılı 40 yarıp fizikî bedeni 40 gün sonra terk etmektedir.

Türk destanlarında kırk sayısı çok yer alır ve kırk yiğitler, kırk kızlar epeyce geçer.

Manas destanında olduğu gibi, Dede Korkut hikâyelerinde kırk yiğitler görülmektedir.

Kırgız türeyiş efsânesinde de, Sağan Han'ın bir kızı ve otuz dokuz hizmetçisi ile kırk kız bir gölün kenarına giderek sudan gebe kalmışlardı.

Oğuz'un verdiği şölende, diktirdiği sırıkların boyu kırk kulaç uzunluğunda idi.

Hikâyelerde ve masallarda kırk gün ve kırk gece düğünler, kırk haremiler, kırk satır ve kırk katır çok geçer.
Bazı ejderhalar vardır ki onlar yenilmez ve ölmezler, ancak bunların tılsımları bozulursa ölürler. Bu gibi ejderhaların kırk günlük bir uyku zamanı vardır. İşte bu zamanda ejderhanın yanına gidilir, üzerinden kırk tâne kıl koparılır, ateşe atılarak yakılırsa ejderha da ölür.

40 sayısı da totemcilik döneminden kalma bir inanıştır. Semâvî dinler dâhil tüm dinlerde 40 sembolizmasının görülmesi dinlerin evrim süreci konusunda fikir vermektedir.
Saçmalıklar şöyle devam etmektedir.

İslâmiyet'te ölümün ardından 40 gün geçtikten sonra Kur'an ve Mevlit okunur.

Musa'nın Tanrı'nın buyruklarını Tur dağında 40 gün 40 gecede aldığına inanılır.

Eski Mısır'da firavun'un ölümünden kırk gün sonra cennete gidebilmek için bir boğa ile mücadele etmek zorunda kaldığına inanılır. Onun için herifçileri silahlarıyla, bodyguardlarıyla ve atlarıyla gömerlermiş.

Hıristiyanlar paskalyaya 40 gün oruç tutarak hazırlanmaktadırlar.

Ayasofya kilisesinin zemin katında 40 sütununun ve kubbesinde de 40 penceresi olmasının kökeninde o devirlerden kalma Şaman veya totem geleneklerine benzetilmektedir.

Kısacası bu zırvalara inanıp uygulayanlara 40 kere maşallah.Bunlar düzelmez " 40 yıllık kani olurmu yani"

Bu aptal yazıyı okuduğunuz içinde 1 kere size maşallah. Böylece " 40 kere değil 41 kere maşallah " dı diye çemkirip durmazsınız.

Vallahi eskiden 40 yıl düşünsem böyle saçmalıklar akılıma gelmezdi, yaşlandım mı ne .






23 Şubat 2015 Pazartesi

YUŞA HAZRETLERİ, NE OLUR BANA BİR KOCA .


Çocukluğumdan beri en büyük merakım, şu meşhur yatırların içindeki adamların özelliklerini araştırmak.

Tabii bu konuda bilgi toplamak bir hayli güç.

İlk kaynak müslüman kadınlar birliği olacakmış gibi geldi ama araştırınca böyle bir derneğin olmadığını anladım.

Diyanet İşlerine başvurdum, onlarda Yatır kayıtları tutmadıklarını söylediler.

Bunun üzerine internet de şehirlerin İl Kültür ve Turizm Müdürlüklerinde bu bilgilerin tutulduğunu gördüm, hem de inanılmaz bir özenle.

Bulduğum 4 adet yatır ile ilgili bilgileri bir okuyayım dedim.Bir de ne göreyim .

Yatırlarda, yaşadıkları bile belli olmayan hayali kişilerin tabutlara koyuldukları varsayımıyla binlerce  zavallı tarafından ziyaret edilmesi tam bir komedi.

Bu yatırlardan en çok ziyaret edilen beykoz tepelerinde bulunan Yuşa hazretleri Türbesinde gelen ziyaretçilerden bir hanımla söyleşi yaptık.

-" hanımefendi hoş geldiniz "

-" hoş bulduk kardeşim allahümme bin selam el amentü bin kevser "

-" !!!!!! . hanımefendi anladığım kadarıyla Yuşa bey'i ziyarete gelmişsiniz "

-" Yuşa hazretlerinden bazı dileklerde bulunmaya geldim, rızası olursa inşallah dileklerim yerine gelecek "

- ne dilemeyi düşünüyorsunuz sorabilirmiyim "

-" söylemesem ! "

-"  aaa ne olur aramızda kalacak söz "

- Eee peki ozaman , zengin bir koca dileyeceğim "

- Siz daha önce de geldiniz mi buraya ? "

Kadın buradan gerçekten dileğine çare bulduğunu bana zevkle ispat edermişcesine, sevinçle;

-" Ayy 3 defa daha geldim, her dileğim yerine geldi vallahi, allah razı olsun Yuşa hazretlerinden"

Ben kadını kızdırmak için muzırca gülümseyerek sordum, -" ben pek inanmıyorum ama genede sorayım , birincisi neydi "

-" ayol koca tabii , hazret de verdi bi tane , ama adam 1 sene sonra öldü "
Ben gülümseyerek ikincisinin kaderini sordum.  Kadın acı içerisinde iç çekerek cevap verdi;

-" sorma kardeş ikincisine araba çarptı, öldü garibim. halbuki beni de ne sevmişti, haftada 2 gün beraber yatıyorduk "
-" !!!!!! . ben en iyisi üçüncüsünü sormayayım "

Hanımefendi peki siz Yuşa hazretleri diye biri olmadığını biliyormusunuz ? Burada da yatan birinin olup olmadığı bile şüpheliymiş. Yani Yuşa diye biri yaşamamış ve burada kimsede yokmuş.

-" ayol ben 8 senedir 17 metrelik mezarında etrafında boşu boşuna mı dönüp durmuşum yani . hadi git yalancı , seninle konuşanda kabahat zaten . Zaten ilk bakışda ne mal olduğunu anlamıştım da işte"

-" Aaa hanımefendi böyle söylemeyin lütfen . Sonra zaten 17 metrelik mezar olur mu. Hiç mi düşünmediniz "

-" Firavunların mezarlarını görmediniz mi? adamları at arabalarıyla beraber gömmüşler. Yuşa hazretimizi de belki bazı eşyalarıyla gömmüşlerdir. Sonra kendisi 3 metreye yakın uzunluktaymış "

- Haaa evet hanımefendi, Hatta onu gömerken buzdolabı, çamaşır makinesi, dikiş makinesi gibi beyaz eşyalarla gömmüşler. Belki yukarıda lazım olur diye "

Kadının beti benzi atmıştı ve bana sanki saldıracakmış gibi bakıyordu. Daha fazla kızdırmamak için uzaklaşmayı tercih ettim ama giderken de ufak bir dokundurma yapıverdim.

-" kolay gelsin hanımefendi, bari Yuşa amcaya söyleyin, bu sefer erken ölecek koca göndermesin "

Kadın çantasını sallayıp -" yürü git zındık herif, münasebetsiz ne olacak. Kocamı alıp gelirsem televizyon istasyonuna  görürsün. Gel aslan kocacım gel " .

İşte böyle sayın okurlar hergün binlerce manyak yatırlara koşup dilekler diliyor, boş mezarlara dualar okuyor.

Onun yerine, yeri göğü yarattığına inandıkları tanrılarına dua edip, dilekte bulunsalar daha iyi olmaz mı .

Olur da eminim tanrı dilekleri duyunca kaçar gider.

Bir ses duyar gibi oldum .

İmdaaaaaattttttt

20 Şubat 2015 Cuma

KARDAN ADAM YAPMAK GÜNAH MI ??


Gene kış geldi, kar yağdı ve hepimiz sevinçle bahçeye koşup kardan adam yapmak için sabırsızlanıyrduk.

En yakındaki manava gidip iri bir havuç aldık. Kömürlükte, kardan adamımıza göz yapmak için 2 adet kömür aradık durduk.
Bulamayınca  2 adet siyah zeytini torbamıza koyduk .

Babamızın eski şapkalarından birini çaktırmadan zulaya attık .
Kapıcımızın bahçemizi süpürdüğü saplı çalı süpürgesini de çaktırmadan bahçenin bir köşesine sakladık .

Sonracığıma bahçeye inip ufak bir kar topunu yuvarlaya yuvarlaya , kan ter içerisinde büyütmek için kıçımızı yırttık .ve sonunda harika bir şekil ortaya çıktı .

Gerçi  filmlerdeki gibi yuvarlak olmadı ama  varsın uzun olsundu..

Ona bir de eski pardesü giydirdik, burnunu takrık, kapkara gözlerini yerleştirdik. Eline süpürgeyi verdik
şapkayı da giydirdik .

Vayyy  be ne yakışıklı oldu . Tüm apartman sevgi dolu bakışlarla Kardan Adamımıza hoş geldin dedi.

Tam o sırada 3. katta yaşayan, daha doğrusu nefes alıp verme faaliyetinden başka yaşam belirtisi göstermeyen  komşumuz Yurt gazetesi muhabiri Abdülhamit Kahraman başını pencereden uzatıp da
-" çocuklar siz ne yapıyorsunuz , günah değil mi " demez mi .

Biz şaşkın vaziyette yukarıya bakıyoruz. En sonunda aramızdan biri cesaretini toplayıp  -" neden Abdül amca, neden günah ki " diye sordu.

Abdülhamit beyefendi, 500 küsür yıllarda peygamberin putları yıkmasından başladı amentü den devam etti, heykellerin insan yapısı putlar olduğuna kadar bize güzel bir vaaz geçti.

-" evladım bakın bu kardan adam insanlar tarafından yapılmış bir insan benzeridir. İnsanları ise ancak rabb-ül alemin yapma hakkına sahiptir.  İnsanın imalatı ancak allah tarafından gerçekleştirilebilir " demez mi .

Ben, allahın ceza verebileceği ihtimalini de göz önünde bulundurarak  cesaretimi toplayıp soruyu patlattım;
-" amca ama bu insan değilki biz onu kardan yaptık, bak kar kar bembeyaz kar ".

Adamı durdurmak mükün değil , açtı ağzını yumdu gözünü . -" lan zındıklar, kar'ı allah yağdırmıyor mu? allah karı size insan yapın diye mi yağdırıyor. Çabuk yıkın o kafir putu " .

Biz şaşırmış vaziyette bakarken, muzır kapıcımız  yardıma yetişti ve yukarıya bakarak .-" Abdülhamit bey amca, ben,  bunlar kardan adamı inşa ederken gerekli duaları okudum. Sen merak etme bu kardan adam okunmuştur. "

Abdül yobaz efendi şöyle başını sağa sola salladı ve   -" allah sizi islah etsin. bari şu sivri burnu indirin insanın aklına şey geliyor tövbe tövbe . "

İşte sayın okurlar, memleketimizden kar manzaraları .

Bari ben de gidip pencerenin önüne oturup, karı seyredeyim .

Kar'ı yanlış anlaşılmasın .

22 Ocak 2015 Perşembe

TBMM NİN SAĞLIK FATURALARINDA MİNİK, SAÇMA DOLANDIRICILIK İDDİALARI.

TBMM deki vekillerin sağlık harcamalarındaki anormalliklerin ardı arkası kesilmiyor.
 Hastanede beş gün yatıp, 266 gün yattım diye fatura getiren var.
 Sahte ilaç reçeteleri tespit edildi.
 Haftada beş gün tahlil yaptırdığını, iki ayda bir gözlük değiştirdiğini, 32 dişine implant çaktırdığını iddia eden milletvekillerimiz var.
Bu konuyla ilgili suçlamaların odağı olan milletvekillerinden Giresun milletvekili Bahaullah Badem, sorularımıza büyük bir samimiyetle cevap verdi.
Aşağıda Haşim Bey ile yaptığımız röportajı kesintisiz olarak yayınladık.

-Bahaullah bey merhaba, nasılsınız iyimisiniz?

BB -" ehh işte şu dişlerim olmasa daha iyi olacamda, ne yapalım idare edeceğiz artık " 
   
-" Dişlerinizde ne gibi sorunlar var Bahaullah bey, dişçi faturanızın çok kabarık olduğu yönünde iddialar var "

BB-" ya bırakın arkadaşlar 3-5 diş yaptırdık diye bu kadar patırtıya değer mi yani . Ben milletin vekiliyim, sabahtan akşama kadar vatandaşlarla konuşmak zorundayım.
 Dişsiz dişsiz vatandaşların karşısına çıkarsam, insanlar bu nasıl devlet demez mi ? "
 
 -" Tamam da efendim, bir senede dişlerinizin tümünü yenilediğiniz söyleniyor "

BB -" Yok efendim yalan , ben sadece porselen diş çaktırdım, hakiki diş değil onlar. "
   
  -" Ama  oda parayla yapılıyor efendim. Sonra bu kadar dişin değişmesine sebep ne? "

BB -" Yahu çocuklar vallahi inanın tüm dişlerim kırılıp duruyor, bende mecburen değiştiriyorum.                   Bütün kabahat şu lanet fındıkların.

     -" Neden Sayın Badem, fındıkların ne kabahati olabilir ki ?"

BB -" Yahu kardeşim, bu seneki rekolteden çıkan fındıklar taş gibi, ısırmak bir felaket. Al bak cebimde bir tane var, ısır ısırabilirsen."

     -" Efendim siz bu fındıkları kabuklarıyla mı ısırıyorsunuz? "

BB -" Nasıl ısıracaktık pekala, bizim memleket de racon vardır, erkek adam fındıkları kabuklarıyla                  ağzına atar ve kırar. Ne yani karılar gibi kabuklarını alet edevatla mı kıracaktık "

    -" Aman efendim, bu kabuklar tabii ki diş kırar, bunları kırıp yemeniz lazım "

BB -" Zaten üreticilerle temasa geçtik, ve onlara yeni tohum verdik ki yeni mahsulün kabukları yum            yumuşak olsun . Bıktım dişçiye gitmekten vallahi. 

     -" Sayın Vekil, hadi 7-8 dişi böyle kırdınız, tüm dişleri kırmadan önlem almak aklınıza gelmedi mi ?"

BB -" Lan gelmez mi, kestik fındık yemeyi, ama bu seferde lanet cevizlerden kurtulamadık. 
        Anlayacağınız ben kuruyemişzedeyim, vallahi benim suçum değil. Ne yapalım artık allah 
      vatandaşa bol kazanç ihsan eylesin. Allah onlardan razı olsun. 
      Zaten neredeyse bitti, bir de şu saç ektirmeyi bitirirsem vallahi tillahi 1 ay hiç bir yenilik 
      yaptırmicem.
     Sen şimdi buna da boşa masraf dersin değil mi ?  Söyle bakalım, yüce meclise kel vekil  
     yakışır mı haa yakışır mı ? 

     -" !!!!!!! 


20 Ocak 2015 Salı

YÖNÜMÜZ KIBLE, YÖRÜNGEMİZ YAMUK.

Sayın boşbakanımız RTE göreve başladığı tarih olan 15.mart.2003 tarihinden bugüne kadar geçen süre içerisinde onlarca  ülkeyi gezdi .

Bu ülkelere giderken yanında götürdüğü gazeteciler ,işadamları , bakanlar üstün vazifeşinaslık göstererek , Türkiye'nin yani cennet vatanımızın itibarını arttırmak için inanılmaz çalışmalar yaptılar .

Bihassa bakanlarımızdan bir çoğunun, ikili ilişkileri daha da ileri taşıyarak , karşı ülkenin bayan milletvekilleri , bakanları , işkadınlarıyla, memleketin bekası  için ciddi yakın markaja girmişlerdir.

Aynı zamanda zorunlu emekli cumhurbaşkanı Hamdullah Gül  de , leyleği havada gördüğünden zaar 4 yılda 89 ülkeyi ziyaret ederek , insanlara Türkiye nin ne kadar demokratik, insan haklarına saygılı , dinine bağlı , iktidarın baskısında olmayan bir insanlar topluluğu olduğunu anlatmaya çalıştı .

Uzaylılar , ikisinden de razı olsun .

Bu 2 vatansever insan Çin Seddinden  Somali ye , Endonezya dan  Cebelitarık'a kadar gezerek bol bol alışveriş yaptılar ..

Ve evet , tüm dünya bizim be kadar kadirşinas insanlar olduğumuzu anladı ve memleketimize her konuda   full desteklerini  vereceklerini söylediler .

 Türk kadınının ne kadar şık olduğunu , giyiniş tarzlarını çok takdir ettiklerini , erkeklerin  BADEM  bıyıklarına hayran kaldıklarını , muhalif  terbiyesiz gazetecilerin , profesörlerin  hapse tıkılmalarının ne kadar haklı olduğunu belirttiler .

Türkiye deki  " demokratik açılımın " mucizelerinden ne kadar memnun olduklarını söylediler .

Kısacası tüm dünyayı gezen  devlet büyüklerimiz  Fransa Soykırım Yasası meselesinde  bu gezip tozduğu ülkelerin insancıklarından beklediği desteği  aldımı ??

Aldı da, baba yı aldı galiba .

Demekki neymiş ,  " Hatice'ye değil Netice'ye  "  bakacakmışsın .

Hani  nerede o desteklemekten bir hal olduğun müslüman arap din kardeşlerin??

Sen sen ol Atatürk' ümüzün laflarını o saksı kafanın bir tarafında sakla , belki arasıra lazım olur , şimdi olduğu gibi ,

"Ne arabın yüzü , ne Şam'ın şekeri " .

Hadi bakalım iktidar yalakası basın , ne yazacaksınız şimdi .  Ne oldu o yere göğe sığdıramadığınız iktidarınızın size pompaladığı , " herkes bizi, Yükselen Yıldız Türkiye'yi  hayranlıkla seyrediyor "   Balon'u .

Patlatırlar balon'u adamın elinde böyle ..

11 Ocak 2015 Pazar

SAYIN HER BOKA MAYDANOZA SORULAR.

- " Sayın Erdoğan , Suriye olayı hakkında neler söyleyeceksiniz ? "

-" bu konudaki düşüncelerimizi daha önceki basın toplantılarımızda açıklamıştık " 

-" olay daha yeni vuku buldu sayın erdoğan  "

-" siz hangi olaydan bahsdiyorsunuz arkadaşlar ? "

-" Uçağımızın vurulmasından Teyyip bey "

-"" haa o mu . Bu münferit bir olaydır ve esefle kınıyorum . Suriye yetkilileriyle gerekli konuşmalar 
yapılacak " 

-" Suriye ye nota verilmiş efendim " 

-" hangi şarkının notalarını vermişler , kim vermiş. Biz böyle konuları parti meclisinde tartışırız. " 

-" ????????  "

-" ne oldu ne bakıyorsun öyle boş boş , işine gelmedimi anlamamış numarası yapıyorsun "

-" ne alakası var efendim , uçağımız düşmüş , Suriyeliler biz düşürdük diyorlar , sizin yorumunuzu almak istiyorum " 

-" bak bir kere sen bana böyle bir soru yöneltemezsin , sen hangi mihrakların satın alınmış kamerası sın ? "

-" aman efendim , neden öyle söylüyorsunuz , bir vazifemizi yapıyoruz . Siz bu konuda genel Kurmay Başkanıyla küs tuttuğunuz için görüşmüyormuşsunuz . Bu doğrumu efendim ? "

-" sana ne sana ne . sen kameranı al git . doğru dürüst soracaksan sor "

-" tamam efendim , uçağımız Suriye hava sahasına girmiş ? " 

-" yok be kardeşim , pilot arkadaşımız  oradan geçerken , bir sigara yakayım derken , çakmak ateş almadığı için hostesten ateş istemek için içeri kadar gitmiş , bu sırada rotasından 10-15 km kadar şaşmıştır . durum budur ."

-" ABD , uçağımızın Suriye hava sahası içerisinde düşürüldüğünü söylüyor , siz ise bizim kendi hava 
sahamızda düşürüldüğünü iddia ediyorsunuz , hangisi doğru sayın erdoğan ?"

-" bu konuyla ilgili ABD ye güvenimiz sonsuzdur ama biz genede din ulemasına başvurup onunda değerlendirmesini alacağız. "

-" Pilotlarımızı arayacak gemi varmı efendim envanterimizde .Yoksa napcez , pilotlarımızı nasıl bulcez ?"

-" ya kardeşim pilotlarımız isterlerse ortaya çıkar gerekli açıklamları yaparlar . Bundan sonra hiçbir pilot eşi sezaryenle doğum yapmayacak , çünki etik değildir . Kürtaj cinayettir. Sezaryen ise cinayete teşebbüsdür." 

-" sayın başbakan lütfen bize hükümetin bu konuda olağünüstü toplanıp toplanmayacağını söylermisiniz "

-" Eğer eğitimdeki 4+4+4+4+4+4 uygulamasında sorunlar çıkar ve Madımak oteli yangını konusundakiş protestoların devam etmesi halinde , tabii ki olağünüstü toplarız arkadaşlarımızı . 
Sonra bakın Aziz Yıldırım Bey de mupasaneden çıkmış, gidin biraz onunla konuşun , kürtaj konusunda ne düşünüyor " .

-" oldu . Kandil konusunda ne yapacaksınız efendim " 

-" gerekirse sınıra adliye'yi taşır , pkk lı kardeşlerimizi orada yargılar , kürtaj konusunu masaya yatırırız . Herşey Büyük Türkiye için "

-" anladım sayın erdoğan " 

-" umarım anlamışsındır , yoksa imam hatip yaptığımız bir okula gidip 4+4 eğitim yaparsın " .

-"???????" . 

-" Bülent Arınç kardeşimize kim suikast teşebbüsünde bulunmuş  acaba . Al sana konu " 

-" ??????" .

5 Ocak 2015 Pazartesi

2015 DE İŞLER DÜZELECEK DİYORSANIZ, YANILIYORSUNUZ ...

Her sene daha iyi olacak diye , yılbaşı geceleri 24.00 olmasını bekleriz.

Kimimiz naylon poşet içine koyduğu nar adlı meyveyi ayağınla ezer, bolluk gelmesi için dua eder.

Kimimiz kırmızı donlarımızla ortalıkta mal gibi dolaşırız. Nedense ? kırmızı don nasıl bir şans getirecekse artık .

Kimimiz kilise çanlarının çalmasını bekler ve tam 24.00 de kahkahalar atmaya başlarız. Neymiş kahkahalar kötü ruhları kovarmış.

Demek ki bu sene milyonlarcamız Beştepe ye doğru  kahkahalar atmışızdır.

Bazılarımız ise 24.00 -00.01  arasındaki 1 dakika boyunca 12 ayı temsil eden 12 adet üzüm yiyerek , sene içierisindeki tüm dileklerimizin gerçekleşmesini temenni ederiz.

Bazıları ise anlamını bilmediği arapça duaları papağan gibi okuyarak tanrısına dua eder ve yatarak para kazanmak için yalvarırlar.

Bizim memleketimiz de daha bir sürü fuzuli batıl itikat vardır .

Eğer bu batıl itikatların 2015 de sizlere şans getireceğine inanıyorsanız boku yemişsiniz .

Çünki tanrı size öyle bir bela göndermiş ki, onu göndermeden dileklerinize arzularınıza kavuşmanız mutlu olmanız mümkün olmayacak, olamaz.

Saraya da yerleştiğine göre onu oradan tek güç çıkartabilir .

Azrail.

O salak da bir defa geldi denedi, becermedi gitti.

Bir daha gelirmi bilinmez .

Sizin yerinizde olsam, kendi işimi kendim yapardım.

Ama o da pek mümkün gözükmüyor.

Şimdiden geçmiş olsun,

2015 kayıp yıl olmaya aday.

2 Ocak 2015 Cuma

KIRMIZI DONUN FAYDALARI NELERDİR.


Şöyle bir rivayet vardır.  Yılbaşı geceleri  bir melek dolaşmaktadır ortalıklarda . 

Ve yılbaşı meleğinin, insanların iç çamaşırlarını görebilme yeteneğine  sahip olduğu düşünülmektedir.
Kısacası bu meleğin sapık olma ihtimali bir hayli fazladır.  

Yılbaşı meleği, iç çamaşırlarının rengine bakarak, o kişilerin yeni yılının nasıl geçeceğine dair bir takım yorumlarda bulunmaktadır. 

Yılbaşında beyaz iç çamaşırı giyen kişinin, yeni yılda, kendisi için yeni bir sayfa açacağını işaret etmektedir. Bu sayfanın dolu mu boş mu olduğunu ben bilemem . 
Gidin sapık meleğe sorun.

Yılbaşında siyah iç çamaşırı  giyen kişinin yeni yılda, dünyasının kararacağını işaret etmektedir.
Umarım malum kişi o gece siyah giymiştir.

Yılbaşında yeşil iç çamaşırı  giyen kişinin, yeni yılda da, geçen senelerde olduğu gibi olacağını işaret etmektedir; Bunu şu şekilde de yorumlamak mümkün ;

 ”Yeşil iç çamaşırı giymiş… Ot geldi ot gidecek” 

Yılbaşında kırmızı iç çamaşırı  giyen kişinin, yeni yılının, muhteşem geçeceğini işaret etmektedir…

Yılbaşı meleğinin düşüncesine göre, yılbaşında kırmızı iç çamaşırı giyen kişi, gelecek olan yılda biraz zorluk çekse de, istediği her şeye sahip olacak…

Yılbaşı meleği bu işte, ne yaparsınız, bir insan kendi kaderini kendi elleri ile yazabilecek olsaydı, yılbaşında herkes kırmızı iç çamaşırı giyer; ve dünyada hiç bir sorun, hiç bir problem kalmazdı elbette. 

Ama ben  yılbaşı meleğinin sözcüsüyüm; elçiye zeval olmazmış 

Herkese iyi seneler demek istiyorum da malum zerzevat sarayda olduğu sürece bu çok zor. 

Gene de bol şanslar.