21 Temmuz 2011 Perşembe

TATİL NASIL GADDAR OLABİLİYOR.



Altı üstü 1 hafta sürecek bir tatil için tam 4 hafta plan program yaptık .

Hemi de ne planlar, ne hesap kitaplar.  Tam bir bütçe uygulaması şeklinde geçti bu 4 hafta .

Hangi uçak şirketi ile  saat kaçta uçarsak daha ucuz olur ? hangi uçağın Shuttle bağlantısı hangi saatte daha hesaplı .

Sabah ilk uçuşa binersek  Havaş ın servisi varmı ?   YOK . eee o zaman taksiye binmek zorundayız. O zamanda uçuşun ucuzluğu güme gitti . Koy uçak parasını taksi parasının üstüne; +  sabahın köründe kalkmanın ağzımıza verdiği pas tadının giderilmesi için gerekli olan Kahve parası . oho oh oldumu sana kol gibi bir fatura .

Vazgeçildi ilk uçuştan . Öbür hava yollarının daha mantıklı saattaki uçuşuna bilet alınmak üzere web sahifesine girildi. O da ne !  kredi kartını kabul etmiyor  (! ) . kahrolası  tatil, daha başmadan  sinir etmeye başladı .

-“ götürmicem işte seni tatile lanet kredi kartı “

Neyse sonunda planımızı sonuçlandırdık  ve  otomfil ile gitmeye karar verdik . Depoyu fulledik ve Şirin Hanımı, az benzin yakmak için benzin deposunun tarafındaki koltuğa yan kaykılması şartıyla oturttuk .

1882 adlı bir Taş Hotel de harika bir vakit geçirdik . Hem bina  hem sahipleri hemide 5 odada kalanlara şefkat dağıtan 2 cici hanım öyle güzel alaka gösterdiler ki pes valli billi .

Bu oteli herkese tavsiye etmece .

İlk sabah kalkamamak üzere  planlanmış olmamız lazımki, kafalarımızı yastıktan kaldıramadığımız gibi, kahvaltı ederken düşmememiz için bizi koltuklarımıza bağladılar .

Plaja gidene kadar akşam oldu desek yeridir . Birimiz ( kızım ) mayosunu giymeyi unuttu,bir diğerimiz 12 numara güneş kremini bulamadı  ben ise kova kürek diye tutturmuşum. Neyse Şirin Hanım başımdan aşağı soğuk suyu dökünce toparladım .

Hangi plaja gideceğimiz konusundaki sevgi ve cömertlik dolu teklifler sonunda Ilıca Plajına gidip nostalji yaşamaya karar verdik . İyiki de gitmişiz . 45 senedir görmediğim  bir kız arkadaşıma rastladım  ve Şirin Hanım’ın ve Naz’ın şaşkın bakışları arasında ona doğru koşmaya başladım.

Kum da koşmanın zorluğunu unutmuş olmalıyım ki 2 defa düşerek kızcağıza ulaştım;

-“ canım ne haber, nasılsın, hiç değişmemişsin “
Kızcağız uzaylı görmüş gibi bana bakarak;
-“ ay vallahi sende aynı kalmışsın, hala yakışıklısın “
-“ sağol şeker, bir insan bu kadar mı aynı kalır “
-“ haha her zamanki gibi çok komplimantiksin “
-“ kız sana kompiliman yapmamak mümkünmü? Peki neler yaptın neler yapıyorsun, çoluk çocuk “

-“ var var 3 tane Allah bağışlasın, bir de kocam var “
-“ bravo vallahi. Bende az kalsın çocukları babasız yaptın zannedecektim bahsetmeseydin kocandan “

-“ yaa hala espritüelsin vallahi , peki sen neler yapıyorsun ? evlilik filan ?”

-“ vallahi şeker  2 tane eskittim, ama sadece bir kızım oldu, hala bekarım ve diğer yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim “

-“ hahaha . hiç kimseyi görüyormusun bizim gruptan ?”
-“ evet tabii romatizma merkezinde görüşüyoruz arasıra, ya da Huzur Evleri araştırması yaparken rastlaşıyoruz  kimi zaman “

-“ sen var ya sen, hiç yaşlanmazsın da ; ne olur beni affet senin adını hatırlayamadım (!) “
-“ şaka söylüyorsun değilmi ?”
-“ yok vallahi, insan yaşlandıkça isimleri hatırlayamıyor “.

Bu arada ben kocasına şöyle bir selam çakıp , şekerin kolunu dostça okşuyorum ve;
-“ çüşünüz be şeker bana bunuda mı yapacaktın “ deyip saçlarını çekiyorum şekerin .

Şeker biraz demorolize olmuş, yüzü hafifçe kızararak  bana soruyor
-“ peki benim adım ne “
-“ kız Mebrure senin adını nasıl unuturum “

O anda şekerin kızarmış olan yüzü morarmaya başlamıştı ve kocasına döküp bakmaya başladı .Ben de dönüp Şirin Hanım a bakmaya başladım ve acaba her zamanki gibi beni sapıklıkla  suçlar bir surat ifadesi takınıp takınmayacağını görmeye çalıştım .

Tabii sonuç aynı idi . Şöyle bir surat ifadesi gördüm:
“ sapık ne olacak (!) “

Aynı anda şeker bana adımı bir daha sordu ve ben adımı söyledim .Kızcağız şaşkınlıkla gülmeye başladı . Hem gülüyor hem kocasına bakıyordu .Sonra bana döndü ve;
-“  Ben seni tanımıyorum bir yanlışlık oldu, sende benim eski bir arkadaşıma benziyorsun “ demezmi .

Ben alı al moru mor gülümsemeye çalışırken Şirin Hanım dan akşam gelecek yorumları düşünmeye başladım . Hele orada saftirikçe oturmuş beni seyreden kızımın, beni okşayıp
-“ ah benim yaşlı bunak babacığım “ deyişini aklıma getiriyordumki  şeker bir den üzerime saldırdı ve;

-“ hahah nasıl kandırdım seni manyak Enis, ben tabii ki Mebrure olmasa bile Münir eyim. Sen benıi adımı nasıl unutursun haa söyle bakayım “.

Ben şoke olmuş vaziyette, içimden küfrediyorum, “ aman ne komik ne komik , sıçmışım Münire ye de Çeşmeye de , Tatile de. “ .

O günden sonra eski bir arkadaşıma benzettiğim birine gözükmemek için kızımla defalarca takı dükkanlarına dalmayı bile göze aldım .

Tatil ile ilgili diğer maceraları yarın ki yazımda anlatmaya devam edeceğim .


1 yorum:

  1. Gerçekten çok güzel yazıyorsun ! Sevgiler. Melda Cinman (sadece 6 C)

    YanıtlaSil