26 Ağustos 2018 Pazar

MAHO oluvee NAZO .




Zaten doğumuda bir garipti .

9 ay bekledik erkek olacak diye .

Neden mi ?

Neden olacak, bir yığın insan bir yığın alaturka test yaptılar ve erkek olacak dediler .

Kimi makas testi yaptı, makasın ağzı açıldı, hah erkek olacak dediler . Kimi garının garnı yumurta gibi erkek olacak dediler .

Daha bir yığın kocakarı testleri yapıldı . Sonuç : hep erkek tam erkek .

Bizde bunlara inanır gibi olduk,  gittik,  doğmayan bebek'in adını Maho koyduk .

Ondan sonrası tam bir komedi . Maho aşağı Maho yukarı . Maho geldi , Maho gitti.

Kısacası bir Maho tiyatrosu oynanıyor .

Küt bir telefon
-'' alo Enis senmisin ? ''
 - ''evet lan benim  kim olacak ''
-" ha baba naber ne var ne yok , Maho dan ne haber ? ''
-" lan oğlum bu herif çok tekmeliyor, herhalde büyüyünce fudbolcu yapcez "

İşte böyle geçti günler, taa ki doğumhane nin kapısında  Hemşire dışarı çıkıp ta
-'' müjdeler bir kızınız oldu ''  diyene kadar .

Şrak kadanak bayılmışım . Bayılmamın sebebi kırolar gibi erkek çocuk delisi olupta kız çocuk gelince şoke olmamdan değil, o kapının önünde kısacık koridorda yaklaşık 25-26 kilometro volta atmış olmanın verdiği  zevkli yorgunlukdu .

Derken doktor çıkar dışarı , sırıtarak .
-" hadi gözün aydın kapkara bir  kızın oldu ''  . kendimizi o kadar alıştırmışız ki  erkek çocuğa, ağzımdan ;
 -" hadi ya ''  çıkmış .  Tabii doktor amca gülerek yürüdü gitti . Alışmış adam keza manyaklara .

Maho oldumu Nazo ..

Kayınvalide nin bana sarılışını hatırlıyorum. Bir de kızımın ennesinin kankası Zümrüt'ün gülümsemesini hiç unutamam, sanki kendi çocuğu olmuş gibi sevindi yavrucak .

Bekledik bir 10 dakika, sanki yıllar geçti, çıkarttılar dışarı . Sanki siyah bir maymun, gülüyor gibi .

Hüngür .

Hala ne zaman düşünsem hüngür . Bende bir sulugöz oldum ki sormayın, yaşlılıkmı nedir. Yoksa acaba Kanada -İstanbul arasındaki mesafenin vermiş olduğu özlemin intikamı mı  dersiniz .

Dedim ya o ilk görüntüsü gülüyor gibiydi . Ondan sonraki yıllar hep güldü , güldü . Yüzerken bile kahkahalar atardı .

Yatağın içinde yatmış , ayaklarıyla biberonu tutmuş gülerdi .  Banyo yaparken gülerdi , gözüne sabun kaçar kahkahalar atardı .

Havadan yaprak düşerken, onu neşe içinde kovalar, yakaladığı zaman çılgınlar gibi çığlıklar atardı .
hep gülerdi, hep neşeliydi, hep sevecendi, hep sevgi doluydu . Bilhassa hayvanlara ve bana(!) karşı inanılmaz sevgi yüklüydü .

Neden böyle past tense kullanıyorsun diye sorabilirsiniz . Eskisi kadar sık göremeyince,  insan geçmişiyle daha fazla yaşamaya başlıyor . Geçmişde yaşanmış sevimlilikler eğlenceniz  oluyor .

Gözden ırak olan , gönülden de ırak olur derler . Doğrumu acaba ? Bu atasözlerinin bazıları da kafamı bozuyor vallahi billahi.

Hiç zannetmiyorum, öyle olmamasını diliyorum. Bekleyip göreceğiz .

Küçük misafirim geliyor . gel kuşum gel, tam zamanında geliyorsun .

Yakıtım bitmek üzereydi.

Fulle babişkoyu .


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder