Zaten doğumuda bir garipti .
9 ay bekledik erkek olacak diye .
Neden mi ?
Neden olacak, bir yığın insan bir yığın alaturka test yaptılar ve erkek olacak dediler .
Kimi makas testi yaptı, makasın ağzı açıldı, hah erkek olacak dediler . Kimi garının garnı yumurta gibi erkek olacak dediler .
Daha bir yığın kocakarı testleri yapıldı . Sonuç : hep erkek tam erkek .
Bizde bunlara inanır gibi olduk, gittik, doğmayan bebek'in adını Maho koyduk .
Ondan sonrası tam bir komedi . Maho aşağı Maho yukarı . Maho geldi , Maho gitti.
Kısacası bir Maho tiyatrosu oynanıyor .
Küt bir telefon
-'' alo Enis senmisin ? ''
- ''evet lan benim kim olacak ''
-" ha baba naber ne var ne yok , Maho dan ne haber ? ''
-" lan oğlum bu herif çok tekmeliyor, herhalde büyüyünce fudbolcu yapcez "
İşte böyle geçti günler, taa ki doğumhane nin kapısında Hemşire dışarı çıkıp ta
-'' müjdeler bir kızınız oldu '' diyene kadar .
Şrak kadanak bayılmışım . Bayılmamın sebebi kırolar gibi erkek çocuk delisi olupta kız çocuk gelince şoke olmamdan değil, o kapının önünde kısacık koridorda yaklaşık 25-26 kilometro volta atmış olmanın verdiği zevkli yorgunlukdu .
Derken doktor çıkar dışarı , sırıtarak .
-" hadi gözün aydın kapkara bir kızın oldu '' . kendimizi o kadar alıştırmışız ki erkek çocuğa, ağzımdan ;
-" hadi ya '' çıkmış . Tabii doktor amca gülerek yürüdü gitti . Alışmış adam keza manyaklara .
Maho oldumu Nazo ..
Kayınvalide nin bana sarılışını hatırlıyorum. Bir de kızımın ennesinin kankası Zümrüt'ün gülümsemesini hiç unutamam, sanki kendi çocuğu olmuş gibi sevindi yavrucak .
Bekledik bir 10 dakika, sanki yıllar geçti, çıkarttılar dışarı . Sanki siyah bir maymun, gülüyor gibi .
Hüngür .
Hala ne zaman düşünsem hüngür . Bende bir sulugöz oldum ki sormayın, yaşlılıkmı nedir. Yoksa acaba Kanada -İstanbul arasındaki mesafenin vermiş olduğu özlemin intikamı mı dersiniz .
Dedim ya o ilk görüntüsü gülüyor gibiydi . Ondan sonraki yıllar hep güldü , güldü . Yüzerken bile kahkahalar atardı .
Yatağın içinde yatmış , ayaklarıyla biberonu tutmuş gülerdi . Banyo yaparken gülerdi , gözüne sabun kaçar kahkahalar atardı .
Havadan yaprak düşerken, onu neşe içinde kovalar, yakaladığı zaman çılgınlar gibi çığlıklar atardı .
hep gülerdi, hep neşeliydi, hep sevecendi, hep sevgi doluydu . Bilhassa hayvanlara ve bana(!) karşı inanılmaz sevgi yüklüydü .
Neden böyle past tense kullanıyorsun diye sorabilirsiniz . Eskisi kadar sık göremeyince, insan geçmişiyle daha fazla yaşamaya başlıyor . Geçmişde yaşanmış sevimlilikler eğlenceniz oluyor .
Gözden ırak olan , gönülden de ırak olur derler . Doğrumu acaba ? Bu atasözlerinin bazıları da kafamı bozuyor vallahi billahi.
Hiç zannetmiyorum, öyle olmamasını diliyorum. Bekleyip göreceğiz .
Küçük misafirim geliyor . gel kuşum gel, tam zamanında geliyorsun .
Yakıtım bitmek üzereydi.
Fulle babişkoyu .
9 ay bekledik erkek olacak diye .
Neden mi ?
Neden olacak, bir yığın insan bir yığın alaturka test yaptılar ve erkek olacak dediler .
Kimi makas testi yaptı, makasın ağzı açıldı, hah erkek olacak dediler . Kimi garının garnı yumurta gibi erkek olacak dediler .
Daha bir yığın kocakarı testleri yapıldı . Sonuç : hep erkek tam erkek .
Bizde bunlara inanır gibi olduk, gittik, doğmayan bebek'in adını Maho koyduk .
Ondan sonrası tam bir komedi . Maho aşağı Maho yukarı . Maho geldi , Maho gitti.
Kısacası bir Maho tiyatrosu oynanıyor .
Küt bir telefon
-'' alo Enis senmisin ? ''
- ''evet lan benim kim olacak ''
-" ha baba naber ne var ne yok , Maho dan ne haber ? ''
-" lan oğlum bu herif çok tekmeliyor, herhalde büyüyünce fudbolcu yapcez "
İşte böyle geçti günler, taa ki doğumhane nin kapısında Hemşire dışarı çıkıp ta
-'' müjdeler bir kızınız oldu '' diyene kadar .
Şrak kadanak bayılmışım . Bayılmamın sebebi kırolar gibi erkek çocuk delisi olupta kız çocuk gelince şoke olmamdan değil, o kapının önünde kısacık koridorda yaklaşık 25-26 kilometro volta atmış olmanın verdiği zevkli yorgunlukdu .
Derken doktor çıkar dışarı , sırıtarak .
-" hadi gözün aydın kapkara bir kızın oldu '' . kendimizi o kadar alıştırmışız ki erkek çocuğa, ağzımdan ;
-" hadi ya '' çıkmış . Tabii doktor amca gülerek yürüdü gitti . Alışmış adam keza manyaklara .
Maho oldumu Nazo ..
Kayınvalide nin bana sarılışını hatırlıyorum. Bir de kızımın ennesinin kankası Zümrüt'ün gülümsemesini hiç unutamam, sanki kendi çocuğu olmuş gibi sevindi yavrucak .
Bekledik bir 10 dakika, sanki yıllar geçti, çıkarttılar dışarı . Sanki siyah bir maymun, gülüyor gibi .
Hüngür .
Hala ne zaman düşünsem hüngür . Bende bir sulugöz oldum ki sormayın, yaşlılıkmı nedir. Yoksa acaba Kanada -İstanbul arasındaki mesafenin vermiş olduğu özlemin intikamı mı dersiniz .
Dedim ya o ilk görüntüsü gülüyor gibiydi . Ondan sonraki yıllar hep güldü , güldü . Yüzerken bile kahkahalar atardı .
Yatağın içinde yatmış , ayaklarıyla biberonu tutmuş gülerdi . Banyo yaparken gülerdi , gözüne sabun kaçar kahkahalar atardı .
Havadan yaprak düşerken, onu neşe içinde kovalar, yakaladığı zaman çılgınlar gibi çığlıklar atardı .
hep gülerdi, hep neşeliydi, hep sevecendi, hep sevgi doluydu . Bilhassa hayvanlara ve bana(!) karşı inanılmaz sevgi yüklüydü .
Neden böyle past tense kullanıyorsun diye sorabilirsiniz . Eskisi kadar sık göremeyince, insan geçmişiyle daha fazla yaşamaya başlıyor . Geçmişde yaşanmış sevimlilikler eğlenceniz oluyor .
Gözden ırak olan , gönülden de ırak olur derler . Doğrumu acaba ? Bu atasözlerinin bazıları da kafamı bozuyor vallahi billahi.
Hiç zannetmiyorum, öyle olmamasını diliyorum. Bekleyip göreceğiz .
Küçük misafirim geliyor . gel kuşum gel, tam zamanında geliyorsun .
Yakıtım bitmek üzereydi.
Fulle babişkoyu .
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder